Hukuk Bölümü         2012/475 E.  ,  2012/399 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1- R.K., 2- Ö.Y.

Vekili     : Av. Ö.F.Y.

Davalılar  : 1- Çankaya Belediye Başkanlığı 

Vekili      : Av. S.Ş. 

                   2- Ankara İl Özel İdaresine İzafeten Ankara Valiliği

Vekili      : Av. D.O.İ. 

O L A Y  : Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin, Ankara İli, Çankaya İlçesi, Karakusunlar Mevkiinde kain, 27420 Ada, 2 Parsel nolu taşınmazın hissedar olarak malikleri olduğunu söz konusu taşınmazın imar planında okul alanı olarak ayrıldığını, taşın-maza kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idarelerce süresi içerisinde savunma dilekçeleri verilmiş, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesince 11.4.2012 günü 1. Celse açılmış, davacılar vekili ile, davalı özel idare vekilinin gelmediği tespit edilmiş, davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin de davayı takip etmediği anlaşılmıştır.

Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesince: 11.4.2012 gün ve E:2011/593 sayı ile, taraflarca takip edilmediğinin davanın taraflardan birinin müracaatına kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.

Davacılar vekili 24.4.2012 günü kayda giren dilekçesi ile Çankaya Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davayı takip etmediğini, sadece Ankara İl Özel İdaresine izafeten Ankara Valiliği aleyhine kaldığı yerden devam edeceklerini belirterek davayı yenilemiştir.

Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesince 24.4.2012 gününde yenileme tensip tutanağı düzenlenmiş, 19.6.2012 günü duruşma yapılacağı taraflara bildirilmiştir.

Davacı ve davalılar vekilleri 19.6.2012 günlü duruşmaya katılmışlar, davalı İl Özel İdaresi vekilince fiili el atma olmadığı, yargı yolu itirazlarının bulunduğu belirtilmiştir.

ANKARA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.6.2012 gün ve E:2012/593 sayı ile, Yargıtay uygulaması ile adli yargı görevli bulunduğundan, yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Ankara İl Özel İdaresi vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda 29.6.2012 günü verdiği dilekçesi üzerine dosya örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davanın, mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı, dava dilekçesinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın maliki yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku olmadığı, ancak; bu sonuç ya sonuçların genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planından kaynaklandığı, bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulamalarından; başka bir anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarenin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı, idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini talepleri ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 12 ve 13. maddeleri uyarınca idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan Yasa hükümlerinin gereği olduğu, bu bakımdan hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi idari yargının görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, hukuki elatma olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı, dolayısıyla 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde yer alan idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, bu nedenle 2247 sayılı Yasanın 10.maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ,  Nurdane TOPUZ,  Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanunsözcüsüdür.

Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez” denilmiş; 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir. 

Dosyanın incelenmesinden, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada, davalılardan Ankara İl Özel İdaresince, gerek birinci cevap dilekçesinde ve gerekse 11.4.2012 tarihinde yapılan birinci oturumda görev itirazında bulunmadığı; ikinci oturumdan sonra, dava dosyası taraflarca takip edilmediğinden, yasal süresi içerisinde yenileninceye kadar, Mahkemece 11.4.2012 gününde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve davacı vekilince 24.4.2012 günü yenileme dilekçesi verildiği, mahkemece yenileme tensip tutanağı düzenlenerek, yargılamaya devam edildiği, 19.6.2012 günü duruşma yapılacağının taraflara tebliğ edildiği, davalı İl Özel İdare vekilince 19.6.2012 günlü duruşmada davanın çözümünde idari yargının görevli olduğunun ileri sürüldüğü ve görev itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır.

Olayda, dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile davanın açılmamış sayılmayacağı, aksine, derdest kalmakla devam edeceği ve dosyanın işlemden kaldırılması kararının aslında bir ara kararı niteliğinde olduğu, davanın yenilenmesi sonucunda da davaya kalındığı yerden devam edileceği, yani yenilenen davanın yeni bir dava olmayıp, eski davanın devamı niteliğini taşıdığı, dolayısıyla, tarafların, dosyanın işlemden kaldırılmasından önceki dönemde yapamadıkları bir istemi davanın yenilenmesinden sonra da yapamayacakları açıktır.

Bu durumda; davalı İdare vekilince, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada, (en geç) 11.4.2012 tarihinde yapılan birinci oturumda görev itirazında bulunulması gere-kirken, bu tarihten çok sonra 19.6.2012 günlü duruşmada yapılan görev itirazının süresinde olduğunun kabulü olanaksızdır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşı-mayan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 24.12.2012 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.