T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/346

KARAR NO   : 2019/385      

KARAR TR    : 20/05/2019

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

          Davacı                           : A. İ.

          Vekili                             : Av. D. K.

          Davalı                           : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekili                              : Av. E.S.

 

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Hakkari İl Jandarma Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada 18/09/2009 tarihinde içerisinde bulunduğu Jandarma Genel Komutanlığına ait aracın tek taraflı kaza yapması sonucu yaralandığını, yapılan tetkik ve tedavi sonrası askerliğe elverişli olmadığı tespit edilerek terhis edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere 10.000,00.-TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat Jandarma Genel Komutanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine 27/08/2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ANKARA 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 16.12.2014 gün E:2014/640, K:2014/837 sayılı dosyasında; "   ...Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı kamu kurumu olup; dava dilekçesinde de hizmet kusuruna dayanılmıştır. Davalı idarelerin, kamu görevlilerinin eylemleri sonucu uğradığı zarardaki özensizliği hizmet kusuru sonucunu doğurur, ilke olarak idarenin ifa ile yükümlü olduğu herhangi bir kamu hizmetinin kuruluşunda, düzenlenişinde ya da işleyişinde gereken emir, direktif ve talimatın verilmemesi, kontrolün yapılmaması, hizmete özgülenen araçların yetersiz ve kötü olması, gerekli tedbirlerin alınmayışı, geç ve zamansız hareket edilmesi şeklinde oluşan aksaklık, aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik ve sakatlıklar hizmet kusurudur.

          Dava dilekçesindeki açıklamalar ve kazanın oluşuna ilişkin tutanaklar incelendiğinde, davacının askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada askeri araç içerisinde yaralandığı, zararın gerçekleşme biçimi gözetildiğinde davanın, davalının hizmet kusuru nedenine dayalı tazminat davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Hizmet kusuruna dayanılarak idare aleyhine açılacak tam yargı davalarının idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2. maddesinde düzenleme altına alınmıştır” gerekçesiyle; "Davanın HMK ’nun 114/1-b, 115.maddeleri uyarınca yargı yolu bakımından usulden reddine" dair verdiği karar temyiz edilmiştir.

          Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 08/02/2018 gün, E:2015/7293, K:2018/754 sayılı ilamıyla Jandarma Genel Komutanlığı aleyhine açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle kararın bu yönden bozulmasına, Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden ise verilen görevsizlik kararının onanmasına karar vermiş, söz konusu karar Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden kesinleşmiştir.

          Davacı vekili bu kez aynı taleple Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı 14/06/2018 tarihinde idari yargı yerine müracaat etmiştir.

          VAN 3. İDARE MAHKEMESİ: 04/04/2019 gün, 2018/1613 esas sayılı; "...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 7. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak” Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “(l)İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. (2) Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükmü yer almaktadır.

          2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle İdare Mahkemelerince Anayasa Mahkemesi nezdinde yapılan başvurularda, Anayasa Mahkemesi 08/12/2011 tarih ve E:2011/124, K:2011/160 sayılı, 08/11/2012 tarih ve E:2012/l 18, K:2012/l 70 sayılı ve 28/05/2013 tarih ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararları ile “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” ifadelerine yer vererek bu Kanundan doğan uyuşmazlıklarda adli yargının görevli olduğu yolunda değerlendirmede bulunmuştur.

          Dosyanın incelenmesinden, davacının Hakkari İl Jandarma Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirmekte iken 18/09/2009 tarihinde 730235 plakalı askeri araçla göreve giderken Hakkari-Van karayolu üzerinde aracın takla atması sonucu yaralandığı, tedavi sonucunda askerliğe elverişli olmadığına karar verilerek terhis edildiği, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açtığı davanın reddedildiği ancak sigorta şirketine karşı açmış olduğu tazminat davasına ilişkin Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2012/164 sayılı dava dosyasındaki İstanbul 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 20/11/2013 tarihli raporuna göre meslekte kazanma gücü kayıp oranının % 34 olarak tespit edildiği ileri sürülerek, Jandarma Genel Komutanlığının aracın işleteni/maliki olması sebebiyle, Karayolları Genel Müdürlüğünün ise kazanın meydana geldiği yerde yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluş olarak bu sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine, müşterek ve müteselsil sorumluluk esaslarına göre sorumlu olduğundan bahisle, meydana gelen zarara karşılık çalışma gücünün daimi kaybından/sürekli iş göremezlikten dolayı 8.000,00-TL, çalışma gücünün geçici kaybından/geçici iş göremezlikten dolayı 2.000,00-TL olmak üzere 10.000,00-TL maddi tazminat, olay nedeniyle yaşadığı ve yaşayacağı üzüntü ve elem nedeniyle 50.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/640 esasına kayden açılan davada anılan Mahkemenin 16/12/2014 tarih ve E:2014/640, K:2014/837 sayılı kararıyla davanın idari yargının görevine girdiğinden bahisle davanın yargı yolu bakımından usulden reddine karar verildiği, anılan karara karşı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi nezdinde davacı vekilince yapılan temyiz başvurusunun ise ilgili Dairenin 08/02/2018 tarih ve E:2015/7293, K:2018/754 sayılı kararı ile Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden reddedildiği ve bu yönden hükmün onandığı, Jandarma Genel Komutanlığı yönünden ise kabul edilerek hükmün bu yönden bozulduğu, ilk derece mahkemesi kararının Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden kesinleşmesi üzerine davacı vekili tarafından Mahkememiz nezdinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Yukarıda yer verilen 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi'nin işaret edilen kararlarının değerlendirilmesinden, bahsi geçen Kanun hükmünün karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen maddi zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 30/12/2013 tarih ve E:2013/1816, K:2013/2021 sayılı kararı bu yöndedir.

          Açıklanan nedenlerle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek dava dosyalarını 10/04/2019 tarih ve 2018/1613 E. Sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 03.05.2019 tarihinde kaydedilmiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 20/05/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası bilgileri ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluk alanında meydana gelen yaralamalı trafik kazasında oluştuğu ileri sürülen maddi ve manevi zararın, olayın oluşumunda kusuru olduğu ileri sürülen davalı kurumdan tazmini istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

          a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

          b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

          d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

          e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

          f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

          g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

          h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

          j) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

          k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır” hükmüne yer verilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Van 3. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.12.2014 gün ve E:2014/640, K:2014/837 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Van 3. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.12.2014 gün ve E:2014/640, K:2014/837 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden verilen GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 20/05/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ