Hukuk Bölümü         2013/445 E.  ,  2013/561 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Y.D.

Vekili      : Av. D.Ş., Av. M.Y.

Davalı      : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. Y.B.A.              

O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 17.02.2006 tarih, 483 sayılı kararıyla, Dikmen 3, 4 ve 5.Etaplar Kentsel Dönüşüm Uzlaşma ve Uygulama Esaslarını tespit ettiğini, davacının bu esaslar dahilinde, Ankara Büyükşehir Belediyesi ile 24.05.2007 tarihli Tapu Tahsis Belgesi Tesis Sözleşmesi adı altında bir sözleşme imzaladığını, sonrasında Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 15.05.2009 tarih ve 1208 sayılı kararıyla, Dikmen Vadisi 4. ve 5. Etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi uygulama esaslarına ve kamulaştırmaya ilişkin 17.02.2006 gün ve 483 sayılı Belediye Meclis kararının iptal edilmesine karar verdiğini, yine Büyükşehir Belediye Meclisinin 15.05.2009 tarih ve 1213 sayılı kararıyla Dikmen Vadisi 4. ve 5. Etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi Alanına ait 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının onayına ilişkin 16.03.2007 tarih ve 803 sayılı Belediye Meclis Kararının iptaline ve uygulama imar planına göre yapılmış bütün sıralı işlemlerin de iptaline karar verdiğini, ayrıca Belediye Meclisinin 15.05.2009 tarih ve 1214 sayılı kararıyla Dikmen Vadisi 4. ve 5. Etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi alanına ilişkin 14.01.2005 gün ve 215 sayılı Belediye Meclis kararının iptal edilmesine ve sınır onayından önceki duruma dönülmesine karar verdiğini, sonuç olarak davalı Belediyenin almış olduğu bu kararlardan ve yaptığı duyurulardan, Tapu Tahsis Belgesi Tesis Sözleşmesi gereği üzerine düşen edimleri ifa edemeyeceğine dair niyeti ve iptal ettiği kararlara dayanarak yapılan bütün sözleşmelerden döndüğünün kesin olduğunu,  davacının, Dikmen 3, 4 ve 5. Etaplar Kentsel Dönüşüm Uygulama Bölgesinde tapu tahsisli gecekondu sahibi olarak sözleşmeyi imzaladığını, davalının edimini ifa edeceği inancıyla sözleşme hükümlerine uygun olarak gecekondusunu yıktırdığını, elektrik ve su aboneliklerini iptal ettirdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik davacının davalıya ödediği 4.500,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren, davacının tapu tahsisli tesis,müştemilat ve ağaçları için dava tarihindeki yapı maliyet değeri ve ağaç bedeli olarak 500,00 TL.nin, enkaz bedeli olarak 1.000,00 TL.nin, alacağın muaccel olduğu 15.05.2009 tarihinden itibaren, davacının kendi evinde oturmayarak ev kiralaması gerektiğinden ödediği kira farkları için 500,00 TL.nin ödeme tarihinden itibaren, sözleşmenin feshinden sonraki süre zarfında ödeyeceği kira bedelleri için 500,00 TL., davacının uğramış olduğu menfi zararlar için 500,00 TL. tazminatın, müspet zararlar için 500,00 TL. tazminatın 15.05.2009 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara14.Asliye Hukuk Mahkemesince dava dilekçesi ve 1.celse duruşma tarihinin 27.10.2009 günü olduğunu bildirir tebligat 11.08.2009 günü davalı idareye tebliğ edilmiştir.

Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili 14.09.2009 havale tarihli dilekçesi ile davaya cevaplarını sunmuş olup, söz konusu dilekçesinde görev itirazında bulunmamış olmakla birlikte, 27.10.2009 tarihli 1.celsede de görev itirazında bulunmamıştır.

Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili 13.07.2010 havale tarihli dilekçesi ile görev itirazında bulunmuştur.

Ankara 14.Asliye Hukuk Mahkemesi; 09.12.2010 gün, E:2009/293, K:2010/467 sayı ile özetle, uyuşmazlığın davalı idarenin idari kara ve projeye bağlı uygulamasından kaynaklandığını, oluşan zararın tam yargı davası ile talep edilebileceğini belirterek görevsizlik kararı vermiş olup, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 16.02.2012 gün, E:2011/19390, K:2012/3071 sayı ile, davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

 Ankara 14.Asliye Hukuk Mahkemesi; Yargıtay bozma ilamını taraflara tebliğ etmiş olup, 13.11.2012 günlü Yargıtay bozma ilamından sonraki 1.celsede bozma ilamına uyarak yargılamaya devam etmiş, iş bu celsede davalı vekilinin görev uyuşmazlığı çıkartacaklarına dair beyanına istinaden, E:2012/498 sayı ile davalı vekiline görev uyuşmalığı çıkartması için 15 günlük süre verilmesine karar vermiştir.

Davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği 20.11.2012 havale tarihli dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir. 

Danıştay Başsavcısı; 03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 5998 sayılı Kanunla değişik 73’üncü maddesinin; birinci fıkrasının birinci tümcesinde, “Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir.” Denilmiş; dördüncü fıkrasında, “Büyükşehir belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine ilişkin her ölçekteki imar planı, parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve benzeri tüm imar işlemleri ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir.” Kuralı yer almış; beşinci fıkrasının birinci tümcesinde, “Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır.” Denildikten sonra, yedinci fıkrasında, “Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarındaki gayrimenkul sahipleri ve 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı imar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanuna istinaden, hak sahibi olmuş kimselerle anlaşmaları halinde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanında hakları verilir. 2981 sayılı Kanun kapsamına girmeyen gecekondu sahiplerine enkaz ve ağaç bedelleri verilir veya belediye imkânları ölçüsünde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı dışında arsa veya konut satışı yapılabilir. Bu kapsamda bulunanlara Toplu Konut idaresi Başkanlığı ile işbirliği yapılmak suretiyle konut satışı da yapılabilir. Enkaz ve ağaç bedelleri arsa veya konut bedellerinden mahsup edilir.” Hükümlerine yer verilmiş olduğu; dosyanın incelenmesinden; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin kararı ile belirlenen Dikmen 4 ve 5. Etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi uzlaşma ve kamulaştırma esasları kapsamında, tapu tahsis belgeli gecekondusuna karşılık konut sözleşmesi imzalayan davacının, proje iptali nedeniyle davalı Belediyenin akdettiği sözleşmeden döndüğünü öne sürerek, konutunun yıktırılması nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, zararlarının faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davayı açtığının anlaşıldığı;  idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerlerinin görevli bulunduğu; Anayasanın 125’inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; davalı Belediyece, yasa ile verilen görevini yerine getirmek üzere uygulamaya koyduğu Kentsel Dönüşüm Projesinin, buna karşı açılan davada İdare Mahkemesince iptaline karar verilmiş olması nedeniyle yürütülemediği ve Meclis kararı ile uygulamadan kaldırıldığı savunulduğuna göre, idarece kamu gücüne dayanılarak, re’sen ve tek yanlı şekilde tesis edilen işlemlerden doğan zararın tazminine ilişkin bulunan ve davacının haklarını ihlal eden idari işlem dolayısıyla, 2577 sayılı Yasa’nın 12’inci maddesi uyarınca doğrudan doğruya açtığı tam yargı davasının, idare hukuku ilkelerine göre görüm ve çözümünün İdari Yargı’nın görev alanına girdiği gerekçesiyle; 2247 Sayılı Yasanın 10’uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ,  Nurdane TOPUZ,  Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN”ın davada başvurunun reddi gerektiği, Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan ure; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanunsözcüsüdür.

Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez” denilmiş; 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Olayda, Ankara 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin, Yargıtay bozma ilamından önceki hali ile E:2009/293 sayılı dosyasında görülen davada, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilince 2247 sayılı Kanunun 10.maddesinde belirtildiği şekilde hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda olacak şekilde yapılmış usulüne uygun bir görev itirazının bulunmadığı, buna karşın 13.07.2010 havale tarihli dilekçe ile görev itirazında bulunulduğu, Ankara 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.12.2010 gün, E:2009/293, K:2010/467 sayı ile görevsizlik kararı verdiği, bu karar karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16.02.2012 gün, E:2011/19390, K:2012/3071 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra dosyanın 2012/498 Esas numarası aldığı, akabinde Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.11.2012 günlü Yargıtay bozma ilamından sonraki 1.celsesinde bozma ilamına uyarak yargılamaya devam edildiği, bu celsede davalı vekilinin görev uyuşmazlığı çıkartacaklarına dair beyanına istinaden, mahkemece davalı vekiline görev uyuşmalığı çıkartması için 15 günlük süre verilmesine karar verildiği ve davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği 20.11.2012 havale tarihli dilekçesi ile yapılan müracaat ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması istenildiği anlaşılmıştır.

Hal böyle iken, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından, 27.10.2009 tarihli birinci oturumdan sonra sunulan dilekçenin görev itirazına ilişkin kısmının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10.maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 8.4.2013 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.