T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS       NO : 2016/466

          KARAR   NO : 2016/615

          KARAR   TR  : 26.12.2016

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

  

 

 

K  A  R  A  R

 

             Davacı      : A. Sigorta A.Ş.

Vekili        : Av. T.T.

                        İdari Yargıda

Davalı      : Niğde Belediye Başkanlığı

Vekili        : Av. R.A.

                        Adli Yargıda

                   Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili        : Av. M.A.K.

O L A Y :  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete kasko sigortalı 06 BN 3500 plakalı İ.E. adına kayıtlı ve E.E. sevk ve idaresindeki araç ile terminal caddesi istikametinden gelip Aydınlık Caddesini takiben 29. Sokak istikametine dönmek istediği sırada yolun yeni yapıldığı, herhangi bir düşük banket işaretinin olmadığı, sola manevra yapıp 29. Sokağa girmek isterken bahse konu kavşakta aracın ön tampon, arka tampon ve alt kısımlarının yaklaşık 60 cm’lik düşük bankete düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda davalı idarenin herhangi bir işaretlemede bulunmadığı ve yeterli tedbiri almadığından % 100 oranında kusurlu olduğunun trafik kazası tespit tutanağından anlaşıldığı, kaza sonucu müvekkili şirket sigortalısı araçta 6.867,00-TL hasar oluştuğu ve bu miktarın sigortalıya ödendiği dolayısıyla, kazaya yol açan davalının kusuruna göre ödenmesi gereken 6.867,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle Niğde Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

AKSARAY İDARE MAHKEMESİ: 17.10.2012 gün ve E:2012/484, K:2012/978 sayı ile, 2918 sayılı Kanundan doğan bir sorumluluk davası niteliğini taşıyan işbu davanın, mevzuat hükümleri uyarınca görüm ve çözümünde adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15 inci maddesinin (l/a) bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istem ile Karayolları Genel Müdürlüğü husumetiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 27.11.2013 gün ve E:2012/766, K:2013/784 sayı ile, mahkemelerince oluşan, hakkaniyete, bilimsel verilere uygun kabul edilen bilirkişi raporlarına göre yolun yapım ve bakımı sırasında meydana gelen kazada davalı idarenin %80 oranında kusurlu olduğu, davacı tarafa sigortalı araç sürücüsü E.E.'nin ise olayda %20 oranında kusurlu olduğu, davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün %80 oranında kusurlu olduğu, araçta 6.670,80-TL lik hasarın meydana geldiği, kusur oranına göre meydana gelen bu zarardan davalı idarenin 5.336,64-TL'den sorumlu olmasının gerektiği, 02.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 5.336,64-TL  nin 02.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 14.12.2015 gün ve E:2015/6838, K:2015/14013 sayı ile, mahkemece, eldeki uyuşmazlık yönünden idari yargı yolunun görevli olduğu gözetilerek, derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/1), dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesine göndermesi, Uyuşmazlık Mahkemesince verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar vermiş olması bozmayı gerektirdiğinden, davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

NİĞDE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 2.6.2016 gün ve E: 2016/121 sayı ile, bozma kararına uyarak, mahkemelerinin dosyasındaki yargılamanın Uyuşmazlık Mahkemesi kararı sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına, dosyanın UMK’nın 19/1 maddesi gereğince yargı yolu uyuşmazlığının çözülmesi açısından uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının Mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

I-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; Şirkete sigortalı vasıtanın geçirdiği trafik kazası neticesinde hasarlandığı, bahis konusu olay neticesinde vasıtada maddi hasarın meydana geldiği; tespit edilen hasar bedelinin sigortalı vasıta sahibine ödendiği, olayın meydana gelişinde davalı idarenin yol kusurunun tespit edildiği, meydana gelen hasar nedeniyle sigortalısına tazminat ödeyen şirketin kusur nispetine göre avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 26.12.2016 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                     KARŞI OY

 

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671, E:2015/580 K:2015/592 Sayılı kararlarında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 26.12.2016

 

 

                                                                ÜYE

                                                   Süleyman Hilmi AYDIN