T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO     : 2018 / 80

            KARAR NO : 2018 / 90

            KARAR TR  : 26.2.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar     : 1.N.A.

 2.S.A.

 3-L.A.

 4-C.A. Velisi L.A. -S.A.

 5-E.S.A. Velisi L.A. -S.A.

Vekilleri       : Av. Ç.Y.B.- Av. E.T.- Av. M.T.

Davalı          : 1- Sultanbeyli Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. S.K., Av.F.S.

 (Yalnızca

idari yargıda): 2-İstanbul Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü

 

O L A Y      : Davacılar vekili; müvekkillerinden N.A.’a ait olup, müvekkillerinden  S.A.’ın  kullandığı  34 FF... plakalı aracın, 02.11.2016 tarihinde Yakuphan Caddesinde, Sancaktepe istikametine doğru seyrederken, yolun bozuk olması nedeniyle rögar kapağına çarptığını, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı Belediye ekiplerinin çalışma esnasında yol üzerinde gerekli işaret ve yol levhalarını koymaları gerekirken bunu yapmadıklarını, bu nedenle kazanın  meydana geldiğini; davalı Belediyenin kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu; kaza tutanağında ve dosyaya sundukları videoda görüleceği üzere müvekkilinin kazada kusurunun bulunmadığını; kaza sonucunda araçta maddi hasar oluştuğunu, ailecek geçirilen kaza nedeniyle, aile fertlerinde yaralanma, kırık, üzüntü, travma oluştuğunu; müvekkillerinin yaşamış olduğu acının parayla ölçülmesinin mümkün olmadığını ifade ederek; müvekkil S.A. için 15.000 TL, L.A. için 15.000 TL, C.A. için 10.000 TL, E.S.A. için 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile;  müvekkili N.A.’ın aracında olan 6.406,00 TL, tamirat masrafı ile hasar nedeniyle oluşan değer kaybı için şimdilik 1.000 TL olmak üzere toplam 7.406,00 TL. maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle Sultanbeyli Belediye Başkanlığına karşı 10.2.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL ANADOLU 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 22.6.2017 gün ve E: 2017/48, K:2017/299 sayı ile  “(…) Dava, yolda yapılan çalışma sonucu yolun bozuk olması nedeniyle aracın rögar kapağına çarpması neticesi oluşan maddi ve manevi zararın tazmini istemidir.

Davacı taraf, mülkiyeti N.A.' a ait 34 FF... Hyundai marka aracın kardeşi olan diğer davacı S.A.'ın kullanımında iken 02/11/2016 tarihinde Yakuphan Caddesinde Sancaktepe istikameti yönünde seyir ederken yolun bozuk olması nedeniyle rögar kapağına çarptığını, kaza sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı taraf ise, öncelikle davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek davanın görev bakımından reddi ile genel olarak da davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Somut uyuşmalığın çözümünde öncelikle Mahkememizin görevli olup olmadığı belirlenmelidir. Mahkemelerin görevlerinin kamu düzenine ilişkin olup kendiliğinden dikkate alınacağı bilinen bir gerçektir.

Somut uyuşmazlıkla benzeri mahiyette olan bir konuda Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 18.12.2014 tarih 2014/23677esas ve 2014/19024 karar sayılı ilamında: " Davacı kasko sigortalı araç yoldaki çökme ve rögar kapağının yol düzeyinin altında kalması nedeni ile meydana gelen kaza sonucu hasarlandığı iddiasıyla Silivri Belediyesi aleyhine açılan davada mahkemece 6102 sayılı TTK.nun 4/1-a ve 1483. maddesi gereğince, 1472. Maddeye dayalı olarak açılan davaya yine aynı kanunun 5. maddesi dikkate alınarak bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, Silivri Belediyesi kamu tüzel kişisi olup, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel husus hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak idari yargılama usulü hakkındaki kanunun 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları trafik Kanununda hizmet kusurundan ötürü sorumluluk hükümleri düzenlenmemiş olup 110. maddede belirtilen ‘sorumluluk’ , 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan tehlike esasına dayalı kusursuz sorumluluğa ilişkindir. O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak davalı Silivri Belediyesi aleyhine açılan bu davada adi yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle davalı Silivri belediyesi yönünden dava dilekçesinin yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle usulden reddine hükmedilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi yerinde görülmemiştir" şeklinde kararla yargı yeri olarak idari yargının görevli olduğuna hükmetmiştir.

Yine Mahkememizin 30/11/2016 tarih 2016/272Esas 2016/330 Karar sayılı dosyasının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 05/04/2017 tarih 2017/216 Esas, 2017/139Karar sayılı ilamında "….dayanılan olguların, idarenin hizmet kusuruna ilişkin olmasına; mahkemece, 11/02/1959 gün ve 17/15 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca hüküm verilmiş bulunmasına; 2918 sayılı yasa 110'da düzenlenen ve kamu kurumlarına ait araçların işletilmesi nedeniyle hukuki sorumluluk savının mevcut olmamasına göre, istinaf itirazlarının esastan reddine…." karar vermiştir.

Somut uyuşmazlıkta da; davalı Belediye tarafından yapılan yol çalışması sonucu yolun bozuk olması sebebiyle 34 FF... plakalı aracın rögar kapağına çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, davalı Belediye tarafından 2918 sayılı yasada hizmet kusuruna ilişkin bir sorumluluk hali düzenlenmemiş olup yasanın 110. maddesindeki sorumluluk halinin 85.madde ve devamında düzenlenen "tehlike sorumluluğuna" ilişkin olduğu, davacıların bulunduğu aracın rögar kapağına çarpması sonucu oluşan zararın idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı ve tam yargı davası olarak ileri sürülmesinin mümkün olabileceği, böyle bir halde ise mahkememizin görevsiz olup uyuşmazlığın hal merciinin İdari yargıya ait olduğu kabul olunarak aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere ;

1-Somut uyuşmazlıkta idari yargı görevli olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu defa, aynı istemle 1-Sultanbeyli Belediye Başkanlığı ile 2-İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğüne karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 11.İDARE MAHKEMESİ; 10.10.2017 gün ve E:2017/1678 sayı ile “(…) 2577 sayılı Yasa'nın 5. maddesinin 1. fıkrasında … İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

 

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde de, idari yargının görev alanının, idari işlem ve eylemler ile genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklardan doğan davalarla sınırlı olduğu, 14. maddesinin (3/a) bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 15. maddesinin (l/a) bendinde ise, adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı vekili tarafından, aynı istemle açılan davanın, İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.06.2017 tarih, E:2017/48 ve K:2017/299 sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi üzerine, davalı idarenin 2918 Sayılı yasa kapsamında, gerekli işaret ve yol levhaları koymaları gerekirken kusurlu bir şekilde anılan işaret ve levhaları koymadığını ve bu nedenle kazanın meydana geldiği ileri sürülerek, Mahkememizde iş bu davanın açıldığı anlaşılmış ise de; anılan 2918 Sayılı Yasanın karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 30.11.2015 tarih, E:2015/786 ve K:2015/801 sayılı kararı da aynı yöndedir.

Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.06.2017 tarih, E:2017/48 ve K:2017/299 sayılı dosyası temin edildikten sonra görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiş; dava dosyaları Mahkemece 24.1.2018 tarihli üst yazıyla gönderilmiş ve 30.1.2018 tarihinde Mahkememizin kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 26.2.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında davalı Sultanbeyli Belediye Başkanlığı aleyhine açılan dava yönünden görev uyuşmazlığın doğduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın davalı idarece tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacılardan N.A.'a ait 34 FF... plakalı aracın S.A.'ın sevk ve idaresinde iken 02/11/2016 günü Yakuphan Caddesi Sancaktepe istikameti yönünde seyir halindeyken yolun bozuk olması nedeniyle rögar kapağına çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; olayın meydana gelmesinde,  çalışma esnasında yol üzerinde gerekli işaret ve yol levhalarını koymayan  davalı Belediyenin kusurunun bulunduğu iddia edilerek, 45.000,00-TL manevi, 7.406,00 TL maddi olmak üzere toplam 52.406,00-TL tazminatın tahsili istemiyle bakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 11.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul Anadolu 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 22.6.2017 gün ve E: 2017/48, K:2017/299 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 11.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 22.6.2017 gün ve E: 2017/48, K:2017/299 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 26.2.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 26.2.2018

                                                                                   

 

                                                                       ÜYE

                                            Turgay Tuncay VARLI