T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2020/638

            KARAR NO : 2020/720

            KARAR TR: 23.11.2020

ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR  

 

 

 

            Davacı                : E.Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi

            Vekilleri             : Av. S.H.K. - Av. H.C.D.

            Davalı              : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

            Vekili               : Av. M.Ç.

 

            O L A Y           :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait 34.... plaka sayılı aracın seyir halindeyken 23.12.2016 tarihinde logar kapağına çarpması sonucu maddi hasar meydana geldiği, kaza sonrası düzenlenen tutanakta yol bakım onarımından sorumlu kuruluşa üzerine düşen yükümlülüğün yerine getirmeyerek kazaya sebebiyet verdiğinin belirtildiği, davalının hasarı ödememesi üzerine İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün 2017/33770 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ancak davalının, icra takibine haksız ve gerçeğe aykırı şekilde itiraz ettiğinden bahisle, söz konusu itirazın iptali ile takibin ödeme ihtarının tebliğ tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte devamına , yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin de davalıya tahmiline, davalının en az %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemleriyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

            İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: E:2018/260 sayılı dosyasında "... Dava haksız fiil niteliğindeki tek taraflı trafik kazasından dolayı oluşan hasar nedeniyle başlatılan takibe itirazın iptali talebidir.

Davacı şirkete uzun süreli kiralama sözleşmesi ile kullandığı aracın yol üzerinden seyir halinde iken logar kapağına çarpmasından dolayı davalı olarak Ankara Büyükşehir Belediyesinden zararını talep etmektedir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/19839E. 2014/16451K. ' Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına, 2918 Sayıl KTK 'nın 10/b maddesinde, yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolların trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulunmak, Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 Sayılı yasada verilmiş olması, bunun ihlali nedeniyle oluşacak zararlardan dolayı idarenin Özel Hukuk Hükümlerine tabi olacağı sonucu çıkarılamaz. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden, idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen, 2918 Sayılı yasanın hukuki sorumluluğuna ilişkin 85. Ve diğerleri maddelerinde, araç işleteninin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.'

Somut olayda logar kapağının çıkmasından dolayı meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında idari aleyhine tam yargı davası olarak idare mahkemelerinde davaya bakılması gerektiğinden yargı yolu bakımından açılan davanın reddine ..." dair 9.7.2019 gün, K:2019/281 sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce E:2020/259 sayı ile kaydedilen dosyada "... Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2019 yılı için HMK'nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 4.400,00 TL olacaktır.

Dava, haksız fiil niteliğindeki tek taraflı trafik kazasından dolayı oluşan hasar nedeniyle başlatılan takibe itirazın iptali talebine ilişkin olup dava değeri 492,21 TL'dir. Mahkemece davanınusulden reddine karar verilmiştir.

Bu halde, reddedilen miktar kararın verildiği tarih itibarı ile 2019 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karar için istinaf hakkı yoktur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine ..." dair 6.2.2020 tarihli ve kesin olmak üzere verilen kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

            Davacı vekili, aynı yöndeki taleple bu kez idari yargı yerine müracaat etmiştir.

            ANKARA 13. İDARE MAHKEMESİ: E:2020/935 sayılı dosyasında uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı merciileriningörev alanına girdiği sonucuna varıldığından bahisle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. Maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve incelemenin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine 22.9.2020 tarihinde karar vererek 22.10.2020 gün ve E:2020/935 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 30.10.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.11.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davanın; davacı şirkete ait aracın seyir halindeyken 23.12.2016 tarihinde logar kapağına çarpması sonucu maddi hasar meydana geldiği, kaza sonrası düzenlenen tutanakta yol bakım onarımından sorumlu kuruluşa üzerine düşen yükümlülüğün yerine getirmeyerek kazaya sebebiyet verdiğinin belirtildiği, davalının hasarı ödememesi üzerine İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün 2017/33770 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ancak davalının, icra takibine haksız ve gerçeğe aykırı şekilde itiraz ettiğinden bahisle, söz konusu itirazın iptali ile takibin ödeme ihtarının tebliğ tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte devamına , yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin de davalıya tahmiline, davalının en az %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemleriyle a açıldığı anlaşılmıştır.

            2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun "İlamsız takip" başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

          İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Kanunda iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

            Söz konusu 67. madde: "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır" hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Kanunun değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, "Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur" denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen "mahkeme" ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

          Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Kaldı ki davanın idarenin hizmet kusuru sonucu oluşan trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davası olarak kabulü halinde de, Mahkememizin yerleşik içtihatları gereği 2918 sayılı Kanun uyarınca açılan her türlü sorumluluk davalarında adli yargı görevlidir.

            Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 13. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.7.2019 gün ve E:2018/260, K:2019/281 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasıgerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   Ankara 13. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.7.2019 gün ve E:2018/260, K:2019/281 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23.11.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Burhan                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    ÜSTÜN                        BOZER                       AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                         Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN