T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS   NO   : 2017/465

          KARAR NO : 2017/617

          KARAR TR  : 23.10.2017              

 

ÖZET : İdari yargı yerince verilen görevsizlik kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının oluşmadığı anla-şıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı            : O.K.

Vekili              : Av. A.D.

            Davalı             : Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu

            Vekili              : Av. A. O.İ.

 

            O  L  A  Y      : Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 5.11.2014  gün ve 8443 sayılı kararı ile, İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince 19.2.2014 günü yapılan denetimler sırasında, davacıya ait “Çakıl Büfe” isimli işyerinde saat  00.30 sıralarında alkollü içki satıldığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun 6. maddesinin beşinci fıkrasına aykırılık nedeniyle 7. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi ile 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 8.maddesinin beşinci fıkrasının (k) bendi uyarınca 30.454,00 TL. idari para cezası verilmiş, aynı Kurumun 17.11.2014 gün ve 25825 sayılı yazısı ile davacıya bildirilmiştir.

Davacı vekili, idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

KARABÜK SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 9.1.2015 gün ve D.İş:2014/515 sayı ile, itiraza konu idari para cezasına karşı yapılan başvurunun 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 8.maddesinin onuncu fıkrası uyarınca idari yargı yerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, yapılan itiraz Zonguldak Sulh Ceza Hakimliğinin 25.2.2015 gün ve  D.İş:2015/197 sayılı kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ: 29.4.2016 gün ve E:2015/731, K:2016/1407 sayı ile, 4733 sayılı Kanun’un 8. maddesinin beşinci fıkrasının (k) bendinde ne tutarda idari para cezası verileceğinin düzenlendiği, dava konusu para cezasının ise 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu uyarınca verildiği,   bu Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına karşı açılacak davalarda da görevli yargı yerinin belirtilmediği açıklanarak ve Uyuşmazlık Mahkemesinin konu ile ilgili kararları emsal alınarak, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, davacı vekilinin itirazı üzerine, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi 10.11.2016 gün ve E:2016/224, K:2016/304 sayılı kararıyla, 4250 sayılı Yasa’nın 6. maddesinde, uyuşmazlığın kaynaklandığı yasak olan eylemin belirlenmiş olmasıyla birlikte, yasağın karşılığında uygulanacak cezanın belirlenmediği ve 4733 sayılı Yasa’nın 8. maddesinin beşinci fıkrası “k” bendinde öngörülen idari para cezasının uygulanmasının öngörüldüğü,  bu durumda fiilin karşılığı olarak uygulanacak idari yaptırımın düzenlendiği 4733 sayılı Yasa’da yaptırım belirlenirken, yaptırıma karşı açılacak davanın da hangi yargı düzeninde açılacağının kurala bağlanmış  olduğu ve 2577 sayılı Yasa’ya göre idari yargı yerinde görüleceğinin açıkça düzenlendiği,  dolayısıyla davada, yaptırımın dava konusu edileceği görevli mahkemenin ilgili yasada gösterilmemesi hali bulunmamakta olup, görevli mahkemenin 4250 sayılı Yasa’da gösterilmediğinin kabulü ile uyuşmazlığın Kabahatler Kanunu kapsamında adli yargı yerince incelenmesi gerektiği sonucuna varılmasında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına, davanın esası hakkında karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine iadesine karar vermiş, davacı vekilinin, yargı yolunu değiştirdiğini ve aynı konuya ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin  E:2015/140, K:2015/157 sayılı kararına aykırı tesis edildiğini ve aynı aykırı eylemler sebebiyle oluşan aynı nev’ideki  nizalara ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin diğer Kurul-larında verilen Kararlar ile de çeliştiğini ve yürürlükteki hukuka açık aykırı sonuç içerdiğini ileri sürdüğü bu karar ile Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin E:2015/731, K:2016/1407 sayılı dosyası ve Zonguldak Sulh Ceza Mahkemesi’nin D.İş:2015/197 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep eden dilekçesi üzerine, dava dosyası  Mahkememize gönderil-miştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 23.10.2017 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

            Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkileri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 158. maddesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde açıkça gösterilmiş, Mahkeme adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili kılınmıştır.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

           Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir”, 19.maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

       

 

            (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

 Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait işyerinde saat  00.30 sıralarında alkollü içki satıl-dığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun 6. maddesinin beşinci fıkrasına aykırılık nedeniyle 7. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi ile 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin beşinci fıkrasının (k) bendi uyarınca 30.454,00 TL. idari para cezası verildiği ve davacı vekilinin idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunduğu, adli yargı yerince görevsizlik kararı verildiği ve yapılan itirazın reddedilmesiyle kararın kesinleştiği, bunun üzerine davacı vekilinin aynı istemle idari yargı yerinde açtığı dava sonucunda Ankara 4. İdare Mahkemesi, 29.4.2016 gün ve E:2015/731, K:2016/1407 sayılı kararı ile,  davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, davacı vekilinin itirazı üzerine, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi 10.11.2016 gün ve E:2016/224, K:2016/304 sayılı kararıyla, uyuşmazlığın Kabahatler Kanunu kapsamında adli yargı yerince incelenmesi gerektiği sonucuna varılmasında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına, davanın esası hakkında karar verilmek üzere  dava dosyasının  Mahkemesine iadesine karar vermiş, davacı vekilinin, yürürlükteki hukuka açık aykırı sonuç içerdiğini ileri sürdüğü bu kararın Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin E:2015/731, K:2016/1407 sayılı dosyası ve Zonguldak Sulh Ceza Mahkemesi’nin D.İş:2015/197 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep eden dilekçesi üzerine, idari yargı yerince adli yargı yerine ait görevsizlik kararına ilişkin dava dosyasının onaylı sureti temin edilerek, idari yargı dava dosyası ile birlikte  Mahkememize gönderildiği anlaşıl-mıştır.  

Somut olayda, davacının,  Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 5.11.2014  gün ve 8443 sayılı kararı ile, adına verilen 30.454,00 TL. idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine açtığı davada, Karabük Sulh Ceza Hakimliğinin 9.1.2015 gün ve D.İş:2014/515 sayılı kararı ile, itirazın idari yargı yerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle verdiği ve Zonguldak Sulh Ceza Hakimliğinin  25.2.2015 gün ve  D.İş:2015/197 sayılı kararı ile yapılan itirazın reddedilmesiyle kesinleşen görevsizlik kararından sonra, idari yargı yerinde açtığı davada, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nce  davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine ilişkin 29.4.2016 gün ve E:2015/731, K:2016/1407 sayılı kararı ile verilen görevsizlik kararının, itiraz üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesinin 10.11.2016 gün ve E:2016/224, K:2016/304 sayılı kararıyla bozulmasına ve davanın esası hakkında karar verilmek üzere  dava dosyasının  Mahkemesine iadesine karar verilmiş, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nce dosya ele alınmadan davacı vekilinin, dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep eden dilekçesi üzerine, adli yargı yerine ait görevsizlik kararına ilişkin dava dosyasının onaylı sureti de temin edilerek, dava dosyasının Mahkememize gönderildiği, böylece  Ankara 4. İdare Mahkemesi’nce verilen kararın kesinleşmediği, bozma kararından sonra herhangi bir karar verilmediği, böylece adli ve idari yargı yerleri arasında, 2247 sayılı Yasa’da belirtilen biçimde görev uyuşmazlığının oluştuğundan söz etmenin mümkün olmadığı, görev uyuşmazlığının bulunması için, Karabük Sulh Ceza Hakimliği ile Ankara 4. İdare Mahkemesi’nce, aynı konuda verilmiş kesin veya kesinleşmiş  görevsizlik kararları ya da görevlilik kararları bulunması gerektiği açıktır. Oysa olayda, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nce verilen kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır.  Bu durumda, ortada 2247 sayılı Yasa’da öngörülen biçimde, olumlu ya da olumsuz görev uyuşmazlığı bulunmadığı kuşkusuzdur.

 

 

 

Açıklanan nedenlerle, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle idari yargı yerince verilen görevsizlik kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç     : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde belirtilen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığının oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 23.10.2017 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

   ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

  AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

 

Üye

Birgül

   KURT