T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 742

            KARAR NO  : 2018 / 713

            KARAR TR   : 26.11.2018

 

ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken özelleştirme nedeniyle bir kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil ilmühaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : S.K.

Vekili            : Av. A. T.

Davalı           : Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekili            : Av. S.T. S.

 

O L A Y        : Davacı vekili, müvekkili tarafından, maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenerek Devlet Personel Başkanlığına ya da atandığı kurum olan Dr. Hulusi Alataş Elmadağ Devlet Hastanesi Başhekimliği'ne gönderilmesi, maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmiş olması nedeniyle kamuda çalışmaya başladığı tarih olan 16.12.2009 tarihinden itibaren her ay eksik ücret alması nedeniyle uğradığı zararın hesaplanarak ödenmesi istemiyle 20.06.2014 tarihli dilekçe ile yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali ile maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlendiğinin tespiti ile maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle 16.12.2009 tarihinden itibaren uğradığı zararın tazminine karar verilmesi istemiyle 22.9.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 8.İDARE MAHKEMESİ; 9.10.2014 gün ve E:2014/1800, K:2014/1441 sayı ile, “(…)telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar "tekel" olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom‘un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hâzineye ait bulunan hisselerden % 55'i, Bakanlar Kurulunun 25.07.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı "Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar"ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.(…)

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenerek Devlet Personel Başkanlığına ya da atandığı kurum olan Dr. Hulusi Alataş Elmadağ Devlet Hastanesi Başhekimliğine gönderilmesi, maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmiş olması nedeniyle kamuda çalışmaya başladığı tarih olan 16.12.2009 tarihinden itibaren her ay eksik ücret alması nedeniyle uğradığı zararın hesaplanarak ödenmesi istemiyle 20.05.2014 tarihli dilekçe ile yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali ile maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlendiğinin tespiti ile maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle 16.12.2009 tarihinden itibaren uğradığı zararın tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, bakılan davanın konusunu oluşturan istem ile dava tarihi olan 22.09.2014 tarihinde, Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin kamu kuruluşu niteliği taşımadığı anlaşılmakla, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 06.12.2010 tarih ve E:2010/250. K:2010/301 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, müvekkilinin Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildiği 24.06.2009 tarihi itibariye davalı kurumdan almış olduğu ücret ve ayrıca 112 günlük ikramiye tutarının sabit bir değer olarak eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi gerektiğinin tespiti ile, müvekkilinin maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle kamuda çalışmaya başladığı tarih olan 16.12.2009 tarihinden dava tarihine değin her ay eksik ücret alması nedeniyle uğramış olduğu zarardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin 16.12.2009 tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faiz ile tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 38.İş Mahkemesi: 20.10.2016 gün ve E:2016/21, K:2016/338 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi:16.12.2016 gün ve E:2016/84, K:2016/96 sayı ile, “(…)HGK' nın 2012/9-1528esas- 2012/1398 karar sayılı 26/12/2012 günlü ve 2013/22-1938 esas-2015/1494 karar sayılı 5/06/2015 günlü kararları ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07.04.2011 tarih ve 2011/55-205 sayılı kararında belirtildiği üzere; özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. 406 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı, bu işlemlerin idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediğinden, davalı şirketin imtiyaz sözleşmesi ile kamu hizmetini yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan 406 sayılı Kanun hükümleri ile kamu kuramlarına nakil hakkı bulunan personelle ilgili olarak bazı kamusal görevleri kapsamında tesis ettiği işlemler idari işlemi niteliğinde olduğundan ve söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları, İdari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği ve 5473 sayılı Kanun’dan kaynaklanan ek ödeme alacağının tahsili istemiyle İdareye karşı açılan davalarda, idari yargı yerinin görevli olduğu kabul edildiğinden yargı yolunun caiz olması HMK.nın 114-( 1 )b maddesi gereği dava şartı olduğundan yargı yolunun caiz olmaması ve talep konusunda karar verme görevinin idari yargıya ait olması gözetilerek Mahkemece davanın 6100 sayılı HMK' nun 114-(l)b maddesi uyarınca "yargı yolunun caiz olmaması" sebebiyle aynı kanunun 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin yargı yolunun caiz olmadığına ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmüş, davalı tarafın istinaf başvurusun kabulü ile HMK.nun 353-(1) a) 4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Yargı yolunun caiz olması HMK.nın 114-( 1 )b maddesi gereği dava şartı olduğundan; yargı yolunun caiz olmaması ve talep konusunda karar verme görevinin idari yargıya ait olduğu gözetilerek aynı kanunun 115-(2) maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353-(l) a) 4 maddesi gereğince Ankara 38. İş Mahkemesi'nin 2016/21E-338K sayılı kararının KALDIRILMASINA,

2-Dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE…” kesin olarak karar vermiştir.

ANKARA 38.İŞ MAHKEMESİ: 17.4.2018 gün ve E:2016/1800, K:2018/42 sayı ile, “(…)Açılan dava, davacının Devlet Personel Başkanlığına bildirildiği tarih olan 24/06/2009 tarihi itibari ile davalı kurumdan almış olduğu ücret ve 112 günlük yevmiye tutarının sabit bir değer olarak eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi ve 1.000-TL ücret alacağı davasıdır.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 16/12/2016 tarih 2016/84 Esas 2016/96 Karar sayılı kararı gereğince dava konusu taleple ilgili idari yargı yerinin görevli olduğu ve yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle HMK.nın 114/1 (b) maddesi ve aynı kanunun 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmeyi gerektirdiğine kesin olarak karar verilmiş olması sebebiyle davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden REDDİNE(…)” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyasının bir örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacının, maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenerek Devlet Personel Başkanlığına ya da atandığı kuruma gönderilmesi, maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmiş olması nedeniyle kamuda çalışmaya başladığı tarihten itibaren her ay eksik ücret alması nedeniyle uğradığı zararın hesaplanarak ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali ile maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlendiğinin tespiti ile maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle 16.12.2009 tarihinden itibaren uğradığı zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından;  22.9.2014 tarihinde ilk olarak idari yargı yerinde, müvekkili tarafından, maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenerek Devlet Personel Başkanlığına ya da atandığı kurum olan Dr. Hulusi Alataş Elmadağ Devlet Hastanesi Başhekimliği'ne gönderilmesi, maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmiş olması nedeniyle kamuda çalışmaya başladığı tarih olan 16.12.2009 tarihinden itibaren her ay eksik ücret alması nedeniyle uğradığı zararın hesaplanarak ödenmesi istemiyle 20.06.2014 tarihli dilekçe ile yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali ile maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlendiğinin tespiti ile maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle 16.12.2009 tarihinden itibaren uğradığı zararın tazminine karar verilmesi  istemiyle; adli yargı yerinde ise, müvekkilinin Devlet Personel Başkanlığı’na bildirildiği 24.06.2009 tarihi itibariye davalı kurumdan almış olduğu ücret ve ayrıca 112 günlük ikramiye tutarının sabit bir değer olarak eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi gerektiğinin tespiti ile, müvekkilinin maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle kamuda çalışmaya başladığı tarih olan 16.12.2009 tarihinden dava tarihine değin her ay eksik ücret alması nedeniyle uğramış olduğu zarardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin 16.12.2009 tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faiz ile tahsili istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle Ankara 38.İş Mahkemesinin 17.4.2018 gün ve E:2016/1800, K:2018/42 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 38.İş Mahkemesinin 17.4.2018 gün ve E:2016/1800, K:2018/42 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

                                            Üye                                 Üye                                 Üye                     

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ