T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

          ESAS NO        : 2018 / 696

          KARAR NO    : 2019 / 26

          KARAR TR     : 28.1.2019

ÖZET : Karayollarının yol ağında bulunan İl yolunda DSİ bünyesinde faaliyet gösteren müteahhit firma tarafından yolun kapatılması suretiyle servis yolundan trafik seyrinin sağlandığından ve izinsiz kazı yapıldığından bahisle; yola vakî müdahalenin men'ine karar verilmesi ve yola verilen zararın tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

           

K  A  R  A  R

 

Davacı         : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. M. A.

Davalı          : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. Z.Ş.R. İ.

             

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü yol ağında bulunan 63-51 K.K nolu Suruç-Akçakale il yolunun 2+600 km.sinde (Suruç mezarlık mevkiinde), DSİ 15. Bölge Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren müteahhit firma tarafından yolun kapatılarak servis yolundan trafik seyrinin sağlandığının,  yola paralel 25 metre uzunluğunda, 2 metre genişliğinde ve 2,5 metre derinliğinde izinsiz kazı yapıldığının, yola paralel kazı kesiminde yolun ve şevin 0,5 metre kazılarak tahrip edildiğinin Şube teknik elemanları tarafından tespit edildiğini; DSİ. 15.Bölge Müdürlüğünün 15/08/2016 tarih ve …195557 sayılı yazısı ile uyarıldığını, ancak yolun eski hale getirilmediğini, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu; 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un ‘Karayollarında tesisat kurulması ve yerlerinin değiştirilmesi’ başlıklı 24. ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa dayanılarak çıkarılan Karayolları Trafik Güvenliğinin Sağlanması Yönünden, Yolun Yapısında Yapılacak Her Türlü Çalışmalarda Alınacak Tedbirler İle Karayolu Dışında, Kenarında Veya Üzerindeki Diğer Levhalar, Işıklar Ve İşaretlemeler Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesi hükümleri nazara alındığında;  Genel Müdürlüklerinin görev alanında bulunan karayollarının sınırları dâhilinde her türlü su, kanalizasyon, doğalgaz ve petrol boru hatları ile elektrik ve haberleşme hatları ve benzeri tesisat kurulması veya bu amaçlarla herhangi bir şekilde karayollarında faaliyette bulunulmasının Genel Müdürlüğün iznine tâbi olduğu; ancak söz konusu amir hükümler hilafına kurulan her türlü su, kanalizasyon, doğalgaz ve petrol boru hatları ile elektrik ve haberleşme hatları ve benzeri tesisatın her türlü masrafın ilgili kurum veya kuruluşa ait olmak üzere kaldırılması hususunda İdarelerine yetki ve görev verildiğinin anlaşıldığını; ancak yeterli donanıma sahip olmayan müvekkili idarenin,  yapılan çalışmayı eski hale getiremediğini, dolayısıyla eski hale getirme bedelinin yapılacak keşif neticesinde tespiti ve idarelerine verilmesinin gerektiğini ifade ederek; 63-51 K.K nolu Suruç- Akçakale il yolunun 2+600 km'sinde yol kamulaştırma sınırı içinde kalan yolda yapılan çalışmanın müdahalesinin men-i ne ve yapılan çalışmanın kaldırılıp eski hale getirilmesine; eski hale getirme mümkün değil ise fazlaya ilişkin hakları  saklı kalmak kaydıyla eski hale getirme bedeli olarak şimdilik 1.000 TL tazminatın el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte taraflarına  ödenmesi istemiyle  adli yargı yerinde dava açmıştır.

SURUÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 28.6.2017 gün ve E: 2017/49, K:2017/383 sayı ile, Dava dilekçesinin özetine yer verdikten sonra, “Davalı vekili 09/06/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu kısımda RY2-38 hattının geçmekte olduğunu, karayolları yol ağında bulunan 63-51KK numaralı Suruç- Akçakale il yolunun 2+600'üncü km'sinde yapılan kazı çalışmaları tamamlanarak kapatılmış olup eski haline getirildiğini, Suruç Akçakale bağlantı yoluna hiçbir zararı olmadığı gibi yolun trafik akışına da herhangi bir engeli bulunmadığını, yolun son halini gösterir ilgili fotoğrafların ekte sunulduğunu ve usul ve yasaya aykırı davayı kabul etmediklerini belirtmiştir.

DELİLLER, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık; Somut olayda Karayolları 9.Bölge Müdürlüğünün yol ağında bulunan (63-51) KK. Nolu Suruç-Akçakale İl yolunun 2+600 km'leri arasında (Suruç Mezarlık mevkiinde) DSİ 15. Bölge Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren müteahit firma tarafından yol kapatılarak servis yolundan trafik seyrinin sağlandığı karayollarına ait yola paralel olacak şekilde 25 metre uzunluğunda, 2 metre genişliğinde, 2,5 metre derinliğinde yapılan ve izinsiz olduğu iddia edilen kazı nedeniyle herhangi bir zararın oluşup oluşmadığı ve tazmini gerektirip gerektirmediği noktasında toplanmaktadır.

İdari eylem; İdarenin bir işlemin uygulanması ya da herhangi bir idari işleme dayanak olmadan gerçekleştirilen eylemlerdir.

İdari eylemin tanımı dikkate alındığında somut olayda kazı çalışmasının DSİ tarafından gerçekleştirilen bir idari eylem olduğu hususunda taraflar arasında bir çelişki yoktur.

Yargıtay 4. H.D.'nin 2013/14313 Esas 2013/16772 Karar sayılı ilamında; "Davaya konu edilen husus, davalı belediye tarafından karayolu üzerine yapılan kazı çalışmasının izinsiz yapıldığının tespiti ve durdurulması istemine ilişkindir. Davalı idarenin karayolu üzerinde kazı çalışması yapması idari eylem niteliğindedir. Bu eylemin davalı idarenin görevi kapsamında yapılıp yapılmadığı idari yargı yerinin denetimine tabidir. Görevin hiç-veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğinde olup idarenin işlemi ya da eyleminden doğan talepler İYUK 2/1, b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir." şeklinde tespit yapılmıştır.

Somut olayda da davacının eski hale getirilmesini talep ettiği izinsiz kazı çalışmasının izinsiz olup olmadığı yani davalı idarenin görevi kapsamında yapılıp yapılmadığı hususu idari yargı merciileri tarafından değerlendirilecektir.

6100 sayılı HMK'nın 114. Maddesinde dava şartları sayılmış olup bunlardan biri de yargı yolunun caiz olmasıdır. Somut olayda Yargıtay 4. H.D.'nin 2013/14313 Esas 2013/16772 Karar sayılı ilamı ışığında idari yargı merciilerinin görevli ve yetkili olduğu anlaşılmış olup HMK 115/2 gereği davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM(Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere):

1-6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE…” karar vermiş,  istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesince, 20.11.2017 gün ve E:2017/642, K:2017/532 sayı ile, “1-Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/06/2017 tarih 2017/49 Esas 2017/383 Karar sayılı kararı miktar itibariyle kesin nitelikte olduğundan istinaf isteminin REDDİNE”  kesin olmak üzere karar verilmiş, bu suretle, Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ŞANLIURFA 1.İDARE MAHKEMESİ: 30.4.2018 gün ve E:2018/94 sayı ile, “(…)2577 sayılı Kanun hükümlerine göre, "idarenin eylemlerinden kaynaklı olan uyuşmazlıklar değil, "idari eylem"den kaynaklı olan uyuşmazlıklar idari yargının görev alanına girmektedir.

Zirâ "idari eylem" kavramı farklı bir kavramdır, "idarenin eylemi" kavramı farklı bir kavramdır.

Dolayısıyla idareden sadır olan her hareket idarenin eylemidir; ancak idareden sadır olan her hareket, "İdarî eylem" niteliği taşımamaktadır.

Diğer bir deyişle bir hareketin, kamu hukuku tüzel kişileri (idare) tarafından icra edilmesi, bu hareketin her hal ve şartta İdari eylem niteliğinin bulunduğunu göstermemektedir.

Nitekim, "İdarî usuller ve esaslar dışında kalan, hadbehad biçimdeki idarenin eylemleri" birer fiilî yoldur ve haksız fiil niteliğindeki eylemlerdir. Dolayısıyla idareden sadır olmakla birlikte, "fiilî yol" niteliği taşıyan idarenin hareketleri "İdarî eylem" niteliği taşımamakta; "haksız fiil" niteliği taşımaktadır.

Bu açıdan, "İdarî eylem"ler "hizmet kusuru" bağlamında incelemeye tabi tutulmakta iken, "fiilî yola ilişkin idarenin eylem"leri "haksız fiil" bağlamında incelemeye tabi tutulmaktadır.

Bu duruma istinaden, fiilî yol niteliğindeki idarenin eylemleri, birer İdarî eylem olmadıklarından, bunlardan kaynaklı olan uyuşmazlıklar da adli yargının görev alanına girmektedir.

Maddî olayda;

i)Herhangi bir izin alınmaksızın,

ii)Herhangi bir devir yapılmaksızın,

iii)Herhangi bir irtifak hakkı tesis edilmeksizin,

iv)Herhangi bir geçit/mecra hakkı tesis edilmeksizin,

davalı idare tarafından, davacı idarenin sorumluluğunda olan karayolunda kazı çalışması yapıldığı anlaşılmaktadır.

Bahse konu şekildeki çalışma ise, "İdarî usuller ve esaslar dışında kalan, hadbehad biçimdeki eylem" niteliğinde olup; bu niteliği itibariyle "fiilî yol" kapsamındaki bir eylemdir.

Bu durumda; "İdarî eylem" kavramının farklı bir kavram, "idarenin eylemi" kavramının farklı bir kavram olması hususu ile idarenin "İdarî eylem" niteliğinde olmayan eylemlerinin "haksız fiil" ve "fiilî yol" nitelikleri birlikte ele alındığında; davalı tarafından yapılan kazı çalışmaları dolayısıyla " 1) Yola vakî müdahalenin men'ine karar verilmesi ve 2)Yola verilen zarara karşılık ve eski hale getirme bedeli olarak şimdilik 1.000,00-TL tutarında maddi tazminat ödenmesi" talepli davanın görüm ve çözüm yerinin, adlî yargı olduğu sonucuna varılmıştır.

Hüküm;

Açıklanan nedenlerle;

Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2017/49 sayılı dosyasının temin edilmiş olduğu görüldüğünden,

1)2247 sayılı Kanun'un 15 inci maddesi uyarınca Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E: 2017/49 sayılı dosyasının, Mahkememiz'in bu (E: 2018/94 sayılı) dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilerek, görevli yargı merciinin belirlenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nden istenilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 28.1.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü'nün yol ağında bulunan (63-51) K.K. Nolu Suruç-Akçakale İl yolunun 2+600 km'sinde (Suruç Mezarlık mevkiinde) DSİ 15. Bölge Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren müteahhit firma tarafından yolun kapatılmak suretiyle servis yolundan trafik seyrinin sağlandığından ve izinsiz kazı yapıldığından bahisle;  1) Yola vakî müdahalenin men'ine karar verilmesi, 2) Yola verilen zarara karşılık ve eski hale getirme bedeli olarak şimdilik 1.000,00-TL tutarında maddi tazminat ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, 15 Temmuz 2018 tarihli ve 30479 Sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (Kararname Numarası: 4) ile Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, Merkezi Yönetim Bütçesine tabii özel bütçeli bir kuruluş olarak kurulduğu; ülkemizdeki bütün su kaynaklarının plânlanması, yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesinden sorumlu olduğu; faaliyetlerini, 6200, 167 ve 1053 Sayılı Kanunlara göre yürüttüğü görülmektedir.

6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un ‘Karayollarında tesisat kurulması ve yerlerinin değiştirilmesi’ başlıklı 24. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa dayanılarak çıkarılan Karayolları Trafik Güvenliğinin Sağlanması Yönünden, Yolun Yapısında Yapılacak Her Türlü Çalışmalarda Alınacak Tedbirler İle Karayolu Dışında, Kenarında Veya Üzerindeki Diğer Levhalar, Işıklar Ve İşaretlemeler Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesi hükümlerinde; Karayolları Genel Müdürlüğünün görev alanında bulunan karayollarının sınırları dâhilinde her türlü su, kanalizasyon, doğalgaz ve petrol boru hatları ile elektrik ve haberleşme hatları ve benzeri tesisat kurulması veya bu amaçlarla herhangi bir şekilde karayollarında faaliyette bulunulmasının Genel Müdürlüğün iznine tâbi olduğu, söz konusu hükümler hilafına kurulan her türlü su, kanalizasyon, doğalgaz ve petrol boru hatları ile elektrik ve haberleşme hatları ve benzeri tesisatın her türlü masrafın ilgili kurum veya kuruluşa ait olmak üzere kaldırılması hususunda anılan İdareye  yetki ve görev verildiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve müteakip maddele­rinde haksız fiilden doğan davalar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanu­nun 683. maddesinde ise el atmanın önlenmesi davaları düzenlenmiştir. Bu tür davaların adli yargı düzeninde yer aldığı tartışmasızdır.

Diğer taraftan,  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ilişkin Medeni Kanun hükümleri dairesinde adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. 

Dava konusu somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; Davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, Davacı Karayolları Genel Müdürlüğünün yetki ve görevindeki alanda çalışmaya girişmeden önce,  mevzuatta öngörülmüş bulunan ve bu uyuşmazlıkta idari nitelikte tek çözüm şekli olan başvuruyu yapmadan başka bir deyişle Kanunda öngörülen usul ve esaslara uygun şekilde tasarrufta bulunmadan, davacı kurumun ayni hakkına vaki müdahalesinin haksız fiil niteliğinde bir el atma olduğunun kabulü gerekmektedir. Hal böyle olunca, bu haksız ve kanunsuz el atmayı; “İdari İşlem” ya da “İdari Eylem” sayma olanağı yoktur. Bu müdahalenin, bir kamu hizmetinin ifası nedeniyle yapıl­mış olması; tarafların kamu kurumu olmaları, yapılan işe bir idari eylem niteliğini kazandırmaz.

Olayda, İdari bir işlemin iptali istenilmediği gibi, ortada idari eylem ve işlemlerden doğan zararların tazmini istemiyle açılmış bir dava da bulunmamakta; davacı tarafından, hizmetin yürütülmesi için önleyici tedbirlerin alınmasını sağlamak amacıyla, karayoluna idarenin kamulaştırmasız el atma niteliği taşıyan müdahalesinin önlenmesi istemiyle dava açılmış olması karşısında, işin esasını idarece mülkiyete yapılan tecavüzün hukuka uygunluğunun yargısal denetimi teşkil etmekte olup;  yola vakî müdahalenin men'ine karar verilmesi ve yola verilen zarara karşılık ve eski hale getirme bedeli olarak şimdilik 1.000,00-TL tutarında maddi tazminat ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın, Medeni Kanun hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği açıktır. 

Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Şanlıurfa 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.6.2017 gün ve E:2017/49, K:2017/383 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şanlıurfa 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.6.2017 gün ve E:2017/49, K:2017/383 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.1.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ