T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2018/434

            KARAR NO : 2018/413

            KARAR TR: 25.06.2018

ÖZET : İmar planında yol olarak ayrılmak suretiyle davacıların hissedar oldukları taşınmaza davalı Belediye tarafından hukuken el atıldığı iddiası ile meydana geldiği belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

                         

          Davacılar   : 1 - A.S. 2 - B.S. 3 - E.S.

          Vekilleri      : Av. C. Y. Av. N.E.

          Davalı     : Taşova Belediye Başkanlığı

          Vekilleri      : Av. H.Ş.Ö. Av. A.G.

 

          O L A Y: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin muris ve paydaş olarak bulunduğu, Amasya ili Taşova ilçesi Yenimahale, Otegeçe mevkii sınırları içerisinde bulunan 181 ada 48 parsel sayılı taşınmazın davalı Taşova Belediye Başkanlığının kamulaştırma işlemi yapılmadan haksız ve usulsüz olarak yol geçirdiğini, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle müvekkilinin dava konusu araziyi kullanamadığını, bu nedenle beş yıllık ecrimisil tahakkuk ettirilmesine, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, fiili durum itibariyle değerinin yüksek olup, imar içerisinde yer aldığını, bu nedenle müvekkilinin uğradığı ağır zararların giderilmesine, kamulaştırmasız el atma bedelinin ve dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık süreden beri taşınmazın kullanıldığından el koyma tarihine kadar itibaren ecrimisil tahakkuk ettirilmesine karar verilmesini talep ederek, 10/10/2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          TAŞOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.02.2014 gün ve E:2012/365, K:2014/56 sayı ile “Somut davada Belediye dava konusu taşınmazın uygulamalı imar planında yol olarak ayrıldığım, ancak bütçe yetersizliğinden dolayı kamulaştırma işlemlerinin yapılmadığını, belediyece dava konusu taşınmazın vatandaşlar tarafından kullanılmasını engelleyici her hangi bir eylemin yapılmadığı bildirilmiştir. Taşova Belediyesi kamu yaran nedeniyle kamusal amaçların gerçekleştirilmesi için dava konusu taşınmazı imar planında yol olarak tahsis etmişken, mülkiyet hakkı sahibi davacının Anayasanın 35. Maddesinde yer alan mülkiyet hakkına, imar planlarında uzunca bir süre kamu alanı-yol olarak tahsis edilmiş bulunan taşınmazları kamulaştırmayarak pasif kalmak suretiyle davacının tasarrufunu engellediği,” malikin taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirdiği, dolayısıyla malikin taşınmazdan mülkiyet hayanın özüne uygun şekilde yararlanma olanağı kalmadığı, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkının hukuksal bir nedene dayanılmadan idarece engellendiği kabul edilmesi gereklidir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2013/5-603, 2013/1503 E/K) Davaya konu olayda da idarenin dava konusu taşınmazı imar planında yol olarak göstermek suretiyle, idari bir işlem olan imar kısıtlaması nedeniyle davacının taşınmazında tasarruf etmesini engellediği sabit olup, imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılacağı adı geçen Hukuk Genel Kurulu karan ile de kabul edildiğinden, eldeki davanın da idari yargı yerinde görülmesi gerektiği” gerekçesiyle Dava dilekçesinin yargı yolu itibari ile reddine karar vermiş, temyiz edilmeyen kararın 02/05/2014 tarihi itibarıyla kesinleştirildiği anlaşılmıştır.

          Davacılar vekili bu kez aynı taleple 16/12/2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          Samsun 2. İdare Mahkemesi: 23.11.2015 gün ve E:2014/1750, K:2015/1816 sayı ile davanın kabulüne karar vermiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

          Danıştay 6. Dairesi:16/11/2017 tarih ve 2016/7251 E. 2017/9355 K sayılı ilamıyla "Taşınmazın bir kısmına fiilen kamulaştırmasız olarak el atıldığı ve bu amaçla kullanıldığının anlaşılması halinde ise bir bütün olarak düşünülmesi gereken taşınmazın tamamı açısından el atmanın varlığından söz edilebileceğinden bu nedenle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine yönelik davaların, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerleri görevli olacaktır.

          Dava konusu taşınmaz üzerinde, bilirkişilerce düzenlenen raporda ifade edildiği üzere fiili el atma söz konusu olduğundan, Uyuşmazlık Mahkemesinin anılan kararları doğrultusunda görevli yargı kolu adli yargı olup İdare Mahkemesince, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmektedir" gerekçesiyle Samsun 2. idare Mahkemesince verilen 23/11/2015 tarihli, E:2014/1750, K:2015/1816 sayılı kararın kabule ilişkin kısmının bozulmasına hükmederek dosyayı yerel mahkemeye iade etmiştir.

          SAMSUN 2. İDARE MAHKEMESİ: 15.05.2018 gün ve E:2018/603 sayı ile “Dosyanın incelenmesinden; davacıların müşterek malik olduğu Amasya ili, Taşova ilçesi, Yenimahalle, Ötegeçe Mevkii, 181 ada 48 parsel taşınmazın imar planında yol olarak belirlendiği, taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı ve mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle kamulaştırmasız el atma bedelinin ödenmesi istemiyle 10/10//2012 tarihinde Taşova Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2012/365 sayılı dosyasında açılan davada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin 65.972,50 TL olduğunun belirlendiği, dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık süreden beri taşınmaz kullanılamadığından el koyma tarihinden itibaren 2.350,00 TL de ecrimisil hesaplandığı, ancak anılan Mahkemece 2942 sayılı Kanunun Geçici 6. maddesi uyarınca imar kısıtlılığından kaynaklanan uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görev ret kararı verildiği, davacılar tarafından görev ret kararı üzerine, taşınmazının imar planında kısıtlı alana ayrılmasının üzerinden uzun zaman geçmesine karşın kamulaştırılmadığından bahisle taşınmaz bedeli olan 65.972,50 TL ve 2.350,00 TL ecrimisil olmak üzere toplam 68.322,25 TL'nin adli yargıdaki dava açma tarihi olan 10/10//2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Olayda; kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebi ile Taşova Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada, dava konusu parselin imar planında 10 metrelik yol içerisinde kaldığının davalı idare tarafından kabul edildiği, dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporunda; uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde davalı idarece asfaltlanarak fiilen kullanılan 10 metrelik bir yolun bulunduğu tespitine yer verildiği, bu durumda dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından fiilen kamulaştırmasız olarak el atıldığı ve bu amaçla kullanıldığı anlaşılmış olup, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, benzer uyuşmazlıkta, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin vermiş olduğu 06.04.2015 tarihli, E:2015/223, K:2015/238 sayılı karan da, davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu yönündedir.

          Bu durumda, kamulaştırmasız el atma nedeniyle Taşova Belediye Başkanlığı aleyhine açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği” gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasa'sının 15/1-a. maddesi uyarınca Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, iş bu davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine, karar vermiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

          I-İLK İNCELEME:

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığın esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

                        II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davacıların maliki olduğu, Amasya ili Taşova ilçesi Yenimahale, Otegeçe mevkii sınırları içerisinde bulunan 181 ada 48 parsel sayılı taşınmazın imar planında yol olarak belirlendiği, aradan uzunca bir süre geçmesine karşın kamulaştırma yapılmamak suretiyle el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranıldığı öne sürülen maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

          Dava dosyalarında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; dava dilekçesi ile 10/01/2013 tarihli cevap dilekçesi içeriğinden de anlaşılacağı üzere dava konusu taşınmazın 10 metrekarelik kısmına davalı Belediyenin fiili elatmasının bulunmadığı gibi, taşınmaz başında 13/09/2013 tarihinde yapılan keşifte dava konusu taşınmazın hali hazırda boş arazi olarak gözlemlendiği, ayrıca mahkemeye sunulan 27/09/2013 tarihli inşaat ve ziraat mühendislerinden oluşan dörtlü bilirkişi heyeti raporunda da taşınmazın hem el atma hem de dava tarihi itibarıyla arsa vasfının devam ettiğinin, taşınmaza fiili el atmanın söz konusu olmadığının belirlendiği, İdare Mahkemesinin yukarıda alıntılanan kararında değinildiği gibi uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde davalı idarece asfaltlanarak fiilen kullanılan 10 metrelik bir yolun bulunduğuna dair bir tespitin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

          3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;“Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

          a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

          b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir.       Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                                                   Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme üçüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

          Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

          Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

          İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

          c) (Ek: 3/7/2005-5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz…” hükmüne yer verilmiştir.

          Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamalarında taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim Anayasanın 158. maddesi ile adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir.

          Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806)

          Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

          Davaya konu olayda; imar planında yol olarak ayrılmak suretiyle davacıların hissedar oldukları taşınmaza davalı Belediye tarafından hukuken el atıldığı iddiası ile meydana geldiği belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

          Açıklanan nedenlerle, Samsun 2. İdare Mahkemesince yapılan 15.05.2018 gün ve E:2018/603 sayılı başvurunun reddi gerekmiştir.

         

          S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun 2. İdare Mahkemesince yapılan 15.05.2018 gün ve E:2018/603 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 25.06.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

  Başkan                      Üye                              Üye                                 Üye                  

      Nuri                     Şükrü                          Mehmet                      Ahmet Tevfik          

NECİPOĞLU             BOZER                         AKSU                         ERGİNBAY

 

 

 

                                       Üye                               Üye                                 Üye

Süleyman Hilmi                Aydemir                           Birgül

                                    AYDIN                         TUNÇ                             KURT