Hukuk Bölümü 1995/14 E., 1995/16 K.

  • EMEKLİ OLAN SÖZLEŞMELİ PERSONEL
  • İŞSONU TAZMİNATI
  • ÖZELLEŞTİRİLEN KURUMLARDA SÖZLEŞMELİ PERSONEL
  • SÖZLEŞMELİ PERSONELİN EMEKLİ OLMASI
  • 1475 S. İŞ KANUNU ( 14. maddesi yürülükte ) [ Madde 14 ]
  • 1475 S. İŞ KANUNU ( 14. maddesi yürülükte ) [ Madde 2 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 10 ]
  • 3291 S. 1211 S. T.C. MERKEZ B.K., 3182 S. BANKALAR K., ... [ Madde 13 ]
  • 3291 S. 1211 S. T.C. MERKEZ B.K., 3182 S. BANKALAR K., ... [ Madde 14 ]
  • 5521 S. İŞ MAHKEMELERİ KANUNU [ Madde 1 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacı, Petrol Ofisi AŞ. Genel Müdürlüğünde, sözleşmeli statüde çalışmaktayken kendi isteği ile 24.10.1994 tarihinde emekli olduğunu, Petrol Ofisi sözleşmeli personel yönetmeliğinin 116. maddesinde emekli olan personele "işsonu" tazminatı ödeneceğinin kabul edilmiş bulunmasına rağmen, davalı idarenin ödeme yapmadığını ileri sürerek, 4.11.1994 gün ve 20313 sayılı olumsuz işleminin iptali, işsonu tazminatının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle, idari yargı yerinde 9.11.1994 tarihinde dava açmıştır.

    Davalı idare görev itirazında bulunmuş, ANKARA 1. İDARE MAHKEMESİ; 27.12.1994 gün ve 1552 sayıyla; görev itirazının reddine mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiş; davalı idarenin görev itirazına ilişkin 30.1.1995 tarihli dilekçesi ile dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`

    `na göndermiştir.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, 16.3.1995 gün ve 24726 sayılı düşünce yazısıyla, 2247 sayılı Yasa`

    `nın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış; Danıştay Başsavcılığı`

    `nın, davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği yolundaki 30.3.1995 gün ve 95/14-4-G sayılı düşünce yazıları da alınarak dosyaya konulmuştur.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Selçuk Tüzün`

    `ün Başkanlığında; Şükrü Kaya Erol, Özcan Aksoy, Nursel Aymakoğlu, Nurşen Çatal, Osman Şimşek ve M. Hayri Öztan`

    `ın katılmaları ile yaptığı 17.4.1995 günlü toplantıda, raportör Hakim Ayten Anıl`

    `ın raporu ile Yargıtay Başsavcısının, anlaşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yönündeki; Danıştay Başsavcısının görevin idare mahkemesine ait olduğu şeklindeki düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M.İlhan Dinç`

    `in yazılı düşünceler doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, işsonu tazminatının verilmiyeceğine ilişkin işlemin iptali ve işsonu tazminatının verilmesi istemiyle açılmıştır.

    Petrol Ofisi AŞ. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmuş, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına bağlı bir kamu iktisadi kuruluşu iken Bakanlar Kurulu kararı ile 3291 sayılı Yasanın 13. maddesine göre özelleştirilmiştir.

    3291 sayılı Yasayla özelleştirilen şirketin ana sözleşmesi bu Yasa uyarınca Türk Ticaret Yasası çerçevesinde düzenlenmiştir. Şirketin temsil ve yönetim organı şirket yönetim kuruludur. Bu hususlar ana sözleşmede yer almakta, ana sözleşmenin bir çok maddesinde Türk Ticaret Yasası`

    `na göndermede bulunulmakta, Yönetim Kurulunun ya da yetki verdiği kişilerin görev ve yetkilerini Türk Ticaret Yasası hükümlerine göre kullanacakları ana sözleşmenin incelenmesinden anlaşılmaktadır.

    Davalı kurumun özel hukuk tüzel kişiliğine dönüştürülmesi buyurucu bir yasa hükmüne dayalı olup, davalı kurum yine bu yasa ile özel hukuk hükümlerine tabi kılınmıştır.

    3291 sayılı Yasa`

    `nın dava konusu olan işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 14/b maddesinde, sermayesindeki kamu payı % 50 nin altına düşünceye kadar kuruluşları, faaliyetleri, organları, yönetimi, sermaye miktarını tespite Yüksek Planlama Kurulunun yetkili kılındığı belirtilmektedir. Öte yandan şirket Türk Ticaret Kanununa göre düzenlenen ana sözleşme ile yönetilmektedir.

    Bu durumda, davalı kurumun Yüksek Planlama Kurulunun temsil ettiği kamu paylarıyla yönetimde yer aldığı ve yönetimdeki yetkilerini ana sözleşme uyarınca Türk Ticaret Yasası hükümleri çerçevesinde kullanacağı sonucuna varılmaktadır. Nitekim davalı kurumun bünyesine özel kişi ve kuruluşların alınması, kamu paylarının zaman içinde satılarak tamamen tasfiyesinin amaçlanmış olması da bu sonuca varılmasını gerektirmektedir. Kamu kurumu niteliğinden özel hukuk tüzel kişiliğine geçiş döneminde, kamu hisselerinin % 50 nin üzerinde bulunduğu süre içinde bu kurumun (şirketin) kamusal denetime de tabi olması, onun bir yönden kamu kurumu olduğunu göstermekle birlikte, özel hukuk hükümlerine tabi kılınması gerçeği karşısında, Anonim Şirket Statüsünün varlığı da gözönüne alındığında, davalıya özel bir statü kazandırıldığının kabulü zorunlu olmaktadır. Davalı kurum üzerindeki kamusal denetimin varlığının, Türk Ticaret Yasası çerçevesinde yapılacak bir faaliyeti engelleyici nitelikte olmadığı da kabul edilmelidir.

    Sözleşmeli Personel Yönetmeliği, 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40. maddesine, 3291 sayılı Yasa`

    `ya ve Petrol Ofisi Anonim Şirketi Ana Sözleşmesine göre hazırlanıp, 7.10.1993 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. (Yönetmelik Mad.2) Yönetmeliğin dayanaklardan birini teşkil eden 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Anayasa Mahkemesi`

    `nin 5.2.1992 gün ve 90/22, 92/6 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. İptal edilen kararnamenin 40. maddesinde: "28.5.1986 tarih ve 3291 sayılı Yasa çerçevesinde özelleştirme kararı alınan teşebbüs ve bağlı ortaklıklardaki sözleşmeli statüde çalışan personelin ücret ve diğer özlük hakları, kamu kesimi sermaye payı % 50 nin altına düşünceye kadar, Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile tespit edilir ve bu süre zarfında 308 sayılı KHK.nin geçici 1. maddesi uyarınca kadroları saklı tutulan personelin bulundukları kadrolarda aylık ve her türlü özlük haklarının saklı tutulmasına devam olunur..." hükmü yer almaktadır. (308 sayılı KHK.de iptal edilmiştir.) Bu hükmü taşıyan 418 sayılı KHK.nin iptal edilmesiyle söz konusu yönetmeliğinin bir dayanağını teşkil eden 40. maddesi yürürlükten kalkmış olduğundan yönetmelik, özel hukuk kurallarını içeren bir nitelik kazanmış bulunmaktadır. Davacının bu yönetmeliğe ve ana sözleşmeye göre yukarda açıklanan nedenlerle özel hukuka tabi kılınan kurumda (anonim şirkette) çalışmaktayken emekli olup anılan yönetmeliğin 116. maddesinde öngörülen "işsonu tazminatı"nın kendisine ödenmesini istemektedir. Davacı, özel hukuka tabi kılınmış bir kurumda hizmet sözleşmesiyle çalışmaktayken emekli olmuştur. Yönetmeliğin 116. maddesinde de kurum personelinin haklı sebeplerle sözleşmeyi sona erdirmesi durumunda, personele sözleşmeli statüde geçer süreye göre işsonu tazminatı ödeneceği hükme bağlanmıştır.

    KİT Personel Rejiminin düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK.nin Bazı Maddelerinin Kaldırılmasına Dair 399 sayılı KHK.nin geçici 8. maddesinde de: kararname eki I sayılı cetveldeki kadrolara geçmek istemiyerek ayrılanlara "işsonu" tazminatı ödeneceği kuralı yer almaktadır. 1475 sayılı İş Yasası`

    `nın Ek Madde 2 sine 5.5.1981 gün ve 2457 sayılı Yasayla eklenen hükmünde; kamu kuruluşlarında sözleşmeli olarak istihdam edilenlere mevzuat ve sözleşmelerine göre kıdem tazminatı niteliğinde yapılan ödemelerin kıdem tazminatı sayılacağı ve bu tazminatın 1475 sayılı Yasa`

    `nın 14. maddesindeki esaslara ve miktara göre hesaplanacağı ve ödeneceği öngörülmektedir.

    Bu hükümlerden 399 sayılı KHK.de yer alan "işsonu" tazminatının, 1475 sayıl Yasa`

    `nın ek-2. maddesinde sözü edilen "kıdem tazminatı niteliğinde" bir ödeme olduğu anlaşılmaktadır.

    Diğer taraftan, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Yasası`

    `nın 1. maddesinde İş Yasası`

    `na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceği belirtilmiştir. İşsonu tazminatının İş Yasası`

    `nda yer alması ve 5521 sayılı Yasa ile 1475 sayılı Yasa`

    `ya yapılan gönderme karşısında, özel hukuk tüzel kişiliği kazanmış bir kurumda çalışmış bulunan davacının işsonu tazminatı istemine ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olması, bu nedenlerle Yargıtay Başsavcısının başvurularının kabulüyle, Ankara 1. İdare Mahkemesi`

    `nin görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın çözümü adli yargının görev alanına girdiğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusunun kabulüyle, Ankara 1. İdare Mahkemesi`

    `nin 27.12.1994 gün ve 1552 sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına, üyelerden Özcan Aksoy, Nursel Aymakoğlu ve Nurşen Çatal`

    `ın karşı oyları ve oyçokluğuyla, 17.4.1995 gününde kesin olarak karar verildi.

    KARŞI OY :

    Petrol Ofisi Genel Müdürlüğünde sözleşmeli olarak çalışmaktayken 4.7.1994 tarihinde emekliye ayrılan davacı, "İş Sonu Tazminatı" ödenmemesi yolundaki davalı idare işlemini dava konusu etmiş bulunmaktadır.

    Görev uyuşmazlığının çözümü yönünden, davalı idarenin ve davacının statüsü ve istemin niteliğinin tesbiti önem taşımaktadır.

    Petrol Ofisi Genel Müdürlüğü 233 sayılı KHK. tabi bir kamu iktisadi teşekkülü olan Türkiye Petrolleri A. Ortaklığının bağlı Ortaklığı olup 3291 sayılı Yasaya göre özelleştirme kapsamına alınarak Başbakanlığa bağlanmış ve henüz sermayesindeki kamu payı % 50`

    `nin altına düşmemiştir.

    Olay tarihinde yürürlükte olan 3291 sayılı Yasanın 14. maddesinin (b) bendinde, sermayelerindeki kamu payı % 50`

    `nin altına düşünceye kadar kuruluşların, faaliyetleri, organları, yönetimi ve diğer bazı hususlar konusunda Kamu Ortaklığı Kurulu yetkili kılınmıştır. Bu hali ile davalı idare kamu kurumu niteliğindedir.

    3291 sayılı Yasanın 16. maddesinde kurumda Emekli Sandığına tabi olarak çalışan personelin, kurumun sermayesindeki kamu payının % 50`

    `nin altına düşmesine kadar her türlü hak ve vecibelerinin devam edeceği hükmü yer almıştır.

    Davacı, kurumda, bir idari sözleşme ile ve kamu gücüne dayalı olarak çıkarılmış olan "Petrol Ofisi AŞ. Sözleşmeli Personel Yönetmeliği" hükümlerine tabi olarak çalışmaktadır. Anılan yönetmeliğin 3. maddesinde personel "bir hizmet sözleşmesi ile çalışan, işçi ve memur statüsünde olmayan personeli ifade eder" biçiminde tanımlanmıştır. Görüleceği gibi davacı, asli, sürekli kamu hizmeti gören ve işçi olmayan kişidir.

    Yönetmeliğin 116. maddesinde "İş Sonu Tazminatı" hükme bağlanmış ve hangi hallerde, ne miktar ödeneceği belirlenmiştir.

    Madde emekliye ayrılan ve TC. Emekli Sandığınca emekli aylığı bağlanan personele ayrıca iş sonu tazminatı ödeneceği belirtilmiş, son fıkrada "İşçi statüsünden sözleşmeli statüye geçen personelin kıdem tazminatı hakları saklıdır." denmek suretiyle, iş sonu tazminatının işçilere ödenen kıdem tazminatından farklı olduğu da açıkça söylenmiştir.

    1475 sayılı Yasaya 2457 sayılı Yasayla eklenen ek 2. maddede kıdem tazminatı niteliğinde sayılan ödemeler, maddede açıkça belirtildiği üzere kurum ve kuruluşların emekli sandığı kanunu hükümleri uygulanmayan personeline, işçi statüsüyle çalışanlarına yapılan ödemeler olup, dava konusu "İş Sonu Tazminatı"nın bu ödemeler niteliğinde, "Kıdem Tazminatı" sayılması olanaksızdır.