Hukuk Bölümü         2001/98 E.  ,  2001/106 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           :Ş.E. ( ölmesi üzerine Mirasçıları)

Davalılar        :İ.C. ve 29 Arkadaşı 

O L A Y          :Davacı, hissedarı olduğu tapulu tarlada özel parselasyona dayalı olarak satış yaptıktan sonra kendisine kalan 1450 m2’lik kısmın, kadastro uygulaması sonucunda tespit edilen parsellere fazladan yazılmak suretiyle ortadan kaldırıldığını ileri sürerek, davalılar adına yapılan kadastro tespitlerinin iptali ile 1450 m2’lik müstakil parselin adına tespit ve tesciline karar verilmesi istemiyle, 14.9.1990 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

AKSARAY KADASTRO MAHKEMESİ; 5.3.1999 gün ve E:1990/ 98, K:1999/2 sayı ile, dava konusu taşınmaz üzerinde 2981 sayılı Yasa’ya göre yeniden kadastro işlemi yapıldığı, 10/b. çalışmasına göre yapılan ifraz işleminde tapu maliklerine verilen hisselerin dahi eksik olduğu, bunun yola terk işleminden kaynaklandığı, davalılar adına tapudaki hisselerine göre fazla yer verilmediği, esasen yola terk işlemine karşı davalılara değil belediye aleyhine, dayanağı olan imar mevzuatına göre idari yargı yerinde dava açılmasının gerektiği gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın Konya İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Dava dosyasının re’sen gönderilmesi üzerine KONYA İDARE MAHKEMESİ; 10.2.2000 gün ve E:2000/160, K:2000/90 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 9. maddesinde, çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli veya askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların ve bunlara karşı kanun yolları varsa süresi içinde olmak şartıyla bu yollara başvurulması üzerine verilen kararların tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği; 3. maddesinde ise, idari davaların açılma tarzı düzenlenmiş olup, bu davaların Danıştay, idare ve vergi mahkemeleri başkanlıklarına hitaben yazılmış dilekçelerle açılacağının öngörüldüğü, anılan hükümlerden, ilgili mahkemece görevli görülen idari yargı merciine dosya gönderilmesi şeklinde bir dava açma usulünün mevzuatta yer almadığının görüldüğü; dosyanın incelenmesinden, davanın idari yargının görevinde görülerek ilgili mahkemenin görevsizliğine karar verildiği ve idare mahkemesine hitaben herhangi bir dilekçe bulunmadığı halde dava dosyasının doğrudan Mahkemeye gönderildiği anlaşıldığından adli yargı yerine ait dosya üzerinden davanın incelenemeyeceği gerekçesiyle, esas kaydının kapatılarak dava dosyasının Aksaray Kadastro Mahkemesi’ne geri gönderilmesine karar vermiştir.

Aksaray Kadastro Hakimliğinin 13.7.2000 günlü yazısı ile dosyanın yeniden gönderilmesi üzerine, Konya İdare Mahkemesi Başkanlığının 13.9.2000 günlü ve “... ortada 2577 sayılı Yasa’da öngörülen dava açma usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından dosya esas kaydının kapatılarak ilgili kadastro mahkemesine gönderilmesine ilişkin kararda sehven yapılmış bir yanlışlık sözkonusu olmadığından Mahkememizce yapılacak herhangi bir işlem de bulunmadığı ...” yolundaki yazısı ile dosya yeniden geri çevrilmiştir.

Aksaray Kadastro Hakimliğince, 2.10.2000 günlü yazı ile, İdare Mahkemesinin gönderme kararının davalıları temsilen  M.K.’ya tebliğinin Tebligat Kanunu’na uygun bir şekilde yapılmadığı; davanın taraflarından F.G.’nin, verdiği 2.10.2000 günlü dilekçeyle dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği; gönderme kararında belirtilen eksikliğin giderildiğinden bahisle,adli yargı dosyası yeniden İdare Mahkemesine gönderilmiştir.

KONYA İDARE MAHKEMESİ; 19.10.2000 gün ve E:2000/1502, K:2000/1323 sayı ile, 2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunu’nun 3 ve 9. ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddeleri hükümlerine göre, adli yargı yerinde açılmış ve idari yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine ilgililerin adli yargı yerinden dosyanın idari yargı mercilerine gönderilmesini isteyemeyeceği ve adli yargı mercilerinin de dosyayı idari yargı mercilerine göndermeyip, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra 2577 sayılı Yasa uyarınca usulüne uygun olarak düzenlenecek dilekçe ile ilgililerin idari yargı yerinde dava açmasının zorunlu olduğu; adli yargı yerince görevsizlik kararı verilerek HUMK.nun 27. maddesine göre idari yargı yerine dosya gönderilemeyeceği ve böyle bir yolun işletilmesinin, mahkemenin şahısların yerine geçmesi ve bu arada ilgililerin hak kaybına sebebiyet vererek mevzuata aykırı işlem yapması sonucunu doğurduğu; davacılar tarafından yapılması gereken işlemlerin ısrarla mahkemece yürütülerek, davanın usule aykırı bir şekilde idari yargıda görülmesinin sağlanmaya çalışıldığı; nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin E:1999/36, K:1999/93 sayılı kararının da bu doğrultuda olduğu gerekçesiyle, açılmış bir dava mahiyetinde bulunmadığından sehven verilen esas kaydı kapatılarak dosyanın Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermiştir.

AKSARAY KADASTRO MAHKEMESİ’nce, dava dosyası 2001/2 sayılı esasa kaydedilmiş olup, 12.10.2001 günlü celsesinde, adli ve idari yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından bahisle yargısal işlemlerin durdurularak dosyanın görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler:Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Turgut ARIBAL ve Hıfzı ÇUBUKLU’ nun katılımlarıyla yapılan 24/12/2001 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN’ın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Hukuk uyuşmazlıklarında, görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi ancak aynı yargı düzeni içinde yer alan mahkemeler arasında olanaklı olup; bu hususa ilişkin H.M.U.K’nun 27. maddesiyle İ.Y.U.K.’nun 15. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “görev” kuralları, aynı yargı düzeni içindeki mahkemelerin işbölümü esasına ilişkin düzenlemelerdir. Oysa yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda , görevli olduğundan bahisle farklı bir yargı düzeninde yer alan mahkemeye dava dosyasının gönderilebilmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır.

            Göreve ilişkin kararın, işbölümü esasına göre veya yargı yolu bakımından verilmiş olması farklı sonuçlar doğurmaktadır. Şöyle ki; işbölümü esasına göre verilen görevsizlik kararı sonucu dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi durumunda; dava başvuru tarihi itibariyle görevli mahkemede  açılmış sayılmaktadır. Yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda ise; görevli olduğu işaret edilen yargı yerine, bu yargı yerinin uyguladığı usul kurallarına uygun olarak yeniden dava açılması zorunlu bulunmaktadır.

            Olay kısmında belirtildiği üzere, adli yargı yerince yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli olduğu işaret edilen idari yargı yerine gönderilmesi üzerine, bu yargı yerince, İ.Y.U.K.’nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen usule uygun şekilde Mahkemelerine açılmış bir dava bulunmadığı nedeniyle adli yargı yerine ait dava dosyasının Mahkemesine iade edilmiş olması, yukarıda yapılan tespite uygun düşmektedir.

            2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14. maddesine göre, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için: adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Olayda, Aksaray Kadastro Mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta ise de; Konya İdare Mahkemesinin kararı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen usul ve yönteme uygun şekilde dava açılmadığı nedeniyle dosyanın Mahkemesine iadesi yolunda olup, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince göreve ilişkin olarak verilmiş bir karar bulunmamaktadır.

            Belirtilen nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmektedir.                                                                                                                                

SONUÇ         : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE ,24.12.2001 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.