T.C.

 UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO       : 2014 / 690

          KARAR NO    : 2014 / 749

          KARAR TR     : 14.07.2014

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin zararının idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği  hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           :  G.Sigorta A.Ş.

            Vekili              : Av.F.K.( Adli Yargıda)

  Av. M. H. G. (İdari Yargıda)

            Davalı            : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av.M.Ş.A.(Adli Yargıda)

           

O L A Y          : Davacı şirket vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından kasko sigortalı 34 FSF 56 plakalı aracın, 01.01.2013 tarihinde davalı kurumun 12. Bölge Müdürlüğü sorumluluğunda bulunan Diyarbakır-Siverek karayolunda seyir halinde iken, bulunduğu sol şerit üzerindeki hayvan leşine (eşek) çarpması sonucu, yolun solundan karşı şeride geçtiğini, taklalar atarak yoldan çıkması nedeniyle yaralamalı ve maddi hasarlı tek taraflı kaza yaptığını, kaza sonucu meydana gelen hasar nedeniyle 12.02.2013 tarihinde sigortalıya 75.000,00 TL tazminat ödendiğini; bu kazanın oluşumunda davalı idarenin kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle 30.000,00TL zararın, hasar ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili istemiyle adli yargıda dava açılmıştır.

ANKARA 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 16.07.2013 gün ve E:2013/251 K:2013/416 sayılı kararında “…Davada davalının hizmet kusuruna dayanılmıştır. Söz konusu zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden davanın yargı yolu yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir…” gerekçesiyle “Yargı yolu nedeniyle davanın reddine”  karar vermiştir.

Adli yargıda verilen görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 3. İDARE MAHKEMESİ: 12.05.2014 gün ve E:2014/285 sayılı  gönderme kararında “…davanın, 2918 sayılı Kanun’da yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolunu can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla görevli kılınan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün, söz konusu trafik kazasının oluşumunda sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tesbitine yönelik olduğu, dolayısıyla davanın 2918 sayılı Kanun’dan doğan bir sorumluluk davası niteliğini taşıdığından,yukarıda değinilen mevzuat uyarınca görüm ve çözümünde adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Bu durumda; tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2013/251 sayılı dosyasında görülen davada, anılan Mahkemenin 16.07.2013 tarih ve K:2013/416 sayılı kararıyla, davanın idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden görevsizlik nedeniyle reddedildiği, ardından aynı istemle Mahkememizin E.2014/285 sayılı dosyasında açılan davada, adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu kanısına varıldığından, görevli merciin belirtilmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir…” gerekçesiyle dava dosyasının adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 14.07.2014 günlü toplantısında:

 

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; şirkete sigortalı vasıtanın 01.01.2013 tarihinde Diyarbakır-Siverek yolunda seyir halinde iken, tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası gerçekleştiği, meydana gelen hasarın davacı sigorta şirketince sigortalıya ödendiği, trafik kazası tespit tutanağına göre yolun bakımından sorumlu olan davalı idarenin % 50 kusurlu olduğu ileri sürülerek 30.000,00TL rücuen tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16.07.2013 gün E:2013/251 K:2013/416 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ İLE, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16.07.2013 gün E:2013/251 K:2013/416 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,  14.07.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT