T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2019 / 599

            KARAR NO  : 2020 / 18

            KARAR TR   : 27.1.2020

ÖZET : 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce devredilen T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü iştirakçisi olarak kamu görevi yürüten ve 5434 sayılı Kanun kapsamında kendisine aylık bağlanan davacının,  emekli aylık ödemesi nakil talebinin reddine ilişkin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açtığı  davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : A.N.

Vekili           : Av. Ö. C. N.

Davalı           : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı/Bursa Sosyal Güvenlik Kurumu İl

  Müdürlüğü

Vekili           : Av. S. D.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, emekli aylığının başka bir banka tarafından ödenmesi için 16/02/2017 tarihinde davalı idareye nakil başvurusunda bulunduğunu; davalı idarenin bu talebi reddettiği  16/02/2017 tarih ve B132.2SGK /58.405.017.0/2.118.053 sayılı yazısında "kurumu ile genel müdürlüğü arasında imzalanan gelir aylık ödemeleri protokolü gereğince aylıkları şubeleri tarafından ödenen ve bu aylıkları karşılığında bankadan kredi kullandırılan kişilerin kredi borçları tamamen tahsil edilinceye kadar aylıklarının nakli, başka bir bankaya veya PTT iş yerine yapılamamaktadır. Devamla bahsi geçen protokol kapsamında şubesince belirlenen imkanlardan herhangi birini kullanmanız nedeniyle nakil talebiniz yerine getirilmemiştir." şeklinde açıklamada bulunduğunu;  müvekkilinin yasa ve uygulama gereğince istediği bankaya maaşını taşıyabilme imkanı var iken; yasal ve hukuki hiçbir dayanağı olmayacak şekilde kredi kullandığı için başka bankaya aylığının naklinin yapılamayacağı şeklindeki idari işlemin açıkça hukuka aykırı olduğunu;  davalı idarenin,  müvekkilinin bankasını seçme özgürlüğünü elinden aldığı gibi daha cazip promosyonlar veren bankanın fırsatlarını da kaçırmasına sebebiyet verdiğini; bu nedenle de müvekkilinin zarara uğradığını; idarenin red cevabında açıkça yasal bir düzenlemeden veyahut bir mevzuattan kaynaklanan durumun olmadığını,  yapılan protokol gereğince bu şekilde idari işlem tesis edildiğinin beyan edildiğini; bunun, Borçlar Kanunundaki sözleşme serbestisine aykırı olduğunu ifade ederek; müvekkilinin emekli Aylık ödemesi nakil talebinin reddine dair Bursa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün 16/02/2017 tarih ve B132.2SGK/58.405.017.0/2.118.053 sayılı idari işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 1.İDARE MAHKEMESİ: 28.3.2017 gün ve E:2017/407, K:2017/498 sayı ile, “(…)5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101. maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmü; aynı kanunun 107. maddesine dayanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin "Ödeme Şekli ve Ödeme Merkezleri başlıklı 70. Maddesinde "(1) Sigortalı ve hak sahiplerinin gelir ve aylıklarının ödenmesini sağlamak ve ödeme merkezlerini belirlemek üzere Kurum, bankalarla ve PTT ile protokol imzalayabilir. Ödemeler, protokol imzalanan bankalara ve PTT bilgi işlem birimlerine bilgisayar ortamında gönderilen ödeme bilgilerinin, gelir ve aylık sahipleri adına banka şubelerinde açılan mevduat veya çek hesaplarına aktarılması ile sağlanır.

(2)İlk defa ödemeler kütüğüne dâhil edilen gelir ve aylık sahiplerinin birikmiş ödemeleri ile daha önce hak kazanılan birikmiş ödemeler de, bilgisayar ortamında düzenlenen kayıtlara eklenerek, işlemin sonuçlandığı ayı takip eden ilk ödeme döneminde ödenmek üzere, ilgililerin hesaplarına aktarılır.

(3)Sigortalı veya hak sahiplerine bir defaya özgü olarak ödenecek olan emeklilik ikramiyesi, toptan ödeme ve ilgilinin sağlığında hak edip alamadığı gelir ve aylıklarından varislere yapılacak ödemeleri, mevduat veya posta çek hesabı açılmadan ilgili ödeme merkezleri aracılığı ile ödenir.

(4)Kurumca (Mülga ibare:RG-16/6/2011-27966) (...), başkasının bakımına muhtaç olduğu Kurumca tespit edilen ya da sağlık kurulu raporu ile belgelenen sigortalı veya hak sahiplerinin gelir ve aylıkları, yazılı istekleri üzerine PTT aracılığıyla, bildirdikleri adreslerde, ödenebilir.

(5)Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla, yurtdışında sürekli ikamet edenlerin gelir ve aylıkları, yazılı istekleri hâlinde, masrafları kendilerince karşılanmak üzere yurtdışı hesaplarına transfer edilir." hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, davalı idareye başvurarak emekli aylığının başka bir bankaya ödenmesi hususunda nakil talebinde bulunması, idarenin ise bu talebi 16.02.2017 tarih, B132.2SGK/58.405.017.0/2.118.053 sayılı işlemle reddetmesi üzerine, bu red işleminin ekonomik özgürlüğünü ve banka seçme özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dava konusu işlem nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığın, 5510 sayılı kanun ve bu kanuna dayanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanında bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15.maddesinin l/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine…”  karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı adli yargı yerinde dava açmıştır.

Dava PTT A.Ş Genel Müdürlüğüne de ihbar edilmiştir.

Bursa 6.İş Mahkemesi: 10.5.2018 gün ve E:2017/316, K:2018/329 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın reddine karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine;

 Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi: 14.3.2019 gün ve Dosya No:2018/2593, K:2019/631 sayı ile, “(…)5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tesis edilen işlem ve yapacağı muameleler “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceğinden bunların iptali için açılan davaların çözüm yerinin İdari yargı yeri olduğu açıktır. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 05.12.2012 gün ve 2012/251 E., 263 K. sayılı; 24.12.2012 gün ve 2012/536 E., 433 K. sayılı kararları da bu yöndedir.

Somut olayda, davacının 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamına alınmış bulunan Emekli Sandığı iştirakçisi olduğu açıktır. Anılan nedenler karşısında Kurumun, dava konusu edilen işleminin idari niteliği devam etmekte olup, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanun'un uygulama yeri bulunmadığından, sözü edilen 101. madde hükmüne göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemeleri görevli olmayıp, bu tür davalar idari yargının görev alanı içerisinde olduğundan HMK 114. maddesi uyarınca "yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın reddine” karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmadığından HMK 353/1-a-3,4 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Bursa 6. İş Mahkemesinin 10/05/2018 tarih ve 2017/316 E. 2018/329 K. sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine…” karar vermiştir.

BURSA 6.İŞ MAHKEMESİ:16.7.2019 gün ve E:2019/249 sayı ile, “(…) 2247 sayılı yasanın 14, 15 ve 19 maddeleri uyarınca görevli merciinin belirlenmesi için dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.1.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İş Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari ve adli yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, emekli olan davacının, emekli aylık ödemesi nakil talebinin reddine ilişkin Bursa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün 16/02/2017 tarih ve B132.2SGK /58.405.017.0/2.118.053 sayılı  işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Görev uyuşmazlığının çözümü açısından, davalı İdareye, davacının hangi tarihle kamu görevine başladığı, hangi tarihte emekli olduğu sorularak emeklilik sicil özeti istenilmiştir.

Dava dosyaları ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı,  Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı tarafından Mahkememize gönderilen  12.12.2019 gün ve …-010.99.E.19601808 sayılı yazı ve eklerinin incelenmesinden; davacının Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde 07/01/1991 tarihinde Sağlık Memuru olarak kamu görevine başladığı, bilahare İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında görev yapmakta iken 16/09/2015 tarihinde isteğiyle emekliye sevk edilmesi üzerine; 13/10/2015 tarihli işlemle; 5434 sayılı Kanuna tabi 23 yıl 5 ay hizmeti ile 5510 sayılı Kanunun 4/1-a bendi kapsamında 2 yıl 2 ay 14 gün sigortalı hizmeti olmak üzere toplam 25 yıl 7 ay 14 gün hizmeti üzerinden 1. derece 4. kademe 2200 ek gösterge rakamı üzerinden 15/10/2015 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlanarak 5434 sayılı Kanuna tabi 23 yıl 5 ay hizmetinin 23 tam yılma 53.292,67-TL emekli ikramiyesinin tahakkuk ettirildiği;  daha sonra, hakkında yapılan yazışmalar neticesinde;  davacının 1 yıl 1 ay 20 gün borçlanma süresinin bulunduğunun anlaşılması üzerine, 02/12/2015 tarihli işlemle hizmet ilavesi yapılarak aylıklarının düzenlendiği ve 1 yıl 1 ay 20 gün borçlanma hizmetinin 1 tam yılına  2.356,96-TL emekli ikramiyesinin tahakkuk ettirildiği; bilahare, davacı tarafından, emekli aylığının başka bir banka tarafından ödenmesi için SGK Bursa İl Müdürlüğü'ne yaptığı başvurunun Bursa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün 16/02/2017 tarih ve B132.2SGK /58.405.017.0/2.118.053 sayılı işlemi ile reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 inci ve Geçici 4 üncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ve tam yargı davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce devredilen T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü iştirakçisi olarak kamu görevi yürüten ve 5434 sayılı Kanun kapsamında kendisine aylık bağlanan davacının,  emekli aylık ödemesi nakil talebinin reddine ilişkin Bursa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün 16/02/2017 tarih ve B132.2SGK /58.405.017.0/2.118.053 sayılı  işleminin iptali istemiyle açtığı  davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Bursa 6.İş Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Bursa 1.İdare Mahkemesinin 28.3.2017 gün ve E:2017/407, K:2017/498 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 6.İş Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Bursa 1.İdare Mahkemesinin 28.3.2017 gün ve E:2017/407, K:2017/498 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.1.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                             SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                        Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN