Hukuk Bölümü         2009/131 E.  ,  2009/334 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : N.Y.

Vekili             : Av. A.A.

Davalı           : Ondokuz Mayıs Kaymakamlığı

 O L A Y : 19 Mayıs Kaymakamlığı Emniyet Amirliği Trafik Tescil Denetleme Büro Amirliği’nin 10.5.2008 gün ve 081374 sayılı trafik ceza tutanağı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5. maddesi uyarınca para cezası verilmiştir.

Davacının sürücü belgesi de altı ay süreyle geri alınmıştır.

Davacı vekili, para cezasının kaldırılması ve ehliyetin iadesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

            ONDOKUZMAYIS SULH CEZA MAHKEMESİ; 8.9.2008 gün ve 2008/60 D.İş sayı ile, itiraz eden vekilinin, müvekkiline 10.5.2008 gün ve 81374 sıra nolu trafik cezası karar tutanağı ile tahakkuk ettirilen 480,00YTL lik trafik cezasına ve ehliyetin geri alınmasına ilişkin idari cezalara itiraz ederek hukuka aykırı olarak kesilen trafik cezasının iptaline, haksız olarak alınan ehliyetin iadesine karar verilmesini talep ettiği, sürücü belgesinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin işlem yönündeki itirazın tefrik edilerek başka bir esasa kayıt edildiği ve tefrik edilen dosyanın görevsizlik kararı ile idare mahkemesine gönderildiği belirtildikten sonra, idari yaptırım kararının hukuka aykırı olması nedeniyle idari yaptırım kararının kaldırılmasına, 10.5.2008 tarihli ve 81374 sıra nolu trafik cezasına ilişkin 480,00YTL tutarındaki trafik cezasının iptaline karar vermiş; bu karara yapılan itiraz üzerine BAFRA AĞIR CEZA MAHKEMESİ; 27.11.2008 gün ve D.İş:2008/650 sayı ile, trafik cezasının iptaline ilişkin 19 Mayıs Sulh Ceza Mahkemesi'nin 8.9.2008 tarih ve 2008/60 D.İş sayılı kararına Hazine vekili tarafından itiraz edildiği, 19 Mayıs Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2008/60 D.İş sayılı dava dosyasının incelenmesinden, 10.5.2008 tarihinde 1.55 promil alkollü araç kullanmak nedeniyle N.Y. hakkında trafik ceza tutanağı düzenlendiği ve ehliyetinin 6 ay süre ile geri alındığı, N.Y. vekili aracılığıyla bu karara karşı 19 Mayıs Sulh Ceza Mahkemesi'ne 22.5.2008 tarihinde dilekçe ile itiraz edilerek idari para cezasının iptalinin ve ehliyetin iadesinin talep edildiği, 8.9.2008 tarihli Mahkeme celsesinde de ehliyetin geri alınmasına dair Samsun İdare Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma davası açıldığının itiraz eden N.Y. vekili tarafından belirtildiği, Mahkemenin 8.9.2008 tarihinde para cezasının iptaline karar verdiği, 19 Mayıs Sulh Ceza Mahkemesi’nin bu kararına karşı 19 Mayıs Kaymakamlığı vekili tarafından tehiri icra talepli 20.11.2008 tarihinde itiraz edildiği, dilekçede Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 3.3.2008 tarihli kararı ve 5326 sayılı Kanun’un 27/8. maddesi gereğince idari yaptırım cezası kesilen kişi hakkında idari yargı tarafından da bir karar verilmesi halinde her iki itirazın birlikte idari yargı tarafından incelenmesi gerektiğinin belirtildiğinin anlaşıldığı, 5560 sayılı Kanun’la değişik 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesi gereğince hakkında idari yaptırım kararı verilen N.Y. hakkında Samsun İdare Mahkemesi’nde ehliyetin geri alınmasına dair dava bulunmakla, adli yargıda görülen trafik cezasının iptaline dair davanın görevsizlik kararı verilerek idare mahkemesine gönderilmesi gerektiği, Mahkeme tarafından verilen trafik cezasının iptaline dair kararın kesin olduğu, ancak görev hususunun resen gözetilmesinin gerekmesi ve kamu düzenine ilişkin bulunması nedenleri ile 19 Mayıs Sulh Ceza Mahkemesi’nin 8.9.2008 tarih ve 2008/60 D. İş sayılı kararına 19 Mayıs Kaymakamlığı vekili tarafından yapılan itirazın kabulüne, trafik cezasının iptaline dair kararın kaldırılmasına, dosyanın görevli ve yetkili Samsun İdare Mahkemesine, esastan düşüm vesair usul işlemleri yapıldıktan sonra 19 Mayıs Sulh Ceza Mahkemesi tarafından gönderilmesine kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

SAMSUN 2. İDARE MAHKEMESİ; 24.2.2009 gün ve E:2009/9 sayı ile, davanın, davacının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesine aykırı davranarak alkollü araç kullandığından bahisle 480,00TL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 10.5.2008 günlü ve 81374 sayılı işlemin iptali istemiyle açıldığı, dosyanın incelenmesinden; davacının dava konusu trafik para cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle Ondokuzmayıs Sulh Ceza Mahkemesi nezdinde açmış olduğu davada 8.9.2008 gün ve Değişik İş No:2008/60 sayılı karar ile, dava konusu trafik cezasının kesin olarak iptaline karar verildiği, ancak, bu karara davalı vekilince yapılan itiraz üzerine Bafra Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27.11.2008 günlü ve Değişik İş No:2008/650 sayılı kararı ile uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğundan bahisle itirazın kabulüne ve trafik cezasının iptaline dair Ondokuzmayıs Sulh Ceza Mahkemesi kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verilmesi üzerine Mahkemeleri nezdinde iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı, incelenen uyuşmazlıkta, öngörülen trafik para cezasının 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda da bu para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediğinin anlaşıldığı, bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, salt idari para cezasına ilişkin işleme karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı, bu nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde görevsizlik kararı veren ve bu görevsizlik kararı kesin olan adli yargı yerinin görevli olduğu kanısına varıldığından, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve bu davanın Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 28.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, 2918 sayılı Yasa’nın 48/5. maddesinin ihlali nedeniyle verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

Uyuşmazlığın çözümü için, aynı maddi olaydan kaynaklanan sürücü belgesinin geri alınması işlemi 2918 ve 5326 sayılı Kanunlar uyarınca incelendiğinde; sürücü belgesinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin işlemlerin ayrıntılı idari kurallarla düzenlendiği, 2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinde sürücü belgesinin geçici olarak geri alınması hususunun trafik ve sulh ceza mahkemelerinin görevine dahil edilmediği, aynı şekilde 5326 sayılı Kanun’un 19. maddesinde de ehliyetin belirli bir süre için geri alınmasına ilişkin hükümlerin geçici istisnalar içinde sayıldığı hususu da dikkate alındığında; sürücü belgesinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin davaya bakma görevi idare mahkemesine ait olmaktadır.

Kaldı ki, dosyanın incelenmesinden, davacı vekilince, sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle Samsun 1. İdare Mahkemesi’nde E:2008/696 sayılı davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlığın esasını oluşturan para cezası verilmesi işlemine gelince:

13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesinin beşinci fıkrasında(Değişik: 8/1/2003 - 4785/3 md),Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir” hükmü yer almıştır.

            Uyuşmazlık Mahkemesi, 2918 sayılı Yasa’nın 116. maddesi kapsamında araç tescil plakasına göre düzenlenenler dışında trafik zabıtasınca uygulanan idari para cezalarına karşı açılan davaları; bu uygulamanın idari ceza kapsamında bulunması; Yasada idari cezalarla ilgili davalarda (116. maddedeki itiraz yolu hariç) görevli yargı yerini açıkça belli eden bir hükme yer verilmemesi; bu Yasada gösterilen adli cezalara hükmetmekle görevli mahkemeye işaret eden 112. maddeye de herhangi bir atıfta bulunulmamış olması karşısında ve göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra,  30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde,       “(1) Bu Kanunun;

            a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

            b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

            uygulanır.” denilmiştir.      

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen trafik para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda da bu para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın(sürücü belgesinin geri alınması) da verildiği ve bu kararın idari yargı yerinde dava konusu edildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

 Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılan davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir.

 SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun 2. İdare Mahkemesi’nin 24.2.2009 gün ve E:2009/9 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 28.12.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.