T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS    NO  : 2019 / 190

          KARAR NO : 2019 / 261

          KARAR TR  : 29.4.2019

ÖZET : Davacı şirkete ait gübre fabrikasında su baskını sonucu oluşan maddi zararın;  davalı idarece yapılan yol yapım çalışmasında, fabrikanın bulunduğu yere yakın dere içerisine hafriyat dökülmesi ve akışın kesilmesi nedeniyle derede biriken suyun taşkın meydana getirmesinden kaynaklandığından bahisle,  tazmini istemi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : Euro Fert Gübre Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Vekili           : Av. M. N.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili          : Av. İ.K.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin Siteler Mahallesi GMK Bulvarı No 8/A Akdeniz MERSİN adresinde bulunan ve gübre üretimi yapan fabrikasında, 30.11.2016 tarihinde yağan yağmur nedeniyle su baskını olduğunu; fabrikanın olduğu yerde; davalı T.C. Karayolları Genel Müdürlüğü 5.Bölge Müdürlüğünün yol yapım çalışması ve dava dışı TCDD’nin hızlı tren yol yapımı çalışması olduğunu, bu çalışmanın devam ettiğini; davalı idarenin, yol yapım çalışmasında gerekli dikkat, özen ve önlemleri almadığından fabrikanın su giderleri ve kanalizasyonlarının tıkandığını, su baskınının da bu nedenle oluştuğunu; kurulduğu 1950 yılından beri su baskını yaşanmayan fabrikada idarenin hizmet kusuru bulunduğunu; olay nedeniyle şirketin tüm üretiminin durduğunu, makinelerin, elektrik aksamının, binasının, ham maddelerinin zarar gördüğünü,  gübrenin bir kısmının yağmur suyunda eridiğini; sigorta şirketi tarafından yapılan tespite konu rapora göre; fabrikanın mukim olduğu yere yakın dere içerisine davalı karayolları tarafından dökülen hafriyat sonucunda akışın %90 oranında kesildiğinin, akışın kesilmesi nedeniyle derede biriken suyun TCDD’nin yüksek perde betonlarına çarptığının ve taşkın meydana geldiğinin;  kusurun %90 davalı Karayollarından, %10 ise dava dışı TCDD’den kaynaklandığının tespit edildiğini; zararın 38.495,00TL, Karayollarının sorumlu olduğu tutarın: 34.645,50 TL olduğunu; Karayollarının sigorta şirketinin 31.180,95 TL tutarındaki ödemeyi müvekkili şirkete yaptığını;  %10 luk kısmı için ödeme yapmadığını; Danıştayın bir kararında, hizmetin kusurlu yürütülmesi sonucu meydana gelen su baskını nedeniyle davacının uğradığı zararların idarece tazmininin gerektiğine hükmedildiğini ifade ederek; su baskını sonucunda oluşan 3.464,55 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 1.İDARE MAHKEMESİ: 28.3.2017 gün ve E:2017/513, K:2017/548 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 10.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın-tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Her ne kadar davacı vekili tarafından dava dilekçesinde dava konusu olayda söz konusu fabrikada meydana gelen hasarın 30.11.2016 tarihinde yağan yağmur nedeniyle su baskını olduğu ve bu itibarla davanın özel hukuktan kaynaklanan bir sorumluluk olmayıp davalı idarenin yol yapım hizmetini kusurlu yürütmesinden kaynaklandığı iddiasına dayalı idare hukuku kurallarına göre değerlendirilmesi gereken bir sorumluluk davası olduğu iddia edilmiş ise de ve davaya konu olayda hizmet kusuruna dayanılmış olduğu konusunda bir tereddüt bulunmasa da; 2918 Kanun’un gerekçesi, 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinde herhangi bir ayrım yapılmaksızın bu kanunun uygulanmasından kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargı yerinde görüleceğinin düzenlenmiş olması ve Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda incelenen kararları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; aynı konuya ilişkin farklı yargı kollarında görülen davaların tek bir yargı kolunda toplanması ve bu şekilde içtihat birliği ile usul ekonomisinin sağlanması amaçlandığı ve bu nedenle davaya konu uyuşmazlığın özel bir kanun olması nedeni ile öncelikli uygulanması gereken 2918 sayılı Yasa’nın 110. maddesi çerçevesinde adli yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 26.09.2016 tarih ve E:2016/403, K:2016/436 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 4.İdari Dava Dairesince, 12.10.2017 gün ve E:2017/3864, K:2017/3742 sayı ile, istinaf istemi kesin olarak reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Mersin 2.Asliye Ticaret Mahkemesi;  4.1.2018 gün ve E:2017/644, K:2018/15 sayı ile, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, davalı tarafın tacir olmadığı, davanın ticari dava niteliğinde olmadığı gerekçesiyle;  HMK'nun 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı sebebi ile davanın usulden reddine, mahkemelerinin görevsizliğine;  talep halinde ve kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde (HMK'nun 20. Maddesi) Mahkemelerine başvurulması halinde dava dosyasının görevli Mersin Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

MERSİN 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.11.2018 gün ve E:2018/269, K:2018/406 sayı ile, “(…)Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava idari işlem ve eylemin sonucu yarı idareye ait karayoluna dökülen hafriyat sonucunda su yolunun kesilmesi nedeni ile meydana geldiği, idareye ait işlem ve eyleminden meydana gelmiş olup lam yargı davası olması nedeni ile davacının idare mahkemelerinde görülmüş olması nedeni ile yargı yolunun idari yargı yeri olması nedeni ile açılan davanın görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

1-Davanın HMK'nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 29.4.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; davaya ilişkin bilgi ve belgelerin dosyada yer aldığı anlaşıldığından, idari yargı kararının kesinleşme durumuna ilişkin bilginin Mahkemesinden temin edilmesiyle yetinildiği ve sonuçta usule ilişkin başka bir noksanlık da bulunmadığı anlaşıldığından,  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete ait gübre fabrikasında su baskını sonucu oluşan maddi zararın;  davalı idarece yapılan yol yapım çalışmasında, fabrikanın bulunduğu yere yakın dere içerisine hafriyat dökülmesi ve akışın kesilmesi nedeniyle derede biriken suyun taşkın meydana getirmesinden kaynaklandığından bahisle,  tazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı Şirketin Mersin, Akdeniz İlçesi, Siteler Mahallesi, GMK Bulvarı No 8/A adresinde gübre üretimi yapan fabrikası bulunduğu; aynı bölgede davalı Karayolları Genel Müdürlüğü 5.Bölge Müdürlüğünün yol yapım ve dava dışı TCDD’nin hızlı tren yol yapımı çalışması olduğu; fabrikanın bulunduğu yere yakın, bölgenin yağmur suyunu tahliye eden Çavuşlu Deresine davalı İdare tarafından hafriyat döküldüğü,  dökülen hafriyat sonucunda akışın %90 oranında kesildiği; 30.11.2016 tarihinde yağan yağmurun tahliye olamamasından dolayı su baskını meydana geldiği; davalı idarenin, yol yapım çalışmasında gerekli dikkat, özeni göstermemesi ve gerekli önlemleri almamasından ötürü fabrikanın su giderleri ve kanalizasyonlarının tıkandığı; su baskını sonucunda fabrikanın makineleri ile hammadde ve üretim sürecinde meydana gelen zararın da bu nedenle oluştuğu iddia edilerek; 3.464,55 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Öte yandan, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Mersin 1.İdare Mahkemesinin 28.3.2017 gün ve E:2017/513, K:2017/548 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mersin 1.İdare Mahkemesinin 28.3.2017 gün ve E:2017/513, K:2017/548 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.4.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ