Hukuk Bölümü         2007/44 E.  ,  2007/356 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : T.S.

Vekili              : Av. M. S.Ç.

Davalı             : Karşıyaka Belediye Başkanlığı

O L A Y          : İzmir Karşıyaka Belediyesi’nin 20.7.2006 gün ve 08/1431 sayılı Encümen kararı ile, davacıya ait işyerinin 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesi gereğince (3) gün kapatılmasına karar verilmiştir.

Davacı, kapatma kararının kaldırılması istemiyle önce adli yargı yerinde dava açmıştır.

KARŞIYAKA 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 24.8.2006 gün ve D. İş E: 2006/705 sayı ile, itirazcı Karşıyaka Belediyesi’ne karşı açmış olduğu davada, Karşıyaka Belediye Encümeni’nce 1608 sayılı Yasa gereğince işlem yapılarak 20.7.2006 gün, 08/1431 sayılı karar ile işyerinin 3 gün süre ile kapatılmasına karar verildiğini, bu Yasada Belediye Encümenin bu nitelikte bir karar verebileceğine ilişkin düzenleme bulunmadığını, kararın infazının giderilmesi mümkün olmayan zararlar doğuracağını belirterek kapatma kararının itiraz yoluyla kaldırılmasına ve infazının durdurulmasına karar verilmesini istediği, başvurunun, öncelikle 5326 sayılı Yasa’nın 28/1-b maddesi gereğince başvuru konusu idari yaptırım kararının Sulh Ceza Mahkemesince incelenebilecek kararlardan olup olmadığı açısından değerlendirilmesi gerektiği, Belediye encümeni kararının dayanağı olan 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesinden söz ederek, 5252 sayılı olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 5349 sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası "Kanunlarda, hafif hapis ve hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar, idari para cezasına dönüştürülmüştür" hükmünü koymuş olmakla, 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile Belediye encümenlerine verilmiş olan hafif para cezası vermek yetkisinin idari para cezası verme yetkisine dönüştüğünü kabul etmenin bir zorunluluk olduğu, 5326 sayılı Yasa’nın muhtelif hükümlerinden söz ederek, 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde yasaklanan eylemlerin bir haksızlık yani kabahat olarak değerlendirilmesinin bir zorunluluk olduğu, aynı Yasanın 3. maddesi hükmü de göz önüne alındığında, 5326 sayılı Yasa’nın genel hükümlerinin 19. maddesindeki istisna dışında, kabahat türünden olan haksızlıkları düzenleyen yasalardaki düzenlemeleri ve buna koşut olarak 1608 sayılı Yasa’nın 5. maddesini de değiştirdiğini kabul etmek gerektiği, gerek 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde ve gerekse diğer yasalarda, belediyelere idare hukuku esaslarına göre işlem yapma ve bu işleme aykırı davranışla ilgili olarak yasalarda öngörülmüş yaptırımları uygulama konusunda verilmiş olan yetkilerin bir yargısal denetime tabi tutulması gerektiğinin açık bulunduğu, idarenin eylem ve işlemlerinin yargısal denetiminin ise; Anayasanın 125 ve 155. maddelerde idari yargı organlarına başvurarak sağlanacağı, açık bir yasal düzenleme söz konusu olmadığı sürece idarece idare hukuku esaslarına göre oluşturulmuş işlemlere aykırılık gerekçesi ile uygulanan yaptırımlar açısından adli yargı organlarınca bir denetim yapılmasının mümkün olmadığı, 5326 sayılı Yasa’nın 27/1. maddesinde kabahat karşılığında idari para cezası ya da mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari bir yaptırım kararı verilmiş olması durumuyla sınırlı olarak Sulh Ceza Mahkemelerine başvuru yapılabileceğinin öngörüldüğü, bu ayrıksı hüküm dışında idari organlarca Kabahatler Yasası’nın 19. maddesindeki hükme dayalı olarak başka bir idari yaptırımın uygulanması durumunda, yaptırımın yerinde olup olmadığı açısından değerlendirmenin idare mahkemesince yapılması gerektiği, başvuruyu incelemekle Mahkemelerinin görevli olmadığı anlaşılmakla bu nedenle başvurunun reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanısına varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, Sulh Ceza Mahkemesindeki davası devam ederken söz konusu işlemin iptali ve uğranılan zararın tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 2. İDARE MAHKEMESİ; 4.8.2006 gün ve E: 2006/1464, K: 2006/1269 sayı ile, davanın, ayakkabı satışı yapan davacıya, işyerinde bulunan ayakkabı ve çantaları yola çıkararak vatandaşın yoldan geçişini engellediği nedeniyle Karşıyaka Belediye Encümeni’nin 20.7.2006 tarih ve 08.1431 sayılı kararıyla 1608 sayılı Kanun uyarınca verilen işyerinin 3 gün süreyle kapatılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı, 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muadil Hakkındaki Kanunun 1, 5 ve 7. maddesinden ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun muhtelif maddelerinden söz ederek, 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesine göre idari para cezası veya geçici bir süre işyeri kapatma cezası veren belediye encümen kararına karşı anılan Yasanın 5. maddesi ve 7. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, itirazın Sulh Ceza Mahkemesine yapılacağının anlaşıldığı, bununla beraber 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca kabahat deyiminden anlaşılan idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçmesi halleri harici iş yeri kapatmayı saklı tuttuğu ve ilgili kanunlarda anılan kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar eski kanunların uygulanacağından bahsedildiği, bu durumda 5326 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi uyarınca 1608 sayılı Yasa hükümlerinde değişiklik yapılmadığı anlaşıldığından, 1608 sayılı Yasa’nın mevcut haliyle yürürlükte olduğunun görüldüğü, dosyanın incelenmesinden, ayakkabı satışı yapan davacının ayakkabıları yola çıkararak vatandaşın yoldan geçişini engellediği gerekçesiyle Karşıyaka belediye encümeni tarafından 1608 sayılı Yasa’nın 1. maddesi uyarınca (3) gün işyeri kapatma cezasına karşı itirazın adli yargı yerlerine yapılması gerekirken Mahkemelerine açılan davada usule uyarlık görülmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, O. Cem ERBÜK, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2007 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde işyeri kapatma cezası yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyası örneğinin davacı vekilinin istemi üzerine İdare Mahkemesince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 1608 sayılı Yasa’ya göre işyeri kapatma cezası verilmesine ilişkin encümen kararının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

 Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih Ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve  1608 sayılı Kanun'un, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanun’la değişik 1. maddesi “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere  veya  yapmayanlara  elli  liraya kadar hafif para cezası tertibine ve üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536,538,557,559 ve 577. maddeleriyle 553.maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler.” hükmünü taşımaktadır.

            Aynı Yasa’nın, 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin  birinci  fıkrasında “Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. “; 6. maddesinde de” İtiraz üzerine tetkikat evrak üstünde yapılır”,...”itirazlar varit ise hakim ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmeder. İtiraz varit görülmezse karar tasdik olunur. İtirazın otuz gün içinde neticelendirilmesi mecburidir. Hakim izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebilir...” hükümlerine yer verilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir.

            Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanısıra üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için sözkonusu itiraz müessesesinin incelenmesi gerekli bulunmaktadır.

1924 tarih ve 486 sayılı Yasa’da, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasa’nın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih ve 959 sayılı Yasa bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanımış ise de, yasakoyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri itibariyle uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir “mahsus hakim” tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenlemeye gidilmiştir.

Bu açıklamalara göre, Yasada sözü edilen “mahsus hakim” ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı; ancak, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağının açıkça belirtilmiş olması karşısında,  bu tür cezalara karşı yapılan itirazın  görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.

Belirtilen nedenlerle, 1608 sayılı Yasa’ya göre belediye encümenince verilen işyeri kapatma cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Karşıyaka 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24.8.2006 gün ve D. İş E: 2006/705   sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.12.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.