Hukuk Bölümü         2010/1 E.  ,  2010/177 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar      : 1- T.D.

                         2- H.Ç.

                        3- A.Ç.

                        4- M.S.

                         5- İ.D.

Davalı             : Eyüp Kaymakamlığı 

            O L A Y : Eyüp Kaymakamlığı Dernekler Büro Şefliği’nin 20.9.2004 gün ve 158 sayılı işlemi ile, 2002 yılında yapılması gereken olağan genel kurul toplantısını yapmayan yönetim kurulu üyelerinin, 2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun 20. maddesine muhalefet ettiklerinden bahisle 78/2. maddesi gereği, 6 Mayıs 2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4854 sayılı Bazı Kanunlardaki Cezaların İdari Para Cezasına Dönüştürülmesine Dair Kanun’un 33. maddesine istinaden 886.650.000.-TL idari para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

            Davacılar, para cezasının kaldırılması istemiyle 30.9.2005 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            İSTANBUL 3. İDARE MAHKEMESİ; 7.10.2005 gün ve E:2005/2422, K:2005/1333 sayı ile, davanın, davacılar adına ayrı ayrı 886.650.000.-TL idari para cezası kesilmesine ilişkin Eyüp Kaymakamlığı'nın 20.9.2004 gün ve 158 sayılı işleminin iptali istemiyle açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun muhtelif maddelerinden söz ederek, 1.6.2005 tarihinden itibaren açılacak bütün idari para cezası davalarında artık 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun uygulanmasının gerekeceği, bu durumda, dava tarihi itibariyle artık Kabahatler Kanunu kapsamında olan dava konusu idari para cezasının görüm ve çözümünün adli yargı mercilerinin görev alanında bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            Davacılar, bu kez, söz konusu idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

            EYÜP 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 1.2.2008 gün ve Muh.:2005/208, Müt.:2008/270 sayı ile, itiraz edenler T.D., H.Ç., A.Ç., M.S., İ.D.’ın Eyüp Kaymakamlığı’nın 20.9.2004 tarih ve 158 sayılı kararı ile verilen idari para cezasının iptali için İstanbul İdare Mahkemesine dava açtığı, İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nin 2005/2422 Esas sayılı dosyası ile, 5326 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca davanın sulh ceza mahkemesinde görülmesinin icap ettiği gerekçesiyle görev yönünden red kararı verildiği ve Mahkemelerine bu konu ile ilgili itiraz dilekçesi verilerek Eyüp Kaymakamlığı’nın 20.9.2004 tarih ve 158 sayılı kararı ile verilen idari para cezasının iptalinin talep edildiği, Eyüp Kaymakamlığı’nca verilen 20.9.2004 tarih ve 158 sayılı kararın iptali için öncelikle İstanbul 3. İdare Mahkemesi’ne başvuru yapıldığı ve Mahkemece 7.10.2005 tarih ve 2005/2422 Esas, 2005/1333 Karar sayılı karar ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bunun üzerine Mahkemelerine Encümen kararının iptali için başvuruda bulunulduğu, yargılama sırasında 22.7.2006 tarih ve 26236 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yayım tarihinden altı ay sonra yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 tarih ve 2005/108 Esas, 2006/35 Karar sayılı ilamı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi ve 2908 sayılı Yasa’nın 20. maddesine muhalefet nedeni ile aynı Yasanın 78/2 maddesi uyarınca 4854 sayılı Yasa gereğince eylemin yaptırımının idari para cezasına dönüştürülmesi ve bu nedenle verilen idari para cezalarına ilişkin itirazı incelemede açıkça sulh ceza mahkemelerinin yetkili olacağı yönünde düzenleme bulunmaması nedeniyle bu Kanun uyarınca verilen idari yaptırım kararlarına yapılacak itirazların yetkili idare mahkemesinde değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle, 2908 sayılı Yasa’nın 20. maddesine muhalefet nedeniyle aynı Yasanın 78/2 maddesi uyarınca verilen idari yaptırım kararının 22.7.2006 tarih ve 26236 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yayım tarihinden 6 ay sonra yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 tarih ve 2005/108 Esas, 2006/35 Karar sayılı ilamı ile 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olması nedeni ile iptaline karar verilmekle İstanbul İdare Mahkemelerinin yetkili ve görevli olduğu gerekçesiyle 5271 sayılı CMK 3 ve 268 maddeleri gereğince Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 4.10.2010 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

            Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacıların istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece idari yargı dosyası ile birlikte Yargıtay’a, Yargıtay tarafından da Mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ  ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

            Dava, 2908 sayılı Kanun’un 20 ve 78/2 maddeleri ile 4854 sayılı Kanun’un 33. maddesine göre verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır. 

06/10/1983 tarih ve 2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun(Mülga) (23/11/2004 tarih ve 25649 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 04/11/2004 tarih ve 5253 sayılı "Dernekler Kanunu" nun 38. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır) 20. maddesinde, “Genel kurul;

1. Dernek tüzüğünde belli edilen zamanlarda olağan:

2. Yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine olağanüstü toplanır.

Olağan genel kurul toplantılarının en geç iki yılda bir yapılması zorunludur.

Genel kurul toplantıya yönetim kurulunca çağrılır.

Denetleme kurulunun veya dernek üyelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine yönetim kurulu genel kurulu bir ay içinde toplantıya çağırmazsa, denetleme kurulu veya toplantı isteğinde bulunan üyelerden birinin müracaatı üzerine mahalli sulh hukuk hakimi duruşma yaparak dernek üyeleri arasından üç kişilik bir heyeti, genel kurulu toplantıya çağırmakla görevlendirir” ve 78. maddesinde, “Bu Kanunun 13 üncü maddesinde sözü edilen ilan mecburiyetini yerine getirmeyen dernek yöneticileri, üçyüzkırkyedimilyon lira idari para cezası ile cezalandırılır.

Genel Kurul toplantılarını kanun ve tüzüklerine aykırı olarak yapan dernek yöneticileri, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, altıyüzdoksandörtmilyon lira idari para cezası ile cezalandırılır.

Bu Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen bildirimi süresi içinde vermeyenler veya 30 uncu maddeye göre organlara seçilenleri süresi içerisinde idareye bildirmeyenler üçyüzkırkyedimilyon lira idari para cezası ile cezalandırılır.

Mahkemece, kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak yapılan genel kurul toplantılarının iptaline de karar verilebilir” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, 24.4.2003 gün ve 4854 sayılı Bazı Kanunlardaki Cezaların İdari Para Cezasına Dönüştürülmesine Dair Kanun’un 1. maddesiyle, “6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanununun; 75 inci maddesinde yer alan "beşbin liradan onbin liraya kadar ağır para cezasıyla" ibaresi "üçyüzkırkyedimilyon lira idarî para cezasıyla", 78 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "beşbin liradan onbin liraya kadar ağır para cezası" ibaresi "üçyüzkırkyedimilyon lira idarî para cezası", aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan "onbin liradan yirmibin liraya kadar ağır para cezası" ibaresi "altıyüzdoksandörtmilyon lira idarî para cezası", aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan "beşbin liradan onbin liraya kadar ağır para cezası" ibaresi "üçyüzkırkyedimilyon lira idarî para cezası", 83 üncü maddesinde yer alan "beşbin liradan onbin liraya kadar ağır para cezası" ibaresi "üçyüzkırkyedimilyon lira idarî para cezası", 86 ncı maddesinde yer alan "üçbin liradan onbin liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur" ibaresi "üçyüzkırkyedimilyon lira idarî para cezası verilir" şeklinde değiştirilmiş ve 5. maddesi ile, bazı kanunların yanısıra Dernekler Kanunu’nun 87 nci maddesine de, “…Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları o yerin en büyük mülkî amiri tarafından verilir. Verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hâllerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur” fıkrası eklenmiştir.

 4/11/2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 34. maddesinde, diğer kanunlarda, 2908 sayılı Dernekler Kanunu ile ek ve değişikliklerine veya belli maddelerine yapılan atıfların, bu Kanuna veya bu Kanunun aynı konuları düzenleyen madde veya maddelerine yapılmış sayılacağı, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde aynı konuları düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerine atıf yapılmış sayılacağı; 38. maddesinde, 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir.

4.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 33. maddesinin üçüncü fıkrasında, bu Kanunda yazılı olan idarî para cezalarının mülkî idare amiri tarafından verileceği, verilen idarî para cezalarına dair kararların ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği; dördüncü fıkrasında, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği, itirazın, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı, itiraz üzerine verilen kararın kesin olduğu, itirazın, zaruret görülmeyen hâllerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılacağı öngörülmüşken, 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 578. maddesi ile, 33. maddenin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. 5728 sayılı Kanun hükümleri 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Olayda, para cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmış olup; 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nda idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “(1) Bu Kanunun;

          a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

          b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

          uygulanır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir" düzenlemeleri yer almıştır.

          Bu düzenlemelere göre;  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

            İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nda idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. 

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Eyüp 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 1.2.2008 gün ve Muh.:2005/208, Müt.:2008/270 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.10.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.