T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/320

KARAR NO   : 2019/378      

KARAR TR    : 20/05/2019

 

ÖZET: 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                           : T. İ. T.

          Vekilleri : Av. M. A. Av. H. H. P.

          Davalı                           : Uşak Tapu Sicil Müdürlüğü

          Vekili                              : Av. H. G. D.

 

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1695 ada 543 parsel numaralı taşınmazdan Z. T.’ndan 19.06.1992 tarihinde edindiği hissesinin iptal edilmesine ilişkin Uşak Tapu Müdürlüğünün 25/11/2016 gün ve 23880 yevmiye nolu işleminin; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, 19/06/1992 gün ve 2189 yevmiye ile yapılan kaydın korunması ve tapuya bu haliyle tescil edilmesine, bu mümkün olmazsa tapuya güven ilkesi ve tapu kayıtlarının güvenilirliği ilkesi gereği uğramış olduğu zararın, fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla 20.000.00 TL'lik kısmının faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle 06/03/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi: 13/06/2017 gün ve E:2017/129 K:2017/274 sayılı dosyasında "Dosya kapsamından davaya konu taşınmaz ile ilgili Uşak 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/262 E, 1991/673 K sayılı ilamı bulunduğu, Tapu Sicil Müdürlüğü 'nün konuya ilişkin 25/11/2016 tarihli tutanağından ve cevap dilekçesinden anlaşılacağı gibi dava devam ederken hissedarlardan Z. T.'nun hissesini R. T. ve Z. T.'e sattığı, bu arada mahkeme kararının sonuçlandığı, kararın tapuya tescili sırasında yapılan satışın gözden kaçırılıp dikkate alınmadığı, R. ve Z. T.'in satın aldığı hisselerin Z. T.u üzerine kaydedildiği, hisseyi devralan R. ve Z. T.'in talebi üzerine 23/08/2016 tarihinde Tapu Sicil Müdürlüğünün idari yolla düzeltim yaptığı, davacı tarafın yapılan bu idari düzeltimin iptal edilerek uzun yıllar kullandığını ve satın aldığını belirttiği taşınmaz tapusunu olmadığı takdirde tazminat talep ettiği, davanın mahiyeti itibariyle idarenin kamu otoritesini kullanarak tek taraflı yapmış olduğu bir işlemin iptali olmadığı takdirde idareden bunun tazmini davası niteliği taşıdığı, açılan işbu davada idare Yargılama Usulü Kanunun 9/1 maddesi gereğince İdare Mahkemesinin görevli olduğu" gerekçesiyle "Açılan davanın görev (yargı yolu) yönüyle reddine" karar vermiş, verilen karara davacı vekili tarafından istinaf başvurusu yapılmış, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 13/10/2017 gün, E:2017/1228, K:2017/1334 sayılı kararla davacı vekilinin itirazını esastan reddetmiş verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmuştur.

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ: 23/05/2018 gün, E:2018/817, K:2018/10440 sayılı ilamıyla "Bilindiği üzere, maddi vakıaları bildirmek taraflara hukuki nitelemeyi yapmak hâkime aittir, iddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden davanın yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkin olduğu ve bu tür bir davanın da genel mahkemelerde görüleceğinde kuşku yoktur.

Ne var ki, iptal tescil davalarının kayıt maliki aleyhine, TMK 1007. maddesi gereğince tapu sicilinden kaynaklı maddi hata nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik davaların da hazineye karşı açılması gerekmekte olup eldeki davada ise husumet Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilmiştir.

Bu durumda, davada hem tapu iptali ve tescil hem de terditli olarak talep edilen tazminat istekleri bakımından dava doğru hasıma yöneltilmediğinden davanın dinlenmesine olanak bulunmamaktadır.

Davanın reddedilmesi bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacının temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün Onanmasına" karar vermiş, karar düzeltme yoluna başvurulmadığından kararın 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili bu kez aynı istemle 11/09/2018 tarihinde İdari Yargıda dava açmıştır.

MANİSA 2. İDARE MAHKEMESİ: 25/10/2018 gün, E:2018/926 K:2018/961 sayılı dosyasında "Türk Medeni Kanunu'nun, "Sorumluluk" başlıklı 1007. maddesinde, "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.'' hükmü; "Yolsuz tescilde" başlıklı 1025. maddesinde, "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir...” hükmü; "Düzeltme" başlıklı 1027. maddesinde ise, "İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapıı memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir...” bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, Uşak ili Merkez Durak Mahallesi 1378 ada 543 parselde yemlenmekle 1695 ada 543 parsel olan taşınmazda Zekiye Tarakçıoğlu'ndan 19.06.1992 tarihinde edindiği hissesinin iptal edilmesine ilişkin Uşak Tapu Müdürlüğünün 25/11/2016 gün ve 23880 yevmiye nolu işleminin iptal edilerek, tapu kaydına güvenerek 19/06/1992 gün ve 2189 yevmiye ile adına yapılan kaydın korunması ve tapuya bu haliyle tescil edilmesine, bu mümkün değil ise iyi niyetle ve yasalara uygun olarak satın aldığı fakat davalı idarece tek yanlı olarak yapılan tapu sebebiyle uğradığı zararın fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL'lik kısmının faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosya kapsamında yer alan bilgilerden; davacının uyuşmazlığın çözümü için daha önce Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E: 2017/129 sayılı dosyasında aynı istemle dava açtığı ancak anılan Mahkemenin E:2017/129, K:2017/274 sayılı kararı ile, davaya Manisa İdare Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle "görevsizlik kararı" verildiği, bu karara davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 1. Hukuk Dairesinin 13.10.2017 tarih ve E: 2017/1228, K:2017/1334 sayılı kararıyla, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, bu kararın da davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 23.05.2018 tarih ve E: 2018/817, K: 2018/10440 sayılı kararıyla, "...Bilindiği üzere, maddi vakıaları bildirmek taraflara hukuki nitelemeyi yapmak hakime aittir. İddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden davanın yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkin olduğu ve bu tür bir davanın da genel mahkemelerde görüleceğinde kuşku yoktur.

Ne var ki, iptal tescil davalarının kayıt maliki aleyhine, TMK 1007. maddesi gereğince tapu sicilinden kaynaklı maddi hata nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik davaların da hazineye karşı açılması gerekmekte olup eldeki davada ise husumet Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilmiştir.

Bu durumda, davada hem tapu iptali ve tescil hem de terditli olarak talep edilen tazminat istekleri bakımından dava doğru hasıma yöneltilmediğinden davanın dinlenmesine olanak bulunmamaktadır.

Davanın reddedilmesi bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacının temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA..." şeklinde karar verildiği, bunun üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca tapu kayıtları üzerinde yapılacak tescil terkin ve tashih gibi işlemler ile Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine dayalı tazminat istemlerine ilişkin davaların çözümü, yine yukarıda anılan Yargıtay kararında da "davanın yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkin olduğu ve bu tür bir davanın da genel mahkemelerde görüleceğinde kuşku yoktur." denilmek suretiyle ifade edildiği üzere adli yargının görev alanı içinde kalmaktadır.

Bu durumda, davacı tarafından, Uşak ili Merkez Durak Mahallesi 1378 ada 543 parselde yemlenmekle 1695 ada 543 parsel olan taşınmazda, 19.06.1992 tarihinde edindiği hissesinin iptal edilmesine ilişkin Uşak Tapu Müdürlüğünün 25/11/2016 gün ve 23880 yevmiye nolu işleminin iptal edilerek, 19/06/1992 gün ve 2189 yevmiye sayılı işlemdeki gibi adına tesciline karar verilmesi, bu mümkün değil ise davalı idarece tek yanlı olarak yapılan tapu sebebiyle uğradığı zararın davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın konusunun, tapu kaydının düzeltilmesi ve taşınmazın davacının adına tescil edilmesi, bu mümkün değilse anılan işlemlere dayalı tazminat talebini içerdiği görüldüğünden, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmaktadır.

Diğer taraftan bakılan dava, her ne kadar Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karar sonrasında Mahkememizde açılmışsa da, ilk derece mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının Yargıtay incelemesi sonucunda, "husumet yönünden" reddedildiği ve bu suretle kesinleşmiş olduğu, bu haliyle adli yargı yerince verilmiş görevsizlik yönünden kesinleşmiş bir karar bulunmadığı nazara alındığında işbu dava dosyasında, 2247 sayılı Kanun hükümleri uyarınca dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine gerek bulunmadığı açıktır.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine" şeklinde karar vermiş, istinaf başvurusu İzmir Bölge İdare Mahkemesi 6. İdare Dava Dairesinin 15/01/2019 gün, E:2018/2545, K:2019/33 sayılı kararıyla kesin olarak reddedilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan kesinleşmiş görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle verdiği dilekçeyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasını talep etmiş olmakla, dava dosyası Manisa 2. İdare Mahkemesinin 16/04/2019 tarih ve E:2018/926 K:2018/961 karar sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 22/04/2019 tarihinde kayda girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 20/05/2019 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Anayasa’nın 158. Maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”, 14. maddesinde,“Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilir” denilmiştir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

          Dosyalar üzerinde yapılan inceleme neticesinde; görev uyuşmazlığına konu Uşak 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13.06.2017 gün ve 2017/129 Esas, 2017/274 Karar sayılı dosyasında davalı Tapu Sicil Müdürlüğüne karşı açılan davanın, “Yargı Yolu Yönüyle Reddine” karar verildiği ve verilen bu kararın Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 23.05.2018 gün ve 2018/817 E. 2018/10440 K. sayılı kararı ile "dava doğru hasıma yöneltilmediğinden davanın dinlenmesine olanak bulunmadığı" gerekçesiyle onanarak kesinleştiği; bu kararın ardından davacı vekilinin onama ilamı doğrultusunda Hazineyi hasım göstererek adli yargı yerinde yeniden dava açmak yerine, başvurduğu Manisa 2. İdare Mahkemesi’nin 25.10.2018gün ve 2018/926 Esas, 2018/961 Karar sayılı kararında ise davanın “2577 sayıl İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine” karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

           Görüldüğü üzere, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin yukarıda alıntılanan onama ilamındaki gerekçeye göre Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı davanın husumetten reddine ilişkin olup,“yargı yolunu değiştiren ve idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından”, adli ve idari yargı yerleri arasında, 2247 sayılı yasanın aradığı biçimde görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir.

          Açıklanan nedenlerle, davacı vekilince yapılan ve 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

          S O N U Ç : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi UYARINCA REDDİNE 20/05/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ