T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

              HUKUK BÖLÜMÜ

              ESAS   NO : 2017/727

              KARAR NO : 2018/130

              KARAR TR: 26.03.2018

ÖZET : 1608 sayılı Kanun’un 1. maddesi gereğince 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca verilen idari para cezası ile davaya konu kümes ve kanatlı hayvanların kaldırılmasına ilişkin kararın iptal edilmesi istemiyle açılan davanın, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesi ve aynı Kanun'un 27. maddesinin sekizinci fıkrası hükmü bir arada değerlendirildiğinde, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                       

 

 

 

 

 

 

 

KARAR

 

 

 

Davacı          : İ.Ö.

Davalı           : Adapazarı Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av. N.Ş., Av. E.Y.ö

         

OLAY : Adapazarı Belediyesi Zabıta Ekipleri tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, davacının evinin bahçesinde kanatlı hayvan (güvercin) baktığı, böylece Adapazarı Belediyesi Zabıta Emir ve Yasakları UygulamaYönetmeliğinin 7/9. maddesine aykırı davranışta bulunduğunun tespit edildiğinden bahisle, Adapazarı Belediyesi Encümeninin 17.5.2017 gün ve 402 sayılı kararıyla, davacının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca 227 TL para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca söz konusu kümesin ve kanatlı hayvanların kaldırılmasına karar verilmiştir.

            Davacı, 17.5.2017 gün ve 402 sayılı kararın iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili süresi içinde, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesinin birinci fıkrası uyarınca görevli yargı yerinin adli yargı olduğu gerekçesiyle görev itirazında bulunmuştur.

            SAKARYA 2. İDARE MAHKEMESİ; 6.7.2017 gün ve E:2017/507 sayı ile, 5326 sayılı Kanun’un 27/8. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, davacıya kümesin güvercinlerle birlikte kaldırılmasını içeren idari işlem kapsamında idari para cezası verildiği anlaşıldığından, uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle, davalı idare vekilince uyuşmazlığın görüm ve çözüm görevinin adli yargı yerine ait olduğundan bahisle yapılan görev itirazının reddine karar vermiştir.  

            Davalı Adapazarı Belediye Başkanlığı vekillerinin, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdikleri dilekçe üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

 

            YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 1.11.2017 gün ve YY- 2017/53999 sayı ile, 1608 sayılı Kanun’da ve ilgili Yönetmeliğe dayanak alınan diğer Kanun’larda söz konusu idari yaptırımlara karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezası ile kümesin ve kanatlı hayvanların kaldırılmasına ilişkin kararakarşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı, Uyuşmazlık Mahkemesinin 6.4.2015 tarih ve E:2015/141, K: 2015/178,26.9.2016 tarih ve E:2016/400, K: 2016/433 sayılı kararlarında da bu tür davaların görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunun vurgulandığı, somut olaya ilişkin davanın da adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek, 2247 sayılı Kanun’un 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

            DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 20.12.2017 gün ve E:2017/113 sayı ile, incelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 32. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, ancak; idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın ( güvercin kümesinin kaldırılması) da verildiği ve birlikte dava konusu edildiği anlaşıldığından; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrası uyarınca dava konusu uyuşmazlığın idari yargı yerinde görüleceğinin kuşkusuz olduğu, bu nedenle yapılan başvurunun reddi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT'un katılımlarıyla yapılan 26.03.2018 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Başsavcısı’nca 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından, usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi .

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının evinin bahçesinde kanatlı hayvan (güvercin) baktığından bahisle, Adapazarı Belediyesi Encümeninin 17.5.2017 gün ve 402 sayılı kararı ile, bu eylemin Adapazarı Belediyesi Zabıta Emir ve Yasakları Uygulama Yönetmeliğinin 7/9. maddesine aykırı olduğu nedeniyle, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesiuyarınca, davacıya227 TL para cezası verilmesine ve söz konusu kümes ile kanatlı hayvanların kaldırılmasına ilişkin Adapazarı BelediyesiEncümen Kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Hangi fiil ve eylemlerin kabahat niteliğinde olduğu, idari yaptırım türleri ve bu türler arasında sayılan İdari Para Cezaları ile İdari Tedbirlerin neler olduğu ve bunlara itiraz yolları 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda düzenlenmiştir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde; “Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.” hükmü yer almakta ve bu maddede kabahatin tanımı yapılmaktadır.

Kanun’un “Kanunilik İlkesi” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasında; “Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir.” hükmü, ikinci fıkrasında da “Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.” hükmü yer almakta, böylece hangi fiillerin kabahat oluşturduğunun kanunda açıkça tanımlanabileceği hususunun yanı sıra, idarenin de somut olayda olduğu gibi genel ve düzenleyici işlemleriyle tanımlama yapabileceği belirtilmiş, ayrıcaişlenen bir kabahatin karşılığı olan yaptırımın türü, süresi, miktarının ancak kanun ile belirlenebileceği de ifade edilmiş olmaktadır.

            5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Çeşitli Kabahatler” üst başlığı altında düzenlenen “Emre aykırı davranış” başlıklı 32. maddesinde, “ (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.

(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.

(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.” denilmiş olup,olayda idari yaptırıma konu eylem bu kapsamda yer almaktadır.

Belediye encümenlerinin Kabahatler Kanunu hükümlerine göre idari para cezası ve idari tedbir kararları verebileceğine dair hüküm 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanunun 8.2.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 66. maddesi ile değişik 1. maddesinde, “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimat-namelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapma-yanlara belediye encümenince Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi hükmüne göre idarî para cezası ve yasaklanan faaliyetin menine karar verilir. Bu kararda ilgili kişiye bir süre de verilebilir.

    Belediye encümeni kararında belli bir fiilin muayyen bir süre zarfında yapılmasını da emredebilir. Emredilen fiilin ilgili kişi tarafından yapılmaması hâlinde, masrafları yüzde yirmi zammı ile birlikte tahsil edilmek üzere belediye tarafından yerine getirilir.

  Bu madde hükümleri ilgili kanunda ayrıca hüküm bulunmayan hâllerde uygulanır” denilmek suretiyle belirtilmiştir, somut olayda belediye encümeni tarafından tatbik edilen idari yaptırım kararı da bu kapsamda uygulanmıştır.

 

  Bu haliyle, 1608 sayılı Yasa’da idari para cezasına ve idari tedbirlere karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır, ancak davaya konu kümesin ve kanatlı hayvanların kaldırılmasına ilişkin kararın, idari davayakonuedilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari bir işlem olduğu dikkate alındığında; kümesin ve kanatlı hayvanların kaldırılmasına ilişkin davaya bakma görevi idare mahkemesine ait olmaktadır.

            5326 sayılı Kanun’un 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde ise, “ (1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır” denilmiş; Kanunun 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu, idari tedbirlerin ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu hükme bağlanmış;“Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında , “İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” hükmü yer almakta olup; 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu’ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesindebelirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 1608 sayılı Kanun’da da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; Encümen kararı ile, idari para cezasının yanı sıra idari yargının görev alanına giren kararın(kümesin ve kanatlı hayvanların kaldırılması kararı) da verildiği ve dava konusu edildiği anlaşıldığından, idari para cezasının hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 1608 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca verilen idari para cezası ile kümesin ve kanatlı hayvanların kaldırılmasınailişkin karara karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın 1.11.2017 gün ve YY- 2017/53999 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın 1.11.2017 gün ve YY- 2017/53999 sayılı başvurusunun REDDİNE, 26.03.2018 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

    Başkan                     Üye                               Üye                              Üye                  

      Nuri                      Şükrü                          Mehmet                     Ahmet Tevfik

NECİPOĞLU             BOZER                         AKSU                        ERGİNBAY

 

 

 

                                      Üye                                  ÜyeÜye

                                Alaittin Ali                 Süleyman Hilmi                   Birgül

                                  ÖĞÜŞ                             AYDIN                         KURT