T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 597

            KARAR NO : 2013 / 649

            KARAR TR   : 2.6.2014

 

ÖZET : Davacının 01.01.1987 – 31.12.1995 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığı işyeri tarafından, tahakkuk ettirilen KEY ödemelerinin her ay düzenli olarak Sosyal Güvenlik Kurumu (İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü)’na ödenmiş olmasına karşın, sonrasında söz konusu ödemelerin tarafına yapılmamış olduğu iddiasıyla,  Konut Edindirme Yardımı ve Neması alacağının tahsiline ilişkin olan davanın, söz konusu işlemin idarenin tek yanlı ve kamu gücünü kullanarak gerçekleştirmiş olduğu bir işlem olması karşısında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı           :A.Y.A.

            Vekilleri         :Av. İ.H.G. ve Av. O.G.

            Davalı                       :Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ( İstanbul Sosyal Güvenlik İl

                                    Müdürlüğü)

            Vekili             :Av. E.T.

           

            O L A Y           : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının B.K. adlı işyerinde 01.01.1987-31.12.1995 tarihleri arasında çalışırken tahakkuk ettirilen Konut Edindirme Yardımı (KEY) tutarlarının her ay işveren tarafından düzenli olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna ödendiğini, ancak davalının 3320 sayılı Kanun uyarınca davacı adına konut edindirme yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek ve ilgili bankaya bildirmek yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle 5664 sayılı Kanun uyarınca yayınlanan listede davacının isminin yer almadığını, konu ile ilgili olarak davalıya yapılan başvurunun,  bila tarih ve B13.2.SGK.4.34.07.0VIII.309.KEY sayılı  yazı cevabı ile reddedildiğini, söz konusu işlemin  hem konut edindirme Yardımı Hak sahiplerine  Ödeme Yapılmasına Dair Kanun hem de ilgili kanuna tabi olarak yürürlüğe konan yönetmelik hükümlerine göre hukuka aykırı olduğunu belirterek, söz konusu işlemin iptali ile  konut edindirme  yardımı kesintileri de dahil olmak üzere  tüm maddi zararlarının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.                    İstanbul 7. İdare Mahkemesi: 27.04.2011 gün ve 2010/1552 Esas, 2011/895 Karar sayılı kararı ile özetle;Uyuşmazlık konusu olayla ilgili olarak, davacının SSK'ya tabi işçi statüsünde çalıştığı tartışmasız olup, yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ile konuya ilişkin Yargıtay Kararları bir arada değerlendirildiğinde, dava konusu işleminin görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” şeklindeki gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karara karşı davacı vekili tarafından itiraz edilmiş, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 07.12.2011 gün ve 2011/15480 Esas, 2011/18557 Karar sayılı kararı ile itirazın reddine ve kararın onanmasına hükmetmiş, bu şekilde verilen karar, karara şerh edildiği üzere 12.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir.

            Davacı vekili aynı konuya ilişkin olarak, davacıya eksik ödendiği ifade edilen Konut Edindirme Yardımı ve Neması alacağına mahsuben şimdilik 1000 TL nin faizi ile birlikte tahsili istemiyle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

            İstanbul 13. İş Mahkemesi; 22.05.2013 gün ve 2012/93 Esas, 2013/291 Karar sayılı kararında özetle; “Resmi Gazetenin 14.10.2011 tarih ve 28084 mükerrer sayısında yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.12.2010 tarih, 156-328 sayılı kararında da tasarruf teşvik kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili ile ilgili davaların İdare Mahkemesine açılması gerektiğini belirtildiği göz önünde bulundurulduğunda; idarenin kamu gücü kullanılarak yapılan konut edindirme yardımı alacağı kamu hukuku alanına ilişkin olması göz önünde bulundurulduğunda konut edindirme yardımı alacağının tahsili istemiyle yapılan davaların çözüm yerinin idari yargı yeri olduğu, görev konusunun HMK'nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı ve kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re'sen ve her aşamada nazara alınacağından, açılan davanın yargı yolu yanlışlığı sebebiyle reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır “ şeklindeki gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nce de dosyada görevsizlik kararı verilmiş olması nedeni ile görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 07.10.2013 tarih ve 2013/16421 Esas, 2013/18049 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Ertuğrul ARSLANOĞLU, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.6.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; olay kısmında belirtildiği üzere,  tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

            Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

            2- 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu  kadar ki,  başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

            Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, İstanbul 13.İş Mahkemesi’nce yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından ve sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 01.01.1987-31.12.1995 tarihleri arasında B.K. adlı işyerinde  işçi olarak çalışan davacının  ödenmeyen konut edindirme yardımı ve neması alacağının yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılmıştır. 

26/11/1999 tarih ve 588 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hesaplarının Tasfiyesine Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 4'üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olan 22/11/1986 tarih, 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun'un ''Kapsam'' başlıklı 1.maddesinin b bendine göre, işçilere bu kanunda belirtilen esas ve usuller dahilinde Konut Edindirme Yardımı yapılacağı belirtilmiş olup, mülga kanunun ''Yardımın Ödenme Şekli'' başlıklı 4.maddesinin b bendinde, yardıma müstahak işçilerin konut edindirme yardımlarının işverenlerce tahakkuk ettirilerek Sosyal Sigortalar Kurumuna yatırılacağı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin ödenmesine ilişkin hükümleri dairesince kurumca tahsil edilen miktarın tahsilatın yapıldığı ayı takip eden bir ay zarfında topluca Türkiye Emlak Kredi Bankasında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı adına açılacak ''İşçiler ve Emeklileri Konut Edindirme Yardımı Hesabına'' yatırılacağı, 8.maddesinde de, İşveren tarafından Sosyal Sigortalar Kurumuna zamanında ödenmeyen konut edindirme yardımlarının resen veya ilgililerin başvurusu üzerine Sosyal Sigortalar Kurumunun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunacağı belirtilmiştir. 

30.5.2007 tarih ve 26537 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5664 sayılı “Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun”un “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde,

(1) Bu Kanunun amacı, mülga 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun uyarınca hak sahibi olanlara nakit veya hisse senedi olarak ödeme yapılmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir.”;

“Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin c bendinde; “Bu Kanunun uygulanmasında; (…) c) Hak sahibi: Mülga 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun uyarınca; 1/1/1987 ila 31/12/1995 tarihleri arasında adlarına konut edindirme yardımı yatırılan ve yardım tutarları gerekli bildirimler yapılarak Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi hesaplarına intikal etmiş olan kişiler veya bunların kanunî mirasçıları ile 1/1/1987 ila 31/12/1995 tarihleri arasında adlarına düzenlenen bildirim formu, konut edindirme yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine devretmekle yükümlü kurum ve kuruluşlara verilmiş ve yardım tutarı tahsil edilmiş, ancak Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi hesaplarına intikal ettirilmemiş olan kişiler (SSK tarafından yardım tutarları kısmen Bankaya aktarılmış olan işçi emeklileri dahil) veya bunların kanunî mirasçılarını,(…) ifade eder.”;

''Hak sahiplerinin belirlenmesi'' başlıklı 3.maddesinin 2.bendinde, ''Bu süre içinde hak sahiplerine ilişkin listelerin bildirilmemesi, mükerrer veya yanlış bildirilmesi halinde hak sahiplerine karşı sorumluluk ilgili kurum veya kuruluşlara aittir.''

“Hak sahiplerinin alacaklarının nemalandırılması ve ödeme” başlıklı 4.maddesinde;“(1) Hak sahiplerinin konut edindirme yardımı ana para tutarlarının nemalandırılmasında; 1/1/1987 ilâ 29/12/1999 tarihleri arasındaki dönem için Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin 6 aylık vadeli mevduat faizi bileşik usûlde uygulanır. 29/12/1999 tarihinden sonraki dönem için 3 üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen süre sonundaki EGYO'nun net aktif değerinin % 60,96'sının bu Kanunla mülga 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi tarafından aynî sermaye olarak EGYO'ya devredilen taşınmaz karşılığı 395.751.717,17 YTL'ye oranı esas alınarak nema hesaplanır.

(2) EGYO, 3 üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen süre sonundaki net aktif değerini Sermaye Piyasası Kurulunun gayrimenkul yatırım ortaklıklarına ilişkin düzenlemelerindeki usûl ve esaslara göre belirler ve sonuçları Bankaya bildirir.

(3) 3 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde tanımlanan hak sahiplerine ilişkin bilgiler Bankaca EGYO'ya bildirilir. Bu kişilere talep etmeleri halinde ödemeler, nemasıyla birlikte nakit veya payları oranında EGYO hisse senedi verilmek suretiyle yapılır. Her bir hak sahibinin EGYO'nun sermayesinin % 60,96'sı içindeki payı; hak sahibinin konut edindirme yardımının 29/12/1999 itibarıyla nemalandırılmış toplam değerinin, tüm hak sahiplerinin konut edindirme yardımlarının 29/12/1999 tarihi itibarıyla nemalandırılmış toplam değeri içindeki payı esas alınarak belirlenir. Hak sahiplerine yapılacak ödemelerde kullanılmak üzere gerektiğinde Hazine Müsteşarlığı tarafından EGYO'ya, ikrazen Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilir. (Ek cümle: 13/2/2011-6111/139 md.) Bu fıkrada tanımlanan hak sahiplerine EGYO tarafından ödenen kâr paylarının EGYO’nun yükümlülüğünü aşan kısmı, Hazine Müsteşarlığınca incelenmesini müteakip düzenlenecek rapora istinaden Hazine tarafından EGYO’ya ödenir.

(4) 3 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde tanımlanan hak sahiplerine ilişkin bilgiler Bankaca EGYO'ya bildirilir ve hak sahiplerince talep edilmesi halinde, karşılığının Hazine tarafından EGYO'ya aktarılmasını müteakip EGYO tarafından nemasıyla birlikte nakit olarak ödeme yapılır.

(5) Konut edindirme yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine devretmekle yükümlü kurum ve kuruluşlar nezdinde bulunan ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine aktarılmamış olan hak sahiplerine ilişkin konut edindirme yardımı tutarlarının tamamı, fer'ilerinin tahsili beklenilmeksizin, Hazine Müsteşarlığının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki 410 numaralı hesabına aktarılır. Bu kişilere ait konut edindirme yardımı tutarları gecikme zamları ile birlikte, ilgili kurumlarca tahsil edilmesini müteakip tahsilatın yapıldığı tarihi izleyen ayın sonuna kadar Hazine Müsteşarlığının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki 410 numaralı hesabına aktarılır. (Ek cümle: 8/12/2009-5939/1 md.) Bu fıkra uyarınca ana para ve fer'ilerinin ayrımı yapılmaksızın 410 numaralı hesaba aktarılan tutarlar bütçeye gelir kaydedilir.

(6) Bu Kanunun uygulanmasında, SSK tarafından işverenlerden gecikme zammı ve faizi ile birlikte tahsil edilen konut edindirme yardımı tutarlarının ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonunda tahsil edilmiş olduğu kabul edilerek işlem yapılır.

(7) Hak sahiplerine yapılacak nakit ödemeler EGYO tarafından belirlenecek ödeme planı ve süresine göre yapılır.

(8) Nakit olarak yapılacak ödemeler için EGYO ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi arasında protokol düzenlenir.

(9) 3 üncü maddede belirtilen sürenin bitiminden itibaren hak sahiplerinin alacakları nemalandırılmaz.”;

“İlan ve hak sahipliğinin sona ermesi” başlıklı 5. maddesinde;“(1) Hak sahiplerine ilişkin olarak 4 üncü madde uyarınca Bankaca EGYO'ya bildirilen listeler hak sahipliğinin tespitine esas olmak üzere Resmî Gazetede ilan edilir.

(2) Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine iletilen listelerde isimleri yer almadığı halde, konut edindirme yardımına müstahak olduğunu ileri sürenlerin, ilanın yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde mülga 3320 sayılı Kanuna göre konut edindirme yardımı hesaplarını tahakkuk ettirmek ve ilgili bankaya devretmekle yükümlü olan kurum ve kuruluşlara başvurmaları halinde, adlarına daha önce konut edindirme yardımı yapıldığı hususunun her zaman düzenlenmesi mümkün olmayan nitelikteki belgelerle kanıtlanması veya bu durumun ilgili kurumların kayıtları ile anlaşılması kaydıyla, konut edindirme yardımı tutarları ilgili kurum veya kuruluşlarca hesaplanarak ilgililerin başvurusunu izleyen 8 aylık süre içinde 3 üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen formatta ve şekilde Bankaya bildirilir. (Mülga ikinci cümle: 8/12/2009-5939/2 md.) Bu fıkrada belirtilen başvuru süresi geçirildikten sonra yapılan talepler ilgili kurum ve kuruluşlarca dikkate alınmaz.

(3) (Mülga : 8/12/2009-5939/2 md.)

(4) (Ek: 8/12/2009-5939/2 md.) İkinci fıkrada belirlenen sürenin sonuna kadar ilgili kurum ve kuruluşlarca Bankaya gönderilen listelerde belirlenen hatalı bildirimler, Banka tarafından azami 3 ay içinde ilgili kurumlara düzeltme işlemleri için iade edilir. Hatalı bildirimlerin düzeltilmesi ile ilgili süre 31/12/2010 tarihinde sona erer. Ancak kurum ve kuruluşlar süre sonunu beklemeden düzeltmesi tamamlanan listeleri üçer aylık dönemler halinde Bankaya gönderir. Bu düzeltme sırasında, 30/6/2010 tarihinden sonra yeni hak sahibi bildirimi yapılamaz. Banka, ikinci fıkrada belirlenen sürenin sonuna kadar yapılacak bildirimlerden hatasız olanlara göre hazırlanacak listeleri 31/3/2010 tarihine kadar, kurum ve kuruluşlarca düzeltme işlemleri yapılarak gönderilen listeleri ise üçer aylık dönemler halinde EGYO’ya gönderir. Düzeltmeler neticesinde hazırlanacak son liste 31/3/2011 tarihine kadar EGYO’ya gönderilir. Bankaca EGYO’ya bildirilen listeler hak sahipliğinin tespitine esas olmak üzere EGYO tarafından Resmî Gazete’de ilan edilir.

(5) (Ek: 8/12/2009-5939/2 md.) Dördüncü fıkraya göre Resmî Gazete’de ilan edilen ilk listede yer alan hak sahipleri için 4 üncü maddeye göre yapılan nema hesaplaması neticesinde oluşan yardım tutarına ilk ilanın yapılacağı tarihe kadarki dönem için % 10 artış uygulanır. İlk ilan tarihinden sonraki listelerde isimleri yer alan hak sahiplerine ise her ilan dönemi için başlangıçtaki % 10 artışa ilave olarak basit usulde % 1,25 artış uygulanır.

(6) (Ek: 8/12/2009-5939/2 md.) Deprem, sel, yangın gibi sebeplerle konut edindirme yardımı hak sahiplerinin bildirimlerini bu Kanuna ekli (1) sayılı cetvele uygun şekilde yapamayan kurum ve kuruluşların, bu bilgilerin yukarıda belirtilen sebeplerle zayi olduğuna ilişkin mahkeme kararını ekleyerek hak sahiplerinin kurum ve kuruluşlarında çalıştıkları tarihleri 30/6/2010 tarihine kadar bu Kanuna ekli (2) sayılı cetveldeki formatta ve elektronik ortamda Bankaya bildirmeleri halinde, hak sahiplerinin bu kurum ve kuruluşlarda çalıştıkları tarihlere isabet eden kanuni yardım dilimleri dikkate alınmak suretiyle beşinci fıkra çerçevesinde nema hesaplaması yapılır.

(7) (Ek: 8/12/2009-5939/2 md.) Birinci fıkra uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilen listelerde yer aldığı halde hatalı bildirimler nedeniyle yardım tutarını alamayanların bilgileri de dördüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda işleme alınarak Resmî Gazete’de iptal ve düzeltme listesi olarak ilan edilir. Bu listelerdeki hak sahiplerinin alacakları da beşinci fıkra çerçevesinde nemalandırılır.

(8) (Ek: 8/12/2009-5939/2 md.) Birinci fıkra uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilen listelerde yer aldığı halde, yardım tutarını eksik alan hak sahiplerinin alacakları ile Resmî Gazete’de ilan edilen listelerde yer almayıp hak sahibi oldukları ilgili kurum ve kuruluşlarca bildirilen kişilerin alacakları ile ilgili olarak; düzeltme, nemalandırma ve ilan işlemleri dördüncü ve beşinci fıkrada belirtilen esaslar uyarınca yapılır.

(9) (Ek: 8/12/2009-5939/2 md.) Belediyeler, bu Kanunda belirlenen kriterlere ve nema hesaplama yöntemine göre nemalandıracakları tutarı kendi kaynaklarından çalışanlarına ödeyebilir.

(10) (Ek: 8/12/2009-5939/2 md.) Bu madde uyarınca yapılan ilan tarihlerinden itibaren beş yıl içinde talep edilmeyen alacaklar Hazineye irad kaydedilir.

(11) (Ek: 8/12/2009-5939/2 md.) Bu maddede yapılan düzenlemeler uyarınca ilan edilen listelerde yer alan;

a) 3 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde ve bu maddenin ikinci ve altıncı fıkralarında tanımlanan gruptaki hak sahiplerine 4 üncü maddenin üçüncü fıkrası ve 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun geçici 18 inci maddesi uyarınca,

b) 3 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde tanımlanan gruptaki hak sahiplerine 4 üncü maddenin dördüncü fıkrası uyarınca, ödenmek üzere Hazine Müsteşarlığı tarafından EGYO’ya kaynak aktarılır.” denilmiştir.

Uyuşmazlığa ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde; davacının mezkur kanun maddelerinden kaynaklanan Konut Edindirme Yardımı ödemelerinin idarece eksik yatırıldığı iddiasıyla iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlâl edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının görüm ve çözümünün idari yargı yerlerinin görevine girdiği tartışmasızdır.

Bununla birlikte, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun "idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2 nci maddesinin 1'inci bendinde de; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar, idari dava türleri olarak sayılmıştır.

Olayda, davacının 01.01.1987-31.12.1995 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığı B.K. adlı işyeri tarafından, tahakkuk ettirilen KEY ödemelerinin her ay düzenli olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenmiş olmasına karşın, sonrasında söz konusu ödemelerin tarafına  ödenmediği iddiası ile ödenmeyen Konut Edindirme Yardımı ve Neması alacağının tahsiline ilişkin olan davanın, söz konusu işlemin idarenin tek yanlı ve kamu gücünü kullanarak gerçekleştirmiş olduğu bir işlem olması karşısında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olmakla, İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 27.04.2011 gün ve 2010/1552 Esas, 2011/895 Karar sayılı  GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.6.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Ertuğrul

ARSLANOĞLU

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT