Hukuk Bölümü         2003/84 E.  ,  2003/86 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           :TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü

Vekili              :Av. A.A.

Davalı            :Pendik Belediye Başkanlığı

Vekili              :Av. V.A.           

            O  L  A  Y       :Demiryolu hattından yaya olarak geçmeye çalışan F.M.’ün, Pendik- Gebze arası sefer yapan banliyö treninin çarpması sonucunda ölmesi nedeniyle mirasçıları tarafından TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü aleyhine açılan tazminat davasında; ANKARA 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ, 5.3.1996 gün ve E:1991/837, K:1996/134 sayı ile, seçilen uzman bilirkişilerce olayda ölenin %80, TCDD’nin %10 ve dava dışı Pendik Belediyesinin %10 kusurlu olduğunun saptandığı ve davanın ihbar edildiği Pendik Belediyesinin idarelerinin olayda kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek bilirkişi raporunu ve davayı kabul etmediklerinden bahisle, dayanışmalı sorumluluk kuralı gereğince davalı TCDD’nin maddi zararın %20’sinden sorumlu olacağı gerekçesiyle toplam 115.000.000.-TL. maddi ve manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı TCDD İşletmesinden alınarak davacılara verilmesine hükmetmiş; bu karar, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’nin 27.6.1996 gün ve E:1996/7062, K:1996/5969 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

            Anılan yargı kararı gereğince haksahiplerine toplam 295.470.194.-TL. ödemede bulunan TCDD İşletmesi, olayda kendisiyle aynı oranda kusur ve sorumluluğu saptanan Pendik Belediyesinden, ödenen miktarın yarısı olan 147.735.097.- liranın, ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte rücuen tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

            PENDİK 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (HAKEM SIFATIYLA); 6.3.1997 gün ve E:1996/824, K:1997/76 sayı ile, belediyenin hizmet kusurundan doğan davalara bakmaya idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, yapılan itirazın 30.6.1997 günlü müteferrik kararla kesin olarak reddi üzerine, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Davacı TCDD İşletmesi vekilince, bu kez, aynı istekle, 18.8.1997 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

İSTANBUL 6. İDARE MAHKEMESİ; 30.9.2002 gün ve E:2002/916, K:2002/1110 sayı ile, Mahkemece davanın kabulü yolunda verilen 18.3.1999 gün ve E:1997/1152, K:1999/184 sayılı kararın Danıştay’ca görev yönünden bozulması yolundaki karara uymak suretiyle, uyuşmazlığa neden idari eylem tren kazası ve bu olgudan zarar görenin ise bir gerçek kişi olduğu; davacı kurumun ise, adli yargıda sözkonusu idari eylemden dolayı açılan tazminat davasında kısmen kusurlu bulunarak tazminatı ödeyen ve diğer kusurlu idareye karşı bu davayı açan idare olduğu; dolayısıyla davanın, idari eylemden zarar gören kişi tarafından açılmış bir dava olmadığı; bu durumuyla ortada, 2577 sayılı İYUK.’nun 2/1-b. maddesi kapsamında idari yargıda görülecek bir tam yargı davası bulunmadığı; uyuşmazlığın, adli yargının tazmin kararı ve ödenen tazminatın bir kısmının sorumlusu diğer bir idareden istenmesine yönelik ve özel hukuk ilişkisine dayanan bir alacak davası olduğundan adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE  :  Uyuşmazlık   Mahkemesi   Hukuk    Bölümü’nün,   Yalçın

ACARGÜN’ün  Başkanlığında , Üyeler:  Dr.  Atalay  ÖZDEMİR,   M.  Lütfü   ÜÇKARDEŞLER,

Z.Nurhan YÜCEL, Serap AKSOYLU,Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 17/11/2003 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’ nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Tülin ÖZGENÇ’in davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü   açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 

USULE İLİŞKİN İNCELEME         :

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve tazminat dosyasını içeren idari yargı dosyasının, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı kurumun istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verildi. 

            ESASA İLİŞKİN İNCELEME         :

            Dava, yargı kararı ile tazminle yükümlü tutulan ve tazminatın tamamını ödemiş bulunan TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından, idarelerince ödenen tazminattan kusur ve sorumluluğu oranındaki tutarın, davanın ihbar edildiği Pendik Belediye Başkanlığından rücuen tahsili isteminden ibarettir.

            Olayda, demiryolu hattından geçerken trenin çarpması sonucu ölen kişinin mirasçıları tarafından, TCDD İşletmesi aleyhine tazminat davası açıldığı; mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapora göre, davalı TCDD'nin %10 ve Pendik Belediyesinin de %10 (ölenin %80) kusurlu ve sorumlu olduklarının saptandığı; dava Pendik Belediye Başkanlığına ihbar edilmiş ise de, müdahil olmadığı; mahkemece dava kabul edilerek, hükmedilen tazminatın tamamının davalı TCDD İşletmesine yüklendiği ve bu yoldaki kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. 

Tazminat davasına bakan Mahkemece, bilirkişi raporu ile saptanan kusur ve sorumluluk oranları esas alınarak davanın konusu bakımından bir tefrik yapılıp ayrılan kısma ilişkin bulunan zararın idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerinde saptanmasının gerekeceği yolunda bir görevsizlik kararı verilmediğine ve hükmolunan  tazminat da tamamen ödenmiş olduğuna göre, olayda zarar gören taraf yönünden,ortada tazminat davasında giderilmemiş bir alacak bulunduğundan sözedilemeyeceği gibi , 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde belirtilen "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında, zarar gören tarafından idari yargı yerinde açılacak bir idari dava yoluyla giderilmesi gereken zarar da kalmamıştır.

Öte yandan, destekten yoksun kalma nedeniyle açılan tazminat davası tümüyle adli yargı yerinde çözümlendiğine ve kaybeden taraf davayı Pendik Belediye Başkanlığına ihbar etmiş olduğuna göre, TCDD tarafından Pendik Belediye Başkanlığı aleyhine açılan alacak davasının bir rücu davası olduğunun kabulü gerekir.

Nitekim, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ nun 49. maddesinin birinci fıkrasında “ İki taraftan biri davayı kaybettiği takdirde üçüncü şahsa rücu hakkı olduğu mülâhazasında bulunursa makamına kaim olarak davayı takip veya davada üçüncü şahıs sıfatıyla kendisine iltihak etmesi lüzumunu o şahsa ihbar edebilir” denilmekte; aynı Kanun’ un 51. maddesinde de  “Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim olarak davayı takip veya davaya müdahale eylemediği halde bu hususu ihbar eden kimse davada bulunmaya mecburdur. Şu kadar ki ihbar tarihinden itibaren üçüncü şahsa karşı yalnız hilesinden veya ağır kusurundan mesuldür.” hükmüne yer verilmektedir.

            Bu hükümlerden, davayı kaybettiği takdirde üçüncü kişiye rücu hakkı olduğunu düşünen tarafın, davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; kendisine dava ihbar edilen üçüncü kişi  davaya müdahale etmez ya da ihbar edenin temsilcisi gibi davayı takip etmez ise, ihbar edenin davayı takip etmekle yükümlü olduğu; ancak, ihbar eden tarafın, davayı kaybetmesi halinde üçüncü kişi aleyhine rücu davası açabileceği ve davayı kaybetmesinden dolayı üçüncü kişiye karşı yalnız hilesi ve ağır kusurunun bulunması halinde sorumlu olacağı anlaşılmaktadır.

            Buna göre, dava ihbar edilen üçüncü kişinin istekli olmaması halinde, mahkemece hakkında davaya katılması ya da müdahil sıfatı kazanması yolunda hiçbir işlem yapılamayacağı gibi, aleyhine hüküm  verilmesine de olanak bulunmamaktadır.

            Şu halde, tazminat davasında kendisine dava ihbar edilmiş olmasına karşın müdahil olmayan ve davayı takip etmeyen üçüncü kişi konumundaki Pendik Belediye  Bakanlığı aleyhine açılan rücuen alacak  davasında, davanın ihbarının hukuki sonuçları itibariyle, birinci davada aleyhine hüküm verilmiş olması koşulunun aranmayacağı açıktır.

Tazminat davasının ihbar eden aleyhine sonuçlanması üzerine  açılan  rücu  davasının

konusunu oluşturan alacak, tazminat davasında bilirkişice saptanan kusur ve sorumluluk oranına göre ihbar edenin hissesinden fazla ödemede bulunduğu miktara, başka deyişle, müşterek sorumluluğu saptanan üçüncü kişiye ait hisseye ilişkin bulunmakta olup; ortada, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır.

Belirtilen tüm bu hususlara göre,  tam yargı  davası  niteliği taşımayan  ve  konusu  bir

kamu alacağı olmayan rücu davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi; bu nedenle, Pendik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. 

            SONUÇ         : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Pendik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Hakem Sıfatıyla) 6.3.1997 gün ve E:1996/824, K:1997/76 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2003 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.