T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS NO     : 2019 / 348

          KARAR NO : 2019 / 364

          KARAR TR  : 20.5.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

           

 

 

                                    K  A  R  A  R

 

Davacı          : M. Genel Sigorta A.Ş.

Vekilleri        : Av.A. O.Ö., Av.M.A.

Davalı           : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili            : Av.Y.Ö., Av.D. A. U.

 

O L A Y    : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı 34 ... 9151 plakalı aracın, davalının sorumluluk alanındaki Kocaeli Gölcük İlçesi Değirmendere mevki D-130 Dörtyol Yalova istikameti köprü üzerinde yolun yüzeyinin buzlu ve kaygan olması sebebiyle oluşan ve birçok aracın da karışmış olduğu kazada, önündeki kazayı görerek duran araçlara çarpmak suretiyle yaralamalı ve maddi hasarlı kazaya karıştığını; polis memurları tarafından hazırlanan tutanakta; kazanın, müvekkil şirket nezdinde sigortalı olan aracın kazaya önündeki kazayı görerek duran 34 ...3914 ve 41 ... 589 plakalı araçlara arkadan çarpmak ve arkasında bağlı bulunan 31 ... 9151 plakalı yarı römorkun arka ve yan kısımlarıyla anılan iki aracın önünde bulunan 41 ... 9851 plakalı yarı römorkun arkasına sıkıştırmak suretiyle dahil olduğunun  tespit edildiğini; bununla birlikte anılan kazanın meydana gelmesine yüzeyin buzlu ve kaygan olması ve yolun yapım, onarım ve bakımından sorumlu olan kurum veya kuruluşun gerekli tedbiri almamasının temel oluşturduğunu; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 7. ve  6001 sayılı Kanun 4. Maddesindeki düzenlemelerde; davalı kurumun görev ve sorumluluklarının açıkça belirtildiğini, buna ilişkin olarak davalı kurumun, sorumluluk alanı dahilindeki yerlerde emniyetli sürüş için gerekli tedbirleri alması, olumsuz hava koşullarının olası kazaya sebebiyet vermesinin önlenmesi için gerekli levhaları ve işaretleri koyması, sürücülerin can ve mal güvenliğini tehlikeye atmayacak sürüş yapabilmeleri için tüm özeni göstermesi gerektiğini; olay kapsamında müvekkil şirketin sigortalısına 09.03.2016 tarihinde 36.854,00 TL tutarında hasar tazminatı ödediğini; ödeme neticesinde müvekkili şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesindeki halefiyet hükmü uyarınca zarara sebep olan sorumlulara karşı dava açma hakkına sahip olduğunu; bu davada adli yargının  görevli bulunduğunu;  Uyuşmazlık Mahkemesinin kararlarının da bu doğrultuda olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirket tarafından sigortalısına yapılan ödemeden kaynaklanan 18.427,00 TL tutarındaki rücu alacağının ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline  karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

GÖLCÜK 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 22.11.2017 gün ve E:2016/183, K:2017/218 sayı ile, “(…) yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davacı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğünü hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. İdari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında değinildiği üzere tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 Sayılı idari Yargılama Usulü Kanunun 2.maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Yargı yolu dava şartlarından olup mahkemece resen incelenmesi gereken hususlardan olup, hizmet kusuru nedeniyle davanın tam yargı davası olarak idari yargıda açılması gerektiğinden dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür. (Kıyasen Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2016/11827 Karar, 20175316Esas sayılı ilamı.)

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1.Açılan davanın HMK m. 114/1-b yollaması ile m. 115/2 uyarınca usulden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi: 20.12.2018 gün ve Dosya No:2018/3429, K:2018/1604 sayı ile, “(…)Yapılan değerlendirmede benzer mahiyette olan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 02/10/2017 tarih ve 2016/16370 E., 2017/8456 K. sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19/09/2016 gün ve 2016/6689E 2016/7954K. sayılı kararlarında görevli mahkemenin idari yargı yeri olduğunun belirtildiği, davalı sigortalısı sürücünün seyir halinde iken yolun kaygan ve buz olması nedeniyle kazanın oluşması halinde hizmet kusuruna dayalı eylemde yargı yolunun idari yargı olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf talebinin HMK 353/1 -b/l uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;

1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararma yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 ESASTAN REDDİNE…” kesin olarak karar vermiş ve mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ 1.İDARE MAHKEMESİ: 27.3.2019 gün ve E:2019/267 sayı ile, “(…)2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanunu'nun 19., 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 10.  ve 110. maddelerine yer verdikten sonra;  “Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen zarar nedeniyle sigortalı araç sahibine davacı şirketçe ödenen kasko bedelinin davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nden rücuen tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın rucuen tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmış olup, Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/183 esas sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen görevsizlik kararı da dikkate alındığında olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için yukarıda anılan amir hüküm uyarınca dosyaların Mahkemeniz'e gönderilmesi gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle; Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/183 esas sayılı dava dosyasının temini ile Mahkememiz'in söz konusu dosyasıyla birlikte 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyaların Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 20.5.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasara uğrayan sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini karşılayan sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

 

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından, kasko sigortalı 34 ... 9151 plakalı aracın Kocaeli İli, Gölcük İlçesi, Değirmendere mevkii D-130 dörtyol Yalova istikameti köprü üzerinde yolun yüzeyinin buzlu ve kaygan olması sebebiyle birçok aracın karışmış olduğu yaralamalı ve maddi hasarlı kazada, kollukça düzenlenen kaza tespit tutanağında davalı idarenin de kusuru olduğundan bahisle sigortalıya ödenen 36.584,00-TL tazminatın şimdilik 18.427,00-TL'sinin sigortalıya ödeme yapılan 09/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kocaeli 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Gölcük 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.11.2017 gün ve E:2016/183, K:2017/218 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kocaeli 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Gölcük 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.11.2017 gün ve E:2016/183, K:2017/218 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.5.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                  Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                              Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                             SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                    Aydemir                            Nurdane           

                                           AYDIN                             TUNÇ                             TOPUZ