T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2018 / 738

         KARAR NO : 2018 / 739

         KARAR TR  : 26.11.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

       

Davacı       : G. Sig.A.Ş.

Vekili         : Av. A.B.

Davalı        : İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili         : Av. E.E.

 

O L A Y     : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı 34 … 6682 plakalı aracın malik ve sürücüsünün sevk ve idaresinde 06.05.2015 tarihinde, Anadolu Caddesi sol şerit üzerinden Karşıyaka’dan İzmir istikametine seyir halinde iken, Turan köprüsüne 50 metre kala sol şerit üzerinde hurda kamyonlarından yola dökülen hurda(el arabası) aracının sol ön ve sol ön yan çamurluk kısımları ile çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; araçta 4.444,73-TL hasar tespit edildiğini; onarımı yapan firmalara ödemelerin yapıldığını; Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağında da belirtildiği üzere, sigortalı aracın hasarlanmasına davalının bakım ve sorumluluğunda olan karayolundaki hurda kamyonlarından yola dökülen hurdaya (el arabasına) sigortaIı aracın çarpmasının neden olduğunu, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığını;  kazaya neden olan karayolunun bakım, onarım, gözetiminden ve karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemlerden davalı sorumlu olduğundan;  sigortalı araçta meydana gelen hasarın ödenmesinden Karayolları Trafik Kanunu ile Borçlar Kanununun haksız fiil ve ilgili hükümleri gereğince sorumlu olduğunu; müvekkilinin, TTK. 1472 m. gereğince ödediği tazminat miktarı kadar sigortalısının haklarına halef olarak, zarara sebebiyet verenlere rücu hakkına sahip olduğu ifade ederek; müvekkili şirketin davaya konu kaza ve hasar nedeniyle ödemiş olduğu 4.444,73-TL Kasko hasar tazminatının, hasar tazminatını ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.6.2017 gün ve E:2016/554, K:2017/383 sayı ile,”(…) Davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın faaliyetleri kamu hizmeti kapsamında olup Belediye hizmetleri idari işlem niteliğindedir. Davanın niteliği de esas itibariyle idari bir hizmet mahiyetindedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2/1-a maddesi hükmünce iptal davaları ise idari yargıda görülmek zorundadır. Bu koşul HMK'nın 114. maddesinde düzenlenen dava şartlarındandır. Her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi'nin son kararlarında bu konunun Adli Yargıda görülmesi gerektiğine ilişkin kararlar verilmekte ise de, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin bir çok kararında da Belediye'nin hizmet kusurlarından kaynaklanan davalarda idari yargının görevli olduğuna ilişkin içtihatlar mevcuttur. Bu sebeple mahkememiz dava konusunun idari yargının görev sahasına girdiği kanaatine ulaşılmakla, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Dava konusu ile ilgili olarak İdari Yargının ve İdare Mahkemesi'nin görevli olması sebebiyle HMK 114 ve 115 maddeleri uyarınca davanın usulden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesince, 21.5.2018 gün ve E:2017/1959, K:2018/654 sayı ile, istinaf istemi reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

İZMİR 2.İDARE MAHKEMESİ: 27.9.2018 gün ve E:2018/938 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun Karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Yasa'nın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110.maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı, 08.11.2012 gün ve E:2012/l 18, K:2012/170 sayı ve 28.05.2013 gün ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararları ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; 34 …. 6682 plakalı aracın, Karşıyakadan İzmir istikametine doğru Anadolu Caddesi sol şerit üzerinde seyir halinde iken davalı idarenin bakım ve onarım sorumluluğunu yerine getirmeyerek kusurlu davrandığından yolda bulunan hurdaya (el arabası) çarpması nedeniyle sigortalısına ödemiş olduğu 4.444,73-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminen ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, 2918 sayılı Yasa'nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: İdare mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden;  davacı şirket tarafından sigortalı 34 … 6682 plakalı aracın sürücüsünün sevk ve idaresinde 06.05.2015 tarihinde, Anadolu Caddesi sol şerit üzerinden Karşıyaka’dan İzmir istikametine seyir halinde iken, Turan köprüsüne 50 metre kala sol şerit üzerinde hurda kamyonlarından yola dökülen hurda/el arabasına çarpmasıyla  maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; hasar miktarı olan 4.444,73-TL.nin onarımı yapan firmalara ödendiği; kazanın oluşumunda, karayolunun bakım, onarım, gözetiminden ve karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda önlem almayan  davalı idarenin kusur ve sorumluluğu bulunduğu iddia edilerek; davaya konu kaza ve hasar nedeniyle ödenen 4.444,73-TL.nin  ödeme tarihlerinden  itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazmini  istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İzmir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.6.2017 gün ve E:2016/554, K:2017/383 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İzmir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.6.2017 gün ve E:2016/554, K:2017/383 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER             

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ