Hukuk Bölümü         2011/31 E.  ,  2011/149 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                        Davacı            : G.G.

                        Vekili              : Av. S.T.

                        Davalı             : Başbakanlık

                        Vekili              : Av. G.H.

                       O L A Y          : Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile 1989 yılında Bulgaristan dan zorunlu göçe tabi tutulan soydaşlarımız için İstanbul İlinde yapılması öngörülen konutlara müracaat eden davacının, konutunun 1993 yılında teslimi taahhüt edilmesine rağmen halen teslim edilmemesi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararında tazmin edilmesi istemiyle davalı idareye başvuruda bulunmuştur.

Davacının yaptığı başvurunun reddine ilişkin 24.11.2009 gün ve 71525 sayılı işlemin iptali ile fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 1,00 TL maddi, 1,00 TL manevi olmak üzere toplam 2,00 TL zararın tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığının savunma dilekçesinde idari davaya konu olabilecek idari bir işlemin, karar veya idari sözleşmenin bulunmadığı, dolayısıyla uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğu öne sürülmüştür.

ANKARA 7. İDARE MAHKEMESİ; 25.3.2010 gün ve E:2010/297 sayı ile, davanın Yüksek Planlama Kurulu kararı ile Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulan soydaşlarımız için İstanbul ilinde yapılması öngörülen konutlara müracaat eden davacının, konutunun teslim edilmesi ve 1993 yılında teslimi taahhüt edilmesine rağmen halen teslim edilmemesi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın da tazmin edilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun, 24.11.2009 tarih ve 71525 sayılı işlemle reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 1,00 TL maddi ve 1,00 TL manevi olmak üzere 2,00 TL zararın tazmini istemiyle açıldığı, bu durumda, davacının başvurusunun 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru olduğu, bu başvuruya davalı idarece verilen cevabın da 2577 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen 2. maddesi kapsamında bir idari işlem olduğu, bakılan davanın da iptal ve tam yargı davası niteliğinde bir dava olduğu, dolayısıyla idare mahkemelerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idare vekilinin süresi içerisinde verdiği olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 1989 yılında Bulgaristan'dan gelen davacı tarafından, Devlet Bakanlığı'nca başlatılan proje kapsamında göçmen konutlarından birine sahip olabilmek için T.C. Emlak Bankasına 2.500.000 lira katkı payı yatırdığı halde, taahhüt edilen konutun teslim edilmediği ileri sürülerek davanın açıldığı, 26.9.2006 gün ve 26301 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5543 sayılı İskan Kanunu'nun 48. maddesi gereği yürürlükten kaldırılan 14.6.1934 gün ve 2510 sayılı İskan Kanunu'nun Ek 33. maddesinde (Ek madde: 16/06/1989-3583/1 md.), "Bulgaristan'dan göçe zorlanarak 01/01/1984 tarihinden sonra Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişiler 14/06/1934 tarihli ve 2510 sayılı Kanun hükümlerine göre Türk kültürüne bağlı serbest veya iskanlı göçmen sayılır ve bunlar hakkında mezkur Kanunda hüküm bulunmaması halinde 17/03/1982 tarihli ve 2641 sayılı Kanun hükümleri (2 nci, 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci maddeler hariç) kıyasen uygulanır" ve Ek 34. maddesinde (Ek madde: 27/05/1992 - 3805/1 md.), "Başbakan, Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulup, Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişilerle ilgili olarak 2510 sayılı İskan Kanunu çerçevesinde yapılacak işlemler ile alınacak kararların genel koordinasyonu ve bu kişiler için yapılmakta olan veya yapılacak konutların proje, yapım, kontrol ve hak sahibi seçimi, bu taşınmazların hak sahiplerine dağıtım, kişiler adına temlik ve tapuda tescil ile borçlandırma konularında bir Bakanı görevlendirebilir. Görevli Bakan, bu Kanun çerçevesinde kendisine tanınan yetkisini valilere devredebilir" hükmü yer aldığı, diğer taraftan, 26.9.2006 tarihinde yürürlüğe giren 19.9.2006 gün ve 5543 sayılı İskan Kanunu'nun geçici 1. maddesinin (1). fıkrasında, Başbakan'ın, Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulup, Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişilerle ilgili olarak bu Kanun çerçevesinde yapılacak işlemler ile alınacak kararların genel koordinasyonu ve bu kişiler için yapılan veya yapılacak konutların proje, yapım, kontrol ve hak sahibi seçimi, tahsis ve dağıtımı, kişiler adına temlik ve tapuda tescili ile borçlandırma konularında Toplu Konut İdaresi Başkanını görevlendirebileceği belirtilmiş, (5). fıkrasında, "Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulup, Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişilere yaptırılan konutlardan almak üzere müracaat ederek para yatıranlardan konut sahibi olamayanların, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde müracaat etmeleri halinde yatırdıkları bedel, yatırıldıkları tarihten itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte kendilerine ödenir. Görülmekte olan davalar da bu hükme göre sonuçlandırılır. (Anayasa Mahkemesinin 23/11/2006 tarihli ve E.: 2006/152, K.: 2006/34 sayılı (Yürürlüğü Durdurma) Karan ile; bu fıkranın ikinci tümcesinin, Anayasa'ya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğu ve uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların doğabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulması hüküm altına alınmıştır.) Süresi içerisinde müracaat etmeyen soydaşların yatırmış oldukları bedel, göçmen konutları hesabına gelir kaydedilerek toplanmış bulunan paralar bu şekilde tasfiye edilir. Bu fıkra hükümlerini uygulamaya ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmaya Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yetkilidir" düzenlemesinin yer aldığı, göçmen konutlarının dağıtım esas ve prensiplerini belirlemek için hazırlanan Yönerge ile, Bulgaristan'dan gelen soydaşlarımızın konut sahibi yapılacağı duyurulmuş, davacı, bu konutlardan birine sahip olabilmek için T.C. Emlak Bankasına 2.500.000 lira katkı payını yatırarak, göçmen konutları için talep başvurusunda bulunduğu halde konut sahibi olamadığı, Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayıldığı, dava konusu uyuşmazlığın, davalı idare ile davacı arasındaki ilişkinin kamu otoritesine ve yetkisine dayalı, tek yanlı ve resen yapılan idari işlem ve eylemden kaynaklanmadığı, bir özel hukuk ilişkisi olduğu anlaşıldığından; söz konusu özel hukuk ilişkisinden doğan zararın giderilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu,  bu nedenle, 2547 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Başkanlıkça 2247 sayılı Yasanın 13. maddesinin 3. fıkrasına göre Danıştay Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutulan soydaşlarımıza Devlet Bakanlığı Organizatörlüğünde yatırılan konutların dağıtımına dair prensipleri belirleyen Yönergenin 2'nci maddesinin (B) fıkrasında, hak sahibi olanlar arasında öncelik ve puan sıralamasının bu Yönergenin 5'inci ve 6'ncl maddelerinde açıklanan esaslara göre yapılacağı, 5'inci maddesinin (E) fıkrasında, konut bedelinin 2.500.000- TL sini peşin ödenerek müracaat edenlerin 5 inci derecede tahsis önceliği alacakları, 4 üncü derecede tahsis önceliğinden artmış konutların 5 inci derecede tahsis önceliği olanlara tahsis edileceği, müracaatçı sayısı konut sayısından çok olursa 5 inci bölümde yazılı puanlama esaslarına göre sıralamaya konulacağı ve eşit puanlar arasında kur'a çekileceği; 7 nci maddesinin (B) fıkrasında, inşaat bedelinin tamamını ödemeyen ve bakiye borcunu 10 yıl taksite bağlanan şahıslarca Banka ile borçlanma sözleşmesi imzalanacağı ve daha sonra konut üzerinde bakiye borç ipotek devam etmek kaydıyla tapu devir işlemi yapılacağının öngörüldüğü; uyuşmazlığın konusunun yönerge ile Bulgaristan'dan gelen soydaşların konut sahibi yapılacağının duyurulması üzerine, davacının bu konutlardan birine sahip olabilmek için 1991 yılında T.C. Emlak Bankasına 2.500.000.- TL katkı payını yatırmasına rağmen konut sahibi olamadığı davalı idare ile davacı arasında yukarıda açıklanan biçimde kurulan ilişki, bir özel hukuk ilişkisi olduğu bu ilişkiden doğan zararın ise, kamu idaresinin tek yanlı işlem ve eylemlerinden değil; sözleşmeden doğmuş bulunduğundan; giderilmesi için açılan davanın görüm ve çözümünün Adli Yargıya ait bulunduğu, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan başvurunun kabulü gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 4.7.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Danıştay Başsavcısı’nca 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

26.9.2006 gün ve 26301 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5543 sayılı İskan Kanunu’nun 48. maddesi gereği yürürlükten kaldırılan 14.6.1934 gün ve 2510 sayılı İskan Kanunu’nun Ek 33. maddesi (Ek madde: 16/06/1989-3583/1 md.), “Bulgaristan'dan göçe zorlanarak 01/01/1984 tarihinden sonra Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişiler 14/06/1934 tarihli ve 2510 sayılı Kanun hükümlerine göre Türk kültürüne bağlı serbest veya iskanlı göçmen sayılır ve bunlar hakkında mezkur Kanunda hüküm bulunmaması halinde 17/03/1982 tarihli ve 2641 sayılı Kanun hükümleri (2 nci, 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci maddeler hariç) kıyasen uygulanır” ve Ek 34. maddesi (Ek madde: 27/05/1992 - 3805/1 md.), “Başbakan, Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulup, Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişilerle ilgili olarak 2510 sayılı İskan Kanunu çerçevesinde yapılacak işlemler ile alınacak kararların genel koordinasyonu ve bu kişiler için yapılmakta olan veya yapılacak konutların proje, yapım, kontrol ve hak sahibi seçimi, bu taşınmazların hak sahiplerine dağıtım, kişiler adına temlik ve tapuda tescil ile borçlandırma konularında bir Bakanı görevlendirebilir.

Görevli Bakan, bu Kanun çerçevesinde kendisine tanınan yetkisini valilere devredebilir” denilmiştir.

Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutulan soydaşlarımıza Devlet Bakanlığı organizatörlüğünde yaptırılan konutların dağıtımına dair prensipleri belirleyen Yönergenin “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, Bulgaristan Hükümetinin uyguladığı asimilasyon politikası neticesinde zorunlu göçe tabi tutularak Ülkemize gelen soydaşlarımızı kendilerine ait birer konut sahibi yapmak amacıyla Devlet Bakanlığı (Sn.Mehmet Çevik) organizatörlüğünde inşa ettirilmekte olan konutların dağıtım esas ve prensiplerini belirlemek için hazırlandığı, “Genel Esaslar” başlıklı 2. maddesinin (B) fıkrasında, hak sahibi olanlar arasında öncelik ve puan sıralamasının bu Yönergenin 5 ve 6. maddelerinde açıklanan esaslara göre yapılacağı, “Tahsis Öncellik Sırası” başlığını taşıyan 5. maddesinin (E ) fıkrasında, konut bedelinin 2.500.000.-TL sini peşin ödeyerek müracaat edenlerin 5. derecede tahsis önceliği alacakları, 4. derecede tahsis önceliğinden artmış konutların 5.derecede tahsis önceliği olanlara tahsis edileceği, müracaatçı sayısı konut sayısından çok olursa 5. bölümde yazılı puanlama esaslarına göre sıralamaya konulacağı ve eşit puanlar arasında kur’a çekileceği, “Puan Öncelik Sırası” başlığını taşıyan 6. maddesinde, puanlamanın nasıl yapılacağı belirtilmiş, “Tapu Değeri ve Temlik Cetvelleri” başlığını taşıyan 7. maddesinin (B) fıkrasında, inşaat bedelinin tamamını ödemeyen ve bakiye borcunu 10 yıl taksite bağlatan şahıslarca Banka ile borçlanma sözleşmesi imzalanacağı ve daha sonra konut üzerinde bakiye borç ipotek devam etmek kaydıyla tapu devir işlemi yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan; 26.9.2006 tarihinde yürürlüğe giren 19.9.2006 gün ve 5543 sayılı İskan Kanunu’nun geçici 1. maddesinin (1). fıkrasında, Başbakan’ın, Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulup, Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişilerle ilgili olarak bu Kanun çerçevesinde yapılacak işlemler ile alınacak kararların genel koordinasyonu ve bu kişiler için yapılan veya yapılacak konutların proje, yapım, kontrol ve hak sahibi seçimi, tahsis ve dağıtımı, kişiler adına temlik ve tapuda tescili ile borçlandırma konularında Toplu Konut İdaresi Başkanını görevlendirebileceği belirtilmiş, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişilere yaptırılan konutlardan almak üzere müracaat ederek para yatıranlardan konut sahibi olamayanların, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde müracaat etmeleri halinde yatırdıkları bedelin, yatırıldıkları tarihten itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte kendilerine ödenir. Görülmekte olan davalar da bu hükme göre sonuçlandırılır(Ana. Mah’nin 23/11/2006 tarihli ve E.: 2006/152, K.: 2006/34 sayılı (Yürürlüğü Durdurma) Kararı ile; bu fıkranın  ikinci tümcesinin, Anayasa’ya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğu ve uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların doğabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulması hüküm altına alınmıştır.) Süresi içerisinde müracaat etmeyen soydaşların yatırmış oldukları bedel, göçmen konutları hesabına gelir kaydedilerek toplanmış bulunan paralar bu şekilde tasfiye edilir. Bu fıkra hükümlerini uygulamaya ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmaya Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yetkilidir” düzenlemesi yer almıştır.

Yukarıda sözü edilen Yönerge ile, Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızın konut sahibi yapılacağı duyurulmuş, davacı, bu konutlardan birine sahip olabilmek için T.C. Emlak Bankasına 2.500.000.-TL katkı payını yatırarak, göçmen konutları için talep başvuru formunu doldurup vermiş, ancak, konut sahibi olamamıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Ancak, olayda, davalı idare ile davacı arasındaki ilişkinin özel hukuk ilişkisi olduğu, taraflar arasındaki bu ilişkinin, kamu otoritesine ve yetkisine dayalı, tek yanlı ve resen yapılan idari işlem ve eylemden kaynaklanmadığı anlaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, bu ilişkiden doğan zararın giderilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesince verilen görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç   :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin 25.3.2010 gün ve E:2010/297 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.7.2011 gününde Üyelerden Sıddık YILDIZ’ın KARŞIOYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY

Dava, 1989 yılında Bulgaristan’dan gelen davacı tarafından, Devlet Bakanlığı’nca 1990 yılında başlatılan proje kapsamında göçmen konutlarından birine sahip olabilmek için T.C. Emlak Bankası’na 2.500.000 TL katkı payı yatırılarak ilgili form doldurulup verildiği halde, taahhüt edilen konutun teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle Başbakanlık’a karşı açılmıştır.

Anayasa’nın 125 nci maddesinin son fıkrasında, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2 nci maddesinin 1 nci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

2510 sayılı İskan Kanunu’nun 17 nci maddesinde, iskanın bir aileye, nüfus ve ihtiyacına göre oturacak ev veya ev yeri vermekle yapılacağı, Ek 34 üncü maddesinde, Başbakan’ın, Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulup, Türkiye'ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişilerle ilgili olarak 2510 sayılı İskan Kanunu çerçevesinde yapılacak işlemler ile alınacak kararların genel koordinasyonunu ve bu kişiler için yapılmakta olan ve yapılacak konutların proje, yapım, kontrol, hak sahibi seçimi, bu taşınmazların hak sahiplerine dağıtımı, kişiler adına temlik ve tapuya tescil ile borçlandırma konularında bir bakanı görevlendirebileceği, görevli bakanın, bu Kanun çerçevesinde kendisine tanınan yetkisini valilere devredebileceği hükmüne yer verilmiştir.

 Göçmen konutlarının dağıtım esas ve prensiplerini belirlemek için hazırlanan Yönergenin 2 nci maddesinin (A) fıkrasında, 1989 yılı ve sonrasında Bulgaristan'dan Ülkemize göçmen olarak geldiklerini belgeleyenlerin konut tahsisinde hak sahibi olabilecekleri, (B) fıkrasında, hak sahibi olanlar arasında öncelik ve puan sıralaması yapılacağı, 5 inci maddesinin (E) fıkrasında, konut bedelinin 2.500.000 lirasını peşin ödeyerek müracaat edenlerin 5. dereceli tahsis önceliği alacağı, müracaatçı sayısı konut sayısından çok olur ise 5. bölümde yazılı puanlama esaslarına göre sıralamaya konulacağı ve eşit puanlar arasında kur'a çekileceği, (F) fıkrasında da, hangi dairenin kime verileceğinin konut sahiplerinin de hazır bulundukları bir toplantıda noter marifetiyle ve kur'a çekmek suretiyle tesbit edileceği öngörülmüştür.

 Bulgaristan'dan zorunlu göçe tabi tutulması sonucu Türkiye'ye gelen davacı, konut başvurusu sırasında inşaat bedeline mahsuben Türkiye Emlak Bankası’na 2.500.000 lira yatırdığı halde aradan geçen süreye rağmen konut verilmemesi nedeniyle uğradığı zararın yasal faiziyle birlikte tazminini istemektedir.

Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında, davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın, özel hukuk ilişkisinden değil, 2510 sayılı İskan Kanunu ile davalı İdareye verilen kamu hizmetini yürütme görevi kapsamında hizmetin işleyişiyle ilgili olarak ortaya çıkan zararın tazmini isteminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, Yasalarla kendisine verilen kamu hizmetini yürüten idarenin, bu hizmetin iyi işlememesi, geç işlemesi ya da hiç işlememesinden doğan sorumluluğu nedeniyle kişilerin zarara uğradıkları iddiasıyla açılan davaların görüm ve çözümünün yukarıda belirtilen Anayasa ve Yasa kuralları gereğince idari yargının görevinde olduğu görüşüyle karara karşıyız. 4.7.2011

                                                                                                                                                                                          Üye

Sıddık YILDIZ