T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/856

KARAR NO  : 2019/866      

KARAR TR  : 23/12/2019

 

ÖZET: Davalı idarece inşa ettirilen Hidroelektrik Santrali iletim tesislerinin yapımı sebebiyle bir kısmı kamulaştırılan dava konusu taşınmazda bölgede yapılan yol çalışmaları ve kamulaştırılan kısma su tutumu nedeni ile şevlerin açılması, suyun ana kaya topuklarını tahribi neticesinde heyelanlar oluştuğu ve üretim yapılamaz duruma geldiği iddialarıyla ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                              : A.G.

          Vekilleri                         : Av. İ.V. Av. E.Ö.

          Davalı                           : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

          Vekilleri                         : Av. F.Y. Av. A.K.

 

              O L A Y          :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının maliki olduğu Artvin İli, Ardanuç İlçesi, Ferhatlı Köyü'nde bulunan dava konusu taşınmazın evvelinde 119 ada 23 parsel olarak tapuda kayıtlı iken bir kısmının davalı idarece kamulaştırıldığını, dava konusu taşınmazın ifrazen 119 ada 43 parsel numarasını aldığını ve müvekkili adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın bir kısmının kamulaştırılmasından sonra bölgede yapılan yol çalışmaları ve kamulaştırılan kısma su tutumu nedeni ile şevlerin açılması, suyun ana kaya topuklarını tahribi neticesinde bitişikte bulunan dava konusu taşınmazda heyelanlar oluştuğunu ve 2012 yılının Mart ayından itibaren taşınmazın önemli bir kısmının kullanılamaz hale geldiğini, taşınmazda meydana gelen heyelanlar ile davalı idarenin yol çalışmaları arasında doğrudan illiyet bağı bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazın kamulaştırılması için davalı idareye 27/11/2014 tarihinde başvurduğunu, bu başvurusuna verilen 23/12/2015 tarihli yanıtta kamulaştırma işlemlerini başlatmak yerine "parselin Deriner Barajı gölü sınırında olması nedeni ile emniyet yönünden göle paralel yaklaşık 6 metre bir hat boyunca herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmamasının öğütlendiğini, bu yanıttan davalı idarenin hiçbir kamulaştırma işlemi yapmayacağının anlaşıldığını, müvekkilinin davalı idareye yapmış olduğu yazılı müracaat dışında çeşitli kereler müracaatta bulunarak zararlarının giderilmesi ve mevcut hali ile sürekli ve kalıcı olarak kullanılması mümkün olmayan taşınmazının kamulaştırmasını istemiş olmasına rağmen olumlu yanıt alamadığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazdan fiilen ve hukuken yararlanamadığını, taşınmaza mevcut hali ile verilen zararın süreklilik ve kalıcılık arz ettiğini, taşınmazın bir daha kullanılamaz hale geldiğini belirterek, davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere Artvin İli, Ardanuç İlçesi, Ferhatlı Köyü'nde bulunan 119 ada 43 parsel numaralı taşınmazın bedeli olan 10.000,00 TL'nin davalı idare tarafından taşınmaza fiilen el konulan 2012 yılı Mart ayından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, taşınmazın mülkiyetinin davalı adına tesciline karar verilmesi istemiyle 23/02/2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ARTVİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:13/01/2016 gün, E:2015/80, K:2016/21 sayılı dosyada "...Her ne kadar davacı vekili müvekkilinin maliki olduğu dava konusu taşınmazın davalı idarece bir kısmının kamulaştırıldığım bilahare yapılan yol yapım çalışmaları ve kamulaştırılan kısma su tutumu nedeni ile dava konusu taşınmazda heyelanlar meydana geldiğini, bu nedenle dava konusu taşınmazda tarımsal faaliyet yapma imkanının ortadan kalktığını belirterek, müvekkilinin uğradığı zararların tazminini istemişse de toplanan delillerden davalı idarenin dava konusu taşınmaza fiilen el atmadığı, idarelerin hizmetlerin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmalarının idari eylem olarak tanımlandığı, somut olayda, davalı idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığının, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olduğunun kabulünün gerekeceği, yine Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 09/04/2012 gün ve 2011/238 esas, 2012/63 karar, 2012/41 esas, 2012/77 karar sayılı kararları ile fiili el atmanın olmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğunun oybirliği ile karara bağlandığı dikkate alındığında, Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesinde 6487 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile getirilen değişiklik yürürlüğe girmeden önce de bu tür uyuşmazlıkların idari nitelikte ve çözüm yerinin idari yargı olduğu " görüşüyle "davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine" kararı vermiş, taraflarca temyiz edilmeyen karar 24/06/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili benzer taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

          Rize İdare Mahkemesi: 21/11/2018 tarih ve E:2016/668, K:2018/765 sayılı dosyada  "Davanın Kabulüne" karar vermiş, karar aleyhine istinaf yoluna gidilmiştir.

          Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi: 09/07/2019 gün, E:2019/296, K:2019/1032 sayılı kararıyla "Davalı idarece yapılan HES çalışmaları sebebiyle davacının taşınmazının kamulaştırma dışı işgal edilerek zarar verildiği; ağaçların zarar gördüğü, sulama kanallarının tahrip edildiği, hafriyat ve kazı çalışmaları sebebiyle toprak, taş ve molozların taşınmaz üzerinde bırakıldığı iddia edilerek, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada davanın değer kaybı tazmini gibi değerlendirilerek davacının taşınmazın değerinin tamamına ilişkin istemi ile tescil istemi göz ardı edilmek suretiyle davanın kamulaştırmasız el atmanın koşulları oluşmamışsa reddedilmesi gerekirken aynı gerekçeyle bahsi geçen Uyuşmazlık Mahkemesi kararları dikkate alınmayarak, görevsizlik kararı verilmesi üzerine idare mahkemesinde açılan kamulaştırmasız el atma tazminat davası şeklinde kurgulanan taşınmazın tamamının değerine ilişkin davada mücavir alan kamulaştırılması veya kamulaştırmasız el atmaya dayalı iddialar karşısında görev uyuşmazlığı çıkarılması gerekirken, davanın kabulüne karar verildiği" gerekçesiyle, "istinaf başvurusunun kabulüne, Rize İdare Mahkemesi Hakimliği'nin 21/11/2018 gün ve E:2016/668, K:2018/765 sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Rize İdare Mahkemesine gönderilmesine" kesin olarak karar vermiştir.

          RİZE İDARE MAHKEMESİ: 19/09/2019 tarih ve 2019/476 sayılı kararla "Uyuşmazlık konusu olayda, Mahkememizin 21/11/2018 tarih ve E:2016/668 K:2018/765 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın davalı idare tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 09.07.2019 tarih ve E:2019/296 K:2019/1032 sayılı kararıyla Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. Maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerektiği gerekçesiyle Mahkememizin 21/11/2018 tarih ve E:2016/668 K:2018/765 sayılı kararının kaldırıldığı görülmektedir.

          Bu durumda, görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli yargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir" görüşüyle "Artvin Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13/01/2016 tarihli E:2015/80 K:2016/21 sayılı görevsizlik kararına ilişkin dosyasının teminine, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi bir karar verinceye kadar davanın bekletilmesine" karar vererek 25/11/2019 tarih ve 2019/476 esas sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 03/12/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

              İNCELEME VE GEREKÇE:

              Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında:

              I-İLK İNCELEME:

              Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

              II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

              Dava, davalı idarece inşa ettirilen Hidroelektrik Santrali iletim tesislerinin yapımı sebebiyle bir kısmı kamulaştırılan davacıya ait taşınmazın önemli bir kısmının2012 yılının Mart ayından itibaren kullanılamaz hale geldiğini, zira bölgede yapılan yol çalışmaları ve kamulaştırılan kısma su tutumu nedeni ile şevlerin açılması, suyun ana kaya topuklarını tahribi neticesinde bitişikte bulunan dava konusu taşınmazda heyelanlar oluştuğunu ve üretim yapılamaz duruma geldiği iddialarıyla ve uğranılan zararın tazmini istemi ile açılmıştır.

          İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının Artvin İli, Ardanuç İlçesi, Ferhatlı Köyü'nde bulunan tapunun 19 ada 23 parselde kayıtlı taşınmazın maliki olduğu; taşınmazın bir kısmının kamulaştırıldığı, ifraz sonucu 119 ada 43 parsel numarasını aldığı, bölgede yapılan yol çalışmaları ve kamulaştırılan kısma su tutumu nedeni ile şevlerin açılması, suyun ana kaya topuklarını tahribi neticesinde bitişikte bulunan dava konusu taşınmazda heyelanlar oluştuğunu ve 2012 yılının Mart ayından itibaren taşınmazın önemli bir kısmının kullanılamaz hale geldiğini, taşınmazda meydana gelen heyelanlar ile davalı idarenin yol çalışmaları arasında doğrudan illiyet bağı bulunduğu, taşınmazın kamulaştırılması talebiyle davalı idareye müracaat ettiği, ancak talebine olumlu yanıt verilmediği; bunun üzerine davacı tarafından taşınmazda meydana geldiği ileri sürülen zararlara karşılık olarak maddi tazminatın Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle uyuşmazlık konusu davaların açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Olayda, adli yargı yerinde açılmış olan davada yapılan keşif sonucu, Harita ve Ziraat Mühendislerince hazırlanan 20.12.2014 tarihli Bilirkişi raporunda "taşınmazın kuzey hududunun baraj gölü ile sınır olup yaklaşık 10 - 15 metrelik yükseklik farkı bulunduğu, dava konusu taşınmazda baraj gölü istikametine doğru baraj gölüne paralel istikamette kısmi heyelan ve derin çatlaklar görüldüğü, baraj inşaatı ve su tutulması ile doğrudan ilişkisi bulunan bu olumsuz durumdan dolayı taşınmazda tarımsal faaliyetin devam ettirilmesi mümkün olmadığı" yönünde ibarelere yer verildiği görülmüştür.

           Bu durumda davacının iddiaları ve dosyada bulunan bilirkişi raporları dikkate alınarak, davanın, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden veya eylemsizliğinden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Rize İdare Mahkemesinin 19/09/2019 tarih ve 2019/476 sayılı başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

              S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenleRize İdare Mahkemesinin 19/09/2019 tarih ve 2019/476 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE 23.12.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                    Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN