Hukuk Bölümü         2013/763 E.  ,  2013/937 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Sosyal Güvenlik Kurumu                                                                                   

Vekili      : Av. S.Y.

Davalı      : N.Ç.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının Sosyal Güvenlik Kurumunda araştırmacı memur olarak görev yapmakta iken, davalıya 02/2007-03/2009 tarihleri arasında Özel Hizmet Tazminat Oranlarında hata yapılmak suretiyle 14.053,76 TL sehven fazla ödeme yapılmış olduğunu, durumun davalı sigortalıya 24.04.2009 tarihinde bildirildiği halde söz konusu meblağa itiraz edilmediği gibi ödeme de yapılmadığından kurum alacağının tahsili için Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2009/6454 sayılı dosya ile takip yapıldığı, davalının takibe itirazı sonucu takip durduğundan itirazın iptali ile takibin devamına, %40 İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açılmıştır.

ANKARA 13. İŞ MAHKEMESİ; 13.10.2010 gün ve E: 2009/689 K:2010/820 sayı ile özetle; davalının İdarede 657 sayılı Yasa’ya tabi araştırmacı memur statüsünde çalıştığı, uyuşmazlığın tarafların işçi, işveren olmadığı ve uyuşmazlığın İş Kanunu’ndan kaynaklanmadığı gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, kararın davacı Kurum tarafından temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Mahkemesi’nin 12.04.2011 gün, E:2011/4364 K:2011/5176 sayılı onama kararı ile görevsizlik kararı kesinleşmiştir. 

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 7. İDARE MAHKEMESİ ; 02.10.2012 gün ve 2012/1612 K: 2012/2524 sayı ile özetle; davacı idare tarafından, her ne kadar adli yargı kararı esas alınmak suretiyle dava açılmış ise de, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 1 ve 67. Maddeleri uyarınca, icra takiplerine ilişkin olarak itirazın iptali davasının görüm ve çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu gerekçe gösterilmek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, yapılan itiraz başvurusu üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 16.01.2013 gün ve E:2013/110 K:2013/629 sayılı kararı ile görevsizlik kararı onanarak kesinleşmiştir.

Davacı vekili, adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi talebiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Bahri AYDOĞAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 04.06.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, dava dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile, Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

                2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

                İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

                İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 13.İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 13. İş Mahkemesi’nin 13.10.2010 gün ve E:2009/689 K:2010/820 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.06.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.