Hukuk Bölümü         2013/1124 E.  ,  2013/1411 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacılar :  1- E.T., 2- Ş.T., 3- Ş.T., 4- M.T.

                Vekilleri  : Av. N.İ. – Av. F.B.

                Davalılar  : 1- Orman Genel Müdürlüğü

                Vekili      : Av. S.T.H.

                                 2- Maliye Bakanlığı, 3- Orman Bakanlığı, 4- Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü               

                O L A Y : Davacılar, Yalova İli, Çınarcık İlçesi, Kamburdere Mevkii 204 parselde tapuya  kayıtlı taşınmazın müşterek malikleri iken, taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içerisinde bulunması nedeniyle, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nin 18.7.2007 gün ve E:2006/1...., K:2007/216 sayılı kararı ile tapularının iptaline karar verilmiş, bu karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Başkanlığının 26.3.2008 gün ve E:2007/18045, K:2008/4....1 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

                Davacılar vekilleri, 100.000,00 TL zararın tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren faizleri ile birlikte tahsilde T.rrür olmamak üzere öncelikle Maliye Hazinesinden, davalı Bakanlık ile kurumlardan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmışlardır.

                YALOVA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 28.1.2009 gün ve E:2008/192, K2009/25 sayı ile, tapulama tespit tutanakları tapu kayıtları ile dosya içerisinde mevcut deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde, olayın gelişimi itibariyle davacıların gördüğünü iddia ettiği zararın Medeni Kanunun 1007. maddesinde açıklanan tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarar olmadığı, davanın davalı idarelerin ve kurumların hizmet kusurundan kaynaklandığı, hizmet kusurundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme nin Adli Yargı olmayıp İdari Yargı olduğu anlaşıldığından davacının davalılar hakkında açmış olduğu tazminat davasına ilişkin dava dilekçesinin yargı yönü bakımından görevli İdare Mahkemesi  olması nedeniyle reddine karar vermiş, bu kararın davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 7.5.2009 gün ve E:2009/4262, K:2009/6316 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Bunun üzerine, davacılar Çınarcık Kamburdere Mevkiinde kain 204 nolu parselde hissedar olduklarını, hissedarı bulundukları bu taşınmazın tapu kaydının Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nin 18.7.2007 tarih 2006/1.... – 2007/216 E.K. sayılı ilamı ile “taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde bulunması nedeniyle” iptali ile taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiğini; bu taşınmazın 1950 yılında yapılan kadastro çalışmasından maliki evveller adına tespit edilirken, bu tespite ne Maliye Hazinesi ne de Orman Bakanlığı tarafından hiçbir itiraz olmaksızın tespitin kesinleştiğini; daha sonra ½ hissenin müvekkillerinin murisi tarafından satın alınıp ölümü ile varislerine intikal ettiğini, durumdan hiçbir şekilde haberdar olmayan müvekkillerinin murisinin tapuya güvenerek iyi niyetle bu taşınmazın ½ hissesini satın aldığını, taşınmazın tapu kaydı üzerinde ormandan çıkarıldığına veya orman sınırı içerisinde bulunduğuna dair hiçbir şerh bulunmadığını, bir başka anlatımla temlikten önce hazine tarafından veya orman idaresi tarafından tapunun yolsuz olduğundan bahisle açılmış bir davanın bulunmadığını, Anayasanın 40. maddesinin 3. fıkrasında kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararın devletçe tazmin edileceği, 129. maddenin 5. fıkrasında memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceğinin açıklandığını, Medeni Kanunun 1007. maddesinin yorU.ndan tapu sicilinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan devletin sorumlu olacağı ilkesinin benimsendiğinin anlaşıldığını, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğunu öne sürerek 100.000,00 TL zararın tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren faizleri ile birlikte, tahsilde T.rrür olmamak üzere öncelikle Maliye Hazinesinden, davalı Bakanlıklar ile kurumlardan tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idarelerden Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından birinci savunma dilekçesinde, davada adli yargının görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuş Bursa 3. İdare Mahkemesi ; 24.12.2009 gün ve E:2009/668 sayı ile, davalıların yargı yolu itirazının Yalova Çınarcık Kamburdere mevkii 204 parselin kısmen davacılar adına kayıtlı iken Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesi nin 18.7.2007 günlü E:2006/1.... K:2007/216 sayılı kararıyla kesinleşmiş orman sınırları içinde bulunması nedeniyle tapunun iptaline ve taşınmazın orman vasfıyla hazine adına tescili dolayısıyla meydana gelen 100.000,00 TL maddi zararın tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden (26.6.2009) itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilde T.rrür olmamak üzere tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, davacının gördüğünü iddia ettiği zararın Medeni Kanun'un 1007. Maddesinde açıklanan tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarar olmadığı, davanın davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklandığı, hizmet kusurundan kaynaklanan anılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargı yerlerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle reddine karar vermiştir.

Davalı Çevre ve Orman Bakanlığının olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yönündeki dilekçesi üzerine dava dosyası örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; Tapu sicilinin tutulmasından doğan zarar nedeniyle devletin özel hukuk ilkeleri gereğince sorumluluğunu düzenleyen Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu nedeniyle 2247 sayılı Kanun'un 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi  Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

            Olayda, uyuşmazlığa konu edilen Bursa 3. İdare Mahkemesi nin görevlilik kararından önce, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ’nce tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararının bulunması karşısında, idari yargı yerince adli yargının görev alanına müdahalede bulunulduğundan söz etmenin olanaksız olduğu gerekçesiyle Mahkeme miz 2.5.2011 gün ve E:2010/206, K:2011/75 sayı ile, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık Mahkemesi , uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder” kuralı uyarınca reddine karar vermiştir.

BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ; 27.10.2011 gün ve E:2009/668, K:2011/1128 sayı ile, kadastro faaliyeti sonucu yapılan tespit üzerine, taşınmazın özel şahıslar adına tapu kütüğüne tescil edilmesi ve tescilin kesinleşmesinden sonra tapu iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi kapsamında, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bir zarar olması nedeniyle, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı zararın tazminine ilişkin bakılan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının  15/1-a maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili, adli ve idari yargı yerleri arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi  Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Bahri AYDOĞAN, Abdullah ERGİN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU‘nun katılımlarıyla yapılan 7.10.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi 'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,       davacı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının, Orman İdaresi tarafından Asliye Hukuk Mahkemesi nde açılan dava sonucu, orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle iptali ve Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesinde, “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.

Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.  

Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer Mahkemesi nde görülür” denilmektedir.  

Dosyanın incelenmesinden, Yalova ili. Çınarcık ilçesi, Kamburdere mevki, 204 parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda yapılan kadastro çalışması sonucu, taşınmazın tamamı iki hisse kabul edilerek birer hissesinin Ş.T. ve H.R. adına tespitinin yapıldığı, tespitin itiraz edilmeksizin 7.3.1958 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazın malikleri adına tapuya tescil edildiği, daha sonra H.R. 'e ait hissenin de davacıların murisi tarafından satın alındığı ve onun vefatıyla da davacılara intikal ettiği, Yalova Orman işletme Müdürlüğü tarafından, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 'nde açılan tapu iptali davasında, anılan Mahkeme nin E:2006/1....,K:2007/216 sayılı kararıyla taşınmazın orman tahdid sınırı içinde kaldığından bahisle tapu kaydının iptaline karar verildiği, bu karar üzerine de davacılar tarafından tapu iptalinden kaynaklı olarak 100.000.00 TL maddi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, uyuşmazlığın, taşınmazın tapu kaydının hatalı tescili nedeniyle iptal edilmesinden kaynaklandığı ve açılan davanın bununla ilişkilendirildiği gözetildiğinde, davanın görüm ve çözümünün, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre adli yargının görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nin 28.1.2009 gün ve E:2008/192, K:2009/25 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 7.10.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.