T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 302

            KARAR NO  : 2016 / 348

            KARAR TR   : 6.6.2016

ÖZET : Davacı idareye ait balastlı tavalı çelik köprüye dava dışı üçüncü kişinin işletiminde bulunan tır kamyonu üzerindeki konteynerin çarpması sonucunda,  köprüde meydana gelen hasar bedelinin, yol bakım, onarım ve işaretlenmesinden sorumlu davalı idareden tazmini istemiyle açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : TCDD Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. S. G.

Davalı          : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. E.B.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; 17.07.2010 tarihinde saat 22.30 sıralarında Zeytinburnu-Bakırköy İstasyonları arası Km: 11+513 de bulunan L.2X24.00 metre açıklıklı 3. hat için yapılan ve boşta yedekte bekleyen Kuruluşlarına ait balastlı tavalı çelik köprüye, deniz tarafından (Güneyden-Kuzeye) geliş dağ yolu tarafına geçiş yapan Hancıoğlu Lojistik Şirketine ait E. B.yönetimindeki 34 ….42 plakalı tır kamyonu üzerinde bulunan konteynırın çarpması neticesi, köprünün orta ayak üzerinde bulunan hareketli mesnet plakalarının sapmalarını kırıp yerinden çıkararak hasar vermesi sonucu, Kuruluşlarının 9.806,53 TL. zararı olduğunu; bu zarar bedelinin, Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde E:2011/75 sayı ile açılan dava ile araba sahibi şirket ve şoför E. B.’den tahsilinin istenildiğini; dava aşamasında, aynı olay için davalıların, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine Bakırköy 10. Sulh Hukuk Mahkemesinde E:2010/1102 sayılı tazminat davası açtıklarını beyan etmeleri sonucu, dava dilekçelerini davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ihbar ettiklerini;  dava devam ederken Bakırköy 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin E:2010/1102, K:2011/442 sayılı kararının Yargıtayca da onanarak kesinleşmesi sonucu, Mahkemenin; kendi davalarını 28.02.2013 tarih ve K:2013/93 sayı ile reddettiğini; Mahkemenin gerekçeli ret kararını, 08.11.2012 tarihli Bilirkişi Raporuna dayanarak verdiğini;  Raporda “Bakırköy 10. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2010/1102 esas sayılı dosyası kapsamında düzenlenen 29.3.2011 tarihli bilirkişi raporunda, köprüye giriş ve çıkışta farklı gabari yüksekliği olduğu, TIR’ın çıkışta köprüye takılmasından anlaşıldığı sonucundan hareketle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin %100 kusurlu olduğu kanaatine varıldığı anlaşılmıştır” denildiğini ve kazanın yol kusurundan kaynaklandığının açıkça gösterildiğini; bu aşamada yol bakım onarım ve işaretlenmesinden davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sorumlu olduğundan iş bu davayı açmak zaruretinin hasıl olduğunu ifade ederek; 9.806,53 TL.’nin 25.08.2010 tarihinden başlamak üzere yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle 2.4.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

 Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi; 14/10/2014 gün ve E:2013/167, K:2014/444 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi; 16.4.2015 gün ve E:2015/2702, K:2015/4880 sayı ile, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının bir kamu tüzel kişiliği olduğu; kural olarak, işlem ve eylemlerinin kamusal nitelik taşıdığı;  somut olayda, bu davalının yasa ile kendisine verilmiş bulunan görevi gereği gibi yerine getirmediğinin ileri sürüldüğü;  görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinin hizmet kusuru niteliğinde olduğu;  idarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı, İdari Yargılama Usulü Yasasının 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılmasının gerektiği; Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle, kararın bozulmasına karar vermiştir.

BAKIRKÖY 6.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 18.2.2016 gün ve E:2015/349, K:2016/92 sayı ile, bozma ilamına uyulduğu, hükmüne uyulan bozma ilamı, bozmadan önce alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu olayda yol bakım, onarım ve işaretlenmesinden sorumlu davalı belediyenin tren üst geçidi altında bulunan yol eğimini gerektiğince hesaplayamadığı ve geçit yüksekliğini sabit tutamadığı, bu nedenle üst geçidin altından geçmeye çalışan çekicinin neden olduğu kaza sonucu köprüde ortaya çıkan zarardan kaynaklandığı, bu duruma göre davalının yasa gereği kendisine verilmiş bulunan görevi gereği gibi yerine getirmediğinin ileri sürüldüğü, görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğinde olduğundan, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklı davanın görülme yerinin İdare Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle; açılan davanın görev yönünden reddi ile, Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6.İDARE MAHKEMESİ; 7.4.2016 gün ve E:2016/655 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunla değişik 110.maddesinde; " İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. " hükmüne yer verilmiş olduğu; bu açık hüküm gereğince, karayolunda meydana gelen trafik kazasından kaynaklı sorumluluk davalarının adli yargının görev alanına girdiği, yasa metni tüm sorumluluk davalarını kapsayıcı lafza sahip olduğundan, iş bu davanın da görüm ve çözümünün adli yargı mercilerinin görevine girdiği; nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilen 17.11.2014 tarih ve E:2014/898, K:2014/966 sayılı kararda da görevli yargı yerinin adli yargı mercileri olduğuna hükmedildiği; bu durumda, karayolunda meydana gelen trafik kazasından kaynaklı tazminat davalarının görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine ait olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının onaylı örneğinin Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı idareye ait balastlı tavalı çelik köprüye dava dışı üçüncü kişinin işletiminde bulunan 34 … 42 plakalı tır kamyonu üzerinde bulunan konteynırın çarpması sonucunda,  köprüde meydana gelen 9.806,53.-TL hasar bedelinin, yol bakım, onarım ve işaretlenmesinden sorumlu davalı idareden tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı idareye ait Zeytinburnu-Bakırköy istasyonları arasında bulunan balastlı tavanlı çelik köprüye dava dışı üçüncü kişinin işletiminde bulunan 34 ….42 plakalı tır kamyonu üzerinde bulunan konteynırın çarpması sonucunda köprüde 9.806,53.-TL.lık hasar meydana geldiği; davacı idarenin ve araç sahibinin açtığı davalardaki bilirkişi raporları ile mahkemelerce verilen kararlarda;  oluşan zararın sorumlusu olarak,   yol bakım, onarım ve işaretlenmesiyle görevli kuruluş olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının gösterildiğinden bahisle;  uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 6.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.2.2016 gün ve E:2015/349, K:2016/92 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.2.2016 gün ve E:2015/349, K:2016/92 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016  gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

                                                          KARŞI OY

 

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670 K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 6.6.2016

 

                

                                                             ÜYE

                                                Süleyman Hilmi AYDIN