T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 92

            KARAR NO  : 2020 / 312

            KARAR TR   : 28.5.2020

ÖZET :  Davalı Üniversitede öğretim görevlisi ve bölüm başkanı olarak görev yaparken iş akdini haklı sebeple feshettiğini ileri süren davacının; kıdem tazminatı, ücret alacağı, yıllık ücretli izin alacağı ve   asgari geçim indirimi alacağının davalıdan tahsili istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : N.P.

Vekili            : Av. M. K. E.

Davalı           : Yeni Yüzyıl Üniversitesi

Vekili            : Av. T.M. B.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalı Yeni Yüzyıl Üniversitesi İletişim Fakültesinde 07.06.2010 tarihinde "öğretim görevlisi” olarak çalışmaya başladığını; 01.09.2010 tarihinden iş akdini haklı fesih ettiği 07.06.2013 tarihine kadar da "Halkla İlişkiler ve  Reklamcılık Bölüm Başkanı" olarak çalıştığını; çalıştığı süreler boyunca sözleşmesinde belirtilen ve iş yasasından kaynaklı alacaklarının bir kısmını hiç alamadığını, bir kısmını da gecikmeli ve eksik aldığını; buna rağmen öğrencilerini düşünerek çalışmaya devam ettiğini; ödenmeyen alacakları için çeşitli tarihlerde yazılı taleplerde bulunduğunu ancak davalının hiçbir makul sebep göstermeksizin ödemekten kaçındığını; bunun üzerine  07.06.2013 tarihinde noter ihtarnamesi ile iş akdini haklı sebeple fesih etmek zorunda kaldığını; ihtarnameye rağmen bu güne kadar müvekkilinin hiçbir alacağının ödenmediğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik,  fesih tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte; kıdem tazminatı için 6.000,00 TL’nin; ücret alacağı için 10.000,00 TL’nin; yıllık ücretli izin alacağı için 500,00 TL'nin; asgari geçim indirimi için 500,00 TL tahsiline karar verilmesi istemiyle 20.9.2013 tarihinde  adli yargı yerinde dava açmıştır.

Bakırköy 24.İş Mahkemesi: 29.4.2015 gün ve E:2013/789, K:2015/244 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 9.Hukuk Dairesi,  6.12.2018 gün ve E:2015/25911, K:2018/22599 sayı ile, uyuşmazlıkta İdari Yargının görevli olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur.

 BAKIRKÖY 24.İŞ MAHKEMESİ: 26.2.2019 gün ve E:2019/6, K:2019/71 sayı ile, “(…)Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 06.12.2018 tarih 2015/25911 Esas, 2018/22599 Karar sayılı kararı ile;(…) Somut uyuşmazlıkta, Vakıf Üniversitesinde öğretim elemanı olarak çalışan davacının Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi idari sözleşme ile çalıştığı, uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMKun 114 ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddi yerine esastan karar verilmesi hatalıdır."/ şeklindeki kararı ile ve ayrıca benzer yöndeki diğer kararları ile Vakıf Üniversitesinde çalışan öğretim görevlisi ile Vakıf Üniversitesi arasındaki uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğuna karar vermiştir.

Dava konusu olayda davacının davalı üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştığı, davalı üniversitenin Vakıf Üniversitesi olduğu, davanın kıdem tazminatı ile işçilik alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

Anayasa’nın 131'nci maddesinde yer alan “Vakıflar tarafından kurulan Yükseköğretim Kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan Yükseköğretim Kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir." hükmü, ayrıca 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 3/1 maddesi, Ek 2,maddesi, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 23/2 maddelerindeki düzenlemeler, Uyuşmazlık Mahkemesinin yargı yolunun belirlenmesinde Vakıf Üniversiteleri ile öğretim elemanları arasındaki uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğuna dair gerekçeli kararı ile aynı doğrultudaki Danıştay kararları, keza Yargıtay 22. HD'nin ve Yargıtay 9. HD'nin yukarıda yazılı emsal kararları dikkate alındığında Vakıf Üniversitesi olan davalı üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan davacının devlet üniversitelerinde olduğu gibi idari sözleşme ile çalıştığı anlaşılmakla uyuşmazlığın görevli idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK'nun 114. ve 115.maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

(…)

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Dava konusu uyuşmazlıkta İdari Yargı görevli olduğundan HMK'nın 114 ve 115 maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine…” karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9.Hukuk Dairesince, 13.9.2019 gün ve E:2019/5657, K:2019/15807 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı Üniversite ile arasındaki iş akdinin feshinden kaynaklı olarak net 9.316,50-TL kıdem tazminatı için fesih tarihinden, net 30.219,37-TL ücret alacağının doğduğu tarihten, net 375,00-TL yıllık ücretli izin alacağı için fesih tarihinden, net 1.099,58-TL asgari geçim indirimi için fesih tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle idari yargıda dava açmıştır.

İSTANBUL 8.İDARE MAHKEMESİ: 6.12.2019 gün ve E:2019/2765 sayı ile, “(…)Anayasa'nın 130. maddesinde, kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceği, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabi olacağı kurala bağlanmıştır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'na 2880 sayılı Kanun ile eklenen maddelerde vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları için Anayasa'nın yukarda yer verilen hükmüne paralel düzenlemelere yer verilmiş; bu kapsamda, Ek 2. maddede, vakıfların, kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla ve mali ve idari hususlar dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen usul ve esaslara uymak kaydıyla yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını kurabilecekleri; Ek 5. maddede, vakıf mütevelli heyetinin, yükseköğretim kurumunca görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapacağı, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylayacağı; Ek 8. maddede ise, vakıflarca kurulacak yükseköğretim kuramlarındaki akademik organların, Devlet yükseköğretim kuramlarındaki akademik organlar gibi düzenleneceği ve onların görevlerini yerine getireceği, öğretim elemanlarının niteliklerinin devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının nitelikleri ile aynı olacağı belirtilmiştir.

Dolayısıyla, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının statülerinin belirlenmesi için Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarının incelenmesi gerekmektedir. Çünkü, "mali ve idari konular" dışındaki akademik çalışmalar ve öğretim elemanlarının sağlanması yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarını bağlayan Anayasa hükümlerinin vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarını da bağlayacağı açıktır.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında niteliği belirtilen kamu hizmetinin yürütülmesi için istihdam edilen akademik personel ile vakıf yükseköğretim kurumu arasında akdedilecek sözleşmenin "idari hizmet sözleşmesi" niteliğinde bulunduğunun kabulü zorunludur.

Nitekim, idari sözleşme, Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 04.07.1964 gün ve E: 1964/4, K: 1964/344 sayılı kararında belirtildiği üzere, bir kamu hizmetinin yürütülmesi için yapılan sözleşmedir. İdari sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların çözümünde görevli yargı yeri de idari yargıdır.

Ancak, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin "öğretim elemanları" başlıklı 23. maddesinin birinci fıkrasında, öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmelerinin yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılacağı belirtilmiş; ikinci fıkrasında ise, " Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır." kuralına yer verilmiştir. (Danıştay 8. Dairesi'nin 29/04/2011 tarih ve E:2008/8234, K:2011/2452 sayılı kararı ile yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, söz konusu Yönetmelik hükmünün son cümlesinde yer alan “özlük hakları” ibaresinin iptaline karar verilmiş, bu karar İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 27/03/2014 gün ve E:2011/1493, K:2014/1351 sayılı kararı ile onanmıştır.)

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, davalı Üniversitede 07.06.2010-07.06.2013 tarihleri arasında öğretim görevlisi olarak çalıştığını, davalı Üniversite tarafından ücret alacaklarının eksik ve geç ödenmesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 17.000-TL alacağın fesih tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsili istemiyle YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ'ne karşı ilk olarak Bakırköy 24. İş Mahkemesi nezdinde açılan davada yapılan yargılama neticesinde 29/04/2015 tarih ve E:2013/789, K:2015/244 sayılı kararıyla kısmen kabul kısmen ret kararı verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 06.12.2018 tarih ve E:2015/25911, K:2018/22599 sayılı kararıyla yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verildiği, Bakırköy 24. İş Mahkemesinin 26.02.2019 tarih ve E:2019/6, K:2019/71 sayılı kararı ile; dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine ise Mahkememizde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, davacının istemin 4857 sayılı İş Kanunu “hükümleri uyarınca değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adlî yargı mercilerinin görev alanına girdiği sonucuna varılmaktadır.

Nitekim Danıştay 8. Dairesi'nin 30/01/2017 tarih ve E:2016/8936, K:2017/339 sayılı kararında; "Bu itibarla, vakıf yükseköğretim kurumlarında istihdam edilecek akademik personelin mesleki güvencelerine ilişkin çalışma esaslarının (akademik personelin atanması, görevleri, unvanları, emeklilikleri, terfileri ve görevlerine son verilmesi gibi) idari sözleşmeyle belirlenmesi; akademik personelin yukarıda belirtilenler dışında kalan özlük haklarının ise (ücret, prim, çalışma saatleri, tatil günleri ve sosyal güvenlik gibi) İş Kanunu hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir." denilerek idari sözleşme ve İş Kanunu hükümlerine göre düzenlenecek durumlar konusunda ikili bir ayrım yapıldığı ve akademik personelin mesleki güvencelerine ilişkin çalışma esasları dışındaki özlük haklarının İş Kanunu hükümlerine göre düzenlenmesi gerektiği belirtilmektedir.

Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun uyarınca dava dosyasının, Bakırköy 24. İş Mahkemesinin E:2019/6 sayılı dava dosyası temin edildikten sonra görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.5.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Üniversitede öğretim görevlisi ve bölüm başkanı olarak görev yaparken iş akdini haklı sebeple feshettiğini ileri süren davacının; kıdem tazminatı, ücret alacağı, yıllık ücretli izin alacağı ve   asgari geçim indirimi alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

 Anayasanın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci fıkrasında, “Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.”; ikinci fıkrasında, “Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.”; onuncu fıkrasında “Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.” hükmüne yer verilmiş;

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek Madde 2'de, “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır.(1)  ((1) 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı KHK’nin 135 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir.)” denilmiş; Ek Madde 5'de, “(Ek madde: 17/08/1983 - 2880/32 md.) (Değişik fıkra:28/12/1999-4498/1 md.) Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer.

Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.

Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır.” kuralına; aynı Yasadaki Ek Madde 8'de ise, “(Ek madde: 17/08/1983-2880/32 md.) Vakıfça kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet Yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.” kuralına yer verilmiştir.

Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinde ise, “Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.

Davalı İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”nun Ek 110. maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.

 Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır.

Olayda, davacının alacaklarının bir kısmını hiç alamaması, bir kısmını da gecikmeli ve eksik alması; alacak taleplerinin davalı tarafından karşılanmaması üzerine iş akdini feshettiğinden bahisle, bir kısım tazminat ve alacaklarının davalı kurumdan tahsili istemiyle dava açıldığı görülmüştür.

Bu bağlamda, davacının sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat isteminin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. Maddesinin b fıkrasında belirtilen; “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

 Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan; İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 6.12.2019 gün ve E:2019/2765 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 6.12.2019 gün ve E:2019/2765 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 28.5.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                             AKSU                            SONER             

 

 

 

                                             Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                           ARSLAN