Hukuk Bölümü         1994/13 E.  ,  1994/13 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı                : M.B.

Davalı                 : İçişleri Bakanlığı

OLAY: Bitlis ili merkez Konalga köyü sakinlerinin bir kısmı bölgede artan terör olayları nedeniyle köyü terk etmişlerdir. Köyde kalan 18 hane sahibi arasından 12’si imzaladıkları bir dilekçe ile 2.4.1991 tarihinde vali­liğe başvurarak, Olağa­nüstü Hal Bölge Valiliğinin 15.3.1991 gün ve 25 - 91/599 sayılı emrinin karakol tarafından tebliğ edildiğini, bu tebliğ ile köy­den göçmek isteyenlere yardım yapıla­cağının duyurulduğunu, kendilerine ev ve iş imkanı sağlanması halinde köyü bo­şaltmak istediklerini bildirmişlerdir.

Valilik ve İl Jandarma Komutanlığınca usuli işlemler tamamlandıktan ve yer tespiti yapıldıktan sonra Jandarma Komando Bölüğünden görevlilerin yardımıyla 8.11.1991 tarihinde köy taşınmıştır.

Davacı daha önce 5 arkadaşıyla birlikte, terör olayları nedeniyle köyü terk etmek zorunda kaldıklarını, köyde bulunan ev, samanlık ve ahırla­rının yakınları tarafından bakılıp gözetildiğini, köyün 8.11.1991 tarihinde tama­men boşaltılmasın­dan sonra jandarmalarca yakılıp yıkıldığını, ilgili ma­kamlara yaptıkları başvurulara cevap alamayınca dava açmak zorunda kal­dıklarını ileri sürerek toplam 610 milyon lira zararın tazmin edilmesi iste­miyle, 19.10.1992 gününde adlî yargı yerinde dava açmışlardır.

Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesi’nce; 23.12.1993 gün ve E.92/161 K.93/26 sayıyla : Konalga köyünün, Bitlis İl Jandarma Komutanlığının ve Bitlis Valiliğinin olur ve emirleriyle ve görevlendirilen jandarma kuvveti nezaretinde boşaltıldığı; boşaltma esnasında güvenlik kuvvetleri görevli bulunduğundan, bu taşımanın idari eylem ve işlemlere dayalı olarak gerçek­leştirildiği, köyün boşaltılmasından sonra evlerin jandarma birliğince yakılıp yıkıldığının ileri sürülmesi karşısında olayın işlenip işlenmediğinin, ortada hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespitinin idari yargının görevine girdiği, Yargıtay ve Danıştay’ın yerleşik görüşlerinin de bu doğrultuda ol­duğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, karar temyiz edilmeyerek ke­sinleşmiştir.

Davacılar aynı istekle 7.6.1993 tarihinde idare mahkemesinde dava açmış­lardır.

Van İdare Mahkemesi: Davaların ayrılmasına karar verdikten sonra 13.5.1994 gün ve 1993/423 sayıyla: 2577 sayılı yasanın 2. maddesinde idari davala­rın; iptal davaları, tam yargı davaları ve genel hizmetlerden birisinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara iliş­kin davlar olduğunu, idarenin kamu hiz­metinin görülmesi sırasında özel mülkiyete verdiği zararları ödemekle yü­kümlü bulunduğunu, idari eylem ve işlemlerden doğ­mayan yani kamu per­sonelinin haksız fiilinden kaynaklanan zararların idareye yö­neltilemeyeceği bu nedenle tazminat istemine ilişkin davanın çözümünün adlî yargı yerinin görevine girdiğini belirterek daha önce adlî yargı yerince görevsizlik kararı verildiğinden görevli yargı yerinin tayinin için 2247 sayıl Yasa’nın 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına karar vermiş, dosya İdare Mahkemesi Başkanının 9.6.1994 tarihli 1993/423 sayıl yazıları ekinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Sel­çuk Tüzün’ün Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Dr. Ekrem Serim, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek’in katılım­ları ile yaptığı 7.7.1994 günlü toplantıda, Raportör-Hâkim Ayten Anıl’ın raporu ile dosyadaki bel­geler okunduktan; toplantıya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç’in idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, jandarma nezaretinde köyün boşaltılmasından sonra görevli jandarma birliği tarafından köyün yakıldığı iddiası ve bu nedenle uğranan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinden köy halkının köylerini terk etmek istedik­lerine ilişkin başvurularından sonra il jandarma komutanlığının 11.5.1991 gün ve 4119 sayılı “uygundur” görüşü alınarak Valilikçe oluşturulan komis­yonca düzenlenen 7.8.1991 tarihli raporda: Konalga köyünde 1985 yılından bu yana terör olaylarının başladığı, köy halkının yarısının köyü terketmiş olduğu, köye gidiş gelişlerin jan­darma nezaretinde yapılabildiği bu nedenle köyde huzur ve güvenin kalmadığının anlaşıldığı; Valiliğin girişimi ile tespit edilen yerin alt yapısı bulunan yerleşim yer­lerine yakın oluşunun da iskanı kolaylaştıracağı belirtilmiştir.

Bitlis Valiliğinin 31 Ekim 1991 gün ve HRK: 0961-52-91/10290 sa­yılı onayı ve Bitlis İl Jandarma Komutanlığının 7.11.1991 gün ve HRK: 7130-670-91/6200 sayılı mesajı doğrultusunda Jandarma Birlik Komutanlı­ğının sorumluluk bölgesinde bulunan Konalga Köylülerinin il merkezine taşınmaları sırasında jandarma ko­mando bölüğünden bir kısım personel ve timlerin görev aldığı jandarma bölük ko­mutanlığının 22 Kasım 1991 tarih ve 7130-145-91/418 sayılı yazılarından anlaşıl­makta olup bu husus tartışmasız­dır.

Bu durumda jandarmanın olay içindeki yerinin ve statüsünün belir­lenmesi gerekmektedir.

10.3.1993 gün ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanu­nun 4. maddesine göre Jandarma Genel Komutanlığı Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olup, eğitim ve öğretim bakımından Genel Kurmay başkanlığına, emniyet ve asayiş işleriyle diğer görev ve hizmetlerinin ifası yönünden İçişleri Bakanlığına bağlı bulunmakta Jandarma Genel Komutanı da şahsen İçişleri Bakanına karşı so­rumlu tutulmaktadır. 14.2.1985 gün ve 3152 sayıl İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 29. maddesinde de taşra teşkilatında İçişleri Bakanlı­ğına bağlı kuruluşlar ara­sında Jandarma Genel Komutanlığı da ayrıca gösterilmiş bulunmaktadır.

2803 sayılı Kanunun 7. maddesinde jandarmanın, mülki, adlî, askeri ve diğer görevleri olmak üzere değişik görevleri bulunduğu belirtilmekte, mülki görevleri de; emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak kaçakçı­lığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önle­mek için gerekli tedbirleri al­mak ve uygulamak, ceza infaz kurumlarının ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak olarak sayılmaktadır. Aynı Kanu­nun, jandarma personeli hakkında “disip­lin ve soruşturma usulleri” baş­lıklı 15. maddesinin (d) bendinde: Jandarma perso­nelinin mülki hizmetten doğan veya bu tür hizmeti yaparken işlenen suçlarından dolayı 4.2.1913 tarihli “Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat” hü­kümlerine tabi olacağı öngörülmektedir.

Açıklanan hükümlere göre, jandarmanın mülki görevleri bakımından İçişleri Bakanlığına, mülki görevlerin ifası sırasında işlediği suçlardan do­layı da  Memurin Muhakematı Hakkında Kanuna tabi olduğu anlaşılmakta­dır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında idarenin kendi eylem ve iş­lem­lerinden dolayı doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmekte; 129. Madde­sinde de “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, an­cak idare aleyhine açılabi­lir...” denil­mektedir.

Davada, köyün yakılıp yıkılması eylemini jandarmanın gerçekleştir­diği ileri sürüldüğüne ve tazminat istemine konu olay, jandarmanın valilik ve il jandarma komutanlığının emriyle emniyet ve asayiş ve kamu düzeni sağlamak amacı ile gö­rev yaptığı sırada meydana geldiğine göre, jandarma­nın olay sırasındaki görevinin 2803 sayılı Yasa’nın yukarıda açıklanan 7. maddesi kapsamında “mülki görev” olduğu açıktır. Bu durumda Anayasa’nın açıklanan maddeleri uyarınca uyuşmazlı­ğın görüm ve çözü­münün genel idari yargı yerine ait olması gerekir.

Bu itibarla, kamu hizmeti yürütmekle görevli kılınmış kamu ajanları­nın anı­lan hizmetin yürütülmesi sırasında kişiye verdiği zararın tazmini is­temine ilişkin bulunan bu davanın incelenmesi ve kamu hizmetinin yönte­mine göre yapılıp yapıl­madığının tespiti idari yargının görev alanına gir­mektedir.

Bu nedenlerle davanın çözümü idari yargının görevine girdiğinden Van İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddi gerekmektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın idari yargı yerinde gö­rülmesi gerektiğine, bu nedenle Van İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Ka­nunun 19. maddesi uyarınca vaki 13.5.1994 günlü, 93/423 sayılı başvurusu­nun reddine, 7.7.1994 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.