T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/302

KARAR NO  : 2021/486     

KARAR TR  : 18/10/2021

ÖZET: İdari ve adli yargı yerlerince verilen kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülerek yapılan BAŞVURUNUN, 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde öngörülen “aynı konuya ve sebebe ilişkin kararlar olması ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması” koşullarını taşımaması nedeniyle REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

Hüküm Uyuşmazlığının

Giderilmesi İsteminde

Bulunan (Davacı)           : S.S.

Karşı Taraf (Davalı)      : Manisa Valiliği

I. İDARİ YARGIDA DAVA SÜRECİ

A. Dava Konusu Olay

1. Manisa Valiliği İl Polis Disiplin Kurulunun 19/07/2012 tarihli ve 2012/83 sayılı kararı ile, Akhisar İlçe Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli polis memuru davacı S.S.'in, 23/02/2012 tarihinde kendisiyle ilgili bir konuda yapılan toplantıya çağrıldığı, toplantı salonunda bulunduğu süre içerisinde amiri konumundaki rütbeli personel ile arasında geçen konuşmaları ses kaydedici cihaza kaydettiği, toplantı sonrası aldığı rapor üzerine kendisini telefonla aradığında kızacağını düşündüğü İlçe Emniyet Müdürünün geçmiş olsun dileğini iletmek amacıyla yaptığı konuşmayı kayda aldığı ve böylece hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak suçunu işlediği gerekçesiyle, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 2. maddesinde düzenlenen disiplin cezaları içinde sayılan ve bu suç için verileceği aynı Tüzüğün 7. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinde belirtilen, " uzun süreli durdurma, memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 12, 16, 20 ya da 24 ay durdurulmasıdır."hükmü uyarınca16 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. Davacı, 01/10/2019 tarihli dilekçesiyle, Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2013/53, K.2013/713 sayılı kararı ile hakkında beraat kararı verildiğini,kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesinin E.2014/18006, K.2015/3749 sayılı kararı ile onandığını belirterek,Manisa İl Disiplin Kurulunun 19/07/2012 tarihli ve 2012/83 sayılı kararı ile konusu ve tarafları aynı olan bu olay nedeniyle verilen 16 aylık kıdem durdurma cezasının iptalini ve özlük haklarının iadesini talep etmesi üzerine, Manisa Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü .../10/2019 tarihli ve ....-2019/1747 sayılı kararıyla, Danıştay Sekizinci Dairesinin 12/10/1998 tarihli ve E.1998/4988, K.l998/3015 sayılı kararı uyarınca, disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan kaldırılamayacağı, cezanın ancak bir yargı kararı yahut yasama tasarrufu ile iptal edilebileceği veya ancak disiplin cezasının ağırlığına göre belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesinin atamaya yetkili amirden istenebileceğini açıklayarak, taleple ilgili yapılabilecek herhangi bir işlem bulunmadığınakarar vermiştir.

3. Davacı, ../10/2019 tarihli ve ....-2019/1747 sayılı kararın iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

B. Yargılama Aşamaları

4. Balıkesir 2. İdare Mahkemesi 16/07/2020 tarihli, E.2020/24, K.2020/570 sayılı kararı ile, "..... kamu hizmetinin belli bir düzen içerisinde yürütülmesi için gerekli önlemlerden olan disiplin cezası, niteliği gereği öteki idari işlemlerden farklı olup, disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu organların oluşumu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin cezası işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir. Bu özellik disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasama tasarrufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına göre belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atamaya yetkili amirden istenebilir. (Danıştay On İkinci Dairesinin 08/02/2010 tarihli ve E.2009/8654, K.2010/613 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)

Bu durumda, dava konusu işleme sebebiyet veren fiil sebebiyle ceza yargılamasında verilen beraat kararının davacıya verilen disiplin cezasının geri alınması/kaldırılması sonucunu ihtiva etmediği sonucuna varılmış olduğundan, Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü'nde polis memuru olarak görev yapmakta olan davacının, 16 ay uzun süreli durdurma cezasıyla tecziye edilmesine ilişkin 19/07/2012 tarihli ve 2012/83 sayılı Manisa Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu Kararı'nın iptali ile özlük haklarının iadesi istemi ile yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; davanın reddine..." şeklinde karar vermiştir.

5. Davacının istinaf talebi, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 17/12/2020 tarihli E.2020/1791, K.2020/1817 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

II. ADLİ YARGIDA DAVA SÜRECİ

A. Dava Konusu Olay

6. Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığının 29/12/2012 tarihli ve E.2012/3162, K.2012/1309 sayılı iddianamesiyle, 23/02/2012 tarihinde, Akhisar İlçe Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görevli şüpheli S.S.'in, aynı müdürlükte ekipler amiri olarak görevli müşteki D.K. ile sokaktakarşılaştığı ve görev yaptığı ekibin değiştirilmesine dair, başkaları tarafından ancak özel bir ihtimamla duyulabilecek şekilde, dolayısıyla aleni olmayan konuşma niteliğinde görüşme yaptığı, bu konuşmayı müştekinin bilgisi ve rızası dışında ses kayıt özelliği olan cep telefonuna kaydettiği, 25/02/2012 tarihinde, Akhisar İlçe Emniyet Müdürü olarak görevli müşteki A.Y.'nun, şüphelinin rapor alarak görevinden ayrıldığını öğrenmesi üzerine kendisini telefonla aramasını istediği, bilahare şüphelinin müşteki A.Y.'yu kullanmış olduğu cep telefonu ile aradığında müştekinin bilgisi ve rızası dışında bu görüşmeyi ses kayıt özelliği olan cep telefonuna kaydettiği, daha sonrakayda aldığı bu telefon görüşmesinin içeriğini değişik kişi ve kurumlara A.Y. hakkında kendisine psikolojik şiddet uyguladığı, çeşitli haksız hareketlerde bulunduğuna dairihbar ve şikayetlerinde dile getirerekbirden fazla kişi ile aleni olarak paylaştığı, bunları birden fazla kişinin öğrenmesini sağlamak suretiyle alenen ifşa ettiği, A.Y. hakkında bu konuda soruşturma başlatıldığı ve halen 2012/3970 soruşturma numarası ile soruşturmanın devam ettiği, bu görüşme ve konuşmaları müşteki tarafından kendisine karşı yapıldığını iddia ettiği haksız hareketlere, şahsına yaptığı psikolojik şiddet ve hakaretlere ilişkin delil toplama amacıyla kaydettiğini beyan ettiği, şüphelinin kendisine karşı gerçekleştirildiğini iddia ettiği haksız eylemleri delillendirme iradesi ve kastı ile hareket edip etmediği, şüphelininanlatılan eylemini meşru savunma sınırları içerisinde işleyip işlemediği, dolayısıyla suçun manevi unsur noktasının ve meşru savunma sınırları içerisinde işlenip işlenmediğinin takdir vedeğerlendirmesinin mahkeme tarafından yapılmasının uygun olacağı belirtilerek, suç işleme kastıyla hareket edip etmediği, eyleminin meşru savunma sınırları içerisinde kalıp kalmadığı noktalarında delillerin takdir ve münakaşası mahkemeye ait olmak üzere, yargılamasınınyapılarak şüphelinin Kendisi İle Yapılan Haberleşmenin Gizliliğini Alenen İfşa Etme, Aleni Olmayan Söyleşiyi Kayda Alma suçlarından eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 133/2, 53, 132/3, 53. ve 54. maddeleri gereğince cezalandırılmasına, adli emanetin 2012/200 sırasında kayıtlı hafıza kartı ve CD'nin dosyada delil olarak muhafazasına karar verilmesi istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. Yargılama Aşamaları

7. Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesi 30/09/2013 tarihli E.2013/53, K.2013/713 sayılı kararı ile, "....sanığın bu konuşmaları kayda aldığını kabul ettiği, fakat katılanların kendisine çalıştığı kurumda baskı yaptığından ve mobbing uyguladığından bahisle böyle bir şeyi yaptığını, başkaca bir amacının bulunmadığını, bu kayıtları baskı yapıldığına dair delil toplamak amacıyla aldığını beyan ettiği, 5237 sayılı Kanun'un 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun'un 79. maddesi ile yapılan ekleme uyarınca haberleşmenin içeriğinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi kuralının getirildiği, sanığın da kendisine kötü davranıldığı, mobbing uygulandığı zannıyla hareket ederek katılan D.K. ve A.Y. ile yapılan telefon konuşmalarını kayda aldığı, fakat bu kayıtları hukuka aykırı olarak kullanmadığı, nitekim sanığın, görüşmenin içeriğini katılan A.Y.'nun kendisine şiddet uyguladığına dair ihbar ve şikayetlerde kullandığının da iddianamede açıkça dile getirildiği, A.Y. hakkında bu konuda Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığınca 2012/3970 soruşturma numarası ile soruşturma yapıldığı ve takipsizlik kararı verildiği, sanığa yüklenen aleni olmayan söyleşiyi kayda almak suçu yönünden ise,iddianamede esasen sanığa böyle bir suçlamanın yöneltilmediği, sadece sevk maddelerinde yazılan kanun maddelerinden ibaret olduğu, sonuç olarak sanığın üzerine atılı kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa etme suçunu işlediğine dairhakkında cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, sanığın müsnet suçtan CMK 223/2-e maddesi uyarınca BERAATINE karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanığın üzerine atılı kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa etme ve aleni olmayan söyleşiyi kayda almak suçlarını işlediğine dair hakkında cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, sanığın müsnet suçlardan ayrı ayrı CMK 223/2-e maddesi uyarınca BERAATINE,...." karar vermiş, karar davaya katılan D.K. ve A.Y. tarafından temyiz edilmiştir.

8. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 02/03/2015 tarihli ve E.2014/18006, K.2015/3749 sayılı kararı ile, "....Polis memuru olan sanığın, ekipler amiri katılan Dinçer ile yüz yüze yaptığı, görev yaptığı ekibin değiştirilmesi konusundaki aleni olmayan konuşmayı rıza olmaksızın cep telefonu ile kaydettiğinin, ayrıca, sanığın, rapor alması nedeniyle, emniyet müdürü katılan Abdurrahman'la telefon aracılığıyla yaptığı konuşmayı, gizlice cep telefonu ile kaydederek alenen ifşa ettiğinin iddia edildiği olayda;

TCK'nın 133/2. maddesindeki aleni olmayan söyleşiyi kaydetme suçunun failinin, söyleşiye katılan kişilerden birisi olabileceği, dolayısıyla, söyleşide en az üç kişinin yüz yüze iletişimi zorunlu olup ancak bu halde içlerinden birisinin fail olabileceği, iki kişi arasındaki yüz yüze konuşmanın, diğeri tarafından gizlice kaydedilmesi halinde, eylemin TCK'nın 133/2. maddesi kapsamındaki suçu değil aynı Kanun'un 134/1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği, bu bağlamda, sanığın, katılan Dinçer ile yaptığı yüz yüze konuşma içeriğini gizlice kaydetmesinde, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, eylem, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirildiğinde ise, söz konusu konuşma içeriklerinin katılanın gizli yaşam alanına veya üçüncü kişiler tarafından görülmesini ve bilinmesini istemediği, özel yaşam alanına ilişkin olduğu kabul edilemeyeceğinden bu suçun da yasal unsurlarının oluşmayacağı,

Sanığın, katılan Abdullah ile yaptığı kendi haberleşmesinin içeriğini kaydetmesinde, kanunilik unsuru gerçekleşmediğinden suç oluşmayacağı, haberleşme içeriğinin alenen ifşa edildiğine dair iddia dışında mahkumiyete yeterli, kesin, her türlü şüpheden uzak ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla,

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan D.K. ve katılan A.Y. vekilinin, sübuta, suçun yasal unsurlarının oluştuğuna ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanığa yüklenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği nedeniyle beraatine karar verilmesi yerine yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı nedeniyle sanığın beraatine hükmedilmesi,

Adli emanetin 2012/200 sırasında kayıtlı 1 adet hafıza kartı ve iki adet CD'nin akıbeti konusunda bir karar verilmemesi,

Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun'un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün 1. bendindeki “...ve aleni olmayan söyleşiyi kayda almak” ve “...ayrı ayrı” ibarelerinin hükümden çıkartılması ve 1. bendinde cümle sonuna “Sanık hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de, yapılan yargılama neticesinde yüklenen suçun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği anlaşıldığından, CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın üzerine atılı suçtan BERAATİNE” ibaresinin, hükmün 1. bendinden sonra gelmek üzere hükme “Adli emanetin 2012/200 sırasında kayıtlı 1 adet hafıza kartı ve iki adet CD'nin dosyada delil olarak saklanmasına” ibaresinin yazılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA..." karar vermiştir.

III. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK

9. Davacı, Balıkesir 2. İdare Mahkemesine verdiği dilekçe ile tarafları, esası ve konusu aynı olanAkhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2013/53, K.2013/713 sayılı kararı ileBalıkesir 2. İdare Mahkemesinin E.2020/24, K.2020/570 sayılı kararının, aynı konunun adli ve idari soruşturmalarının sonucu olduklarını, Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesince beraat kararı verildiğini, Balıkesir 2. İdare Mahkemesince davanın reddine karar verildiğini, böylece iki karar arasında hüküm uyuşmazlığı doğduğunu ileri sürerek, hüküm uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini istemiş, dava dosyaları Balıkesir 2. İdare MahkemesinceUyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

10. 2247 sayılı Kanun'un 24. ve 16. maddeleri uyarınca ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenmiştir.

 

 

IV. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCELERİ

A. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Yazılı Düşüncesi

11.Yargıtay CumhuriyetBaşsavcısı; 08/06/2021 tarihli veYY-2021/62480 sayı ile; "......

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinde; ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak şeklen kesinleşmiş; taraflarından en az birinin (S.S.) aynı olduğu kararların bulunduğu ve tüm kararlarda da davanın esasının hükme bağlandığı ve yasa yollarının tüketildiği anlaşılmıştır.

Ancak, anılan Mahkemelerce verilen hükümlerin konu ve dava sebebinin aynı olup olmadığı konusunun ayrıca incelenmesinde fayda bulunmaktadır.

Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki dava; sanık S.S. hakkında D.K. ve A.Y.'ya yönelik aleni olmayan söyleşiyi kayda alma ve kendisi ile yapılan haberleşmenin gizliliğini alenen ifşa etme suçlarından cezalandırılması istemiyle açılmış ve Mahkemece delil yetersizliği sebebiyle sanığın atılı suçlardan beraatine karar verilmiştir.

Balıkesir 2. İdare Mahkemesindeki dava ise; Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamaya konu eylemle ilgili olarak S.S. hakkında verilen disiplin cezasının, söz konusu Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararı sebebiyle kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine bu ret işleminin iptali istemiyle Manisa Valiliğine karşı açılmış ve Mahkemece, beraat kararı verilmesinin disiplin cezasını etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu duruma göre, Asliye Ceza Mahkemesindeki davanın bir suç isnadı üzerine yapılan yargılama sonunda sanığın atılı suçlardan cezalandırılıp cezalandırılmayacağına; İdare Mahkemesindeki davanın ise bu eylem sebebiyle verilen disiplin cezasının ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı sebebiyle kaldırılmasının gerekip gerekmediğine ilişkin olması ve her iki davanın konusunun farklı olması karşısında, İdare Mahkemesi ile Asliye Ceza Mahkemesi kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, "konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması" koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, adli ve idari yargı mercileri tarafından esasa ilişkin olarak verilen ve kesinleşen mahkeme kararlarının konu ve dava sebebinin aynı olmaması ve dolayısıyla kararlar arasında çelişki bulunmaması karşısında, hakkın yerine getirilmesini olanaksız kılan bir durum görülmediği için, 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde belirtilen koşulların birlikte gerçekleşmediği düşüncesiyle söz konusu başvurunun reddi gerekmektedir..."yönünde düşünce vermiştir.

B. Danıştay Başsavcılığının Yazılı Düşüncesi

12. Danıştay Başsavcısı, 01/07/2021 tarihli ve E.2021/109 sayı ile;

"......

Her iki yargı yerinde açılan davalar konu yönünden incelendiğinde;

İdari yargı yerinde;

Davacının Akhisar İlçe Emniyet Müdürlüğünde görev yaptığı 23/02/2012 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli amirler tarafından yapılan toplantıda amirlerinin ses kaydını yapmasından dolayı açılan disiplin soruşturması sonucunda, Manisa İl Polis Disiplin Kurulunca 16 Ay Uzun Süreli Durdurma cezası ile tecziye edilmesine ilişkin 19/07/2012 tarih ve 2012/83 sayılı Manisa Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu Kararının iptali ile özlük haklarının iadesi istemiyle 01/10/2019 tarihinde başvurduğu, yapılan başvurunun reddine ilişkin ../10/2019 tarih ve 2019/1747 sayılı Manisa Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Adli yargı yerinde ;

Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacı hakkında D.K. ve A.Y.'ya yönelik aleni olmayan söyleşiyi kayda alma ve kendisi ile yapılan haberleşmenin gizliliğini alenen ifşa etme suçlarından cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır.

Bu itibarla; Asliye Ceza Mahkemesindeki davanın bir suç isnadı üzerine yapılan yargılama sonunda sanığın atılı suçlardan cezalandırılıp cezalandırılmayacağına, idari yargı yerindeki davanın ise bu eylem nedeniyle verilen disiplin cezasının ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı sebebiyle kaldırılmasının gerekip gerekmediğine ilişkin olması ve her iki davanın konusunun farklı olması karşısında bu kararlar nedeniyle bir hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olduğundan ve hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan söz edilemeyecektir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Balıkesir 2. İdare Mahkemesinin 16/07/2020 tarihli ve E.2020/24, K.2020/570 sayılı kararı ile Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/09/2013 tarihli ve E.2013/53, K.2013/713 sayılı kararları arasında hüküm uyuşmazlığının varlığı için 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden başvurunun reddi gerektiği düşünülmektedir.” şeklinde yazılı düşünce vermiştir.

V. İLGİLİ HUKUK

13. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un "Mahkemenin görevi" başlığını taşıyan 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir."

14. 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesi şöyledir:

"1nci maddede gösterilen yargı mercileri tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.

İlgili kişi veya makam Uyuşmazlık Mahkemesine başvurarak hüküm uyuşmazlığının giderilmesini istiyebilir. Bu halde olumsuz görev uyuşmazlığının çıkarılması ile ilgili 15 ve 16 ncı maddelerdeki usul kuralları uygulanır."

15. Aynı Kanun'un "Yargı merciince yapılacak işlemler" başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyaları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince, bu kararın kesinleşmesinden sonra taraflardan birinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli yargı merciinin belirlenmesi istenir."

16. Kanun'un "Uyuşmazlık Mahkemesince yapılacak işlemler" başlıklı 16. maddesi şöyledir:

"Uyuşmazlık Mahkemesi, olumsuz görev uyuşmazlığı ile ilgili dosyaların ilk incelemesi sırasında ve gerekli gördüğü hallerde ilgili Başsavcıların görüşünü de alarak, görevli yargı merciini belirten kararını verir. "

VI. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 18/10/2021 tarihli toplantısında, Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN'in, 2247 sayılı Kanun’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

18. 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde yer alan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a) Uyuşmazlık doğuran hükümlerin, adli ve idari yargı mercileri tarafından verilmesi,

b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

19. Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen adli ve idari yargı kararlarının incelenmesinden, ortada adli yargı yerince verilmiş, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiş ve idari yargı yerince verilmiş, istinaf başvurusu reddedilmek suretiyle kesinleşmiş kararlar bulunduğu, kararlarda da işin esasının hükme bağlandığı ve davaların taraflarından en az birinin, olayımızda davacının aynı olduğu anlaşılmıştır.

20. Konu ve dava sebebinin aynı olup olmamasının incelenmesi: Olayda, Balıkesir 2. İdare Mahkemesinde, davacının, Akhisar İlçe Emniyet Müdürlüğünde kendisiyle ilgili bir konuda yapılan toplantıya çağrıldığında,toplantı salonunda bulunduğu süre içerisinde amiri konumundaki rütbeli personel ile arasında geçen konuşulanları ses kaydedici cihaza kaydettiği ve toplantı sonrası aldığı rapor üzerine kendisini telefonla aradığında, İlçe Emniyet Müdürünün geçmiş olsun dileğini iletmek amacıyla yaptığı konuşmayı kayda aldığı, böylece disiplin suçu işlediği ileri sürülerek uygulanan disiplin cezasının kaldırılması için yaptığı talep hakkında yapılabilecek herhangi bir işlemin bulunmadığına dair verilen kararın iptali istemiyle dava açılmış, davanın reddine karar verilmiştir.

21. Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesinde, davacının sokaktakarşılaştığı ve görev yaptığı ekibin değiştirilmesine dair, aleni olmayan konuşma niteliğinde ekipler amiri ile yaptığı görüşmeyi ses kayıt özelliği olan cep telefonuna kaydettiği ve Akhisar İlçe Emniyet Müdürü olarak görevli müşteki A.Y. ile cep telefonuyla yaptığı görüşmeyi ses kayıt özelliği olan cep telefonuna kaydettiği, daha sonra kayda aldığı bu telefon görüşmesinin içeriğini değişik kişi ve kurumlara A.Y. hakkında kendisine psikolojik şiddet uyguladığı, çeşitli haksız hareketlerde bulunduğuna dairihbar ve şikayetlerinde dile getirerekbirden fazla kişi ile aleni olarak paylaştığı, bunları birden fazla kişinin öğrenmesini sağlamak suretiyle alenen ifşa ettiği ileri sürülerek,Kendisi İle Yapılan Haberleşmenin Gizliliğini Alenen İfşa Etme, Aleni Olmayan Söyleşiyi Kayda Alma suçları nedeniyle cezalandırılması istemiyle dava açılmış, davacının beraatine karar verilmiştir.

22. İdari yargı yerinde açılan davanın sebebi, diğer bir anlatımla maddi olay, davacının çağrıldığı toplantı salonunda bulunduğu süre içerisinde amiri konumundaki rütbeli personel ile arasında geçen konuşulanları ve İlçe Emniyet Müdürü ile yaptığı telefon görüşmesini kayda aldığının ileri sürülmesi olup, davanın konusu ise,anlatılan sebeplerle hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak suçunu işlediği gerekçesiyle verilen disiplin cezasının silinmesi,adli yargı yerinde açılan davanın sebebi, görev yaptığı ekibin değiştirilmesi konusundakiekipler amiri ile yüz yüze yaptığı konuşmayı rıza olmaksızın cep telefonu ile kaydettiği veemniyet müdürü ile telefon aracılığıyla yaptığı konuşmayı, gizlice cep telefonu ile kaydederek alenen ifşa ettiğinin ileri sürülmesi, davanın konusu ise, sırasıylakişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa etmek olup, dolayısıyla idari yargı yerinde açılan dava ile adli yargı yerinde açılan davaların konuları ile dava sebeplerinin aynı olmadığı, farklı nedenler ile farklı konularda davalar açıldığı ve farklı konular hakkında kararlar verildiği,bu durumda, aynı sebep ve aynı konuda verilmiş kararlar bulunduğundan söz edilemeyeceği, böylece, İdare Mahkemesi ile Asliye Ceza Mahkemesi kararlarıarasındahüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, konu ve dava sebebinin aynı olması koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

23. Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşulunun incelenmesi:

24. İdare Mahkemesi ile Asliye Ceza Mahkemesine aynı konuda açılmış ve aynı konuda verilmiş birbiriyle çelişen kararların bulunmadığı ve idari yargı yerince davanın reddi yolunda verilen karar ile adli yargı yerince verilen beraat kararlarının birbirlerinin uygulanmasına engel teşkil etmediği gözetildiğinde, ortada çelişkili bir karar ve bu çelişki nedeniyle başvuruda bulunan davacı yönünden hakkın yerine getirilmesini olanaksız kılan bir durumun da bulunmadığı anlaşılmıştır.

25. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde öngörülen “konu ve dava sebebinin aynı olması” ile “hakkın yerine getirilmesinin imkânsız bulunması” koşullarını taşımayan başvurunun reddi gerekmiştir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan nedenlerle,

2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde öngörülen “aynı konuya ve sebebe ilişkin kararlar olması ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması” koşullarını taşımayan BAŞVURUNUN REDDİNE,

18/10/2021 tarihinde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

    Başkan Vekili                    Üye                               Üye                              Üye

       Muammer                      Şükrü                          Mehmet                          Birol     

        TOPAL                        BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN