Hukuk Bölümü         2011/201 E.  ,  2011/284 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

             Davacı           : S.K.

            Vekili              : Av. M.A.

            Davalı                        : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

            Vekili              : Av. H.B.

           O L A Y          : Davacı, 26.9.2005 günü İ.A.’dan boşanmıştır. Eşinden boşandıktan sonra harpte şehit olan babasının iştirakçisi olduğu Emekli Sandığına yetim maaşı bağlanması için başvurmuştur.

            Kurum tarafından davacıya 1.12.2005 tarihinde yetim aylığı bağlanmıştır.

           Şevket Kıvılcım’dan yetim aylığı alan S.K.ın boşandığı eşi ile birlikte yaşadıkları, eşiyle muvazaalı olarak boşandığı ve aynı evde birlikte yaşadıklarının tespit edildiği nedeni ile 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğünün 31.3.2010 gün ve 86679 sayılı işlemi ile davacının aylıkları borç çıkarılmıştır.

Davacı vekilince bu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ: 3.11.2010 gün ve E:2010/1929, K:2010/1543 sayı ile, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Gelir ve Aylık Bağlanamayacak haller başlığını taşıyan 56. maddesinde, ölen sigortalının hak sahiplerinden eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş tutarların 96. madde hükümlerine göre geri alınacağının kurala bağlandığı diğer yandan, anılan Yasanın "Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" başlıklı 101. maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde görüleceğinin hüküm altına alındığı; dava dosyasının incelenmesinden, davacının, babasından dolayı Sosyal Güvenlik Kurumundan almakta olduğu yetim aylığının muvazaalı boşanma gerekçesiyle 1.11.2008 tarihinden itibaren kesilmesine ve davacı hakkında borç çıkarılmasına ilişkin 31.3.2010 tarih ve 86679 sayılı dava konusu uyuşmazlığın yukarıda belirtilen Kanunun ilgili maddelerinin uygulanmasından kaynaklandığı, dolayısıyla anılan Kanunun uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların görüm ve çözümü iş mahkemelerinin görevinde olduğundan Mahkemelerinin görevinde olmayan davanın görev yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 3. İŞ MAHKEMESİ: 25.4.2011 gün ve E:2011/144, K:2011/260 sayı ile, davanın; 5434 sayılı Kanun kapsamında T.C. Emekli Sandığından yetim aylığı alan davacının aylıklarının kesilmesi ve ödenen önceki aylıkların geri istenmesine ilişkin olduğu, İş Mahkemelerinin, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel Mahkemeler olduğu, 5510 sayılı Sosyal sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 106'ıncı maddesi ile mülga 506 sayılı Kanunda, bu Kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun'un 101'inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin düzenlendiği gerekçesiyle dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre,

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15.maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlık yazısıyla, idari yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin Mahkemesinden istenildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının babasından dolayı Sosyal Güvenlik Kurumundan almakta olduğu yetim aylığının muvazaalı boşanma yaptığı nedeniyle 1.11.2008 tarihinden itibaren kesilmesine ve davacı hakkında borç çıkarılmasına ilişkin 31.3.2010 tarih ve 86679 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56/son maddesinde, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır” denilmiş, davacı hakkında tesis edilen işlemde bu madde hükmü uygulanmıştır.

Aynı Yasanın 101. maddesinde, “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür”; 104. maddesinde “Bu Kanunla yürürlükten kaldırılmayan hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlara yapılan atıflar ile ilgili mevzuatında emeklilik, malûllük, vazife malûllüğü ve sosyal sigorta haklarına, yardımlarına ve yükümlülüklerine, iştirakçiliğe ve sigortalılığa, dul, yetim ve hak sahipliği şartlarına, emekli ikramiyesine, ek ödemelere, sağlık hizmetleri veya tedavi bedellerinin ödenmesine ilişkin yapılan atıflar bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır…  ” denilmiştir.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun “Dul ve Yetim Aylığı Bağlanacak Haller” başlıklı bölümünde yer alan 66 ve devamı maddelerinde, ölüm tarihinde anılan Kanuna göre aylığa müstehak dul ve yetimlerine bağlanacak dul ve yetim aylıklarının koşulları, dul ve yetim aylıklarının bağlanmasında aylıklar, dul ve yetim aylıklarının bağlanamayacağı haller, toptan ödemelerin hangi hallerde yapılabileceği emekli keseneklerinin geri verilebileceği düzenlenmiş olup, bu bölümde yer alan 66 ila 71. maddeleri, 72. maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 82 ila 88. maddeleri, 5510 sayılı Yasanın 106. maddesinin 8. fıkrası ile yürürlükten kaldırılmıştır.

5510 sayılı Yasının Geçici 1. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir… ”   denilmiştir.

Anılan maddenin atıfta bulunduğu Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde,  

Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

(…)

“Kamu idarelerinde;

1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili Kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar, sigortalı sayılırlar” hükmü getirilmiş; maddede “Birinci fıkranın (c) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) Kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar,

b) Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il encümeninin seçimle gelen üyeleri,

c) Birinci fıkranın (c) bendi kapsamında iken, bu kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikalar ve konfederasyonları ile sendika şubelerinin başkanlıkları ve yönetim kurullarına seçilenlerden aylıksız izne ayrılanlar,

d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silahlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askeri öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulan adaylar,

e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler,

hakkında uygulanır” denilmiştir.

Öte yandan Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir”; dördüncü fıkrasında “Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır”; beşinci fıkrasında “Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. (Ek cümle: 16/6/2010-5997/10 md.) Ancak, Polis Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.” denilmiştir.

Olayda, davacının yetim aylığı almaya başladığı ve bu aylığı almaya devam ettiği süreçte, 1.10.2008 tarihi itibariyle 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği, ancak davacının eşinden muvazaalı boşanma yaptığının tespit edilmesi üzerine 30.3.2010 günlü davalı idare işlemi ile almış olduğu yetim aylığının kesilerek, yersiz ödendiği tespit edilen 1.11.2008-30.6.2010 tarihlerini kapsayan aylık tutarlarının adına borç kaydedildiği anlaşılmıştır.

5510 sayılı Kanunun 101. maddesinde, anılan Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanun Hükümlerinin uygulanması ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiş ise de, Yasanın Geçici 4. maddesinde, 5434 sayılı Kanunun 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil olmak üzere, 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağının belirtilmiş olması gözetildiğinde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin 3.11.2010 gün ve E:2010/1929, K:2010/1543 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 19.12.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.