T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/143

KARAR NO  : 2020/167      

KARAR TR  : 24/02/2020

 

ÖZET: Davacıların murisinin hisseli maliki olduğu, taşınmazın imar planında sosyal tesis ve park alanı olarak düzenlendiği, taşınmaz üzerinde Belediye Başkanlığınca nikah salonu inşa edilerek taşınmaza el atıldığından bahisle uğranıldığı öne sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacılar: 1 - A.O. 2 - N.A. 3 - Naf.A. 4 - H.A.

          Vekilleri : Av. M. Ç.

          Davalı   : Kozan Belediye Başkanlığı

          Vekilleri : Av. A.U.

 

          O L A Y:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin miras yoluyla hissedarı oldukları Adana ili Kozan ilçesi Tufanpaşa Mahallesi 614 ada 19 parsel sayılı taşınmazın davalı Kozan Belediye Başkanlığı tarafından İmar Planında Sosyal Tesis ve Park alanı olarak düzenlendiğini, Kozan da millet bahçesi olarak bilinen bu yerde Kozan Belediye Başkanlığı'nın Nikah Müdürlüğü'nün bulunduğu, düğün vb. etkinliklerinin yapıldığı bina ve park alanı bulunduğunu, müvekkillerinin uzun süredir maliki oldukları taşınmazları fiilen belediyenin el atması sonucu kullanamadıklarını, taşınmazın müvekkillere ait hisselerin tamamının davalı Kozan Belediye Başkanlığı tarafından kullanılması sureti ile oluşan 10.000 TL belirsiz alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak müvekkillere ödenmesine karar verilmesi istemiyle 01/03/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          KOZAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 31/05/2019 gün, E:2018/100, K:2019/356 sayılı dosyada "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29/05/2015 tarihli 2015/İ 8-912 esas 2015/1460 karar sayılı kararı ile; "Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; imar kısıtlamalarından kaynaklanan, hukuki elatma iddiasına dayalı davaya adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere; 24/05/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. Maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi: "Uygulama imar palanlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir." hükmünü içermektedir. İdari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planıyla umumi hizmetlere ayrılan yerlerde kişilerin taşınmaz malları üzerindeki haklarına, imar planıyla birtakım kısıtlamalar getirilmekte olup, kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen idare, maliklerin taşınmaz üzerindeki tasarruf haklarını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirmektedir. Bu durumda açılacak tazminat davalarının 24/05/2013 tarihli 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6.maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi uyarınca, idari yargıda bakılması gerekir. " dendiği anlaşılmaktadır.

          Somut olayımızda dava konusu edilen Tufanpaşa Mahallesi 614 ada 19 parselin imar planında sosyal tesis ve park olarak yer aldığı, ilgili imar planının tapuya tescil edildiği, ancak fiilen davalı idare tarafından herhangi bir el atmanın olmadığı anlaşılmakla idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planıyla umumi hizmetlere ayrılan yerlerde kişilerin taşınmaz malları üzerindeki haklarına, imar planıyla bir takım kısıtlamalar getirilmekte olup, kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen idare, maliklerin taşınmaz üzerindeki tasarruf haklarını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirdiği, ancak el atmanın fiili bir el atma değil hukuki bir el atma olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaati mahkememizde hasıl olmuştur" görüşüyle "HMK'nın 114/1-c maddesi gereği görevin dava şartı olduğu anlaşılmakla Davanın Usulden Reddine" karar vermiş, istinaf edilmeyen karar 30/10/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacılar vekili bu kez aynı taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ADANA 2. İDARE MAHKEMESİ: 16/01/2020 tarih ve 2020/131 sayılı kararla "Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık ilgili idareler tarafından Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmaza fiilen el atılması halinde, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

          Uyuşmazlık Mahkemesi içtihatları uyarınca; idarelerce kişilerin taşınmazlarının herhangi bir kamulaştırma işlemi olmaksızın fiilen kamusal işlevlerde kullanılması anlamına gelen fiili el atma durumuna ilişkin davaların adli yargı mahkemelerinde, imar planında taşınmazın kamu kullanımına ayrılması durumuna karşılık gelen hukuki el atma davalarının ise idari yargıda çözümleneceği açıktır. Bununla birlikte taşınmazın bir kısmına fiilen el atıldığı, diğer bir kısmı için ise (olayda da olduğu gibi) hukuki el atma durumunun söz konusu olduğu durumlarda ise, taşınmaz malikinin taşınmazın bir kısmı için adli yargıda, diğer kısmı için idari yargıda dava açması gerektiğinin ileri sürülmesi hem usul ekonomisine hem de Uyuşmazlık Mahkemesinin bu yöndeki içtihadının gayesine uygun olmayacaktır. Zira böyle bir durumda fiili el atma ile hukuki el atma durumları iç içe geçmiş olup, taşınmaza yönelik el atma eyleminin bir bütün olarak tek yargı yerinde incelenmesi gerekmektedir. Bu takdirde, (fiili el atma davalarına idari yargı bakamayacağından), taşınmazın fiili el atmaya konu olmayan (hukuki el atmaya konu olan) kısmına yönelik tazminat talebinin de bütünlük içinde adli yargıda görülmesi icap etmektedir.

          Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların paylı maliki oldukları Adana İli, Kozan İlçesi, Tufanpaşa Mahallesi, 614 ada 19 parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin, Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2018/100 sayılı dosyasında kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davasının açıldığı, dosya kapsamında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde dava konusu taşınmazın imar planında "sosyal tesis ve park" vasfında olduğu, içerisinde düğün salonu ve umumi tuvalet bulunduğu, düğün salonun kime ait olduğunun bilinmediği ayrıca taşınmazın bir kısmının düğün salonu için otopark olarak kullanıldığı tespitine yer verildiği, bunun üzerine Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 31/05/2019 tarih ve E:2018/100 K:2019/356 sayılı kararıyla davalı idare tarafından fiilen herhangi bir el atmanın olmadığından bahisle uyuşmazlığın görüm yerinin idari yargı olduğundan bahisle görev yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

          İncelenen uyuşmazlıkta, davacıların paylı maliki oldukları Adana İli, Kozan İlçesi, Tufanpaşa Mahallesi, 614 ada, 19 parsel sayılı taşınmazın imar planında "sosyal tesis ve park" olarak düzenlenmiş olmasına karşın fiili olarak düğün salonu, umuma açık tuvalet ve otopark olarak kullanılmak suretiyle el atıldığının sabit olduğu, taşınmazın kamu kullanımına ayrılmasına karşılık gelen hukuki el atmanın yanında fiili olarak da el atıldığı, bu nedenle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle; Mahkememizin görevine girmeyen ve Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 31/05/2019 tarih ve E:2018/100 K:2019/356 kararıyla da görevsizlik kararı verilen işbu davada, görevli mahkemenin belirlenmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine" karar vererek 16/01/2020 tarih ve 2020/131 esas sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 07/02/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

              İNCELEME VE GEREKÇE:

              Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 24.02.2020 günlü toplantısında:

              I-İLK İNCELEME:

              Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

              II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

              Dava, davacıların murisinin hisseli maliki olduğu, Adana ili Kozan ilçesi Tufanpaşa Mahallesi 614 ada 19 parsel sayılı taşınmazın imar planında sosyal tesis ve park alanı olarak düzenlendiği, taşınmaz üzerinde Kozan Belediye Başkanlığı'nın Nikah Müdürlüğü'nün bulunduğu, düğün vb. etkinliklerinin yapıldığı ve bu suretle el atıldığından bahisle uğranıldığı öne sürülen maddi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.  

          Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme üçüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

          Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

          Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.        

          İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

      c) (Ek: 3/7/2005-5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz…” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamalarında taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim Anayasanın 158. maddesi ile adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir.

Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806)

Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Tüm bu açıklamaların ışığında; davaya konu olayda, davacıların hisseli maliki olduğu,taşınmaz üzerine davalı Kozan Belediyesince kamulaştırma işlemi yapılmadan düğün salonu, sosyal tesis ve park inşa edilmek suretiyle, taşınmaza fiilen el atıldığı iddiası ile meydana geldiği belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.

 

Açıklanan nedenlerle, Adana 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.05.2019 gün ve E:2018/100, K:2019/356 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, Adana 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.05.2019 gün ve E:2018/100, K:2019/356sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.02.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

 

                                          Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN