T.C.

      UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

          ESAS NO     : 2018 / 561

          KARAR NO : 2018 / 475

          KARAR TR  : 24.09.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı      : A. Sigorta A.Ş.

Vekili      : Av. R. Y. D.

Davalı      : Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili     : Av. E. T. T. 

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 41 .. ..6 Plaka numaralı aracın sigortacısı olan davacı tarafından; 17/07/2014 tarihinde Oba Mahallesi Gedevet Yayla istikametinde ilerlerken, yol yapım çalışmaları nedeniyle yolda bulunan çakıllar sebebiyle aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi sonucu aracın yoldan çıkarak takla atarak dönmesi sonucu aracın hasara uğraması nedeniyle sigortalıya yaptığı ödemenin tahsili için 13.200,00 TL rücuen tazminat alacağının 22/08/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na karşı 18/08/2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ALANYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 23/02/2018 gün E:2018/44, K:2018/126 sayılı "Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin kamu tüzel kişisi olduğu, kamu hizmeti görmekle yükümlü olması nedeniyle kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zarardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, davalı kuruma 2918 sayılı KTK 'nın 10/b maddesi gereğince, karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak, önlemleri almak ve aldırmak görevinin verilmiş olmasının bunun ihlali nedeniyle oluşacak zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmayacağı, esasen 2918 sayılı KTK' nın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 vd. maddelerinde araç işleteninin sorumluluğunun düzenlendiğini, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğunun bu yasa kapsamı dışında tutulduğunu, buna göre, yargı yolunun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınmasının gerektiği, yargı yolunun kamu düzenine ilişkin ve dava şartı olduğu nazara alınarak adli yargının yargı yolu bakımından mahkememizin görevsiz olması nedeniyle" şeklindeki gerekçesiyle "dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine" dair verdiği istinaf edilmeyen kararın 15/05/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili 23/05/2018 tarihli dilekçe ile ve aynı taleple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 3. İDARE MAHKEMESİ: 17/07/2018 gün, E:2018/613 sayı ile "19/01/2011 gün ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 110. maddesi, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Yasadan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Yasa hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." olarak değiştirilmiştir.

2918 sayılı Yasanın 110 uncu maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir. (Any. Mah.nin 26/12/2013 gün ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı karan; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin 1. fıkrası ile öngörülen, bu Yasadan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar derecesindedir.

Anılan Kanunun "Amaç" başlığı altında düzenlenen 1 inci maddesinde, "Bu Kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir." hükmü yer almaktadır. Sadece bu madde hükmü dahi karayollarında meydana gelen trafik kazaları sonucunda, tarafların kişiliğine (kamu tüzel kişisi-gerçek kişi-özel hukuk tüzel kişisi) bakılmaksızın sorumluluklarının belirlenmesinde bu Kanun hükümlerinin esas alınacağını ortaya koymaktadır.

Kanunun "Belediye trafik birimleri, görev ve yetkileri başlıklı 10. maddesi "Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülür, a) Kuruluş Her belediye başkanlığı bünyesinde, hizmet kapasitesi gözönünde tutularak İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek ölçülere ve genel hükümlere göre, belediye trafik şube müdürlüğü, şefliği veya memurluğu kurulur, b) Görev ve yetkiler 1. Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, 2. Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak, 3. Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek, 4. Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak, 5. Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vuku bulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak, 6. Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak, 7. Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Davacı şirket tarafından Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/44 esas sayısına kayıtlı trafik sigorta sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat davası açıldığı, Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.02.2018 tarih ve 2018/44 E. 2018/126 K. sayılı kararıyla, Antalya Büyükşehir Belediyesinin kamu tüzel kişisi olduğu, kamu hizmeti görmekle yükümlü olması nedeniyle kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zarardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, idarenin hizmet kusurundan kaynaklı sorumluluğunun 2918 sayılı yasa kapsamında olmadığı gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi ve ret kararının İstinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi üzerine, davacının sigortalısı Füsun Tülek sevk ve idaresindeki 41 FT 226 plaka sayılı araç ile Oba Mahallesi Gedevet Yayla istikametinde seyir halinde iken yol yapım çalışmaları nedeniyle yolda bulunan çakıllar sebebiyle aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda aracın yoldan çıkıp takla atarak ters dönmesi ile maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davalı belediye tarafından yürütülen yol yapım çalışmasının olduğu, yolun girişinde yol çalışması levhası olduğu haricinde yeteri kadar uyarıcı hız levhalarının bulunmadığı, kavşaktan menfeze kadar olan bölümde iş makinesinin küreme yaptığı yol içerisinde bulunan çakılların kazaya sebebiyet verdiği iddiasıyla sigortalıya ödenen tutardan sovtaj bedeli düşüldüğünde bakiye kalan 13.200,00 TL tutarındaki alacağın 22/08/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110'uncu maddesinde, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği belirtildikten sonra, zarar görenin kamu görevlisi olmasının da bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği vurgulanmak suretiyle zikredilen Kanundan doğan her türlü davanın her halükârda adli yargıda görüleceği açık bir şekilde belirtilmiştir. Aynı şekilde maddenin ikinci fıkrasında, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği 2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesinde yapılan söz konusu değişiklik sonrası, Karayolları Trafik Yasası'na dayalı olarak açılan sorumluluk davalarında Yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19/01/2011 günü sonrasında açılan bu davanın görüm ve çözümünde de adli yargı yerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre, zarara yol açan kaza ile ilgili olarak tarafların sorumluğun tespitinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uygulanacağından, anılan Kanun'un yukarıda aktarılan amir hükmü uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı görevlidir" şeklindeki gerekçeli kararıyla 2247 Sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına karar vererek her iki dava dosyasını 14.08.2018 tarih ve 2018/613 E. Sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 17.08.2018 tarihinde kaydedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler; Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN Aydemir TUNÇ ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 24.09.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen maddi hasarlı kaza nedeniyle davacı şirket tarafından evvelce ödenen hasar bedelinin, olayda kusurlu olduğu ileri sürülen davalı Belediyeden kusuru oranında rücuan tahsili istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Antalya 3. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.02.2018 gün E:2018/44, K:2018/126 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 3. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile  Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.02.2018 gün E:2018/44, K:2018/126 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 24.09.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 Başkan

Hicabi 

DURSUN

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 24.09.2018

                                                                                   

 

                                                ÜYE

                                    Turgay Tuncay VARLI