Hukuk Bölümü         2013/504 E.  ,  2013/602 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : A.B.

Vekili      : Av. O.C.

Davalılar  : 1-Kültür ve Turizm Bakanlığı

                   2-Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili      : Av. N.B. 

O L A Y   : Türk Telekom A.Ş. , Kırıkkale İl Telekom Müdürlüğü emrinde Tekniker olarak görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen davacı, 13.04.2009 tarihinde Kırıkkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrine atanmıştır.

Davacı 1.6.2012 tarihli dilekçesiyle, maaş nakil ilmühaberinin düzeltilmesini istemiş; bu isteği Kültür ve Turizm Bakanlığının 13.6.2012 tarih, 130732 sayılı işlemiyle reddedilmiştir.

Davacı; Kültür ve Turizm Bakanlığının 13.6.2012 tarih, 130732 sayılı işleminin iptaline, eksik ve yanlış hesaplanan maaş nakil bildiriminin düzeltilmesine ve aradaki farkın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle, anılan İdareye karşı,  idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kırıkkale İdare Mahkemesi; 23.7.2012 gün ve E:2012/419 sayı ile, Dava konusu olayda, Türk Telekomünikasyon AŞ. tarafından davacının nakil ilmühaberinin yanlış düzenlendiğinden bahisle eksik ödeme yapıldığı iddia edildiğinden, KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ile birlikte TÜRK TELEKOMÜNİKASYON AŞ'nin de hasım mevkiine alınmasının gerektiğine ve  dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin l/(c) fıkrası gereğince gerçek hasım olarak tesbit edilen TÜRK TELEKOMÜNİKASYON AŞ'ye tebliğine karar vermiştir.

Davalılardan Türk Telekomünikasyon A.Ş. vekilince, birinci savunma dilekçesinde, davanın adli yargının görev alanına girdiği öne sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

KIRIKKALE İDARE MAHKEMESİ:30.11.2012 gün ve E:2012/419 sayı ile, davacı tarafından Türk Telekom A.Ş.nin özelleştirilmesi nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı Kırıkkale İl Müdürlüğüne atandığı ancak, yeni görev yeri olan Kırıkkale Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından maaşının eksik hesaplandığı, Türk Telekom A.Ş. tarafından düzenlenen maaş nakil ilmühaberinde yar alan ücret tutarına eklenmesi gereken ek ödeme tutarının eklenmediği, ayrıca asgari geçim indirimi ve aile yardımı tutarının da bu ücrete eklenmesi gerekirken eklenmediğinden bahisle, maaşının belirttiği şekilde hesaplanması sonucu belirlenecek eksik ödemelerin tarafına ödenmesi istemiyle 01.06.2012 tarihli dilekçeyle Kırıkkale Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'ne başvuru yapıldığı, bu başvurunun 13.06.2012 tarih ve 130732 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı işlemiyle reddi üzerine de bu işlemin iptali ve yapılan eksik ödemelerin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, dolayısıyla dava konusu edilen işlemin bir kamu idaresi olan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tesis edilen ve davacının hukuki durumunu etkileyen bir idari işlem olduğu, tazminat isteminin de bu işleme dayandırıldığı, dolayısıyla bakılan davanın görüm ve çözümünde Mahkemelerinin (idari yargı düzeninin) görevli olduğu sonucuna varıldığı; öte yandan her ne kadar Mahkemelerinin 23.07.2012 tarihli ara kararı ile re'sen hasım mevkiine alınan diğer davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından, davanın davalı şirket tarafından düzenlenen maaş nakil belgesinin yanlış düzenlendiği gerekçesiyle açıldığı ve bu nedenle adli yargı yerinin görevli olduğu yönünde itirazda bulunulduğu görülmekte ise de, yukarıda açıklandığı gibi bakılan davanın, davacının özelleştirme nedeniyle Kırıkkale Kültür ve Turizm II Müdürlüğü bünyesine atanması sonrasında, anılan kamu idaresi tarafından yapılan maaş hesaplamasının yanlış olduğu gerekçesiyle açıldığı, Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından düzenlenen maaş nakil belgesinin yanlış düzenlendiği gerekçesiyle açılmadığı başka bir anlatımla olayda görev itirazında bulunan davalı şirketin bir işlem veya eyleminden doğan bir uyuşmazlığın sözkonusu olmadığı, kaldı ki 2577 sayılı Kanunun 14.maddesinin 6.fıkrasında yer alan kural uyarınca, davalı konumunda hangi idare ve/veya kuramların bulanacağı hususunun Mahkemelerince davanın her aşamasında re'sen dikkate alınması ve anılan Kanunun 15.maddesinde kurala bağlanan kararların verilmesinin, böylece örneğin somut olayda olduğu gibi re'sen hasım mevkiine alman bir davalının hasım mevkiinden çıkartılmasının da mümkün olduğu gerekçesiyle;  davalı Türk Telekom A.Ş.'nin görev itirazının reddine ve Mahkemelerinin görevliliğine karar vermiştir.

                Davalılardan Türk Telekomünikasyon A.Ş. vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar "tekel" olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom'un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50' nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu; özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55'i, Bakanlar Kurulu'nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı "Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin" % 55 oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar"ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Ojer Telekomünikasyon A.Ş.'ne satıldığı; Anayasa'nın 128. maddesinde, "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür" hükmünün yer aldığı; 406 sayılı Yasa'nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrasında, "Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır..." denilmek suretiyle yasa koyucu tarafından Türk Telekom'da çalışan kapsam dışı personelin, kamu personeli sayıldığı; bu duruma göre,  davalı Türk Telekom hisselerinin devrinin fiilen gerçekleştiği tarihten sonra davacıyla davalı Şirket arasındaki uyuşmazlığın, 01/01/2006 tarihinden itibaren yeni nakil belgesi düzenleninceye kadar geçen süre içinde tahakkuk eden zam ve tazminatlar ile maaş nakil ilmühaberinin düzenlendiği tarihten itibaren ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen eksik ücretlerinin yasal faizi ile ödenmesi ve davalının redde ilişkin işleminin iptali talebinden kaynaklandığı; öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde: "a) (Değişik: 8.6.2000-4577/5md) idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."ın İdari dava türleri olarak sayıldığı, kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabileceği; dolayısıyla, işlemin tesis edildiği tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.nin davalı olması karşısında, ortada idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmenin olanaksız olduğu; belirtilen tüm bu hususlara göre, daha önce davalı şirkette görev yapmış olan davacının isteminin; özelleştirilen kuruluş tarafından reddedilmesi üzerine açılan davanın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu; bu nedenlerle, 2247 sayılı Kanun'un 10 ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar vermiştir.

Dava dosyası üzerinde inceleme devam ederken; davacı vekili tarafından,  davadan, müvekkilinin beyanına göre feragat ettiklerine ilişkin 19.2.2013 havale tarihli dilekçe Mahkememize intikal ettirilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in davanın feragat nedeni ile karar verilmesine yer olmadığı yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın feragat nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10 ila 13. maddelerinde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ilişkin hususlara;  27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Davadan feragat” başlıklı 307.maddesinde, “(1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”;  

“Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309.maddesinde, “(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.

                (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.

                (3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.

                (4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.”;

                “Feragat ve kabulün zamanı” başlıklı 310.maddesinde, “(1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.”; 

                “Feragat ve kabulün sonuçları” başlıklı 311.maddesinde, “(1) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” denilmiştir.

Anılan kanun hükümleri, öğretide ve uygulamada getirilen yorumlar birlikte ele alındığında, feragat isteğinin tek taraflı açık bir irade beyanı olduğu; karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı bulunmadığı ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu görülmektedir.

                Olayda, davacı vekilinin,  Kırıkkale İdare Mahkemesinin E:2012/419 sayılı esasında yürütülen davada; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki kararından sonra; Kırıkkale İdare Mahkemesinde havale edilmek suretiyle gönderdiği 19.2.2013 tarihli dilekçe ile, davadan, müvekkilinin beyanına göre feragat ettiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, feragat kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağından ve davacı vekilinin istemi nedeniyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’a göre görev uyuşmazlığının esasının incelenmesi olanağı bulunmadığından; feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davacı tarafın davadan feragat etmesi nedeniyle,  2247 sayılı Kanun uyarınca   görev uyuşmazlığının esasının incelenmesi  olanağı bulunmadığından;  FERAGAT NEDENİYLE KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 8.4.2013  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.