T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

            ESAS NO    : 2020 / 458

            KARAR NO: 2020 / 571

            KARAR TR : 28.9.2020                    

 

 

 

 

 

ÖZET : Tedavisi için Hastaneden randevu aldığı hâlde tutulduğu ceza infaz kurumunca hastaneye sevk edilmeyerek uğradığı zararda ve tedavisinin uzamasında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle tazminat ödenmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

                                                                      KARAR

 

          Davacı      : A.P. Ö.

          Davalı   : Adalet Bakanlığı

                       

O L A Y: Davacı dava dilekçesinde özetle; tedavisi için Hastaneden randevu aldığı hâlde tutulduğu ceza infaz kurumunca hastaneye sevk edilmeyerek uğradığı zararda ve tedavisinin uzamasında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 1.000.000,00-TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle Adalet Bakanlığı'na karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ 1. İDARE MAHKEMESİ: E:2019/749 sayılı dosyasında verdiği, "... Davaya konu uyuşmazlık, davacının tututklu bulunduğu infaz kurumunda Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde bulunan lepra hastanesinden puva randevusu olmasına rağmen Ceza İnfaz Kurumunca anılan randevusuna götürülmemesinden kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkin olup, 4675 sayılı Kanun ve infaz mevzuatı hükümleri gereğince tutukluların bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması ve infaz kurumlarındaki işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hakimliklerinin görevleri arasında olduğu düzenlemesine istinaden, manevi tazminat istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün adli yargı merciinde (İnfaz Hakimliğinde) olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine ..." dair 13.9.2019 gün ve K:2019/918 sayılı kararına karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdari Dava Dairesi'nce 6.11.2019 tarihinde reddine karar verilmiş, kararın, temyiz kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı bu süreç içerisinde aynı talebini infaz hâkimliğine 3.10.2019 tarihli dilekçesiyle iletmiştir.

KOCAELİ İNFAZ HÂKİMLİĞİ: E:2019/4757 sayılı dosyasında verdiği, "... Uyuşmazlık Mahkemesinin tutuklu bulunanların bazı haklardan mahrum edildiğinden bahisle manevi tazminat ödenmesi isteminden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yönünde karar verdiği anlaşılmıştır.( Örn: Uyuşmazlık Mahkemesinin 23/12/2019 tarih, 2019/667-870 Esas-Karar sayılı ilamı) ... Konu hakkında İnfaz Hâkimliği Kanununda tazminata hükmedilebileceğine ilişkin bir düzenleme olmaması sebebiyle, Hâkimliğimizce değerlendirme yapılamayacağı, Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri arasından CMK'nın ilgili maddeleri ile Ağır Ceza Mahkemelerinin söz konusu talepleri değerlendirebileceği anlaşılmakla, şikayet edenin talebi hakkında Hakimliğimizin görevsizliğine, ... Kararın kesinleşmesi ile dosyanın Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ..." dair 26.2.2020 gün, K:2020/953 sayılı kararına karşı yapılan itiraz üzerine Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce itirazın reddine 10.3.2020 tarihinde kesin olarak karar verilmiş ve karar aynı tarihte kesinleşmiştir.

KOCAELİ 6. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: E: 2020/150 sayılı dosyasında, "...       Kocaeli 2 nolu T Tipi cezaevinde hükümlü olarak bulunan davacı Ahmet Polat ÖNEL'in ; cilt kanseri tedavisi için Bakırköy Prof. Mazhar Osman Ruh Sağlığı Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde bulunan puva randevusu aldığı haldehastaneye sevk edilmeyerek tedavisinin uzamasında idarenin hizmet kusuru bulunduğundanKocaeli 1. İdare Mahkemesinde açmış olduğu tazminat davasının 4675 Sayılı infaz yasasının ilgili hükümleri gereğince tutukluların bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması ve infaz kurumlarındaki işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetlerin incelenmesi ve karara bağlanmasının infaz hakimliğinin görevleri arasında olduğuna dair düzenleme karşısında , açılan manevi tazminat davasına bakma görevininde infaz hakimliğinin görevi olduğundan bahisle açılan manevi tazminat davasının adli yargı mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.

   Bu karar üzerine davacı tarafından Kocaeli İnfaz hakimliğine açılan manevi tazminat talepli davada infaz hakimliği; söz konusu uyuşmazlık konusundatazminata hükmeye yönelik İnfaz Kanununda bir düzenlemenin olmadığını bu konuda karar vermeye yetkili olmadığını, söz konusu talebin CMK 141. Maddesinde kapsamında kaldığı, bu konuda karar vermeye yetkili mahkemenin Ağır Ceza Mahkemeleri olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiştir.

   Dava konusu uyuşmazlıkta; davacı cezaevinde kaldığı dönem içerisindecilt kanseri tedavisi için hastaneden almış olduğu randevuya cezaevi idaresi tarafından zamanındagötürülmemesi sonucunda tedavisinin uzamasına sebebiyet veren cezaevi idaresinden tedavisinin uzamasından dolayı uğramış olduğuzararın manevi tazminat bedeli olarak 1.000,000,00 TL'nin tarafına ödenmesini talep etmiştir.5271 Sayılı CMK141. Maddesinde yer alan düzenlemede tazminat talep edilebilecek haller açıkça vehaksız yakalama, gözaltı, tutuklama, el koymatedbirinden kaynaklı hallerle sınırlı sayıda olacak şekilde düzenlenmiştir.Bu haliyle somut uyuşmazlık konusununCMK 141. Maddesi kapsamında kalmadığı açıktır. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun 2. Maddesinde idari dava türleri; iptal davaları, idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıktaki davacının iddiasının;cezaevi idaresi tarafından mevcut hastalığının tedavisi içinbelirlenen muayenesüresinde hastaneye sevkinin sağlanmaması nedeniyle tedavisinin uzamış olmasından kaynaklandığı, söz konusu iddianın, idari işlem veya eylem niteliğinde olduğundan talebin idari yargı mercilerince incelenmesi gerektiği, aynı konuda idare mahkemesince davanın görev yönünden reddine ilişkin bir karar bulunduğu ve olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığı sonucuna varılmış ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM/Gerekçesi açıklandığı üzere:

Ahmet Polat Önel'in TALEBİNİN YARGI YOLU NEDENİYLE REDDİNE,

Talep Konusunda İdare Yargı Mercilerinin GÖREVLİ OLDUĞUNA,

Talep konusunda olumsuz yargı yolu uyuşmazlığı bulunduğu anlaşıldığından 2247 sayılı yasanın 15. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra talep edilmesi halinde uyuşmazlığın çözümü için DOSYANIN UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, ..." dair 5.6.2020 gün 2020/133 sayılı kararına karşı yapılan itiraz üzerine Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nce karar verilmesine yer olmadığına 14.7.2020 tarihinde kesin olarak karar verilmiş ve karar aynı tarihte kesinleşmiştir.

Davacı tarafından olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulmak üzere Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verilen dilekçeyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması talep edilmiş olmakla, dava dosyası Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla Mahkememize gönderilmiş olup, 10.8.2020 tarihinde kayda girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan28.9.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılıKanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; tedavisi için Hastaneden randevu aldığı hâlde tutulduğu ceza infaz kurumunca hastaneye sevk edilmeyerek uğradığı zararda ve tedavisinin uzamasında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmıştır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un "Hükümlünün muayene ve tedavi istekleri" başlıklı 71. maddesi;(1) Hükümlü, beden ve ruh sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir. " şeklindedir.

4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun'un, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsadığı, "İnfaz Hâkimliklerinin Görevleri" başlıklı 4. maddesinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hâkimliklerinin görevleri arasında olduğu, "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" başlıklı 5. maddesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği hükmü ve "İnfaz Hâkimliğince Şikâyet Üzerine Verilen Kararlar" başlıklı 6. maddesinin 3. fıkrasında, "İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir" hükmü ve son fıkrasında, "İtiraz, infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine (...) yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz" hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, tedavisi için Hastaneden randevu aldığı hâlde tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunca hastaneye sevk edilmeyerek zarara uğratıldığından ve tedavisinin uzadığından bahisle tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bakılan davada, davacının ileri sürdüğü hususun, yukarıda hükümlerine yer verilen 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunun 4. maddesinde "... bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması" karara bağlamanın İnfaz Hâkimliği’nin görevinde olduğu düzenlemesine istinaden, bu konulardaki şikayetlere bakmakla adli yargı yerinin görevli olduğu belirlenmiş olup aynı şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemli davalara da adli yargı yerinde bakılacağı sonucuna varılmakla birlikte Mahkememizin adli yargı içerisinde hangi yargı merciinin bu davalara bakmakla görevli olduğu hususunda karar verme yetkisi bulunmamakta olup bu belirleme ilgili yargı kolunun kendi içerisinde yapılabilecektir.

Açıklanan nedenlerle; davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 5.6.2020 gün ve E:2020/150, K:2020/133 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 5.6.2020 gün ve E:2020/150, K:2020/133 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.9.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

    Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

    Burhan                              Şükrü                             Birol                            Suna

    ÜSTÜN                           BOZER                         SONER                       TÜRE        

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                          TOPUZ                       ARSLAN

 

 

 

 

                                                         KARŞI OY

 

Dava; tedavisi için hastaneden randevu aldığı halde tutulduğu ceza infaz kurumunca hastaneye sevk edilmeyerek uğradığı zararda ve tedavisinin uzamasında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmıştır.

5271 Sayılı CMK 141. Maddesinde yer alan düzenlemede tazminat talep edilebilecek haller açıkça ve haksız yakalama, gözaltı, tutuklama, el koyma tedbirinden kaynaklı hallerde sınırlı sayıda olacak şekilde düzenlenmiştir. Bu haliyle somut uyuşmazlık konusunun CMK 141. Maddesi kapsamında kaldığı açıktır.

Uyuşmazlıkta davacının iddiasının; cezaevi idaresi tarafından mevcut hastalığının tedavisi için belirlenen muayene süresinde hastaneye şevkinin sağlanmaması nedeniyle tedavisinin uzamış olmasından kaynaklandığı, söz konusu iddianın, idari işlem veya eylem niteliğindeki davacı talebinin reddi yolundaki idare kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, cezaevi idaresinin görevi kapsamında yaptığı eylem veya idari işleminden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünün idan yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.

                          

 

ÜYE

Ahmet ARSLAN