Hukuk Bölümü         2000/59 E.  ,  2000/55 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : TEDAŞ Genel Müdürlüğü

            Vekili              : Av. M.E.

            Davalı             : İçişleri Bakanlığı

            O L A Y          :Bingöl Elektrik Dağıtım Müessesesinde işçi olarak çalışan N.K.’nın, hat arızasının giderilmesi çalışması sırasında teröristlerin açtığı ateş sonucunda yaralanması nedeniyle TEDAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine açılan tazminat davasında; ANKARA 9. İŞ MAHKEMESİ, 18.6.1998 gün ve E: 1998/ 684, K: 1998/ 380 sayı ile, Yargıtay bozma ilâmına uyarak yeniden yaptığı yargılama sonunda, davalı vekilinin talebi üzerine davanın İçişleri Bakanlığına ihbar olunduğundan bahisle, taleple bağlı kalınarak 2.755.000.000.-TL. maddi tazminat  ile 50.000.000.- TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı TEDAŞ Genel  Müdürlüğünden alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin ve munzam zarara ilişkin talebin reddine karar vermiş; bu karar, YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ’ nce, 9.7.1998 gün ve E: 1998/ 5183, K:1998/ 5271 sayı ile, H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün manevi tazminata ilişkin kısmı 180.000.000.-TL. olarak düzeltilmek suretiyle onanarak kesinleşmiştir.

            Anılan yargı kararı gereğince haksahibine 5.975.755.611.-TL. ödemede bulunan TEDAŞ Genel Müdürlüğü, olayda % 70 oranında kusur ve sorumluluğu saptanan İçişleri Bakanlığından, idarelerince ödenen miktarın %70’i olan 4.824.705.218.- liranın, reeskont faiziyle birlikte tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 9.9.1998 gününde adli yargı yerinde alacak davası açmıştır. 

            ANKARA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 3.2.1999 gün ve E: 1998/ 591, K: 1999/ 20 sayı ile, olayda davalının hizmet kusuru kabul edilerek davanın idari yargıda görüleceğinin anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’ nin 26.4.1999 günlü, E: 1999/ 2803, K: 1999/3712 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

            TEDAŞ Genel Müdürlüğü, bu kez, alacağın faiz ve masraflarıyla birlikte toplamı olan 6.615.911.839.- liranın, reeskont faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 30.6.1999 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Ankara 1. İdare Mahkemesi; 28.1.2000  gün ve E: 1999/ 700, K: 2000/90 sayı ile, davanın yetki yönünden reddi ile dava dosyasının yetkili Malatya İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ; 26.6.2000  gün ve E: 2000/ 434, K: 2000/ 688 sayı ile, dosyanın incelenmesinden İş Mahkemesi’nde açılan tazminat davasında, mahkemece olayda, kurumun %30 ve İçişleri Bakanlığının %70 kusurlu bulunduğu yolunda karar verildiği görülmekte olup, sözkonusu karar uyarınca kurumun ödediği paradan, %70 kusuru oranında payına düşen kısmının davalı İçişleri Bakanlığından alınarak davacı kuruma verilmesinin istenildiği; dolayısıyla, bir rücu davası sözkonusu olup, 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde sayılan idari dava türleri arasında böyle bir dava olmadığından, rücu davası niteliğindeki bu davanın idari yargıda görülüp çözümlenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler:Mahir Ersin GERMEÇ,Ümran SAYIŞ,Mustafa BİRDEN,Ayla ALKIVILCIM,   Dr. Serdar   ÖZGÜLDÜR  ve  Hıfzı   ÇUBUKLU’ nun   katılımlarıyla   yapılan 20 / 11 / 2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’ nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ  ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

           USULE İLİŞKİN İNCELEME         :

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve idari yargı yerine ait dava dosyasının, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı kurumun istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.           

ESASA İLİŞKİN İNCELEME :

 Dava, yargı kararı ile tazminle yükümlü tutulan ve tazminatın tamamını ödemiş bulunan TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından, idarelerince ödenen tazminattan kusur ve sorumluluğu oranındaki tutarın, davanın ihbar edildiği İçişleri Bakanlığından rücuen tahsili isteminden ibarettir.

            Olayda, görevi esnasında teröristlerce yaralanan kurum işçisi tarafından, TEDAŞ aleyhine tazminat davası açıldığı; mahkemece, Ankara 5. İş Mahkemesi’nin E: 1995/ 4734 sayılı dava dosyasına sunulan aynı olaya ilişkin 6.5.1996 günlü bilirkişi raporu esas alınmak ve davalı TEDAŞ’ın %30, dava ihbar olunan İçişleri Bakanlığının ise %70 oranında kusurlu ve sorumlu oldukları benimsenmek suretiyle dava kabul edilerek, hükmedilen tazminatın tamamının davalı TEDAŞ ’a yüklendiği ve bu yoldaki kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. 

            Bu durumda: 

            1- Olayda yaralanan kurum işçisi yönünden, tazminat isteğinin tamamen karşılanmış olması nedeniyle,tazminat davası bakımından ortada çözümsüz kalan ya da başka yargı merciinde dava edilmesi gereken bir uyuşmazlık kalmamıştır. Diğer bir ifadeyle, tazminata ilişkin bulunan birinci davada, İçişleri Bakanlığı davalı sıfatı taşımadığı gibi, bilirkişi raporunda işaret edilen sorumluluğun idare hukuku esaslarına göre idari yargı yerince saptanacağı yolunda bu kısma yönelik bir görevsizlik kararı da  verilmediğinden, idari yargıda çözümü gereken bir tam yargı davasından sözetmek olanaksızdır. 

2- Tazminat davası tümüyle adli yargı yerinde çözümlendiğine ve kaybeden taraf davayı İçişleri Bakanlığına ihbar etmiş olduğuna göre, TEDAŞ tarafından İçişleri Bakanlığı aleyhine açılan alacak davasının bir rücu davası olduğunun kabulü gerekir.

            Nitekim, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ nun 49. maddesinin birinci fıkrasında “ İki taraftan biri davayı kaybettiği takdirde üçüncü şahsa rücu hakkı olduğu mülâhazasında bulunursa makamına kaim olarak davayı takip veya davada üçüncü şahıs sıfatıyla kendisine iltihak etmesi lüzumunu o şahsa ihbar edebilir” denilmekte; aynı Kanun’ un 51. maddesinde de “ Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim olarak davayı takip veya davaya müdahale eylemediği halde bu hususu ihbar eden kimse davada bulunmaya mecburdur. Şu kadar ki ihbar tarihinden itibaren üçüncü şahsa karşı yalnız hilesinden veya ağır kusurundan mesuldür.” hükmüne yer verilmektedir.

            Bu hükümlerden, davayı kaybettiği takdirde üçüncü kişiye rücu hakkı olduğunu düşünen tarafın, davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; kendisine dava ihbar edilen üçüncü kişi  davaya müdahale etmez ya da ihbar edenin temsilcisi gibi davayı takip etmez ise, ihbar edenin davayı takip etmekle yükümlü olduğu; ancak, ihbar eden tarafın, davayı kaybetmesi halinde üçüncü kişi aleyhine rücu davası açabileceği ve davayı kaybetmesinden dolayı üçüncü kişiye karşı yalnız hilesi ve ağır kusurunun bulunması halinde sorumlu olacağı anlaşılmaktadır.

            Buna göre, dava ihbar edilen üçüncü kişinin istekli olmaması halinde, mahkemece hakkında davaya katılması ya da müdahil sıfatı kazanması yolunda hiçbir işlem yapılamayacağı gibi, aleyhine hüküm  verilmesine de olanak bulunmamaktadır.

            Şu halde, tazminat davasında kendisine dava ihbar edilmiş olmasına karşın müdahil olmayan ve davayı takip etmeyen üçüncü kişi konumundaki İçişleri Bakanlığı aleyhine açılan rücuen alacak  davasında, davanın ihbarının hukuki sonuçları itibariyle, birinci davada aleyhine hüküm verilmiş olması koşulunun aranmayacağı açıktır. 

            3- Tazminat davasının ihbar eden aleyhine sonuçlanması üzerine açılan rücu davasının konusunu oluşturan alacak, tazminat davasında bilirkişice saptanan kusur ve sorumluluk oranına göre ihbar edenin hissesinden fazla ödemede bulunduğu miktara, başka deyişle, müşterek sorumluluğu saptanan üçüncü kişiye ait hisseye ilişkin bulunmakta olup; ortada, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır. 

            Belirtilen tüm bu hususlara göre, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi; bu nedenle, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. 

            SONUÇ  : Davanın çözümünde  ADLİ  YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 3.2.1999 günlü, E:1998/591, K:1999/20 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.11.2000 gününde   KESİN OLARAK  OYBİRLİĞİ ile  karar verildi.