Hukuk Bölümü         2007/139 E.  ,  2008/7 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : U. Paz. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili              : Av. H.G.

Davalı             : Koru Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. T.T.                       

O L A Y          : Koru Belediyesi’nin 20.10.2005 gün ve 67 sayılı Encümen kararı ile, davacı tarafından kaçak olarak Belediyenin yoluna 5,20X8,10 m. grobeton dökülerek şantiye binası için temel yapılması, parselin arka cephesinde tahta baraka ve kazı yapılarak prefabrik beton bileziklerle kuyu oluşturulması, Çayır Sokak yolunun tahrip edilerek moloz ve hafriyat dökülmesi nedeniyle, hakkında 18.10.2005 tarih ve 19/3 sayılı yapı durdurma zaptı tanzim edildiğinden, ilgilinin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili, Encümen kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 2. İDARE MAHKEMESİ; 19.7.2006 gün ve E:2006/59, K:2006/1149 sayı ile, 31.3.2005 günlü ve 25772 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun muhtelif hükümlerinden söz ederek, Kabahatler Kanunu’nun hükümlerinin ve Kanunun bir bütün olarak incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, İkinci Kısımda sayılan kabahatler dışında diğer kanunlarda düzenlenen kabahatlerle ilgili olarak uygulanan idari yaptırım kararlarından olan idari para cezalarına karşı Yasanın yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden itibaren kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvuru öngörülerek idari para cezalarına karşı Yasanın yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden sonra açılacak davalar   bakımından   idare mahkemelerinin görev alanından çıkarıldığı, Yasanın geçici 2. maddesi ile, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla idare mahkemelerinde açılan ve görülmekte olan idari yaptırım kararlarının bu durumun dışında tutulduğu, 27. maddesiyle de, diğer kanunlarda kabahat karşılığı öngörülen belirli süre için bir meslek veya sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması gibi  yaptırımlara   ilişkin   hükümlerin  ise,  ilgili   kanunlarda  5326  sayılı   Yasa   hükümlerine   uygun değişiklikler yapılıncaya kadar saklı tutulmuş bulunduğu, bu durumda, davacı şirkete 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına ilişkin bulunan uyuşmazlığın çözümlenmesi görevinin yukarıda anılan Yasa uyarınca Sulh Ceza Mahkemesine ait olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur. 

YALOVA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 5.3.2007 gün ve E:2006/149 Değişik İş sayı ile, itiraz eden vekili tarafından Koru Belediye Başkanlığı Encümeni’nin 20.10.2005 tarihli ve 67 no’lu kararı gereğince 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi gereğince verilen 15.000,00 YTL idari para cezasına karşı Bursa 2. İdare Mahkemesi’ne açılan davanın 19.7.2006 tarihli ve 2006/59 Esas ve 2006/1149 Karar sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ikinci kısmında sayılan kabahatler dışında diğer kanunlarda düzenlenen kabahatlerle ilgili olarak uygulanan idari yaptırım kararlarından olan idari para cezalarına Yasanın yürürlük tarihinden itibaren Sulh Ceza Mahkemesinde bakılacağının belirtilmesi karşısında davacı şirkete 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesi gereğince verilen idari para cezasına ilişkin uyuşmazlığın çözümlenmesi görevinin Sulh Ceza Mahkemesine ait olduğu sonucuna varılarak davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın kesinleştiği; Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin bu kararı sonrası itiraz eden vekili tarafından yasal süre içinde Mahkemelerine Koru Belediye Encümeni’nce 3194 sayılı İmar Kanunu gereğince verilen idari para cezasının iptali istemi ile kamu davası açıldığı; Mahkemelerinin 5.3.2007 tarihli ve 2006/149 Değişik İş sayılı ara kararı ile; 6.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun ile değişik 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarihli ve 1996/72 Esas ve 1997/51 Karar sayılı 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42/5 maddesinin iptaline ilişkin gerekçeli kararı, yine 5560 sayılı Kanun ile değişik 5326 sayılı Kanun’un 3. maddesi değişikliği öncesi bu maddenin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 tarihli ve 2005/108 Esas ve 2006/35 Karar sayılı ilamı gerekçesi dikkate alındığında, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi gereğince verilen 15.000,00 YTL idari para cezasına bakmakta görevsizliğine, bu davaya bakmaya Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin görevli olduğuna, ancak daha önceden aynı davaya bakmaya Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararı vermesi sebebiyle idare mahkemesi ve adli yargı mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi gereğince dava dosyasının uyuşmazlığın çözümlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne resen gönderilmesine, uyuşmazlık çözümüne kadar işin incelenmesinin ertelenmesine karar verildiğinin anlaşıldığı, itiraza konu Koru Belediye Encümeni’nin 20.10.2005 tarihli ve 67 karar sayılı Encümen kararı incelendiğinde, Koru Beldesi, Cumhuriyet Mahallesi, 16/1 pafta, 3143 ada, 1 parselde U. Pazarlama Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi tarafından kaçak olarak Belediyenin yoluna 5,20 x8,10 mgrobeton dökülerek şantiye binası için temel yapılması, parselin arka cephesinde tahta baraka ve kazı yapılarak prefabrik beton bileziklerle kuyu oluşturulması, Çayır Sokak yolunun tahrip edilerek moloz ve hafriyat dökülmesi nedeniyle, hakkında 18.10.2005 tarih ve 19/3 sayılı durdurma zaptı tanzim edildiğinden, ilgilinin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca 15.000,00 YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu karara karşı Bursa 2. İdare Mahkemesi’ne açılan davada, görev yönünden dava dilekçesinin reddi üzerine bu kez Mahkemelerine idari para cezasına itiraz davası açıldığının anlaşıldığı, davanın, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesine göre Belediye Encümeni tarafından verilen para cezasının kaldırılması isteminden ibaret olduğu, 3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde "Bu Kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir" denilmiş; 42. maddesinin ikinci fıkrasında, birinci fıkrada belirtilen fiiller dışında bu Kanunun 28, 33, 34, 39 ve 40. maddeleri ile 36. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen mal sahibine, fenni mesule ve müteahhide para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi'nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, bu iptal kararı sonrası Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, 3194 sayılı Yasa'nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında gördüğü, yine yasa koyucu tarafından daha sonradan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe konduğu, bu Kanunun 3. maddesinde “Bu kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiş, 27. maddesinde de idari para cezasına karşı Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabileceği belirtildiğinden, bu maddelere istinaden Bursa 2. İdare Mahkemesi’nce görev yönünden açılan davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de; gerek 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 tarihli ve 2005/108 Esas ve 2006/35 Karar sayılı ilamı gerekçesi, gerekse bu iptal kararı sonrası yasa koyucunun yürürlüğe koyduğu 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesi hükmü dikkate alındığında uyuşmazlığa konu idari para cezasının 3194 sayılı İmar Kanunu gereğince imarlı arazisi ile ilgili olarak kaçak olarak Belediyenin yoluna 5,20 x8,10 mgrobeton dökülerek şantiye binası için temel yapılması, parselin arka cephesinde tahta baraka ve kazı yapılarak prefabrik beton bileziklerle kuyu oluşturulması, Çayır Sokak yolunun tahrip edilerek moloz ve hafriyat dökülmesi nedeniyle verildiği, 18.10.2005 tarihli yapı durdurma zaptı ile şantiye binasının kaçak olduğundan ve ruhsatının bulunmadığından bahisle idari mercii olan Belediye tarafından işlem yapıldığından para cezasının itiraz eden şirketin bu eylemi sebebiyle verildiği, gerek Anayasa Mahkemesi’nin 3194 sayılı Kanun’un 42/5 maddesini iptal gerekçesi, gerek yine Anayasa Mahkemesi’nin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini iptal gerekçesi, gerekse 5560 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenen 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3/a maddesi (İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanır hükmü )dikkate alındığında yapı durdurma zaptına konu idari işlem sonrası verilen idari para cezasına bakmaya adli yargı mahkemesi olan Mahkemelerinin görevli olmadığı, idare mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla her iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığı anlaşıldığından, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne resen gönderilmesinin icap ettiği gerekçesiyle Bursa 2. İdare Mahkemesi ile Mahkemeleri arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi gereğince dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne resen gönderilmesine, işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi görevli mahkemeyi belirleyinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 04.02.2008 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Sulh Ceza Mahkemesince anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre Belediye Encümeni tarafından verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde “ Bu Kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir” denilmiş; 42. maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine, fenni mesule ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla; bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanunun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra,  5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 gün ve E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiş;  gerekçeli kararı 22.7.2006 gün ve 26236 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş; yasama organı tarafından iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılmadığı süreçte, anılan madde hükmünün yürürlükte bulunduğu düşüncesiyle, aynı doğrultuda karar verilmeye devam edilmiş; yasama organı tarafından, Anayasa Mahkemesi’nce verilen altı aylık süre içinde iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılması halinde ise, işaret edilen yargı yerinin yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren görevli olacağı belirtilmiştir.

Son olarak, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde        " (1) Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır." denilmiştir.

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; Encümen kararından, idari para cezasına konu yapı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren yapı durdurma zaptının da düzenlendiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. 

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ    : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yalova 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Bursa 2. İdare Mahkemesi’nce verilen 19.7.2006 gün ve E:2006/59, K:2006/1149 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.02.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.