Hukuk Bölümü 2009/184 E., 2010/76 K.

"İçtihat Metni"

Davacı vekili, müvekkilinin, İvedik Organize Merkez Sanayi Bölgesinde işyeri sahibi olduğunu, 12.12.2008 tarihinde işyerine geldiğinde, kanalizasyon borusunun içeriden patladığını ve tabanı dolgu olan işyerinin, patlayan boru nedeniyle emmiş olduğu sudan kaynaklı olarak tabanların çöktüğünü, yer yer çatlamalarla kırılmaların olduğunu fark ettiğini, ASKİ'yi arayarak patlayan borunun tamirini sağladığını; boru tamir edilmiş olmasına rağmen, yer altında biriken suyun çatlaklardan çıkmaya ve tabanların göçmeye devam ettiğini, müvekkilinin işyeri ile aynı hizada bulunan 6 işyerinde de aynı hasarın meydana gelmiş olduğunu; işbu tazminat davasına konu olmak üzere, Ankara 2 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1104 Değişik İş sayısı ile delil tespiti yaptırdıklarını, bu dosyada hazırlanan bilirkişi raporu ile müvekkilinin işyerinde meydana gelen zararın, 18.971,60 TL olduğunun saptandığını; anılan Mahkeme'ce tespiti yapılan zararın giderilmesi amacıyla bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu ifade ederek; sonuçta, fazlaya ilişkin alacak hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulü ile 10.000,00 TL'lik tazminatın 12/12/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İdare vekilince, birinci savunma dilekçesinde; idarenin hizmet kusuru esasına dayanan davada idari yargının görevli olduğu öne sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 7.04.2009 günlü, 1 no.lu celsede ve E:2009/70 sayı ile, davacının işyerinde davalının hizmet kusurundan dolayı zararın meydana geldiğinin iddia edilmediği gerekçesiyle, davalı vekilinin yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı İdare vekilince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve ekleri Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasanın 125 inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümünün idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterildiği; kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kuruluşunun, kamu hizmetini yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, sonuçta, hizmet kusuruna dayalı ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait olduğu; uyuşmazlığın, patlayan kanalizasyon borusundan taşan atık sudan dolayı davacının işyerinin tabanının çökmesinde, davalı idarenin hizmet kusuru olup olmadığı ve davacının tazmine hak kazanıp kazanmadığının saptanmasına ilişkin bulunduğu; bu durumda, ASKİ Genel Müdürlüğünün hizmet kusurundan oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan genel idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin, anılan Genel Müdürlüğün görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılmasının gerektiği nedenleriyle; 2247 sayılı Yasa'nın 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün, 21.11.1981 tarih ve 2560 sayılı Kanuna 3305 sayılı kanunla eklenen ek 4. madde ve Bakanlar Kurulunun 11.3.1987 tarih ve 87/11594 sayılı kararının 1. maddesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı olarak kurulmuş olup, Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kuruluş Kanununda belirtilen su ve kanalizasyon işlerini yapmakla görevli müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olduğu; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; dava konusu uyuşmazlık; kanalizasyon borusunun patlaması nedeniyle atık suyun taşması sonucu davacıya ait işyerinin tabanının çökmesinden kaynaklanmakta olduğundan, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kamu kuruluşunun söz konusu kamu hizmetinin yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütüp yürütmediğinin, gerekli önlemlerin alınmış olup olmadığının tespitinin gerektiği ve neticede zararın meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun olup olmadığının ve olayda meydana gelen zararın hizmet kusuru esaslarına göre tazmininin gerekip gerekmediğinin belirlenmesinin gerekmekte olduğu; dolayısıyla; Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü'nün hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen zararın tazmininin talep edildiği söz konusu uyuşmazlıkta, meydana gelen zararın hizmet kusuru esaslarına göre tazmininin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi söz konusu olacağından, davanın 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü, açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/70 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY'ın katılımlarıyla yapılan 05.04.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü vekilinin anılan Yasa'nın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcılığı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA'nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, kanalizasyon borusunun patlaması nedeniyle, davacının işyerinde oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

20.11.1981 gün ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulduğu, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu, İSKİ personelinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi bulunduğu belirtilmiş; 2. maddesinin (b) bendinde "b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek", (d) bendinde " Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak", İSKİ'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; 4. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisinin, İSKİ Genel Kurulu olarak görevli ve yetkili olduğu açıklanmış, ek 5. maddesinde (5/6/1986 - 3305/3 md. ile gelen Ek 4 üncü madde hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.), bu Kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı belirtilmiştir.

Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, 21.11.1981 tarih ve 2560 sayılı Kanuna 3305 sayılı Kanunla eklenen ek 4. madde ve Bakanlar Kurulunun 11.3.1987 tarih ve 87/11594 sayılı kararının 1. maddesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı olarak kurulmuş olup, Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kuruluş Kanununda belirtilen su ve kanalizasyon işlerini yapmakla görevli, müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluştur.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Olayda, davacı tarafından, kanalizasyon borusunun patlaması nedeniyle atık suyun taşması sonucu işyerinin tabanının çöktüğü ve zarara uğranıldığı iddia edilerek, oluşan zararın şimdilik 10.000.00 lirasının tazmini istemiyle; hizmeti yürüten kamu tüzel kişisine karşı dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde "idari dava türleri" arasında sayılan "idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası" kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Danıştay Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile davalı ASKİ Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ:Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı'nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile ASKİ Genel Müdürlüğü vekilinin GÖREV İTİRAZININ, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce REDDİNE İLİŞKİN 07.04.2009 gün ve E:2009/70 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 05.04.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.