Hukuk Bölümü 2000/22 E., 2000/30 K.

  • İHALEDEN DOĞAN DAVA
  • AÇIK ARTIRMA İHALESİ
  • SATIŞ ŞARTNAMESİNDEN DOĞAN DAVA
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 10 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 12 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 13 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2886 S. DEVLET İHALE KANUNU [ Madde 1 ]
  • 2886 S. DEVLET İHALE KANUNU [ Madde 4 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : İstanbul Orman İşletme Müdürlüğünce açılan fıstık çamı kozalağı ihalesi kapsamında bulunan ve 2,233,750,000.- TL. muhammen bedel tespit edilen 5 no'lu parti, 23.11.1998 tarihinde yapılan açık artırma sonucunda 17,005,000,000.- TL. teklif veren Mehmet Aktaş üzerinde kalmış; bu ihale, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğünce 24.11.1998 gününde onaylanarak kesinleşmiştir.

    Davalı idarece, ihale bedelini zamanında ödemediği nedeniyle 11.12.1998 gününde davacıya ait teminat bedeli irat kaydedildikten sonra, 8.1.1999 günlü telgrafla davacıya bu durum bildirilmiş ve ayrıca sözkonusu 5 no'lu partinin yeniden satışa arzedildiği belirtilmiştir. 2.2.1999 gününde yeniden yapılan açık artırması sonucunda 5 no'lu parti, 2,250,000,000.- TL. teklif veren başka bir kimseye ihale edilmiştir. Davalı idare, 9.2.1999 gün ve 829 sayılı yazı ile, "...üzerinize 17,005,000,000.- lira olarak kesin ihalesi yapılan 5 no'lu parti bedelini müddeti içinde yatırmadığınızdan Şartname gereği teminatınız irat kaydedilerek 2.2.1999 tarihinde ikinci kez artırmalı ihalede 2,250,000,000.- lira ihale bedeli ile ihalesi kesinleştiğinden iki ihale arasındaki fark ve gecikme faizi, karar pulu farkı ile KDV'leri olarak ekli tahakkuk cetvelinde görüldüğü gibi toplam olarak 20,476,251,000.- lirayı işletmemiz veznesine yatırmanızı veya (...) hesabımıza havale edilmesini; aksi takdirde hakkınızda yasal işlem yapılacağını..." davacıya bildirmiştir. Davacı vekillerince, müvekkile ait teminatın irat kaydedilmesi işlemi ile her iki ihale sonucu oluşan fark tutarındaki zararın müvekkilden istenilmesine ilişkin işlemin iptalleri istemiyle, 5.3.1999 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

    Davalı idarece, savunma dilekçesinde, açık artırma ihalesi davasının özel hukuku ilgilendirdiği; davacının sebep olduğu zararı rızaen ödemesi hususundaki yazının idari dava konusu olmayacağı ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

    İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ; 7.6.1999 gün ve E: 1999/226 sayı ile, dava konusu işlemlerin, idarece icrai nitelik taşıyan ve idari usuller uygulanarak tek taraflı ve davacının menfaatini haleldar eden işlemler olduğu; diğer bir deyişle, yasakoyucu tarafından idareye kanunla verilen yetkinin kullanılması, idarenin kamu gücünü kullanma ve kullanmama, tek taraflı hareket etme, karar alma ve uygulama görev ve yetkisi verildiği hallerde tesis ettiği işlemler idari nitelikte olduğundan, bu nitelikteki işlemlere karşı açılan davaların çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle, davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir. Davalı idarenin, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemini içeren başvurusu üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

    YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Kamu kurumlarının görev alanına giren işlerle ilgili olarak yaptıkları ihale işlemlerinin iki aşamada incelenmesi gerektiği; ilk aşama, idarenin ihale işlemi sonuçlanıp kesinleşinceye kadar yaptığı işlemler olup, tek taraflı yapılması nedeniyle bunların idari işlemler olarak kabul edildiği; ikinci aşama ise, ihale işlemi gerçekleşip ihale kesinleştikten sonra yapılan işlemler olup, idare ile ihaleyi alan kişilerin karşılıklı yükümlülükler altına girdikleri ve aralarında satış veya sözleşme yapıldığı; dava konusu işlemlerin ihalenin kesinleşmesinden sonra yapılan işlemlerden olduğu; sözkonusu ihalenin, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve bu Kanuna göre çıkarılan Döner Sermayeli Kuruluşlar İhale Yönetmeliğine göre yapıldığı ve onaylanarak kesinleştiği ve artık tarafların karşılıklı olarak yükümlülükler altına girdikleri; dava konusu işlemler, ihalenin kesinleşmesinden sonra davacının şartnamede belirtilen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle tesis edildiğinden, ihale şartnamesinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesinin gerekeceği; bu nedenle, İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nden istemiştir. Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre, Danıştay Başsavcısı'ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

    DANIŞTAY BAŞSAVCISI; İhale işlemlerinin iki aşamada ele alınıp değerlendirilmesinin gerektiği; ihale kararının kesinleşmesine kadar olan dönemin birinci aşamayı oluşturduğu ve bu dönem içinde idarece tesis olunacak işlemlerin idari yargı denetimine tabi bulunduğu; ihalenin ikinci aşamasının ise, ihalenin kesinleşmesinden sonraki dönemi kapsadığı ve bu aşamada müteahhit ile idare karşılıklı yükümlülükler altına girdiklerinden, ihalenin kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; olayda, ihalenin onaylanmak suretiyle kesinleşmesinden sonra tesis olunan işlemler özel hukuk alanına ilişkin bulunduğundan, davada adli yargının görevli olduğu; bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre yaptığı başvurunun kabulü gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Dr. Erol ALPAR ve Ertuğrul TAKA'nın katılımlarıyla yapılan 3/7/2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Danıştay Başsavcısının davada adli yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK'ün yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasa'nın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava, Orman İdaresince açılan ihaleyi kazanan davacının, ihalenin kesinleşmesinden sonra süresinde bedelini yatırmadığı nedeniyle teminatın irat kaydedilmesi ve daha sonra yapılan ihaleye göre oluşan fark kadar idare zararını ödemesi yolundaki işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır. 2886 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin birinci fıkrasında, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işlerinin, bu Yasa'da yazılı hükümlere göre yürütüleceği belirtilmiş; aynı Yasanın 4. maddesinde, İhale: bu Yasa'da yazılı usul ve şartlarla, işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerinde bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemler şeklinde tanımlanmış ve "İhalenin sözleşmeye bağlanması" başlığını taşıyan 53. maddeden önce yer alan hükümlerde, ihale aşaması düzenlenmiştir.

    Yasa'nın 1. maddesinde sayılan işlerle ilgili olarak yapılacak ihalelerde, idarede kanunilik ilkesi gereğince, idarenin çeşitli usul kurallarına uyması zorunlu olup, bu Yasa kapsamına giren bir işin veya ihtiyacın belirlenmesi, ihale yönteminin tespiti, ihale ilanı ve ihale kararı alınması sürecinden geçilmesi gerekmektedir. Tümüyle idarenin kamu gücüne dayanan, re'sen ve tek yanlı olarak tesis ettiği ihale işlemleri hakkındaki yargısal denetimin, idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerlerince yapılacağı tartışmasızdır. Ancak, ihalenin kesinleşmesinden sonraki işlemlerin hangi hukuki rejime tabi olacağının tespiti için: sözleşme yapılması gerekiyorsa, bu sözleşmenin konusu ile içerdiği hüküm ve koşulların; sözleşme yapılması gerekiyorsa, işin konusu ile taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin incelenmesi gerekmektedir.

    Dosyada bulunan ve davacı tarafından imzalanmış olan "Fıstık Çamı Kozalağı Artırmalı Satış Şartnamesi"nin incelenmesinden; ilk 7 madde ile, ihale aşamasına ilişkin usul ve esasların düzenlendiği; 8. maddede, ihalenin kesinleşmesi üzerine idarece yapılacak bildirimin tebliğinden itibaren 10 gün içinde alıcının satış işlemini yaptırmak zorunda bulunduğunun ve satışın peşin olduğunun, ödemeye ait şartların yerine getirilmemesi halinde alıcı taahhüdünden dönmüş sayılacağından satış yapılarak hiçbir mahkemeden hüküm ve karar alınmasına ve protesto çekilmesine gerek kalmaksızın teminatın irat kaydolunacağının; 9. maddede, 8. maddede belirtilen şekilde taahhüdünden dönen alıcının, sonradan yapılacak satış sonucunda idare zararına doğacak farkı gecikme faiziyle birlikte ödeyeceğinin kurala bağlandığı ve takibeden maddelerde ise, sahanın nasıl teslim edileceği ile işin yapılmasına ilişkin koşullara yer verildiği görülmektedir.

    Buna göre, satışın konusunun orman ürünlerinden olan fıstık çamı kozalaklarının toplanmasından ibaret bulunduğu; ihale ve satışın kesinleşmesi üzerine alıcının bedel ödemek, orman idaresinin ise satış konusu işin yapılacağı sahayı alıcıya teslim etmek yükümlülüğü altına girdikleri; bu durumda olayda, konunun bir kamu hizmetinin yürütülmesiyle ilgili olmaması, ihale ve satışın kesinleşmesi üzerine taraflar arasında alacak - borç ilişkisine dayanan özel hukuk ilişkisi kurulmuş olması karşısında, bu ilişkiden doğan hakların idarece kullanılmasına ve takibine ilişkin bulunan işlemlerden doğan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

    Belirtilen nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan başvurunun kabulü ile İdare Mahkemesi'nin görevlilik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin 7.6.1999 günlü, E: 1999/226 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.7.2000 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.