Hukuk Bölümü         2007/314 E.  ,  2007/299 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

Davacı            : K. Tekstil Konf. İnş. Gıda San. Tic. Ltd. Şti.

Vekili              : Av. Ş.Y.

            Davalı             : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı( İstanbul Bölge Müdürlüğü )

 

O  L  A  Y       : Müfettiş raporu ile, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un 18. maddesine aykırı davrandığı (işyerinde izinsiz yabancı işçi çalıştırdığı)  nedeniyle, aynı Yasa’nın 21. maddesi uyarınca, 23.2.2004 tarih ve 34 sayılı işlemle idari para cezası verilmiş; davacı, söz konusu para cezasına  karşı, 4.3.2004  tarihinde  sulh ceza mahkemesinde itirazda bulunmuştur.

Bağcılar 1.Sulh Ceza Mahkemesi; 20.4.2004 gün ve  2004/59 Müt. sayı ile, yetkisizlik kararı vererek dosyayı Fatih Sulh Ceza Mahkemesine göndermiştir.

FATİH 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 4.5.2004 gün ve E:2004/218 Müt. sayı ile; 4857 sayılı İş Kanununun 108/2. maddesinde bu cezalara karşı idare mahkemesine itiraz edilmesinin gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, itiraz edilmediğinden kesinleşmiştir.

Davacı, aynı istekle, 24.9.2004 gününde idari yargı yerinde itirazda bulunmuş; İstanbul 4. İdare Mahkemesi; 27.9.2004 gün ve E:2004/2412, K.2004/1448 sayı ile dava dilekçesinin reddine karar vermiş; davacı dilekçesini yenileyerek, 25.1.2005 tarihinde yeniden dava açmıştır.

İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ; 18.4.2006 gün ve E:2005/170, K:2006/949 sayı ile, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun  uyarınca verilen idari para cezasının, aynı Yasa’nın 21. maddesi uyarınca Sulh Ceza Mahkemesinin görevi içinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar, itiraz edilmediğinden kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN,  Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, O.Cem ERBÜK, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 3.12.2007 günlü toplantısında;

            l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri  ve  adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği….”açıkça belirtilmiştir.Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı  başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı kararının kesinleşme  durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Başkanlığın talebi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelemesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un 18. ve 21. maddelerine göre verilen idari  para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

            27.02.2003 tarih ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un  “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, Kanunun amacının, yabancıların Türkiye'deki çalışmalarını izne bağlamak ve  yabancılara verilecek çalışma izinleri ile ilgili esasların belirlenmesi olduğu; 18.maddesinde, bağımsız çalışan yabancıların, çalışmaya başladıkları tarihten ve çalışmanın bitiminden itibaren, yabancı çalıştıran işverenlerin yabancının çalışmaya başladığı tarihten, çalışma izninin verildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde çalışmaya başlamaması halinde bu sürenin bitiminden itibaren ve herhangi bir nedenle hizmet akdinin sona erdiği tarihten itibaren, en geç on beş gün içerisinde durumu Bakanlığa bildirmekle yükümlü bulunduğu; 21.maddesinde de, 18 inci maddeye göre bildirim yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmeyen bağımsız çalışan yabancı ile yabancı çalıştıran işverene her bir yabancı için ikiyüzelli milyon lira,  çalışma izni olmaksızın bağımlı çalışan yabancıya beşyüz milyon,  çalışma izni bulunmayan yabancıyı çalıştıran işveren veya işveren vekillerine her bir yabancı için iki milyar beşyüz milyon lira idari para cezası verileceği, bu durumda, işveren veya işveren vekilinin yabancının ve varsa eş ve çocuklarının konaklama giderlerini, ülkelerine dönmeleri için gerekli masrafları ve gerektiğinde sağlık harcamalarını karşılamak zorunda olduğu,  birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda sayılan fiillerin tekrarı halinde idari para cezalarının bir kat artırılarak uygulanacağı,   Kanuna göre verilmiş çalışma izni olmaksızın bağımsız çalışan yabancıya bir milyar lira idari para cezası verileceği ve varsa işyeri veya işyerlerinin Bakanlık bölge müdürlerince kapatılması kararı alınarak, bu kararın uygulanması için durumun ilgili valiliğe bildirileceği,  tekrarı halinde, varsa işyeri veya işyerlerinin kapatılmasının yanı sıra idari para cezası bir kat artırılarak uygulanacağı,   Kanunda öngörülen idari para cezalarının gerekçesi belirtilmek suretiyle Bakanlık bölge müdürlüğünce ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği,  idari para cezalarının tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde vergi daireleri veya mal müdürlüklerine ödeneceği, ilgililerin cezaya bu süre içinde yetkili sulh ceza mahkemesi nezdinde itiraz edebileceği, başvurunun, cezanın takip ve tahsilini durdurmayacağı,  bu Kanuna göre idari para cezası ile cezalandırılan bağımlı veya bağımsız çalışan yabancılar ile yabancı çalıştıran işverenlerin İçişleri Bakanlığına bildirileceği, süresi içinde ödenmeyen idari para cezaları ve diğer alacakların takip ve tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

            Bu düzenlemelere göre, 4817 sayılı Kanunda öngörülen idari para cezalarının, gerekçesi belirtilmek suretiyle Bakanlık bölge müdürlüğünce ilgililere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği,  söz konusu cezaların vergi daireleri veya mal müdürlüklerine ödeneceği, ilgililerin cezaya, yetkili sulh ceza mahkemesi nezdinde itiraz edebilecekleri anlaşılmaktadır.

            Olayda, yukarıda belirtilen koşulların oluştuğu anlaşıldığından, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanuna dayanan dava konusu idari para cezasına karşı yapılacak itiraza bakma görevi, sulh ceza mahkemesine ait bulunmaktadır.

Öte yandan; 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesinde, “Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.” denilmesi ve İdare Mahkemesinde davanın 24.9.2004 tarihinde açılmış  olması nedeniyle,  bakılan uyuşmazlıkta,  bu Yasa hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır.

Açıklanan nedenlerle, sulh ceza mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

                                                                                                                                       

SONUÇ    : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Fatih 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 4.5.2004 gün ve E:20045/218 Müt. sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.12.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.