Hukuk Bölümü         2009/137 E.  ,  2010/50 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : A.V.

Davalı           : Ankara Valiliği

 O L A Y : Davacı, dava dilekçesinde, 12.11.2005 tarihinde, sürücüsü olduğu 06 BD 112 plakalı araç ile tali yoldan aşırı hızla bir anda önüne çıkan 06 HMF 57 plakalı araca çarptığını, kaza raporunda asli kusurun tamamının karşı tarafa verildiğini, ancak, kendisine de aşırı hız maddesinden ceza yazıldığını ve bunun sonucunda da tali kusurlu sayıldığını, karşı tarafın sigorta şirketi olan Koç Allians’ın, kullandığı araçta meydana gelen hasarın % 75'ini ödediğini, % 25'inin ise tarafından ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, kaza anında hızlı olduğu kanısına varılmasının teknik imkanlar dahilinde mümkün olmadığını, tamir faturası toplamı 4.071.-YTL olduğu halde, Sigorta Şirketinin raporda tali kusurlu gözüktüğünden 3.053.-YTL ödeme yaptığını, kendisine verilen % 25 tali kusurun iptalini istediğini, böylelikle Sigorta Şirketinin kalan ödemeyi de yapacağını, aksi takdirde mağduriyetinin söz konusu olduğunu ileri sürerek adli yargı yerinde dava açmıştır.

             ŞİŞLİ 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 13.10.2006 gün ve Müt:2006/232 sayı ile, muterizin Mahkemelerine verdiği dilekçesi ile, 12.10.2005 günü sevk ve idaresindeki 06 BD 112 plakalı araçla normal bir süratle seyir halinde iken tali yoldan aşırı hızla birden önüne çıkan 06 HMF 57 plaka no’lu araca çarpmak zorunda kaldığını, ancak, trafik ekibince tutulan trafik kazası tespit tutanağında hiçbir kusuru olmamasına rağmen %25 oranında kusur izafe edildiğini, bu yüzden sigorta şirketi tarafından kendisine eksik ödeme yapıldığını, mağduriyetinin giderilmesi için tarafına verilen %25'lik tali kusur miktarının iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davacının Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen 12.11.2005 tarih ve 2005/53349 sayılı Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağında şahsına izafe edilen kusur miktarının iptalini istediği, idari işlemlerin iptaline ilişkin yargılama yapma görevinin idare mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            Davacı, bu kez, dilekçe ret kararları üzerine yenilediği dava dilekçesinde, ceza tutanağının, Ankara Trafik Denetleme Şubesi'nin kayıtlarında gözükmediğini, ancak, kaza raporunda tarafına 52/a maddesinin yazıldığını ve tarafına kesilen ceza tutanağı seri numarasının DY 351238 olarak görüldüğünü, % 25 kusur oranının karşı tarafın Sigorta Şirketi olan Koç Allians tarafından kendisine söylenildiğini, kaza anında hızlı olduğu kanaatine varılmasının teknik imkanlar dahilinde mümkün olmadığını ileri sürerek 52/a maddesinden dolayı verilmiş olan ve kaza raporunda DY 351238 no ile görülen cezanın iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ; 27.2.2009 gün ve E:2007/1275 sayı ile, Aycan Vergili tarafından idari para cezası işinden dolayı Ankara Valiliği'ne karşı dava açıldığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türlerinin: a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayıldığı, 13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1, Ek-1, 116 ve 112. maddeleri ile 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinden söz ederek, incelenen uyuşmazlıkta, öngörülen trafik para cezasının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda da bu para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, trafik para cezasına yapılan itirazın ise Şişli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 13.10.2006 gün ve 2006/232 Müteferrik esas sayılı kararla görev yönünden reddedildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınarak idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı, bu nedenlerle, Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 1.3.2010 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesinde,Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

             Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” ve 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

            (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Olayda, adli yargıda açılan davanın, Sulh Ceza Mahkemesince, davacının, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen 12.11.2005 tarih ve 2005/53349 sayılı Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağında şahsına izafe edilen kusur miktarının iptalinin talebine ilişkin olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği; idari yargıda açılan davanın ise idare mahkemesince idari para cezasına karşı açılan dava olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, aynı trafik kazası nedeniyle açılmış olmakla birlikte Şişli 1. Sulh Ceza Mahkemesi ile Ankara 9. İdare Mahkemesi’nde görülen davaların konularının aynı olduğundan söz etmek mümkün değildir.  

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 1.3.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.