Hukuk Bölümü         2012/513 E.  ,  2013/93 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : D.Ö., (Birleştirilen dosyadaki davacı D.A.)

Vekilleri  : Av. E.K., Av. Y.Ö.

Davalılar : 1-Sağlık Bakanlığı

Vekilleri  : Müş.Haz.Av. N.K., Av. E.Ö.

                  2-Çankaya Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. D.B.

O L A Y :1-Davacı D.Ö. vekili, müvekkilinin hissedar olduğu,  Ankara, Çankaya, 1. Bölge Çukurca Mahallesinde bulunan  26182 ada, 1 sayılı  taşınmazın  imar planında  "Poliklinik yeri" olarak ayrıldığını;  taşınmazın kamulaştırılmaması nedeniyle  müvekkilinin mağdur olduğunu;  3194 sayılı Yasanın 10.maddesi  uyarınca, kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşlarının, program süresi içinde kamulaştırmalarının gerektiğini; sağlık arsası olarak ayrılmasından dolayı müvekkilinin taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunamadığını;  Yargıtay HGK.nun 2010/5 E., 2010/651 K: İçtihadında da belirtildiği üzere müvekkilinin davalılardan el konulan yerin bedelini isteme hakkına sahip bulunduğunu ifade ederek; Ankara, Çankaya 1. Bölge Çukurca mahallesinde 26182 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın, 55/26564’lik kısmına kamulaştırmasız el atmadan dolayı taşınmazın devri ve karşılığında fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla, şimdilik 2.000.00 TL. tazminatın faiziyle birlikte,  davalılardan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

2-Dava Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/568 sayılı esasına kaydedilmiştir.

3-Davalılardan Sağlık Bakanlığı vekilince, süresi içerisinde verilen 31.1.2012 kayıt tarihli dilekçede, dava konusu taşınmazın üzerinde halihazırda bina bulunmadığı, imar uygulamasından kaynaklanan davanın idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, görev itirazında bulunulmuştur.

4-Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesi; 8.3.2012 tarih ve E:2011/568 sayılı 1.Celsesinde, iş bu dava dosyasının, davacısı D.A. olan, Çankaya Belediyesi aleyhine açılmış olan, aynı taşınmaza ait Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/504 sayılı dosyası ile birleştirilmesine; yargılamanın Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin  E:2011/504 sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine  karar vermiştir.

5-ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ;  21.6.2012 gün ve E:2011/504 sayı ile, Mahkemelerinin bu dosyası ile birleşen Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/568 Esas sayılı dosyasında davalı Sağlık Bakanlığı vekilinin 10.5.2012 havale tarihli dilekçesi ile asıl dosya yönünden 17.4.2012 tarihli cevap dilekçesinde bulunulmasına rağmen birleşen dosya yönünden yargı yolu itirazında bulunulmadığı ancak görev itirazının kamu düzenine ilişkin olduğu, her zaman ileri sürülebileceği belirtilerek, yargı yolu itirazında bulunulduğu, dilekçesinin birleşen dosyanın davacısı vekiline tebliğ edildiği davacı vekilinin 18.5.2012 tarihli havale tarihli dilekçesinde 10.5.2012 havale tarihli dilekçeyi kabul etmediklerini, görev itirazlarının ilk itirazlarla ileri sürülmesi gerektiği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmesini ve dosyanın tefrikine karar verilmesini talep ettiği görülmüş olduğu, Mahkemelerinin dosyası ve birleşen Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyası incelendiğinde; Yargı yolu itirazının süresinde yapılmadığı gibi davanın kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davası olduğu anlaşıldığından, davalı Sağlık Bakanlığı vekilinin birleşen Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/568 Esas sayılı dosyasında yaptığı yargı yolu itirazının reddine karar vermiş; bu karar 29.6.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Davalı Sağlık Bakanlığı vekilinin, Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/504 sayılı dosyası birleşen Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/568 Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları yargı yolu itirazlarının reddine dair verilen Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21.6.2012 tarihli kararına karşı, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

 DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı;  bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşıdığı;  dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, dava dilekçesinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü kararında, fiili el atma olmadan da hukuki el atmanın kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirildiği ileri sürülmek suretiyle imar planında poliklinik alanı olarak ayrılan taşınmazının bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiği; davalı idarelerin yazı ve savunma dilekçelerinden de anılan taşınmaz üzerine henüz yapılmış bir bina bulunmadığının anlaşıldığı;  bu bilgiler karşısında; davanın, davacının taşınmazının, imar planında poliklinik alanına ayrılması hadisesi sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın maliki yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak; bu sonuç ya da sonuçlar, yukarıda da söylenildiği üzere, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmazın poliklinik alanı olarak gösterilmesinden; bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarenin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "kamulaştırmasız el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla,  davanın taşınmazın bedelinin tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle; 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 14.1.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalılardan Sağlık Bakanlığı vekilinin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak, birleşen dosyaya ilişkin olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, anılan davalı ve davacı D.Ö. ile davanın taşınmazın bedelinin tahsiline hükmedilmesi istemine ilişkin kısmı yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacı D.Ö.’ın hissedar olduğu taşınmazına,  imar planında poliklinik alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik;  2.000,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

                3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.”  hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

                Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

                Dosyanın incelenmesinden, Ankara, Çankaya, 1. Bölge Çukurca Mahallesinde bulunan 26182 ada, 1 sayılı taşınmazın 24.1.1989 tarihinde kesinleşen 81034 no.lu plan kapsamında “Çankaya Belediyesi Poliklinik Alanı” olarak ayrıldığı, Belediye Meclisinin 23.12.2005 gün ve 430 sayılı kararı ile kabul edilen ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 18.2.2005 gün ve 526 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile parselin kullanım kararının “Sağlık Alanı” olarak değiştirildiği, taşınmaz üzerinde bina bulunmadığı anlaşılmıştır.

                Olayda, imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu parselin imar planında sağlık alanında kaldığı, taşınmaz üzerinde idare tarafından, amacına uygun hiçbir işlem yapılmadığı, kamulaştırma işlemlerinin gerçekleştirilmediği, bedel ödenmediği, taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkının kullanılamaz hale getirildiği, mülkiyet hakkının hukuksal bir nedene dayanılmadan davalı idarelerce engellendiği, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacının paydaşı olduğu taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup,  belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalılardan Sağlık Bakanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalılardan Sağlık Bakanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21.6.2012 gün ve E:2011/504 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 14.1.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.