Hukuk Bölümü         2007/59 E.  ,  2007/360 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : B.Ç.

Vekili              : Av. N.Ç.

Davalı             : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı

Vekili              : Av. P.Y.                                   

O L A Y          : Davacı vekili, 6.4.2004 tarihli Sigorta İl Müdürlüğü’nün itiraz komisyon kararının ve ilgili para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 3. İŞ MAHKEMESİ; 6.7.2004 gün ve E:2004/1684, K:2004/494 sayı ile, davacı vekili davalı Kurumun kendisine borç çıkardığını, itiraz komisyonu itirazlarını reddettiğinden itiraz komisyonu kararının ve ilgili para cezasının iptalini talep ve dava ettiği, davalı vekili, davaya konu olan kararın 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilmiş idari para cezası olduğunu ve bu karara karşı idari yargıya başvurulması gerektiğinden davanın görev nedeni ile reddine karar verilmesini talep ettiği, davacı vekilinin dilekçe ekinde sunduğu belgelerden; davacı vekilinin söz konusu karara karşı itiraz komisyonuna başvurduğu ve itiraz komisyonunun 6.4.2004 gün ve 18 sayılı kararı ile 506 sayılı Yasa’nın 140/B maddesine göre idari para cezası tahakkuk ettirildiğini ve 140/D maddesinin uygulandığını, sigorta teftiş kurulu raporlarının aksi ispat edilene kadar doğru kabul edildiğinden tahakkuk ettirilen 3.513.780.000 TL tutarındaki idari para cezasına yapılan itirazın reddine karar verildiği ve söz konusu komisyon kararının 12.4.2004 tarihli yazı ekinde davacıya gönderilerek bir ay içinde itiraz etmesi gerektiğinin tebliğ edildiği, davacının davasının itiraz komisyonu kararına karşı açılmış bir dava olduğu ve itiraz komisyonu kararında açıkça belirtildiği üzere itiraza konu olan paranın idari para cezası, idari para cezalarına karşı itiraz yolunun ise 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi uyarınca komisyon kararının tebliğinden itibaren 60 gün içinde idari yargı yeri olduğu, davacı kurum tarafından yazılan yazı uyarınca iş mahkemesine dava açmış olduğunun görüldüğü, davacının açmış olduğu davanın idari yargı yerinde açılması gerekirken Mahkemelerinde açıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, sigorta primi ve gecikme zammı borcuna ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 1. İDARE MAHKEMESİ; 14.12.2004 gün ve E:2004/1286, K:2004/2005 sayı ile, davanın, prim borcu istenilmesine ilişkin 23.4.2004 gün ve 032964 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açıldığı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun "Primlerin Ödenmesi" başlıklı 80. maddesinin 6. bendinde; Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir hükmüne yer verildiği, dosyanın incelenmesinden, davacıya ait işyerinde yapılan inceleme sonucu eksik işçilik bildirildiği gerekçesi ile düzenlenen rapora istinaden dava konusu prim borcu çıkarıldığı anlaşılmakla, anılan yasa hükmü gereğince iş bu davanın çözüm ve görümünün adli yargı mercii olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karara yapılan itiraz üzerine BURSA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ; 3.1.2006 gün ve E: 2005/934, K: 2006/2 sayı ile, davacı vekilinin, Mahkemelerine yaptığı itirazında idari para cezalarına bakma görevinin idari yargıya ait olduğunu ileri sürdüğünün görüldüğü, dava dilekçesinde davacı vekilinin, açıkça 879.993.456TL sigorta primi ve 2.512.422.687TL gecikme zammından oluşan toplam 3.392.416.143TL olan borç ihtarına ilişkin idari işlemin iptalini istediğinin anlaşıldığı, bakılan davadaki gibi Kurumun prim alacaklarının tahsili konusunun usul ve itiraz merciinin 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde düzenlendiği ve bu maddeden doğan ihtilafların İş Mahkemelerinde çözümleneceğinin açık bir şekilde belirtildiği, 506 sayılı Kanun’a aykırı fiiller ile bu fiillere verilecek idari para cezalarının nevi ve miktarı ile başvurulacak yargı merciinin İdare Mahkemeleri olduğu hususunun Kanunun 140. maddesinde düzenlendiği, ancak bu maddeye göre verilmiş olan idari para cezalarına karşı açılan davaların görüm ve  çözümünün 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden sonra adliye mahkemelerine verilmiş bulunduğu, davalı idare savunması  ekinde yer alan belgelerden, aynı müfettiş raporuna dayanarak davacıya anılan Yasanın 140. maddesinin (a)/3 ve (d)/3. bentlerine dayanılarak ayrıca idari para cezası önerisi doğrultusunda 3.513.780.000TL tutarında idari para cezası tahakkuk ettirildiği, bu tahakkuka yapılan davacı itirazının da Bursa Sigorta İl Müdürlüğü İtiraz Komisyonu’nun 6.4.2004 gün ve 18 sayılı kararı ile reddedildiği, Kurumun müfettiş raporuna dayanarak davacı hakkında prim tahakkuku ve idari para cezası tahakkuku gibi iki ayrı işlem tesis ettiği, davacı vekilinin bu iki işlemden prim tahakkukuna ilişkin işlemi İdare Mahkemesinde dava konusu ettiğinin sabit olduğu, bu nedenle İdare Mahkemesinin 506 sayılı Yasa’nın 80. maddesine dayanarak verdiği kararda usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiş ve mahkeme kararı kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, O. Cem ERBÜK, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Olayda, İş Mahkemesi kararında, idari para cezasına yapılan itiraz üzerine verilen itiraz komisyonu kararının, İdare Mahkemesi kararında ise, davacıdan istenilen prim borcu ve buna ilişkin gecikme zammının, dava konusu edildiğinin kabulü suretiyle görevsizlik kararı verilmiştir.  

Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen İş Mahkemesinin kararı ile İdare Mahkemesinin kararı aynı konuya ve sebebe ilişkin olmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ    : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 26.12.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi