T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2018/271

            KARAR NO : 2018/238

            KARAR TR: 20.04.2018

ÖZET : ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR                                                          

            Davacı   : A. Sigorta A.Ş.

Vekili       : Av. M.M.E.

Davalılar: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili       : Av. B.M.

                                         

O L A Y:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete ait kasko poliçesi ile sigortalı bulunan 34 ZM... plakalı aracın 08/01/2012 tarihinde D-100 kuzey Karayolu Edirne - Avcılar istikametinde yolun sağ tarafındaki metrobüs çalışması sebebiyle davalı tarafından bırakılan demir bariyerlerin yere monte edilmemiş olması ile yağışlı ve fırtınalı havanın etkisiyle karayolu ortasına kadar gelmesi ve rüzgardan uçarak çarpması nedeniyle araçta meydana gelen 11.241,38 TL zararın rücuen tazmini için İstanbul 28. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8611 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını; davalının icra takibin tümüne itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptaline ve takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına, takip tarihi itibariyle ana rakam ve faiz alacağın hüküm altına alınmasına, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 10.İDARE MAHKEMESİ: 2.3.2015 gün ve E:2014/120, K:2015/347 sayı ile, kesin olan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve 2918 sayılı Yasa'nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110.maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı Kanun'un 15/1-a.maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 46.Asliye Ticaret Mahkemesi: 28.3.2013 gün ve E:2012/204, K:2013/76 sayı ile, yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporu uyarınca, davalının İstanbul 28.İcra Müdürlüğünün 2012/8611 Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın 11.211,76 TL üzerinden iptali ile takibin asıl alacak 11.072,23 TL ‘sına takip tarihinden itibaren icra takip talebindeki koşullar ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı icra inkar tazminatı talep etmiş ise de, dava konusu alacağın varlık, likit ve talep edilebilirlik koşullarının tespiti yargılamayı gerektirir olması nedeniyle, İİK 67.maddesi gereğince icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığından reddine karar vermiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 25.9.2013 gün ve E:2013/10175, K:2013/12833 sayı ile, davacıya kasko sigortalı aracın, yol üzerinde bulunan bariyer parçalarına çarpması nedeniyle tek taraflı kaza yapması sonucu hasarlandığı iddiasıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istenmiş olup, davada hizmet kusuruna dayanıldığı; kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadıkları; kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararların niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olduğu, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesinin gerektiği; görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınmasının zorunlu olduğu, Mahkemece, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir

İstanbul 46.Asliye Ticaret Mahkemesi: 27.2.2014 gün ve E:2014/31, K:2014/38 sayı ile, 2918 Sayılı Yasanın 110.maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 19/01/2011 tarihinden sonraki kazalarda adli yargının görev alanına girdiğinin kabulünü gerektireceği; dava konusu zararın meydana geldiği trafik kazasının 08/01/2012 tarihinde ve yasal değişiklik sonrasında meydana geldiğinin anlaşıldığı, yargı yolu yönünden adli mahkemelerin görevli olduğunun açık olduğu gerekçesiyle, dava konusu uyuşmazlıkta Mahkemelerince verilen 28.3.2013 gün ve 2012/204-2013/76 sayılı kararda ısrar edilmesine karar vermiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: 29.6.2016 gün ve E:2014/1163, K:2016/909 sayı ile, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda yapılacak görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, Uyuşmazlıkta uygulanacak Kanun maddesinin KTK’nun 110.maddesinin olduğu, 11.01.2011 gün ve 6099 sayılı Kanunla değişik KTK’nun 110.maddesinde açıkça “bu Kanundan doğan sorumluluk davaları ibaresine yer verilerek karayolu üzerinde gerçekleşen kazalarda, hizmet kusurundan kaynaklanmış olsa bile adli yargı kolunun görevli kılındığı; yine rücu davalarının idari yargıda görülebilecek dava çeşitlerinden olmadığı belirtilerek yerel mahkemece direnme kararının yerinde olduğu ileri sürülmüş ise de, bu görüşlerin kurul çoğunluğunca benimsenmediği, hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davada idari yargı kolunun görevli olduğu yönündeki Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozulmasına karar vermiştir.

İSTANBUL 6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 5.7.2017 gün ve E:2017/82, K:2017/512 sayı ile, İstanbul Kapatılan (46.Asliye Ticaret Mahkemesi)’nde açılan itirazın iptali davasında yapılan yargılama sonucunda; 6100 sayılı HMK’nun 373/7.madde ve fıkrası uyarınca Hukuk Genel Kurulu kararlarına uyma zorunluluğu gerekçesiyle, davanın çözümünde idari yargının görevli olması sebebiyle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-b, 1152.maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiş ancak davacı vekilince temyizden feragat edilen bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 18.07.2017 tarihli dilekçesiyle Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurulmasını talep etmiş olmakla, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.3.2018 tarih ve E:2017/82 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 9.4.2018 tarihindeMahkememiz kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.04.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirket tarafından, D 100 Kuzey Edirne istikametinde Avcılar mevkiinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmini için yapılan takibe davalı idare tarafından haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

                           İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 5.7.2017 gün ve E:2017/82, K:2017/512 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 5.7.2017 gün ve E:2017/82, K:2017/512 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.04.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

    Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Nuri                         Şükrü                          Mehmet                     Alaittin Ali              

NECİPOĞLU                 BOZER                         AKSU                           ÖĞÜŞ            

 

 

                                            Üye                                Üye                             Üye

                                  Süleyman Hilmi                    Birgül                   Turgay Tuncay  

                                        AYDIN                            KURT                        VARLI