T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS     NO : 2017/67

          KARAR NO : 2017/207

          KARAR TR  : 10.04.2017

 

        

 

ÖZET : Davalı idare tarafından el konulduğu ileri sürülen makinenin değerinin tespit edilerek ilk dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ve el koyma nedeniyle mahrum kalındığı ileri sürülen kârın da tespit edilerek davalıdan tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı             : V.S.

Vekili              : Av. İ.A.Ö.

Davalı             : Mesudiye Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği

Vekili              : Av. C.Ö.

 

                          

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalı Mesudiye Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliğinin Mesudiye İlçesi Yardere Köyü sınırları içerisinde kalan davalı birliğe ait olan şantiyeyi K.Y.'ya işletme amacı ile kiralamış olduğunu, kiralama olayından sonra da müvekkili olduğu firmanın davalı birlikten kiralayan sıfatı ile K.Y.'dan kendi aralarında satış sözleşmesi düzenleyerek şantiyeyi devraldıklarını, daha sonra davalı tarafın K.Y. ile aralarındaki önceden yapmış oldukları anlaşmaya dayanarak sözleşmeyi iptal edip şantiyeyi kapattıklarını, 23/01/2008 tarihinde bahsi geçen şantiyeye davalı birlik müdürü ve bir takım bilirkişilerin gidip söz konusu tesisin tespitini yaptıklarını ve orada hazır bulunan K.Y. ile Kaymakamlık arasındaki sözleşmeden haberi olmayan müvekkiline söz konusu şantiyeyi devir alamayacaklarını hatırlattıklarını, tespit esnasında K.Y. ile yapılan sözleşmede araç gereçlerin yazıldığını, müvekkiline ait olan dava konusu makine ve ek donanımın taraflarına ait olması sebebi ile tespit edilemediğini, daha sonra bahsi geçen şantiyeye 05/06/2008 tarihinde Mesudiye Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/4 Değişik iş numaralı tespit davası ile keşfe gidildiğini, 11/06/2008 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere tespit konusu konkasör şantiyesinde primer darbe kırıcının ( PDK 100 ), davalı tarafından tesis kurulurken anılan makine olmadığını, sonradan müvekkili tarafından getirtildiğinin tespit edildiğini, değerinin 85.000,00 TL olduğunu, davalı tarafa Samsun 4.Noterliğinin 18528 yevmiye numarası ile 22/05/2008 tarihinde dava konusu makinenin kendilerine iadesi için ihtar çekildiğini fakat yanıt alamadıklarını bu sebeple makinenin kendilerine iadesine karar verilmesini veya makinenin değerinin tespiti ile bedelinin dava tarihinden itibaren işlediği faizle kendilerine verilmesini ve makinenin çalışmadığı süre zarfında mahrum kalman 7.000,00 TL kazanç kaybının tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Mesudiye Asliye Hukuk Mahkemesi: 31.5.2012 gün ve E:2008/114, K:2012/171 sayı ile, dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde dava konusu makine açısından davacı ile davalı kurum arasında husumet bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle husumet yokluğundan davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi: 8.12.2014 gün ve E:2014/12386, K:2014/16743 sayı ile, davalı, Mesudiye Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği bir kamu tüzel kişiliği olup kural olarak, işlem ve eylemlerinin kamusal nitelik taşıdığı, dava konusu olayda, davalı Birliğe husumet yöneltilerek, Yasa ile verilmiş kamu görevini yerine getirmediğinin ileri sürüldüğü, görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinin hizmet kusuru niteliğinde olduğu, idarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği, görev sorununun, açıkça veya hiç ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetileceği ilk derece mahkemesince açıklanan olgular gözetilerek, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulmasına karar vermiştir.

MESUDİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 26.2.2015 gün ve E:2015/4, K:2015/24 sayı ile, Yargıtay bozma ilamında da açıkça vurgulandığı üzere; davalı, kapatılan Mesudiye Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği bir kamu tüzel kişiliği iken kural olarak, işlem ve eylemlerinin kamusal nitelik taşıyacağı, dava konusu olayda, davalı Birliğe husumet yöneltilerek, yasa ile verilmiş kamu görevini yerine getirmediğinin ileri sürüldüğü, görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinin hizmet kusuru niteliğinde olduğu, idarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği gerekçesiyle, yasal mevzuat ve tüm dosya kapsamında Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda Mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ORDU İDARE MAHKEMESİ: 28.12.2016 gün ve E:2016/1890 sayı ile, davacının alt kira sözleşmesini yaptığı K.Y. ile davalı idare arasında imzalanan kira sözleşmesinin davalı idareye ait olan bir taşınmazın kiralanması amacını içerdiği, sözleşmenin sadece sözleşmeye konu şantiyenin kullanımını ve işletilmesini içerdiği, başka bir anlatımla herhangi bir kamu hizmetinin görülmesini amaçlamadığı, dolayısıyla bu haliyle idari sözleşme niteliğine sahip olmayan kira sözleşmesi ile taraflar arasında bir özel hukuk ilişkisi doğduğu, bu nedenle anılan sözleşme ile bu sözleşmenin feshi sonrası makinenın geri alınması için yapılan başvuruların reddine ilişkin işlemin kira sözleşmesinin uygulanmasına ilişkin olduğu, aynı şekilde makina çalıştırılamadığı için mahrum kalınan kârın tazmini isteminin de özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan bir istem olduğu, bu duruma göre de bakılan davanın özel hukuk kuralları çerçevesinde adli yargı yeri tarafından çözümlenmesi gerektiği ve uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının görev alanı dışında kaldığı sonucuna varıldığı; el koyma eyleminden kaynaklandığı ileri sürülen zararın tazminine ilişkin uyuşmazlığın; davalı idarenin mülkiyet hakkına fiili yol niteliğindeki eylemiyle müdahalesinden kaynaklandığı, "haksız fiil" niteliğindeki bu eylem nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığın özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Birgül KURT, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 10.04.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idare tarafından el konulduğu ileri sürülen makinenin değerinin tespit edilerek ilk dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ve el koyma nedeniyle mahrum kalındığı ileri sürülen kârın da tespit edilerek davalıdan tazmini istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, idari dava türleri; '' idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar '' olarak tanımlanmış olup, açılan davanın kanunda belirtilen dava türlerinden herhangi birine uymadığı tartışmasızdır.

            Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 106.maddesi adli yargı yerinde görülebilecek olan dava türlerinden '' Tespit Davası'nı '' düzenlemiş olup,

            '' MADDE 106- (1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. '' hükmü yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davalı idarece Ordu İli, Mesudiye İlçesi, Yardere Köyü sınırları içerisinde kalan konkasör tesisi şantiyesinin K.Y. isimli şahsa işletme amaçlı kiralanmasının ardından, K.Y.’nun da söz konusu şantiyeyi davacıya kiralayarak devrettiği, bu devir üzerine davalı idarenin K.Y.'nun kira sözleşmesini alt kiracıya devir hak ve yetkisi olmadığından bahisle 23/01/2008 tarihinde şantiyeye el koyup sözleşmeyi feshettiği, anılan el koyma işlemi esnasında da sözleşme ile K.Y.'ya teslim edilen ve Kaymakamlığa ait olan makinaların yanında, davacıya ait olan PDK 100 Primer Darbeli Kırıcı Makinası ile birlikte, bu makina kullanılmak suretiyle davacı tarafından kırımı yapılan çakıllara da el konulduğu, davalı idare tarafından usulsüz ve hukuka aykırı olarak el konulduğu ileri sürülen PDK 100 Primer Darbeli Kırıcı Makinası'nın değerinin tespit edilerek ilk dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacıya ödenmesi ve makinasını çalıştıramayan davacının mahrum kaldığı kârın da tespit edilerek ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davalı idare tarafından kankasör tesisi şantiyesinin işletme amaçlı K.Y.’ya kiralandığı ve K.Y.’nun da taşınmazı davacıya “alt kiracı” olarak kiralaması üzerine, davacının iş makinesine el koyulması nedeniyle maddi zarara uğradığını ileri sürerek dava açtığı, olayda davaya konu iş makinesinin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti ile bedelinin ödenmesi yani yukarıda sözü edilen 106. maddede belirtildiği şekilde bir hakkın tespiti ve iadesinin istenildiği açıktır.

Diğer yandan, yapılan kira sözleşmesinin şantiye kullanımını ve işletilmesini içerdiği; bir kamu hizmetinin yürütülmesine esas olmak üzere imzalanan bir sözleşme olmadığı; özel hukuk hükümlerine göre tarafların eşitliği prensibi gereğince imzalanan bir sözleşme niteliğini taşıdığı, idareye tek taraflı üstün hak ve yetkiler tanıyan, usul ve esasları mevzuatla belirlenen idari niteliğe haiz bir sözleşme olmadığı kanaatine varılması karşısında uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ordu İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Mesudiye Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.2.2015 gün ve E:2015/4, K:2015/24 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ordu İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Mesudiye Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.2.2015 gün ve E:2015/4, K:2015/24 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 10.04.2017  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN