T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2020/405

            KARAR NO : 2020/461

            KARAR TR: 13.07.2020

ÖZET: Dava; meydana gelen trafik kazasında oluşan zararın, olayın oluşumundan sorumlu olduğu ileri sürülen davalı kurumdan tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

KARAR  

 

 

 

             Davacı: B.G.

             Vekilleri:  Av. Y.B. - Av. N.C.

             Davalılar: 1- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

             Vekili     : Av. G.T.

                                2- Fatih Belediye Başkanlığı

             Vekilleri  : Av. M.B.K. - Av. N.Ö.

 

             O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; parke yol bitimi ile otopark olarak kullanılan toprak zemin başında göçük oluştuğundan, 06....72 plakalı aracın sol yan kısımlarına devrildiğini, sol yan kısımları ile park halinde bulunan müvekkiline ait 34 ... 4524 plakalı aracın sağ yan kısımlarında hasar oluşturduğunu, kazadan sonra müvekkilinin kazayı yapan aracın sigorta şirketine müracaatta bulunduğunu, yapılan ekspertiz incelemesinde eğimli yolda zeminin çökmesi neticesi mikserin devrildiği ve kazanın meydana geldiği kanaati ile beton mikserinin tali kusurlu olduğu % 25, yol zemin bakım ve onarımı ilgili kuruluşun % 75 kusurlu olduğu şeklinde rapor düzenlendiğini, ayrıca müvekkilinin aracı üzerinde inceleme yapıldığını, aracın rayiç değerinin 29.000,00 TL olduğu hurda bedelinin ise 3.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, aracın ağır hasarlı olduğu, hurda belgesi çıkartılarak trafikten çekilmesi gerektiğinin bildirildiğini, kazaya karışan ve % 25 kusurlu kabul edilen aracın sigortalı olduğu sigorta şirketinden müvekkiline 6.500,00 TL ödendiğini, geriye kalan zarar için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin muhatap olarak gösterildiğini, müvekkilinin aracı ile ağır hasta olan eşini hastanelere götürüp getirdiğini, kaza sonrası aracından mahrum kalması sebebiyle ağır mağduriyet yaşadığını, sigorta şirketinden aldığı 6.500,00 TL'yi de eşinin hastaneye götürülmesi sırasında yol masrafı olarak harcadığını, fazlaya ait talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000,00 TL zararın tazmini ile masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemlerini belirterek adli yargı yerinde dava açmıştır.

             İSTANBUL 26. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: E:2018/138 sayılı dosyasında verdiği, "... Açılan dava; Türk Ticaret Kanunu 1472/1 maddesi kapsamında; araç hasarından kaynaklanan ve hizmet kusurna dayanılarak davalı Belediye aleyhine yöneltilen tazminat talebine ilişkindir.

Davacı tarafça; davalı belediyenin sorumluluğunda olan yolda yol tamir ve bakımını yapmayarak beton mikserinin zeminin kayması sonucu aracın üzerine devrilmesi sonucu kendi araçlarında oluşan hasar neticesinde husumet, davalı belediye başkanlığına yöneltilmiştir.

Davacı taraf: davalı belediyenin bakımından sorumlu olduğu yoldaki bakımlarını yapmaması yani hizmet kusuru iddiasına dayalı olarak zararın belediyeden tazminin talep etmektedir.

Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyenin hizmet kusurundan kaynaklanan zararları için İdari Yargılama Usulü Kanunu 2.maddesine göre; İdari Yargıda tam yargı davası açılması gerekmektedir. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararların özel hukuk hükümlerine tabii olarak tazmini istenemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun benzer olaylara ilişkin kararlarında da hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar için idari yargının görevli olacağı kabul edilmiştir. Bu nedenlerledavanın hizmet kusurundan kaynaklanan idari nitelikte bir dava olduğu ve HMK 114 - 1- b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından, davanın; HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine ..." dair 19.11.2019 gün ve K:2019/319 sayılı kararı, tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaması üzerine 13.2.2020 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı taleple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ: E: 2020/500 sayılı dosyasında "... Oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevine girmeyen ve İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesince de görevsizlik verilen bu davada görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine ..." 9.3.2020 tarihinde karar vererek, 17.6.2020 gün ve E:2020/500 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 30.6.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan13.7.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, kesinleşmiş adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığındangörev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; meydana gelen trafik kazası neticesinde oluştuğu belirtilen zararın, olayın oluşumunda kusuru olduğu ileri sürülen davalı kurumlardan tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir"; Geçici 21. maddesinde de "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" denilmiştir.

2918 sayılı Kanun'un 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: "… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…" (Any. Mah.nin 26/12/2013 tarih ve E. 2013/68, K. 2013/165 sayılı kararı; R.G. 27/3/2014, Sayı: 28954, s. 136-147.)

Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında "Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır." denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

             Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19.11.2019 gün ve E:2018/138, K:2019/319 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle    İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19.11.2019 gün ve E:2018/138, K:2019/319 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.7.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                                Şükrü                          Mehmet                          Birol

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                         SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 13.7.2020

 

 

 

                                                                      ÜYE

                                                            Ahmet ARSLAN