T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/358

KARAR NO   : 2019/389      

KARAR TR    : 20/05/2019

 

ÖZET:   Yargı kararı ile yükümlü tutulduğu tazminatın tamamını ödeyen davacı tarafından,ödenen tazminattan kusur ve sorumluluğu oranındaki tutarın, olayda sorumlu olduğu ileri sürülen Karayolları Genel Müdürlüğünden rücuen tahsili istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

          Davacı                           : Groupama Sigorta A.Ş.

          Vekilleri                          Av. S. G. Av. M. A. A. Av. İ. A.

          Davalı                           : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekili                              : Av. M. A. Ü. Y.

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirkete ait aracın Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, Şenyurt istikametinde seyir halindeyken dava dışı müteveffa N. A.'a çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müteveffanın yasal mirasçıları tarafından davacı şirket aleyhine açılan tazminat davasında davacı şirketin Kızıltepe 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/41, K:2017/290 sayılı kararı ile Mardin İcra Müdürlüğünün 2017/9171 Esas sayılı dosyasına kusur oranının %50'sini karşılayan 211.600,00-TL ödeme yaptığı, Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dosyada yer alan 04.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise davacı şirketin kusur oranının %25 olduğu. Karayolları Genel Müdürlüğü'nün de %25 kusurlu bulunduğu belirtildiğinden, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ait olan kusur oranına tekabül eden fazladan ödemiş olduğunu ileri sürdüğü 105.300,00-TL'nin Karayolları Genel Müdürlüğü'nden tahsili için 02.03.2018 tarihinde göndermiş olduğu ihtarnameye cevap verilmemesi üzerine 105.300,00-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı 30/03/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          KIZILTEPE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 02/01/2019 gün 2018/318 E. 2019/3 K. sayılı dosyada "Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye 2918 sayılı KTK 'nun 7/a maddesi gereğince, kara yollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli önlemleri almak ve aldırmak görevlerinin verilmesine, bu görevin 2918 Sayılı KTK 'da verilmiş olmasının bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmamasına hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine idari yargı yerinde tam yargı davasının açılmasının gerekmesine ve esasen 2918 sayılı yasanın 85. ve onu izleyen maddelerinde araç işleteninin sorumluluğunun düzenlenmiş olmasına idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğunun bu yasa kapsamı dışında tutulmasına ve davalı KGM 'nün kamu tüzel kişisi olup görmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluğunun özel hukuk hükümlerine tabi olmamasına, kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerini kullanırken oluşan zararların, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olmasına ve bu zararların tazmini amacıyla anılan idareye karşı hizmet kusuruna dayanılarak 2577 Sayılı İYUK 'nun 2/1-b maddesi hükmü uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davasının ikamesinin gerektiği" gerekçesiyle "HMK 114(l)-b hükmü kapsamında "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle HMK m. 115(2) hükmü uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE" karar vermiş, istinaf edilmeyen karar 16/02/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili aynı taleple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

          MARDİN 1. İDARE MAHKEMESİ: 19/04/2019 gün, E:2019/822 sayılı dosyada "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun l'inci maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2'nci maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanun'un karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; 7'nci maddesinde, a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak, b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayımlamak ve kontrol etmek, c) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak, d) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek, e) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak, f) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek, h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fizikî yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak. Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14.maddesiyle değişik 110.maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazaların da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" hükmüne yer verilmiştir.

          Dava dosyasının incelenmesinden; Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, Şenyurt istikametinde seyir halinde olan davacının, dava dışı müteveffa Nuri AKAT'a çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müteveffanın yasal mirasçıları tarafından davacı şirket aleyhine açılan tazminat davasında davacı şirketin Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2016/41, K:2017/290 sayılı kararı ile Mardin İcra Müdürlüğünün 2017/9171 Esas sayılı dosyasına kusur oranının %50'sini karşılayan 211.600,00-TL ödeme yaptığı, Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen dosyada yer alan 04.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise davacı şirketin kusur oranının %25 olduğu. Karayolları Genel Müdürlüğü'nün de %25 kusurlu bulunduğu belirtildiğinden, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ait olan kusur oranına tekabül eden fazladan ödemiş olduğunu ileri sürdüğü 105.300,00-TL'nin Karayolları Genel Müdürlüğü'nden tahsili için 02.03.2018 tarihinde göndermiş olduğu ihtarnameye cevap verilmemesi üzerine 105.300,00-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Bakılan davada; davacı tarafından sözkonusu kaza nedeniyle oluşan zararlarının tazmini istemiyle Kızıltepe 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 02.01.2019 tarih ve E.2018/318, K.2019/3 sayılı davada İdari Yargı mercilerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın taraflarca kanun yoluna başvurulmadan kesinleştiği görülmektedir.

          2918 Sayılı Kanunun değişik 110. maddesi, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına, kamu ya da özel araç olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. Sözkonusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek, söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

          Bu durumda; 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110'uncu maddesi ile Anayasa Mahkemesinin aynı Kanunun hükmünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularında İdare Mahkemelerinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adlî yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adlî yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır"görüşüyle 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Mahkememizce dava dosyasının, Kızıltepe 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E.2018/318, esas sayılıdava dosyasıyla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu konuda verilecek karara kadar davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vererek 03/05/2019 tarih ve E:2019/822 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 09.05.2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 20/05/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, kesinleşmiş adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığınınesasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, yargı kararı ile yükümlü tutulduğu tazminatın tamamını ödemiş bulunan davacı şirket tarafından,ödenen tazminattan yargı yerince belirlenen kusur ve sorumluluğu oranındaki tutarın, olayda sorumlu olduğu ileri sürülen Karayolları Genel Müdürlüğünden rücuen tahsili isteminden ibarettir.

          Tazminat davasının görüldüğü Kızıltepe 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/41 esas, 2017/290 karar sayılı dosyasında belirlenen idarenin kusur ve sorumluluk oranları esas alınarak davanın konusu bakımından ayrım yapılmayıp zararın idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerinde saptanmasının gerekeceği yolunda bir görevsizlik kararı verilmediğine ve hükmolunan tazminatın da tamamen ödenmiş olduğuna göre, olayda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde belirtilen "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında, zarar gören tarafından açılmış bir dava yoktur.

          Öte yandan, ortada, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır.

          Belirtilen tüm bu hususlara göre, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Mardin 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Kızıltepe 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/01/2019 gün ve E:2018/318, K:2019/3 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Mardin 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kızıltepe 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/01/2019 gün ve E:2018/318, K:2019/3 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 20/05/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ