Hukuk Bölümü         2007/284 E.  ,  2007/284 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : G. Konfeksiyon-Nazif Muvakkatoğlu

            Vekili             : Av.G.G.

            Davalı            : Çalışma ve Sosyal G.lik Bakanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü 

O L A Y          : Çalışma ve Sosyal G.lik Bakanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü’nün 30.11.2006 gün ve 24197 sayılı işlemi ile, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un 21. maddesine dayanılarak, aynı Kanunun 21/3. maddesine göre davacı adına idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, para cezasının kaldırılması istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

BURSA 5. SULH CEZA MAHKEMESİ; 28.12.2006 gün ve D.İş:2006/449 sayı ile, itiraz eden itiraz dilekçesi ile, davalı idarenin aleyhine verdiği 3.922YTL idari para cezasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, tüm dosya kapsamına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 tarih ve 2005/108 Esas, 2006/35 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, 6.12.2006 tarihinde kabul edilen ve 19.12.2006 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 31. maddesi ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde değişiklik yapıldığı ve "Diğer kanunlarda aksine hüküm olmadığı taktirde idari yaptırım kararlarına karşı Kabahatler Kanunu’ndaki hükümlerin uygulanacağı" yönünde düzenlemenin getirildiği, bu durumda  özel kanunlarında "İdare mahkemesinin görevli olduğu" belirtilen davalara bakmaya idare mahkemesinin görevli olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 108/2. maddesinde "...bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç (7) gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir" yönünde düzenlemenin bulunduğu, görevli mahkemenin Bursa İdare Mahkemesi olduğu ve Mahkemelerinin görevli olmadığı anlaşıldığından, Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle 5271 sayılı CMK'nun 3, 4 ve 5. maddeleri uyarınca görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara yapılan itirazın reddi suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ; 29.3.2007 gün ve E:2007/398, K:2007/346 sayı ile, dava, davacıya, işyerinde çalışma izni olmayan Gülsakhar Alizarova isimli yabancıyı çalıştırdığı ve bu şekilde 4817 sayılı Yabancıların Çalışma izinleri Hakkında Kanun’un 12. maddesine muhalefet edildiği iddiasıyla aynı Kanunun 21. ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17/7 maddesi gereğince 3.922,00 YTL idari para cezası verilmesine ilişkin 30.11.2006 tarih ve 24197 sayılı işlem ile hatalı yapıldığı öne sürülen (işçi Gülsakhar Alizarova hakkında verilen ceza) işlemin iptali istemiyle açıldığı, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un "Cezai Hükümler" başlıklı 21. maddesinden ve 31.3.2005 günlü ve 25772 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun muhtelif hükümlerinden söz ederek,  olayda, davacıya, işyerinde çalışma izni olmayan Gülsakhar Alizarova isimli yabancıyı çalıştırdığı ve bu şekilde 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un 12. maddesine muhalefet edildiği iddiasıyla aynı Kanunun 21. ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17/7 maddesi gereğince 3.922,00YTL idari para cezası verildiği, davacı vekilince bu işlemin ve işçi hakkında verilen cezanın iptalinin istendiğinin anlaşıldığı, bu durumda dava konusu edilen işlemlerin yukarıda belirtildiği üzere 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un ilgili hükümlerine dayanılarak tesis edildiği, mezkur kanunda ilgililerin haklarında verilen idari para cezalarına karşı Sulh Ceza Mahkemeleri nezdinde itiraz edebilecekleri açık bir şekilde düzenlendiğinden ve gerek 5326 sayılı Yasa’nın ilk şeklinde gerekse bu Kanunun 5560 sayılı Yasa ile bazı hükümlerinin yeniden düzenlendiği halinde 4817 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde idari yargı mercilerinin görevli olduğu şeklinde yeni bir hüküm getirilmediğinden, bu haliyle uyuşmazlığın Sulh Ceza Mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, O. Cem ERBÜK, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 03.12.2007 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4817 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre verilen idari  para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

27.2.2003 tarih ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, yabancıların Türkiye’deki çalışmalarını izne bağlamak ve bu yabancılara verilecek çalışma izinleri ile ilgili esasları belirlemektir” denilmiş; cezai hükümlerin düzenlendiği 21. maddesinin 6. fıkrasında, bu Kanunda öngörülen idarî para cezalarının gerekçesi belirtilmek suretiyle Bakanlık bölge müdürlüğünce ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, idarî para cezalarının tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde vergi daireleri veya mal müdürlüklerine ödeneceği, ilgililerin cezaya bu süre içinde yetkili sulh ceza mahkemesi nezdinde itiraz edebilecekleri, başvurunun, cezanın takip ve tahsilini durdurmayacağı belirtilmiştir.

4817 sayılı Yasa’nın 21. maddesinde yer alan düzenleme karşısında, para cezalarına karşı yapılacak itirazların görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olacağının kabulü gerekir.

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanunun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra,  5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 gün ve E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve gerekçeli kararı 22.7.2006 gün ve 26236 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş; yasama organı tarafından iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılmaması sürecinde, anılan madde hükmünün yürürlükte bulunduğu düşüncesiyle, aynı doğrultuda karar verilmeye devam edilmiş; yasama organı tarafından, Anayasa Mahkemesi’nce verilen altı aylık süre içinde iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılması halinde ise, işaret edilen yargı yerinin yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren görevli olacağı belirtilmiştir.

Son olarak, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde        " (1) Bu Kanunun;

          a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

          b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

          uygulanır" denilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

            İncelenen uyuşmazlıkta, idari para cezasına ilişkin görevli mahkemeyi belirleyen yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 19.12.2006 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 4817 sayılı Yasa’nın 21. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde anılan Yasa hükmü gereği adli yargı yerinin görevli olduğu açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28.12.2006 gün ve D.İş:2006/449 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.12.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.